Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Türkçü, milliyetçi olmak şarttır, zarurettir.
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Cmt Şub 24, 2007 11:11 pm    ileti konusu: Türkçü, milliyetçi olmak şarttır, zarurettir. Alıntıyla Cevap Gönder

Tarafsız profesör, tarafsız memur, tarafsız politikacı olamaz. Türkiye'de Türkçü, milliyetçi olmak şarttır, zarurettir.
Dündar Taşer


Ana sayfada Sözün Özü kısmında rastladım az önce, bayrak isimlerden rahmetli Dündar Taşer'e ait olan bu vecize üzerinde fikir beyan edelim ve demek isteneni anlamanın yanısıra, anladığımız için neler yapmalıyız düşünelim.

Ülküdaşlarım,akepenin yaptıklarının deşifre edilmesi ne kadar önemli ise, Türk Milliyetçilerinin kendilerini geliştirmesininde elzem olduğunu düşünmekteyim. Benimle aynı kanaati taşıdığınızı biliyor ve şimdiden kolay gelsin diyorum.
Selametle kalınız...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cmt Şub 24, 2007 11:59 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Simdilik kisaca söylemek istedigimiz;

TARAF OLMAYAN BERTARAF OLUR....


Bir yazimizda demistik ki; ÜLKÜCÜ TERCIH NOKTASINDA TEREDDÜT ETMEYENDIR...

Burda da diyoruz ki töresinden taviz veren namusundan vermistir... Ki töre; dildir, dindir, tarihtir, kültürdür...

Vatan savunmasi noktasinda ise artik mütecaviz acilimlardan biktik. MIT aciklamasini hatirlarsaniz, bu isin böyle devam edemeyecegini tekrarlamis olursunuz.

Yurtta sulh, Cihanda sulh... Ikisi de benim namlumdan gecer.

Savas cigirtkanligi yapmiyoruz. Bir hakki teslim ediyoruz.

Ey Türk;

Sen, yerinde oturup aman dileyeceklerden degilsin.
Sen, az isim agrimaz basim diyerek kacacaklardan da degilsin.
Sen, Atana, Vatana, törene sirt dönüp yatacaklardan da degilsin.

Sorumluluklarin var. Elin mecbur. Sen bunun icin yaratildin. Fitratina uy. Görevini yap. Görevin; Dünyana Allah´in (c.c.) nizami ile hükmedip ismini duyurmak.

Atan böyle yapti. Sana emanet etti. Bu senin namusundur.


Namusundan taviz verenlerin asagiliklarini, KASARLIKLARINI ileriki günlerde arastirma yazisi olarak yayinlamayi düsünüyoruz.

Saygilarimla..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Pzr Şub 25, 2007 7:34 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Taraf olmayan bertaraf olur. Önemli bir kaidenin guzel bir şekilde terennumu...
Hayat içerisinde her birimize tevdi edilmiş vazifeler var. Kimimiz öğretmen, kimimiz doktor, kimimiz işadamı, kimimiz serbest meslek erbabı, kimimiz işçi, kimimiz ev hanımı, kimimiz devlet memuruyuz...
Herbirimiz bir vazifeyi ifade etmenin yanısıra, herbirimiz aldığımız nefes ile başlı başına vazife görmekteyiz.

Yapılan vazifelerde ölçümüz belli, Ülkücüyüz;elbetteki Türk-İslam Ülküsünün ölçüsü bizimde ölçümüzdür. Her işimizde gaye sadece verilen vazifeyi yapmak değil, Türk gibi yapmak, Türk'e göre yapmak, Türk için yapmaktır. Madem ki Türk olduğumuz iddiasındayız-ki elhamdulillah öyleyiz- bunu düstur edinmek zorundayız.
Nasıl ki her birimizin mensub olduğu-reisi olduğu-ferdi olduğu aileler bizlerden beklenti içerisindelerse, aynı şekilde mensubu olduğumuz Necip Miletin ve şanlı tarihimizin bizden beklentileri var. Bu beklentilerin en başında liyakat geldiği gibi, bir diğeride eldeki imkanlarımı tam tekmil seferber edip Necip Milletin en önemli vucud şekli olan devleti en üst seviyede temsil noktasına getirmektir.

Vuslatım abimin seslendirdiği bir cumle ise nihai sonuç olmalı:

Alıntı:
Yurtta sulh, Cihanda sulh... Ikisi de benim namlumdan gecer


Nasıl olacak peki bu maddeler halinde gücümüzün yettiği şekilde sıralayalım:
1- Türk gibi yaşamayı başararak
2- Necip Milletimize şan ve şeref katan yüce dinimiz İslamın tüm emir ve yasaklarına uyarak
3- Her işte nasıl faydalı olabilirim sorusuna cevap arayıp çalışarak
4- Malayani işler yerine hedefe ulaştırıcı hamlelerle meşgul olarak: Bu cümleyi biraz daha açmak istiyorum. Zira bugün ne yazık ki en büyük eksiğimizin bu noktada olduğu kanaatini taşıyorum.
Malayani ne demektir, hepimizin malumu olduğu gibi boş faidesiz iş demektir. Yüce dinimizin reddettiği gibi, Türk töreside bunu asla kabul etmez. Malayani ile meşguliyet özellikle son iki yüzyıl başta olmak üzere son 30 yıl iyice kangren olmaya dönmüş bir yaradır.Örneklendirerek yazıyı uzatmak yerine malayaniden uzak durmanın gerekliliğini bilen bizlerin malayani nedir diye kendi iş ve pozisyonlarına göre düşünmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum.Bu tefekkurun sonu da elbetteki varılan sonuçlara göre tavır, çalışmalarımızın düzenlenmesi olmalıdır.

İşin bir başka boyutu ise Türkçü olmanın nasıl olacağı, olması gerektiği hakkında düşünmektir. Türkçüyüm iddiasında ki bizlerin yapması gereken en önemli şey, bir olmak-birlik olmaktır. Yerine doğru olanı belirtmeden eleştirmemektir. Lidere tam itaat etmek, bir bildiği vardır diyebilmektir. Alınan kararı sonuna kadar uygulayabilmektir. Türk gibi düşünmek Türkçe düşünmek Türk gibi yaşayabilmektir. Yine Vuslatım Abimin belirttikleri gibi Tercih noktasında tereddut etmemektir.

Selametle kalınız...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
cerrah08
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 11, 2007
İletiler: 61
Şehir: ANKARA

İletiTarih: Pzr Şub 25, 2007 9:15 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sayın ülküdaşım;
akepeliler rahatça deşifre ediyorlar kendilerini
ama biz milliyetçi kesimde iş biraz daha kapalı kutu.
Bunun nedenide kanuna nizama saygıdan kanunda siyasi kimlik belli edilmez memuriyette bizimkide o hesap.Mhp iktidar ortağı ikende öyleidi.
Bu iş çok ağır sorumluluk ister en küçük hatada karşıtların ilk yorumu işte mhpliler böyle diyebilir.parti zarar görür.rengimizi belli edip işimizde namuslu ,alnı açık olmak şart. sonrasında kendimizde partimizinde yolu açılır.Biz devlet işlerini adam gibi yaparız yalakalık için değil.......
Saygılarımla
memurun gönlündedir MHP........
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pzr Şub 25, 2007 1:09 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ülkücü kimliginizle hareket edip, mesleginize bu kimlik ile sarilirsaniz herkes sizin yüksek duygulariniz karsisinda selama duracaktir. MHP´li olmaniz onlari da bize cekecektir.

Bunu acarsak; asiri politize olmak memleket icin yararli mi yoksa zararli midir noktasini incelemek gerekir.

Yasayisimizi Türk Islam Ülküsü ölcülerinde devam ettirirken siyasi organizasyonumuz olan MHP´yi iyi takip etmeliyiz. Ama unutulmamasi gereken bizler Ülkücüyüz... MHP´li olmaniz Ülkücülügünüzün önüne gecmemeli. Bu noktada iyi düsünün. Tabiki sonuna kadar MHP icin calisip iktidara getirecegiz lakin Ülkücü bir kimlik ile. Körü körüne hasmane davranarak degil. Hasmane davranislar bizi basite indirger. Neticede futbol takimi fanatikligi ile hareket etmiyoruz.

Ülkücü oldugumuz icin her vatandasimiza talibiz. MHP araciligi ile hizmet etmek istiyoruz.

Baskarinin ne yaptigindan önce bizim ne yapmamiz gerektigi noktasinda sasirmamak gerekir.

Rahmetli Basbug sadece iktidar pesinde olsaydi bilin ki basarirdi. BIZIM TOSLADIGIMIZ DUVARLARI O KAFASIYLA YERLE BIR EDERDI.

Ülkücü Hareketin tek siyasi organizasyonu olan MHP iktidarinda; Türkce okudugumuz dünya gercegini Türk´e göre Türk tarafindan hayirlara vesile kilmak icin ugrasacagiz.

Saygilarimla...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Şub 26, 2007 2:14 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder






Türkçülük Ve Türk Birliği





Üzerinde iftiralarla, yalan ve yanlışlarla dolu münakaşalar yaparak, fikir yürütmek, bilhassa 1944 ve daha sonraki yıllarda kötü bir adet haline getirilmiş olan. Türkçülük ve Türk Birliği ülküsü hakkında, bir inceleme yapmanın zamanı çoktan gelmiştir.

Türkçülüğün ve Türk Birliği ülküsünün, bir cürüm olarak kabul edilmesinden ve bu yolda büyük propagandalara girişilmesinden sonra, Türkiye/de Türk olmak ve Türkçülükten bahsetmek bile korkulacak hal olmuştu. Tanrıya şükürler olsun ki, 14 Mayıs 1950'de Türk milletinin vermiş olduğu şanlı bir kararla, meş'um tek parti zihniyeti yıkılmış ve Türkçülüğün ufku yeniden aydınlanmıştır.

"Türkçülük ne demektir" diye bir soru sorduğumuz zaman, hatırımıza gelmesi gerekli olan şeyler, bugün herkese göre değişmektedir. Çok muhtemeldir ki böyle bir soru karşısında bazı kimseler koyu bir gafletin ve adi bir menfaat taassu-bunun tahrikleri ile yaratılan propagan­daların tesiri altında Faşizmi düşünecek, diğer bazı kimse­ler de bunun ifade ettiği manadan büsbütün habersiz görünecektir. Hele gençlerin çoğunun, buna ait esaslı hiçbir şey bilmediği hakikati, önemle ele alınacak bir olay­dır. Bununla ilgili acı bir misali burada söylemeden geçe­meyeceğim. 1948 yılında Amerika'da iken genç bir arkadaşım bir gün okul kütüphanesinde "ENSiCLOPEDY BRiTANiCA'yi karıştırırken 'Türk' kelimesinin karşısındaki izahı da okumuş ve orada "Türkçülük denilen şovenizm ile Türklerin, yurtlarında eskiden beri yaşamakta ola Türk olmayan unsurları gücendirerek kendilerine düş­man ettiğini, bu yüzden bu yabancı unsurlarda da milli duyguların uyanarak geliştiğinin" yazılı bulunduğunu gör­ üş. Bu hususa ait hiçbir bilgisi olmayan bu genç Türk ocuğu, yukarıda bahsi geçen ifadelere inanmaktan da kendini alamamıştı. "Nasıl olur" diyordu. ("İlim yetkisi, dünyaca tanınmış bir ansiklopedinin yazdığı şeyler yan­lış olur mu?") Bu sebepten benimle bir hayli münakaşalara da girişti. Fakat neticede, Türkçülüğün, Hıristiyan ve Müslüman bütün yabancı unsurların Türklere karşı göster­dikleri sistemli ve nankörce bir düşmanlıktan ve hıyanet­ten dolayı, Türklerin kendi varlıklarını korumak kaygısın­dan doğduğunu anlayarak kanaatini değiştirmiştir.

İşte yukarıdaki sebeplerden ötürü Türkçülüğün ne gibi bir mana ifade ettiğini ve doğuş sebeplerim kısaca izaha çalışmak faydalı olacaktır sanıyorum.

Osmanlı tarihine şöyle üstünkörü bir göz atıldığı takdirde dahi görülür ki, hiçbir zaman devletin siyasetinde ve Türk sosyal hayatında şovenizme varan bir milliyetçilik hâkim olmamıştır. Değil yalnız küçük memuriyetlere, Sadrazamlık gibi en yüksek makamlara bile her soydan insanlar getirilmiştir. Tanzimat'a kadar yurt içerisinde, diğer dinlere ve milletlere karşı, o devirlerde hiçbir mem­lekette bulunmayan ve aşın sayılabilecek olan bir müsamaha ile malul koyu bir İslamcılık hâkim olmuştur. Müslümanlığı benimsemekte o kadar ileri gidilmiştir ki, bu yüzden, Suriye ve Irak'ta, hatta Filistin ve Mısır'da sayısı milyonları aşan Türk halkı Araplaşarak, yavaş yavaş eriyip kayboldu. Türkçe her tarafta ihmal edilerek Arapça ve Farsça kelimeler kullanmak, mukaddes bir moda ve zevk haline geldi. Tanzimat'tan sonra ise, İslamcılığın yanında ortaya resmen bir Osmanlıcılık fikri çıktı. Bu fikir, çeşitli din ve milliyet taşıyan unsurların halitasından ortaya bir Osmanlı milleti çıkarmak hayali idi.

İşte bu hakikatler karşısında, Türk milletinin şovenliğin­den bahsetmek, ilmin gerektirdiği tarafsızlığa sırt çevi­rerek, adi bir garazkârlığın esiri olmaktan başka bir şey sayılmaz.

Türkler ancak, gösterdikleri sonsuz müsamahalardan ve lütuflardan sonra gördükleri sistemli düşmanlık ve hıyanetlere karşı bir reaksiyon göstermek zorunda kalmışlardır. Türkçülük ve Türk milliyetçiliği; Yunan, Bulgar, Sırp, Ermeni, Arnavut, Arap ve diğer unsurların milliyetçilik ve ayrılık duygularının tesiri altında, bir nefis koruması gayesi ile meydana gelmiş ve hiç bir zaman hak­sız ve tecavüzkâr olmamıştır.

Türkçülük, Türk milletinin, ilim, sanat, ziraat, iktisat, kültür ve diğer her alanda, milli gelenek ve milli bünyeye uygun bir şekilde kalkındırılması içte ve dışta her çeşit saldırganlıklara karşı korunarak hür ve müstakil, olarak yaşatılmasını hedef tutan bir ülküdür. Böyle bir ülkü, her milletin kendisi için mukaddes bir hak olduğu gibi Türk milleti için ve onu teşkil eden her fert için de en mukaddes ve en tabii bir haktır.

Türkçülüğü, her ne sebeple olursa olsun, şu veya bu şe­kilde iftira ve ithamlar altında bırakmaya kalkışmak ise, bunu yapanların en hafif bir tabirle iyi niyetinden ve Türk milletine olan sevgisinden şüphe etmeyi gerektirir. Türkçülük hakkındaki düşüncelerimizi burada özet olarak belirttikten sonra, şimdi birkaç satırla "Türk birliği" ülküsünden de bahsetmek gerekir.

Türk birliği ülküsü, yeryüzündeki bütün Türklerin bir millet ve bir devlet halinde, bir bayrak altında toplanması ülküsüdür. Bunun tahakkuku, bazı kimselere ilk bakışta imkânsız gibi görünebilir. Birçok kimseler bunu zararlı bir hayal (ütopi) olarak da vasıflandırabilir. Fakat unutmamak lazımdır ki, her hakikat önce bir hayal ile başlar. Yine hatır­lamak gerekir ki, 1919 yılında hür ve müstakil bir Türkiye kurmak için Anadolu'da dünyanın galiplerine karşı savaşa girişmek de çılgınlık ve hayal diye vasıflandırılmıştı. Fakat inanmış ve kendilerini bir ülküye vermiş olanlar, yurdu kur­tarmaya ve müstakil bir Türkiye meydana getirmeye muvaffak oldular.

Türk birliği de sistemli çalışmak, fırsat kollamak ve her şeyden önce Türkiye'yi korumak ve yükseltmeğe çalışmak suretiyle bir gün elbet hakikat olacaktır. Zaman zaman, hasis ve sinsi emellerin esiri bulunan bazı kimseler, bunu Türkiye'yi hemen Rusya'ya ve Türklerin yaşamakta olduk­ları diğer memleketlere taarruza ve harbe sürükleyecek bir macera fikri olarak göstermeğe yeltendiler. Türk birliği fikrini güdenleri, Türkiye'yi kudreti dışında işlere sokarak felakete yuvarlamak ve “ Memleketi yıkmak için birebir çareyi” bulmuş olmakla itham ederek haklarında her çeşit iftira, hakaret ve işkenceyi reva gördüler.

Hâlbuki Türk birliği ülküsünü taşıyan, iman sahibi insan­lar, Türk milletinin sahip olduğu kudret ve imkânları, gayet iyi hesaplayabilen kimselerdi. Sahip oldukları milli şuur, fikir ve ilim kabiliyetleri, Türk milletini her türlü maceralar­dan korumak gerektiğini bilmelerine imkân sağlayacak durumda idi.

Bunların hiç birisi memleketin harbe sürüklenmesini ve bugünkü sınırlar dışında mevsimsiz olarak gayretler sarf edilmesini istemek şöyle dursun, hatırından bile geçirmi­yordu. ­

Türk birliği fikrini güdenlerin ülküsü:

1 - Önce her türlü insanlık haklarından mahrum edilmiş bulunan ve işkence ile imhasına çalışılan esir Türklerin neşriyat ve propaganda yolu ile haklarını korumak

2 - Diploması yolları ile bunlara her çeşit yardımı sağla­maya çalışmak,

3 - Arada, imkân nispetinde kültür birliği kurmağa çalışmak ve bunu kuvvetlendirmek.

4 - Esir bulunan Türk yurtlarının ayrı ayrı istiklal kazanarak, hür milletler topluluğu içinde layık oldukları yerleri almalarını sağlamaya çalışmak.

5 - Esir bulundukları ülkelerden, mülteci ve muhacir olarak gelenleri sıcak bir ilgi ile karşılayıp her çeşit yardımlarda da bulunmak gibi günün realitesi ile telifi kabil olan y hedeflere ulaşmağa çalışmaktan ibaretti. Bundan bazı uzak bir hedef olarak da, bağımsızlıklarını alacak Türk ülkelerinin, ilerde aralarında sağlam bir kültür birliği kurduktan sonra beraberce verecekleri bir ürk kararla, büyük Türk birliği meydana getirmeleri dileği gelmekte idi.

Şimdi bu düşüncelerde, Türk milleti için acaba ne gibi zarar bulunabilir? Kanaatimizce hiç bir zarar bulunan! Aksine olarak çok büyük faydalar vardır. Böyle bir halka ve bilhassa gençliğin heyecan ve hız kaynağı olup Türkiye'nin kalkındırılması için daha çok çalışmayı sağlar. Sonra, Ruslar "Panslavizm" İslav Birliği, Almanlar Pencermenizim" (Cermen Birliği) Araplar; Arap Birliği Yahudiler; Yahudi Birliği, Yunanlılar; Enosis," diye Kıbrıs'ı isteyerek Yunan Birliği peşinde koşarlarken, Bulgarlarla, Bulgar Birliği diye Makedonya ve Trakya üzerinde iddialarda bulunurken Türklerin 60 milyonluk kendi kardeşleri arasında bir birlik kurmak istemeleri neden, günah sayılıyor? Her millet için, milli birlik kurmak mukaddes bir hak kabul edildiği halde, bu hak neden Türkler'i tanınmasın? Hele bu mukaddes hak ve dilek ne Türkiye'de, suç ve cürüm olarak karşılanıyor?.. Ve neden bu fikrin sahipleri 1944 yılında en ağır hakaretler işkencelere uğratıldı? İnsaniyetçilik ve insan haklarından hürmette kendilerini ön safta göstermeğe yeltenmiş o meşhur... Türkçülük düşmanları için her çeşit insanlarından mahrum yaşayan milyonlarca Türk'e insanı yaşamak hakkı sağlamayı dilemek, neden cürüm sayılıyor?

Türklerin yaşadığı ve Türk bayrağının şerefle dalgalandığı bu topraklarda kalpleri Türklük için çarpan kimseleri, birtakım bedhah, türlü iftira ve hakaretler tertiplenerek , Moskova'ya jurnal eder mahiyette ve kendilerine buna muhalif göstererek Moskof'ların hayrını dileyeni kimseler olarak belirten ithamlarla nasıl oluyor da fesat tertip edilebiliyorlar?

Fakat bunların hepsi boşuna gayret oldu efendiler! Boşuna gayret. Moskoflara yaranmak mümkün değildir. Ne Türkçüleri ezmeğe kalkmakla, ne yüzlerce Türk mültecisini insanlık duygularına ve devletler hukuk kaide' aykırı olarak, öldüreceklerini bile bile Moskoflara geçmekle yaranmak mümkün olmadı.

Biz Türk birliği ülküsünü, yine şanlı bir bayrak gibilere yükselterek taşıyoruz. Bu ülkü her zamandan ziyade bugün, Türk milleti tarafından daha önemle anlaşı1maktadır. Moskoflarla arpışmamız kaçınılmaz bir kadı Onların doymak bilmez hırsları, kendi başlarını yiyecektir. Girişeceğimiz savaşta onları mutlaka yeneceğiz. Çünkü hakkı ve insanlığı müdafaa edeceğiz. Çünkü biz Türklüğün ezeli ve ebedi hakları için dövüşeceğiz. Çünkü biz “ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" parolası ile çarpışacağız...



Ülkü Ocakları Eğitim Kültür Vakfı Genel Merkezi
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1