Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - 'Siyasi simge bile olsa yasaklayabilir misiniz?'
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 3. sayfa (Toplam 8 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
cCc_OzguR_cCc
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Sep 16, 2005
İletiler: 260

İletiTarih: Çar Oca 23, 2008 12:04 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Umarım bizim bilmediğimiz, göremediğimiz birşeyler vardır...

Alıntı:
MHP, başörtüsü konusunda Anayasanın 10. maddesinin 4. fıkrasında yapılacak değişikliğe ilişkin teklifini imzaya açtı.

MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anayasa değişikliğine ilişkin teklifin hazırlığını yaptıklarını belirterek, ''Teklifle ilgili kendi milletvekillerimizin imzasını almaya başladık. Kararlılığımızı, samimiyetimizi ifade etmek açısından, kendi milletvekillerimizin imzasını hazır hale getiriyoruz'' diye konuştu.

Daha önce kamuoyuna açıkladıkları teklifle ilgili şu ana kadar AK Parti ile bir görüşme yapmadıklarını da ifade eden Şandır, ''TBMM'ye göreve çağırıyoruz. Başörtüsü sorunu çözülmelidir'' dedi.

Yükseköğretim kurumlarında, başörtüsü sorununun çözümünü amaçlayan MHP'nin önerisi, Anayasa'nın 10. maddesinin 4. fıkrasının, ''devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetinin sunulmasında ve bu hizmetlerden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır'' şeklinde değiştirilmesini içeriyor.

Anayasaya ve Meclis İçtüzüğüne göre anayasa değişikliği teklifi en az 184 milletvekilinin imzası ile TBMM Başkanlığına sunuluyor. MHP'nin ise TBMM'de 70 milletvekili bulunuyor.


Bu raddeden sonra enteresan günler yaşayacağız Ankara'da... İki ihtimal var: Ya a-ke-pe li milletvekilleri boşbakanın arkasına uyacaklar ve bu teklif gündeme gelmeyecek, ya da a-ke-pe'de birtakım çatlaklar oluşacak ve bu durum son zamanlarda a-ke-pe grubu için ortaya atılan "uyum yok çatlak var" söylentilerini daha coşkulu bir şekilde gündee getirecek.

Birinci ihtimale göre MHP "Biz elimizden geleni yaptık, iktidar türban krizinden nemalanmaya çalıştığı için olumlu yaklaşmadı." denilerek tribünlere oynanacak.

İkinci ihtimale göre, MHP ülkemiz yargı organlarını da biraz olsun yumuşatıp, bu kriz çömüş olan parti konumuna gelecek.

İyimser bakmaya çalışıyorum şu tabloya. Yargının tepkisi bir yana, askerin bu konuda-en azından son zamanlarda- sessiz kalmayı yeğlemesi hala şansımız olduğunu düşündürüyor bana. Görelim Mevlam ne eyler, ne eylerse güzel eyler...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kozenir
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 25, 2007
İletiler: 58

İletiTarih: Çar Oca 23, 2008 5:18 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kaganos demiş ki:
Kadir21 Ağabeyim,


Yazdıkların için eline ,yüreğine sağlık,

Maalesef gündemi Tayyip Bey belirliyor..

Ortaya bir yem attı.. Biz de hemen ''Zoka'' ya atladık..

Mhp'yi yine yumuşak karnından yakaladılar..

DİN'den girdiler ....

Eşim Laik Atatürkçü kesimden yüzlerce OY kazandırdı.. son seçimlerde..

Şimdi sokakta karşılaştığı oy verenler.. Ne oldu..'' hani Başbakanı ABD'ye kaçsa bile ... getirip hesap soracaktınız... şimdi küçük AKP oldunuz '' diye alay ediyorlarmış..

Eşimi zor tutuyorum.. çok mahçup oldu insanlara karşı.. zannederim yarın gidip istifa dilekçesini verecek..

İzmir için konuşuyorum..maalesef partimiz bu davranışı ile.. buradan aldığı %5-6 oyu şimdiden kaybetti...Laik Atatürkçü... Kendini TÜRK hisseden insanlara ayıp ettik...

Sanırım MHP'de .. Türk Müsün .. Müslüman mısın?... Tartışmaları yeniden başlıyor.. Parti içinde başı açık ve kapalı olanlar birbirlerine ''Kinayeli'' konuşmaya başladılar bile.... benden söylemesi...


saygı ve sevgi ile.

Milliyetçi Hareket Partisi,Türk Miliyetçisi bir partidir.
Ülkücü Hareketin temsil noktasında yetkilidir.
Ülkücü hareket ,Türk-İslam davasının tek adresidir.
MHP'nin ne için ve kim için siyaset yaptığını ve davasının ne olduğunu herkes bilecek!!!
MHP,bu davranışı ile Müslüman Türk milletinin takdirini kazanmıştır.Takdirini kazanamadıği kişi,kurum,vatanlaşlara saygımız vardır.Biz sonuna kada burada (MHP'de) olacağız.Saygılar ve sevgilerimizle...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kozenir
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 25, 2007
İletiler: 58

İletiTarih: Çar Oca 23, 2008 5:28 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Başörtüsü,islamda Müslüman olan kadına emir olan bir örtünmedir.
Doğru mu?
Doğru!
Türban ne?
Birilerinin ithal ettiği Müslüman bir kadına Allah'ın (cc) emri olan dini anlamda örünmenin yerine tam olarak getirdiği söylenemeyecek olan bir kapatma şeklidir.
Tamam mı?
Tamam.
O zaman problem ne?
Bakın!!!
Başını örtene şekil,renk,biçim ve istediği şekilde bağlama biçimi dayatanlar kendine ne Türk Milliyetçisiyim desin,ne de ÜLKÜCÜ!!!!
Diyenlere de karşı çıkar ÜLKÜCÜ!!!
Dini kaale almayan hatta islam'ı eleştirecek ve karşısına bir fikir koyamayacak kadar çukur adamlar (!) çıkıpta bu türban bu başörtüsü biz aha işte buna garşıyız,buna garşı değiliz derse...
Ona denir ki sen HALT etmişsin.
Hadi....
Otur yerine...
Bakın!!!
Bugün artık başörtüsü takan gençlerimize,kızlarımıza da senin ki türben denerek aşağılanmakta ve rencide edilmektedir.
Bunu yapanların islam dini ile bir davası olmayanlardır.
Ya bizim davamız Türk Milliyetçiliği diyenlere ne demeli?
Onu da siz deyin....
Saygılarımla.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kozenir
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 25, 2007
İletiler: 58

İletiTarih: Çar Oca 23, 2008 5:43 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kaganosa!
"Eşimi zor tutuyorum.. çok mahçup oldu insanlara karşı.. zannederim yarın gidip istifa dilekçesini verecek..

İzmir için konuşuyorum..maalesef partimiz bu davranışı ile.. buradan aldığı %5-6 oyu şimdiden kaybetti...Laik Atatürkçü... Kendini TÜRK hisseden insanlara ayıp ettik...

Sanırım MHP'de .. Türk Müsün .. Müslüman mısın?... Tartışmaları yeniden başlıyor.. Parti içinde başı açık ve kapalı olanlar birbirlerine ''Kinayeli'' konuşmaya başladılar bile.... "
1-Eşinizin istifa etmesi halinde (ki edecek bir sebep yok )MHP davasına hizmetlerini takdirle anar ve teşekkür ederiz.
Daima desteklerini yine bekleriz.Mahçup olduysa demekki MHP'nin başörtüsü konusundaki görüşlerini bilmiyordu ki sıkıntı duyuyor.Her MHP'li göğsünü gere gere bu mücadeleyi savunur ve Liderinin teklifini ve konuşmalarını destekler ve anlamaya çalışır.Yani tabii ki beğenmeyen olacaktır.Zaten bu mantıklı olandır.
2-% 5 bayağı hem de bayağı iddialı olmuş.İzmir Ülkücü Hareketin en zor zamanlarında MHP'ye destek çıkmış bir medeniyet şehridir.Halkı aydındır.gerçekleri anlarsa asla bırakmaz.Ve bırakmayacaktır da!!!
Başörtüsü sorununu gerçek anlamda dile getiren devlet Bayi anlayacaktır.szi hiç merak etmeyin!!!
izmir işini bilir...
Kendini Türk hiseden derken biraz daha açarsanız sanırız cevap verebiliriz...
Laik atatürkçü de nasıl bir şeydir?
Bunları açarsanız ve bu insanların da MHP'ye destek verdiğini ve çekeceğini söylemek istiyorsunuz sanırım.MHP nettir.
davası,fikri bellidir.
Bunu algılayanlar ve hissedenler destek veri!
Algılamayan ve hissetmeyenlerden de oy alırsınız.O ayrı.Gerçek Türk hisseden (sizin tabiriniz)ve laik atatürkçü (!) lerin MHP'den sıkıntı duyması demek MHP'yi anlamada sıkıntı duymuşlardır demektir.
Onlara da her zaman saygı duyarız.
3-Hiç canını sıkma,o meseleler yıllar önce aşıldı.Kimse bu tuzaklara düşmez MHP'de.Düşenlerde artık o fitne sorularla uğraşmaz.İl,İlçe,Kadın Kolları,Ocaklar bu fitnelerle yıllarca mücadele ettiler.
Siz şahit olduysanız o başka!!!
Bu durumda gerçek Ülkücü (MHP'li) bu fitneyi olduğu yerde boğar.Çıkıyor ,çıktı,çıkacak diye yaklaşmaz!!!
Anlayanlara ve anlamak isteyenlere!!!
Tanrı Türkü Korusun ve yüceltsin.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kozenir
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 25, 2007
İletiler: 58

İletiTarih: Çar Oca 23, 2008 6:07 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ülkücüler ülkede iktidara geldikleri gün cennetmekan A.Türkeş in belirttiği gibi 'ilahiyat fakülteleriyle fen fakültelerinin koridorları' birleştirilip yüce dinimizin öğretileri aklın ve ilmin eşiğinde gercek anlamlarını bulacaktır.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Çar Oca 23, 2008 6:54 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kozenir demiş ki;
Alıntı:
Başörtüsü,islamda Müslüman olan kadına emir olan bir örtünmedir.
Doğru mu?
Doğru!
Türban ne?
Birilerinin ithal ettiği Müslüman bir kadına Allah'ın (cc) emri olan dini anlamda örünmenin yerine tam olarak getirdiği söylenemeyecek olan bir kapatma şeklidir.
Tamam mı?
Tamam.
O zaman problem ne?
Bakın!!!
Başını örtene şekil,renk,biçim ve istediği şekilde bağlama biçimi dayatanlar kendine ne Türk Milliyetçisiyim desin,ne de ÜLKÜCÜ!!!!
Diyenlere de karşı çıkar ÜLKÜCÜ!!!

Şu bir kaç satır yazında bir sürü hata var.Ya sen ne dediğini bilmiyorsun,ya aklın okadar eriyor,ya da kendini kaptırdığın kalıplar senin sağlıklı düşünmeni engelliyor.
Turbanın ithal olduğunu kabul ediyorsun çok şükür.Zaten etmesen de tarihi gerçek ortada duruyor."O zaman problem ne diyorsun"O zaman neden partimiz turban meselesi değil de başörtüsü meselesi olarak ortaya koyuyor işi?Sen galiba örtünmede turbanı bile yeterli bulmuyor olacaksın ki,tam örtünme emrini yerine getirmediğini ileri sürüyorsun.Bir defa ilahıyatçıların bile tam olarak üzerinde uzlaşamadığı konuda sen bunu nasıl ileri sürüyorsun?Neye dayanarak ileri sürüyorsun?Bugün ayette geçen zinet kelimesi üzerinde bile görüş ayrılıkları var.Zinet takı mıdır;kadınların saklı hazineleri midir?Ne biliyorsun?Hem ithal diyorsun,hem doğru dürüst örtünmeyi sağlamıyor diyorsun,ya ben anlamadım çarşaf mı giymek gerekiyor?Sen Anadoluda Çarşaf giyip de tarlada 50 derece güneşin altında çalışan bir kadın gördün mü?Teknik olarak baktığında turban;amacı saçı örtmekse bal gibi de örtüyor.O zaman niye tam örtünmeyi sağlamıyor diye ortaya çıkıyorsun?
Uygulamada,İstanbulda çarşafa kafese tıkılmış bir kadın geçmişte çarşaf giymiştir.Ama anadoluda ,tarlada çalışan kadın giymemiştir.Şimdi o kadınlar örtünme ayetini çiğnediler mi?Tesettür dediğin ve ve daha önceki yazında bahsettiğin kıyafet;anadolu kadını için mi uygun bir kıyafettir,altında otomobil ile dolaşan kadın için mi?Kim çıkardı bu tesettür kıyafetini ,kaç tarihinde çıktı ,bunu kimler uygulayıp moda haline soktular,ardından kimler bunun moda evlerini kurup kaymağını yedi?
İslamı eleştirmek kimsenin haddi değildir.Burada kimsenin islamı eleştirmesine de izin falan verilmez.Ama islam diye yedirilen,yalan yanlış şeylere burada göz yumulmaz.Kimsenin ülkücüye yobaz dedirtmek gibi bir hareket tarzına da izin verilmez.
Terbiye sınırlarını aşıp da çukur kelimesini kullanman da çok büyük bir saygısızlıktır.O lafı kime söylediysen,onun namına sana aynen iade ediyorum.
İslama karşı çıkılıp da karşısına bir fikir koyamayanlar demişsin.Akıllı bir adam,islama karşı çıkılamıyacağını ve karşı fikir konulamıyacağını bilir.
Allahın indirdiği dinin karşısına karşıt tez oluşturmak;azgın ,haddi aşan,kendini bi halt sanan adamların işidir.Hiç kimse ,hiçbir güç,İlahi kuvvetin emrettiği şeylerin karşısına çıkamaz.Yaradılış kanunlarını çiğnemeye de kalkışamaz.Bunun için kopyalamaya da karşıyız!
İnsan kendisine bir şeyin zor geldiğini söylüyor ve bunu itiraf ediyorsa dinden çıkmaz.Günahkar olur!DİNDEN ÇIKMASI İÇİN İNKAR ETMESİ GEREKİR.Sen burada,sorunu başörtüsü diye ,turbandan farklı bir şekilde ortaya koyan kendi partine de çukur deme saygısızlığında da bulundun ayni zamanda.Burada başörtüsü için hiç bir üye tek kelime etmemiştir.İnsan kendi anasının,teyzesinin,eşinin,bacısının yıllardır kullandığı bu örtünme biçimine dil uzatmaz.Burada kimse turbandan falan da korkmuyor.Hiçbir şeyden de korkmuyor!Endişe duyulan konu,o turbanın altındaki kafadır.O kafanın devleti ele geçirmesidir.Bunlara taviz verile verile bugün iktidar oldular.Onlarla ayni ağızı konuşuyorsun,o zaman niye onlarla mücadele ediyorsun?Senin savundukların ,bu hareketi aşağılamak için kapı kapı dolaşıyorlar,devleti yıkmak için gece gündüz çalışıyorlar.Bırak izin ver de bu kafa dışlansın!
Ve o kafa ile seni kafa arasında uygulamada tek bir fark bile yoktur,çünkü onların gerekçeleri ile konuşuyor,onların ağızlarını kullanıyor,onların örneklerini ortaya koyuyorsun!
Bir taraftan örtünme şekline" dayatma yapma" derken,kendinin bunu yapması,turbanı savunman,turbanı bile örtünme için yeterli görmemen,tesettürden bahsetmenin ülkücülükle uzaktan yakından alakası yoktur.Bu meselenin ülkücülükle alakası olmadığı içindir ki,biz içimizde turban takanlara da başörtüsü bağlayanlara da,başı açık olanlara da kızmayız.Senin gibi başı açık kadını bir taraf atıp da ülkücüyüm demekle;ancak yobaz olunur ülkücü değil!
İri iri laflarla adamın canını sıkıp durma.Sanki burada partinin lideri
imiş gibi de abuk subuk konuşma.9 ışığı,risale-i nur ile de karıştırma!
Bizim davamız Türk milliyetçiliği diyenlere ne diyeceksin?Türkçülük yokmu bizim 9 ışığımızda?İslamlaşmayı araplaşmak olarak anlayıp,geçmişte yapılan hataları yeniden mi tekrarlayacağız.Bir örtünme kelimesini bulup kullanmak sana çok ağır geliyor.Söylediklerin dinlenilsin,bana değer verilsin,dini bilgim belli olsun,saygı duyulayım diye;ayetlerle konuşmalar,arapça ifadeler daha iyi değil mi?Sana bir şey söyleyeyim mi?Artık senin kafanda ülkücü yok.Git ocaklarda konuş çocuklarla göreceksin.Ülkücü hareket kaynağı olan üniversitelere döndürülmüştür.Genelde ocak başkanları illerde üniversitelidir.İçimiz sızan fettoşçular,öngütçüler,şunlar bunlar dışında artık senin gibi bir ülkücü yok.Eski ülkücüler hiç yok!ÇÜNKÜ ESKİ ÜLKÜCÜLER,SÜRGÜN YEMİŞLER,HAPİS YATMIŞLAR BİLE BU DÜŞÜNCELERDE DEĞİL.ÇOK DAHA OLUMLU,DİN İLE DÜNYASINI ÇOK DAHA İYİ DENGELEYEN,DİN ADINA YUTTURULANLARI ANLAMIŞ BİR HALDELER.SANA BUNU İSPATLARIM!
BUGÜN DENİZ GEZMİŞ İLE BİRE BİR KAVGAYA GİRMİŞ BİR ELEKTRİK MÜHENDİSİ AĞABEYİMİN HANIMI NIN BAŞI AÇIKTIR.ONLAR Kİ,NE ATEŞLERDEN PİŞİP NERELERDE YANIP GELDİLER BUGÜNLERE.ONLARIN YANINDA SENİN ÜLKÜCÜLÜĞÜNÜN HELE BU YAZDIKLARININ ESAMESİ OKUNMAZ.SENİN FİKİRLERİNİN ZERRE KADARI BİLE BU ARKADAŞLARDA YOKTUR,HAAA HALA DAHA MHP NİN KAYITLI ÜYELERİ,VE DANIŞMANLARIDIR BUNLAR,ÖYLE ANAPA FALAN GEÇEN TAKIMINDAN DA DEĞİL!GENEL MERKEZE GİTTİKLERİNDE DE SAYGI VE İTTİBAR GÖRÜRLER.ŞURADA YAZILANLARIN BİR TEKİ BİLE ONLARIN DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNDEN FARKLI DEĞİLDİR.ÇÜNKÜ BİZLER,SİZİN GİBİ BEN DEME İŞLERİNİ YILLARCA ÖNCE BİTİRMİŞ,DÜŞÜNEN İNSANLARIZ!
BİZ GELECEĞİMİZ YERLERE GELDİK,GÖRECEKLERİMİZİ DE GÖRDÜK.
BEN ADIMLA SANIMLA BU PARTİNİN KAYITLI BİR ÜYESİ,VE GÖRÜŞLERİNE BAŞVURULAN BİR İNSANIYIM.BU DA BİLGİNE!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kozenir
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 25, 2007
İletiler: 58

İletiTarih: Çar Oca 23, 2008 7:30 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Görüşülere saygı esatır elbette.
Ülkücü hareketin görüşü Türklük kanımız islam canımızdır.
Başı açıkl aolanlar,başı kapalı olanlar ayrımını yapan kalleştir.
ülkücü harekette Türküm ve Müslümanım diyen herkese yer vardır.
Ülkücünün eskisi de ülkücülüğü bitmiş demektir.
Saygılarımla...
Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kozenir
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 25, 2007
İletiler: 58

İletiTarih: Çar Oca 23, 2008 7:47 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

"Turbanın ithal olduğunu kabul ediyorsun çok şükür."
Biz başörtüsüne türban diyerek saldıran şeref....lere karşı duruyoruz.
Adı başörtüsüdür.Türbanı başörtüsü kastederek karalayan çukurlara lafımız.
T.T K
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Çar Oca 23, 2008 8:08 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Başörtüsüne hiçbir ülkücü saldırmaz,saldıramaz.Buna saldıran kişi,anasının,bacısının ,eşinin,ninesinin,ebesinin hak ve hukukuna saldırmıştır ki;sütsüzdür,kansızdır!
Ülkücünün eskisi şüphesiz bir ayrıcalık değildir.Üniversiteli ocak mensubu olmak da öyle.Üniversite örneği,insanların bilim ufkunun biraz daha gelişmesi nedeniyle,bazı şeylere daha az kanacağı içindir.Gerçi beyinsiz adam için o da bir gerekçe değil ya neyse;çünkü o etiketi alıp da hala daha şeyhini uçuyor göstermeye çalışan bir sürü akılsız var ülkede;konumuz o değil.
Ülkücünün eskisi değil eskimeyeni önemlidir.Çağına,bilime ,düşünce gelişmelerine ayak uydurabilen,yaşadığı kuşak ile çelişkiye düşmeyen hiçbir adam ne eskidir,ne de eski ülkücüdür.İnsana düşüncelerini veren onun ruhudur.Ruh ,kalitesini düşüncelerine ve hareketlerine yansıtır.
Ruhun ölümsüz olduğa inandığımıza göre,o zaman da yaşlılık diye bir şey söz konusu olamaz.Yaşlılık sadece fizksel yetenekler için söz konusudur.Binlerce genç insan,ruhlarındaki bozukluklardan dolayı dede olur,ama ama binlerce yüksek ruh taşıyan dede,ağarmış saç ve sakallarına rağmen hala gençtir.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Çar Oca 23, 2008 9:04 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
MHP, başörtüsü konusunda Anayasanın 10. maddesinin 4. fıkrasında yapılacak değişikliğe ilişkin teklifini imzaya açtı.

MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anayasa değişikliğine ilişkin teklifin hazırlığını yaptıklarını belirterek, ''Teklifle ilgili kendi milletvekillerimizin imzasını almaya başladık. Kararlılığımızı, samimiyetimizi ifade etmek açısından, kendi milletvekillerimizin imzasını hazır hale getiriyoruz'' diye konuştu.

Daha önce kamuoyuna açıkladıkları teklifle ilgili şu ana kadar AK Parti ile bir görüşme yapmadıklarını da ifade eden Şandır, ''TBMM'ye göreve çağırıyoruz. Başörtüsü sorunu çözülmelidir'' dedi.

Yükseköğretim kurumlarında, başörtüsü sorununun çözümünü amaçlayan MHP'nin önerisi, Anayasa'nın 10. maddesinin 4. fıkrasının, ''devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetinin sunulmasında ve bu hizmetlerden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır'' şeklinde değiştirilmesini içeriyor.

Anayasaya ve Meclis İçtüzüğüne göre anayasa değişikliği teklifi en az 184 milletvekilinin imzası ile TBMM Başkanlığına sunuluyor. MHP'nin ise TBMM'de 70 milletvekili bulunuyor.

Bu tasarıyı okuyunca acı acı güldüm.Üzerinde zerre kadar düşünülmemiş;hangi ve kaçıncı sınıf hukukçudan akıl alındığı belirsiz,bir acele atak daha.Başörtüsünü çözmekte samimimi olunduğunu gösterme adına,anayasanın bir ek madde ilavesi ile kitabına uydurulması işi.
Yok ,hayır!Bunlar bir ülkücü hareketin yapacağı işler değil.Ülkücü;ağzından çıkanı duyan,hiç lafı dolandırmadan diyeceğini diyen bir adamdır.
Diyelim ki bu teklif kanunlaştı.Buna derhal anayasa mahkemesinden iptal kararı çıkar.Diyelim ki herkes kulağının üstüne yattı,uzlaşalım dedi,bu kanun geçti.
Anayasa değişikliğine bir madde eklendi.10 maddenin 4. bendi olarak yukarıdaki teklif eklendi.Olayı çözmüyorsunuz ki.Ya şu maddenin haline bakın!
Alıntı:
''devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetinin sunulmasında ve bu hizmetlerden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır

Bu teklif;bir defa mahkemeleri,yüksek yargıyı ipotek altına koymaktır.Ne diyor teklif."Bak kardeşim,sen eşitlik ilkesine uymayan kararlar alamazsın!"Yani mahkemelere akıl veriyor.Doğrudan mahkemelere demiyor ama,devlet organları,idari makamlar deyince kızım sana söylüyorum,gelinim sen anla.
Halbuki buraya kopyalamayayım çok yer alır,turbanın iptalini kabul eden anayasa mahkemesinin gerekçeli kararına baktığınızda;yüksek mahkeme;tüm kanuni gerekçeleri ve dayanakları yazmış.
Şimdi akepe kalkmış diyor ki;anayasa da turban yasağı yok.Biz olmayan bir yasağı kaldırmaya çalışıyoruz.Bu ne demek;"anayasa mahkemesi,dayanaktan yoksun,keyfi bnir karar vermiştir"demek.
YAHU BU SUÇTUR!BUNU BEN YAPSAM DUMAN EDERLER BENİ!KAÇ YIL İÇERİDE YATARIM.
Mhp nin verdiği bu teklif de buna destek oluyor.Yani akepe ile ayni ağzı konuşuyor.Bu anayasa değişikliği olursa,bu karar geçerliliğini titirecek mi?
Hayır gene tartışmalar başlayacak.Bu defa ne eşitliktir,ne eşitlik değildir tartışması.Devlete karşı örgütlenme ve bunu siyasi işater haline getirme,bu insanlara eşit davranmayı gerektirir mi,gerektirmez mi tartışmaları.OZAMAN PKK diyecek ki,"bak bana ceza veremezsin.Onlar silahsız,ama örgütlü kalkıştılar,isteklerini,dayatmalarını kabul ettirdiler.Eeeee eşit davranacaksın ya.Kürtçe eğitim isterim,otonom yönetim isterim,ayrı bütçe isterim.Bunları istemek benim hakkım.Madem sen referandum ile milletden böyle bir yetki alıyorsun,benim halkıma da referandum yapacaksın ve soracaksın.Kürtler senin dediğini mi istiyo,benim dediğimi mi?
Al sana eşitlik ilkesi!
Şimdi başka örneklere geçelim.
2 eşcinsel gelecek nikah memurunun karşısına çıkacak."Bizim nikahımızı kıy,evlenme cüzdanını da ver.".Olmaz!"ya nasıl olmazmış?Turban bireysel tercih demiyo musun sen,bu da bizim tercihimiz,sana ne?Sen tarafsız işlem yapmak durumundasın.Yap şu muameleyi,yoksa dava açarım eşit davranmıyor diye!"Hadi buyrun!
Bir tane eşcinsel gelecek;beni askere almıyorlar.Ben aslanlar gibi askerliğimi yapmak istiyorum.O da yetmez,harp okuluna da gireceğim.Subay da olacağım!OLMAZ!
"neden olmazmış;benim neyim eksik?Kadın subay oluyor mu,erkek de oluyor?Ben ikisiyim niye olamıycak mışım?Turban bireysel tecih ise,bu da benim tercihim.Özgürlükler de güvence altında.Bana oy yasağı var mı?Vergiden dışlanmış mıyım?Mahkemeye gidince haklı isem beni haksız çıkarabiliyor mu adalet?Hem ayrıca medeni ingiltere ordusunda bile eşcinsellik serbest değil mi?Ben anlamam.Ben de subay olacam,astsubay olacam"
dediğinde kanun bunlara ne cevap vereceek acaba çok merak ediyorum!
Zaten batının da istediği bu tartışmaların başlaması.Hatta bazı ülkelerde bu tür özgürlükler verildi bile.EEEEEEEEEEE senin neyin eksik?Sen de ab cisin?Kanunlarına getirip onların her istediğini koyuyomusun?Bunu da koyuver,yeter ki ab ye alsınlar.
BAKINIZ ÜLKÜDAŞLAR.KANUNLARI,HELE ANAYASAYI BÖYLE ABUK SUBUK DOLAMBAÇLI YOLLARLA DELMEYE KALKIŞIRSANIZ,BU ÜLKEDE BİR SÜRÜ AKLIEVVEL ORTAYA ÇIKAR,SİZE ÖRNEK VERDİĞİM,İLK ANDA AKLA GELEN BİR KAÇ TANE ŞEY İLE KÖK SÖKTÜRÜR.ŞU YUKARIDA YAZDIKLARIMI HAFİFE ALMAYIN.BUNLAR BİR TOPLUMU SARSACAK OLAN,KIYAMETLER KOPARACAK MESELELERDİR!TURBANLA NE ALAKASI VAR DEMEYİN'YARGI KARARLARI EMSAL TEŞKİL EDER!İÇTİHAT OLUŞTURUR VE UYGULAMAYA KONULUR.BÖYLE GELİŞİGÜZEL OY İÇİN BU İŞLERE KALKIŞILMAZ SORUMLULUĞUNUN ALTINDAN KALKAMAZSINIZ!
MHP YARGI KARARLARINA İTİRAZ EDECEK,BUNLARI DELMEYE ÇALIŞACAK EN SON PARTİDİR!ÖYLE OLMALIDIR!YA NİYE ACELE EDİYORSUNUZ.İŞLER BÖYLE GİDERSE,BÖYLE BAŞBAKAN VE CUMHURBAŞKANLARI SEÇİLMEYE DEVAM EDERSE,YÜKSEK YARGI BİR KAÇ YIL İÇİNDE İŞGAL EDİLİP ZATEN BU TURBAN KARARI ÇIKARIR,ACELENİZ NE?HEM SİZ BU İŞLERDEN ANLAMAZSINIZ.BU İŞİN PUŞTU,DİNCİ DALLAMALARDIR.ANAYASAYI NASIL DELECEKLERİNİ,NERDEN NE ÇIKARACAKLARINI,NERDEN ÇALACAKLARINI,MİLLETİ NASIL TAVLAYACAKLARINI ONLAR BİLİRLER.
BİZ ; TÜRKLÜK,VATAN,BAYRAK,ŞEHİT,GAZİ,SANCAK,ÜLKÜ,TURAN DİYEN İNSANLARIZ.NE İŞİMİZ VAR BİZİM BU İNCE İŞLERLE?
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
hasan1299
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Oct 25, 2005
İletiler: 806

İletiTarih: Çar Oca 23, 2008 1:35 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

biz kendimizi ifade ederken TÜRKLÜK gurur şuuru İSLAM ahlak ve faziletine sahip olmaya çalışan breyleriz yada toplukluğuz diyoruz.bu sözden yolaçıktığımızda ortaya çıkan açık sonuç şudur.ülkücüler dinin getirdiği emir ve yasaklara uyar.ülkücü olmak için yalnızca TÜRKLÜK gurur ve şuuru yetmez onun yanında islam ahlak ve faziletide gerekir.onun için ülkücüler başörtüsü yasaklansın diyemez.çözülmesi için ortaya fikirler sunar.tayyip erdoğan ve ekibi başörtüsünü siyasi< bir mesele olarak kullandığı açıktır tek siyaset yapacakalrı konu başörtüsüdür.her seçim yaklaştığında ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorlar ama çözümü için hiç bir fikir ortaya koymuyorlar amaç sadece gündemi değiştirip insanlarımızı kandırara oy kazanmaktır.ama biz ülkücüler dini hiç birzaman siyasete alet etmedik etmeyizde.çünkü kul ile ALLAH arasına girilmeyeceğini ülkücüler iyi bilirler.biz başörtüsü yasağı kaldırılsın istiyoruz öğrenciler başı örtülü bir şekilde okula girmelidir.bu yasak yalnızca hizmet alanlar için ortadan kalkmalıdır .anayasada maddelere göre başörtülü savcı ,hakim vs olamaz.doğrudur bencede öyle olmalıdır.mhp de bu yönde bir fikir ortaya sundu ve iktidar partisi bunun yetersiz olduğunu söyledi.çünkü akp bu olayda samimi değil ortaya sundukları hiç birçözüm önerisi yok gündemi oyalıyorlar.bu olay konuşulurken vakıflar yasası geçti meclisten.bu yasa devleti bölmek için atılmış bir adımdır.gerçek gündemden uzaklaştırıyorlar bizleri elimize başörtüsü meşgalesini verdiler bizde oyalanıp duruyoruz
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Çar Oca 23, 2008 2:49 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli ülküdaşım hasan1299;
samimi bir ülkücü olduğun şu yazdıklarından belli.Meseleye yaklaşma şeklin de oldukça doğru.Bugün başörtüsü yasağının varoluş nedenini turbana borçluyuz.Çünkü bizim üniversite okuduğumuz yıllarda,kız arkadaşlarımız başörtüsü ile rahatça derslerine girip çıkıyordu.Bu şekilde öğretmen olmuş,olduktan sonra başını açarak kamuda öğretmenlik yapmış ve şimdi emekli olmuş arkadaşlarımız var.
Anayasa mahkemesinin 7 mart 1989 tarihli kararına baktığımız zaman,başörtüsü ya da turban ayrımının olmadığını,ikisinin birden yasaklandığını görüyoruz.Bu kararın buraya kopyalanması artık şart oldu.
Çünkü boş konuşma yerine kanunlar konuşsa daha iyi olur.Çünkü hepimiz bilip bilmeden,duygularımız doğrultusunda konuşuyoruz.
TURBAN VE BAŞÖRTÜSÜ HAKKINDA ANAYASA MAHKEMESİ VE GEREKÇELİ KARARLARI:
Alıntı:
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN TÜRBAN İLE İLGİLİ KARARI...
YÖK Yasası'ndaki değişikliğe iptal...
7 Mart 1989
Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in başvurusu üzerine, YÖK Yasası'na ek madde getiren 3511 sayılı yasanın "Yükseköğretim kurumlarında, dersane, laboratuvar, klinik, polikilinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görrünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir" şeklindeki 2. maddesini Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.
3511 sayılı "2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 44 üncü Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Ek ve Dört Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun", 10 Aralık 1988'de TBMM'de kabul edildi, 27 Aralık 1988'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 3511 sayılı yasanın "Yükseköğretim kurumlarında, dersane, laboratuvar, klinik, polikilinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görrünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir" şeklindeki 2. maddesinin, Anayasa'nın Başlangıç Kısmı ile, 2., 10., 24., 174. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali istemiyle 4 Ocak 1989'da Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.

Evren, başvurusunda, "sadece İslâmi kurallara göre kadınlar için örtünme (tesettür) hususları gözönüne alınarak, dinî inanç yönünden Yükseköğretim Kurumlarında öğretim yapan bayan öğrencilere eşitlik ve genellik ilkelerini de aşarak lâikliğe aykırı bir biçimde imtiyaz tanınmaktadır" dedi.

Anayasa Mahkemesi, iptal başvurusunu 7 Mart 1989'da sonuçlandırdı ve 3511 sayılı yasanın 2. maddesini Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.

Gerekçeli Karardan;

"Laik düzende özgün bir sosyal kurum olan din, devlet kuruluşuna ve yönetimine egemen olamaz. Devlete egemen ve etkin güç, dinsel kurallar ve gerekler değil, akıl ve bilimdir. Din, kendi alanında, vicdanlardaki yerinde, Tanrı-insan arasındaki inanış olgusudur. Kişinin iç-inanç dünyasının düzenleyicisi olan dinin, devlet işlerinde söz sahibi ve çağdaş değerlerle, hukukun yerine geçerek yasal düzenlemelerin kaynağı ve dayanağı olması düşünülemez."

"İncelenen kural, kamu kuruluşlarından sayılan yükseköğretim kurumlarındaki bayanların giyimlerini düzenlerken, dinsel gereklere uygunluğu nasıl olursa olsun, başörtüsü kullanımına dinsel inanç nedeniyle geçerlik tanımakla, kamu hukuku alanındaki bir düzenlemeyi dinsel esaslara dayandırmak suretiyle lâiklik ilkesine aykırılık oluşturmuştur. Dinsel kurallardan arındırılmış, akla ve bilime dayanan, dinsel inancı kişilerin vicdanlarına bırakan lâik devlette, hukuk düzeninin dinsel gereklerle sağlanıp sürdürülmesi benimsenemez. Lâik devlet ancak, yurttaşların din ve vicdan özgürlüğünü sağlayıcı ve koruyucu önlemleri alır, bu konulardaki hak ve özgürlükleri güvenceye bağlar. Dinsel eğitim bile lâik devlet anlayışına uygun biçimde yapılır. Tüm devlet kuruluşlarında ve işlemlerinde olduğu gibi öğretim ve eğitimin her düzeyinde lâiklik ilkesine özenle uyulur. Tevhid-i Tedrisat Kanunu bu gereğin belgesidir. Lâiklik ilkesine uygun çalışmalar yapmakla yükümlü üniversitelerde bu çalışmalara katılacakların, hangi statüde olurlarsa olsunlar, dinsel gereklere göre biçimlendirilmemelidir."

".... dava konusu maddenin lâik hukuk düzenine aykırılığı belirgindir. Lâik hukuk düzeni, lâik eğitim-öğretim ve lâik yönetim birbirinden ayrı düşünülemez. Lâik eğitimde dinsel inançlara göre hiçbir ayrım gözetilemez.."

"Lâiklik bir bütündür. Özellikle eğitim-öğretim alanında lâikliğe bağlılık ve saygı, ulusun geleceği açısından da üzerinde önemle durulacak bir konudur. Siyasal alanda dinsel çabalar, dinsel geleneklere uygunluğu aranan düzenlemeler, eylem ve işlemler ne kadar geçersizse, öğretim ve eğitim alanında da din buyruklarıyla ilişki kurulamaz. Demokrasinin güvencesini ve Cumhuriyetin özgün niteliğini oluşturan bu ilkenin büyük bir duyarlık ve özenle korunması Anayasa gereğidir. Dersliklerde ve ilgili yerlerde dinsel inançları simgeleyen belirtilerden uzak kalınması zorunluluğu nedeniyle yükseköğrenim kurumlarında dinsel gereğe bağlanan başörtüleri lâik bilim ortamıyla bağdaştınlamaz."

"Lâikliğin, Türk Devrimi'nin, Cumhuriyetin özü ve ulusal yaşamın temeli olduğu bir gerçektir. "Dinsel inanç gereği" sözcükleri kullanılmasa da Cumhuriyetin niteliklerine yönelik, bu amaç ve anlamdaki dinsel kaynaklı düzenlemelerle girişimler Anayasa karşısında geçerli olamaz. Özgürlükler Anayasa ile sınırlıdır. Anayasa'daki lâiklik ilkesine ve lâik eğitim kuralına karşı eylemlerin demokratik bir hak olduğu savunulamaz. Anayasal ayrıcalığa sahip lâiklik ilkesi; demokrasiye aykırı olmadığı gibi tüm hak ve özgürlüklerin de bu ilke temel alınarak değerlendirilmesi zorunludur."


Anayasa Mahkemesi Kararı
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı: 1989/1
Karar Sayısı: 1989/12
Karar Günü : 7.3.1989


İPTAL DAVASINI AÇAN: Cumhurbaşkanı Kenan EVREN

İPTAL DAVASININ KONUSU : Resmî Gazete'nin 27 Aralık 1988 günlü, 20032. sayısında yayımlanan 10.12.1988 günlü, 3511 sayılı "2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 44 üncü Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Ek ve Dört Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun"un 2. maddesiyle 2547 sayılı Yasa'ya eklenen "Ek Madde 16"nın, Anayasa'nın Başlangıç Kısmı ile, 2., 10., 24., 174. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali istemidir.

I- İPTAL İSTEMİNİN GEREKÇESİ:

4 Ocak 1989 günlü, KAN. KAR. MD.: 39-18/ B-l-89-4 sayılı dava dilekçesinde, iptal isteminin gerekçe bölümü aynen şöyledir:

"Görüldüğü üzere, sadece İslâmi kurallara göre kadınlar için örtünme (tesettür) hususları gözönüne alınarak, dinî inanç yönünden Yükseköğretim Kurumlarında öğretim yapan bayan öğrencilere eşitlik ve genellik ilkelerini de aşarak lâikliğe aykırı bir biçimde imtiyaz tanınmaktadır.

Daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen 16 Kasım 1988 tarih ve 3503 sayılı Kanun ile de, örtünme konusu değişik bir biçimde ele alınarak, "Anayasanın 174 üncü maddesinde yeralan İnkılâp Kanunlarına aykırı olmamak kaydı ile Yükseköğretim Kurumlarında öğretim elemanları ile öğrenciler için kılık ve kıyafet serbesttir. Bu konu ile ilgili olarak kişi veya kurumlarca sınırlayıcı işlem yapılamaz, karar alınamaz." şeklinde düzenlenmişti.

Bu hüküm gerek Anayasal açıdan, gerekse mevzuat yönünden ele alınarak incelenmiş, aşağıda niteliği belirtilen 18 Kasım 1988 tarih ve 1662-8088 sayılı yazımızla bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına iade edilmişti (EK: 2).

Bu iade yazısında düzenlemenin, Atatürk İlke ve İnkılâplarına ve özellikle çağdaş düşünce ve lâiklik ilkesine aykırı olduğu üzerinde durulmuş ve konunun hiçbir yasal sınırlama ve kısıtlamaya tabi olmamasının ise, Anayasa'nın özellikle eşitlik ilkesiyle çeliştiği ve bir kısım kişilere imtiyaz niteliğinde hak verildiği görüşü savunulmuştur.

Bilindiği üzere Anayasa'nın 2 nci maddesi Atatürk Milliyetçiliğine bağlılığı belirledikten sonra Başlangıç bölümünde bulunan temel ilkelere de atıfta bulunmuştur.

Anayasa'nın Başlangıç bölümünde yeralan ilkelerden biri de, üç ve yedinci paragraflarda belirlenen, "Atatürk inkılâp ve ilkelerine Bağlılık" ilkesidir.

Gerek 24 Ocak 1925 tarihli "Bilumum Devlet Memurlarının Kıyafetleri Hakkında Kararname", gerekse 1961 Anayasası'nın 153 ve 1982 Anayasası'nın 174 üncü maddesinin Anayasanın hiçbir hükmünün, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden inkılâp kanunlarının Anayasanın halkoyuyla kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaması ve yorumlana-maması biçimindeki amir hükümleri, Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı ilk yıllarda Türk Devletinin ve toplumunun muasır medeniyetler seviyesine çıkarılması doğrultusunda ortaya koyduğu görüş ve düşünüşlerinin açık bir şekilde ifadesinden başka bir şey değildir.

İşte bu görüş ve düşünüşler doğrultusunda çağdaş giyim, Atatürk milliyetçiliği ilke ve inkılâplarının vazgeçilmez bir öğesini oluşturmaktadır.

Atatürk'ün gençlere emanet ettiği ve nitelikleri arasında lâiklik ilkesi de bulunan Cumhuriyetin bu temel taşının yerinden oynatılması ve gençlerin lâiklik ilkesinden saparak teokratik fikirlere yöneltilmesini sağlayacak yasal değişikliklerin yapılmasını maddi ve manevi mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönündeki Türkiye Cumhuriyeti ile bağdaştırmaya imkân bulunmamaktadır.

Türk Ulusunun amacı, gayet açık ve net bir biçimde "Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma" biçiminde saptanmıştır. Bu amaçdan sapmaların, Anayasanın amacı, ruhu ve esprisi içinde kabul ve değer görmesi düşünülemez.

Anayasa'mızın 24 üncü maddesinde yeralan vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip olma, bunun sonucu ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlarını açıklamaya zorlanamama, dini inanç ve kanaatlerden dolayı kınamama ve suçlanamama hükmüdür.

Bu hürriyet, herkesin dilediği dini inanç ve kanaate sahip olabileceğini belirttiği gibi, ayrıca dilerse hiçbir dini inanca sahip olmama hakkını da içermektedir.

Diğer taraftan, inanç hürriyetinin doğal bir uzantısı olarak, ibadet hürriyeti ile de kişinin inandığı dinin gerektirdiği ibadetleri ayin ve törenleri serbestçe yapabilme hakkı tanınmaktadır.

Bu iki hürriyetin de özü, dini inanç ve ibadet serbestliğini ortaya koymaktadır.

Anayasa'nın 24 üncü maddesi hükümleri, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyeti ile ibadet hürriyeti dışında, bunlara bağlı olarak kılık ve kıyafetle ilgili bir düzenlemeyi içermemektedir. Zira, lâiklik, Devlet hükmü şahsiyeti ile doğrudan ilişkili olup Devletin resmi bir din sahibi olmaması biçiminde de tezahür etmektedir. Bu durumda Devlet kuruluşlarında dini inanış ve düşünce sebebiyle belli kişilere örtü veya türban örtme hakkının tanınması, Anayasanın 24 üncü maddesinde belirlenen din ve vicdan hürriyeti sınırlarını aşan ve lâiklik ilkesi ile tamamen çatışan bir durum arzetmektedir. Kaldı ki, Anayasa'nın 24 üncü maddesinde yeralan hürriyetler dahi Anayasa'nın 14 üncü maddesine aykırı olmamak şartı ile serbesttir.

Türkiye Cumhuriyetinde sadece belli bir dini inançta bulunan kesimin yıllardır oluşturmak istediği Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı yaşam biçimi benimsedikleri kılık ve kıyafetle simgelenmekte ve böylece toplumda ayrı bir yeri ve kamplaşmayı ortaya koymaktadır.

Lâiklik ilkesinin gözönüne alınması gereken unsurlarından biri de, Devletin belli bir dini olmaması ve benimsememesi nedeniyle çeşitli dinlerin mensupları arasında kanun önünde ayrılık gözetmemesi, hepsine eşit işlemde bulunmasıdır.

Anayasa'nın 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında eşitlik ilkesi; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir."

Biçiminde dile getirilmiştir. Bu durumda ortada haklı bir neden ve kamu yararı olmaksızın sadece bir dinin, o da çok azınlıkta bulunan bir kesimine yukarıda belirtildiği şekilde hak tanımak, Anayasa'nın lâiklik ilkesi dışında eşitlik ilkesiyle de çelişki meydana getirmektedir.

Ayrıca, yapılan düzenlemede salt bayan öğrencilere bu hakkın tanınıp, diğer öğrencilere ve bilimsel yönden her türlü serbest düşünce ve fikir hürriyetine sahip öğretim üyelerine ve Yükseköğretim Kurumunun idari personeline böyle bir hakkın tanınmaması kendi içindeki eşitsizliği ve çelişkiyi de gözler önüne sermektedir.

Mahkemeniz, Türk Ceza Kanunu'nun 175 ve müteakip maddeleri ile ilgili E. 1986/ l, K. 1986/26 sayılı ve 4 Kasım 1986 tarihli iptal kararında da belirttiği üzere belli din mensuplarına bir takım haklar ve avantajlar sağlamanın Anayasa'nın lâiklik ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunu vurgulamış bulunmaktadır.

Lâikliğin Türk -İnkılâbı yönünden taşıdığı büyük önem gözönüne alınarak 1924 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu'nda 1928 yılında yapılan değişiklikle "Devletin dini, dinî İslâmdır." yolundaki hükmü çıkarılmış ve 1937 yılında 3115 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle de Cumhuriyetin niteliklerini belirleyen 2 nci maddesine "lâiklik ilkesi" ilave edilerek günümüze kadar Anayasa'larda yer almıştır.

Atatürk'çü lâiklik anlayışı, 1925 tarihli Kararnamede de yeraldığı gibi, çağdaş giyimi benimseyen, kapalı yerlerde başın örtülmemesini ve kapalı tutulmamasını öngören bir düşünce biçimini de ortaya koymaktadır.

Yapılan düzenlemede, Yükseköğretim kurumlarında çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmanın zorunlu olduğu vurgulandıktan sonra, dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılmasının serbest bırakılması, çağdaş kıyafet ve görünümden duraksamada bulunmaksızın sapmadan başka bir şey olmayıp, bu dahi kendi içinde çelişki yaratmaktadır.

Çağdaş kıyafet ve görünüm, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı ilk yıllarda belirlenmiş olup, bugüne değin Resmi Daireler yönünden başörtüsü ve türban çağdaş giyim olarak kabul edilmemiş ve değer görmemiştir. Bugün için, yukarıda açıklanan ilkelerden ayrılmayı ve laiklikten, çağdaş kılık ve kıyafetten dolayısıyla muasır medeniyetlerin benimsediği görüş ve düşünüş biçiminden ödün verilmesini gerektiren hiçbir haklı neden ve kamu yararı bulunmamaktadır.

Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı olan vatandaşlardan meydana gelen Türk Milletinin, değişik statülerinde bulunan bireyleri bir kenara bırakarak, yükseköğretim kurumlarının bayan öğrencileri yönünden özel bir düzenlemeye gitmek, hukuk tekniği ile de bağdaştırılması güç bir düzenleme olduğu gibi, bir kesime imtiyaz tanıyacak nitelik de taşımaktadır.

Bir sureti ilişikte sunulan (Ek: 6) Danıştay 8 inci Dairenin; Esas No: 1984/636, Karar No: 1984/1574, 13.12.1984 Tarihli Kararında; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir öğrencinin başörtülü gelmesi nedeniyle bir ay süreyle üniversiteye devamdan yasaklanmasına ilişkin işleme karşı açılan davayı reddeden İzmir l Nolu idare Mahkemesi kararının temyizen incelenmesi sırasında;

"Yeterli öğretim görmemiş bazı kızlarımız hiç bir özel düşünceleri olmaksızın içinde yaşadıkları toplumsal çevrenin gelenek ve göreneklerinin etkisi altında başlarını örtmektedirler. Ancak bu konuda, kendi toplumsal çevrelerinin baskısına veya gelenek ve göreneklerine boyun eğmeyecek ölçüde eğitim gören bazı kızlarımızın ve kadınlarımızın sırf lâik Cumhuriyet ilkelerine karşı çıkarak dine dayalı bir devlet düzenini benimsediklerini belirtmek amacı ile başlarını örttükleri bilinmektedir. Bu kişiler için başörtüsü masum bir alışkanlık olmaktan çıkarak kaçtın özgürlüğüne ve Cumhuriyetimizin Temel İlkelerine karşı bir dünya görüşünün simgesi haline gelmektedir. Davacı yükseköğretim düzeyinde eğitim gördüğüne "göre bu ilkelerin Cumhuriyetimizin kuruluşunda ve korunmasındaki önemini bilmesi gerekmektedir.

Aydın, Uygar ve Cumhuriyetçi gençler yetiştirmekle görevli eğitim kurumlarının bazı kuralları öğrencilere uygulaması doğaldır. Bu kurallar herkesçe bilinen ve benimsenen Cumhuriyetin kurallarıdır. Bu kuralları öğretmek ve benimsetmekle görevli eğitim kurumlarının bunlardan ödün vermesi düşünülemez.

Bu nedenle Yükseköğrenim görmek üzere okula geldiği sırada dahi başörtüsünü çıkartmamakta direnecek ölçüde laik devlet ilkelerine karşı bir tutum içinde bulunan davacının okuldan uzaklaştırılmasında yasalara aykırılık yoktur.

Bu nedenle 1 No.lu İdare Mahkemesince verilen 25.4.1984 gün, E: 1983/855, K: 1984/477 Sayılı Kararda sonucu itibarı ile bir isabetsizlik görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına .... oybirliğiyle karar verildi." denilmektedir.

Danıştayın bu Kararı dahi örtü ve türban konusunda, laik Cumhuriyet ilkelerinin temel alındığını ortaya koymaktadır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle 10 Aralık 1988 tarih ve 3511 sayılı Kanunun Çerçeve 2 nci maddesi ile 4 Kasım 1981 tarih ve 2547 sayılı Kanuna eklenen Ek 16 ncı madde Anayasa'nın Başlangıç kısmı ile 2, 10, 24 ve 174 üncü maddelerine aykırı görülmektedir."

II- YASA METİNLERİ:

A. İptali İstenen Yasa Kuralı:

3511 Sayılı Yasa'nın 2. Maddesiyle 2547 Sayılı Yasa'ya eklenen, dava konusu kural şudur:

"Ek Madde 16.- Yükseköğretim kurumlarında, dershane, laboratuar, klinik, poliklinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmak zorunludur. Dinî inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir."

B. Dayanılan. Anayasa Kuralları:

1- "Başlangıç

Ebedî Türk vatan ve milletinin bütünlüğüne ve kutsal Türk Devletinin varlığına karşı, Cumhuriyet devrinde benzeri görülmemiş bölücü ve yıkıcı kanlı bir iç savaşın gerçekleşme noktasına yaklaştığı sırada;

Türk Milletinin ayrılmaz parçası olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin, milletin çağrısıyla gerçekleştirdiği 12 Eylül 1980 harekâtı sonucunda, Türk Milletinin meşru temsilcileri olan Danışma Meclisince hazırlanıp, Millî Güvenlik Konseyince son şekli verilerek Türk Milleti tarafından kabul ve tasvip ve doğrudan doğruya O'nun eliyle vazolunan bu ANAYASA:

- Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve Onur inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda;

- Dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak; Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet varlığı, refahı, maddî ve manevî mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;

- Milletler iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmağa yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;

- Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;

- Hiçbir düşünce ve mülahazanın Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı;

- Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirmek hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;

- Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve "Yurtta sulh, cihanda sulh" arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;

FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere,

TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur."

2- "Cumhuriyetin Nitelikleri

Madde 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."

3. "Kanun Önünde Eşitlik

Madde 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."

4. "Din ve Vicdan Hürriyeti

Madde 24.- Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir.

Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinn "talebine bağlıdır.

Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz."

5. "İnkılâp Kanunlarının Korunması

Madde 174.- Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılâp kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz:

1- 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;

2- 25 Teşrinisani 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisâsı Hakkında Kanun;

3- 30 Teşrinisani 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Şeddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve ilgasına Dair Kanun;

4-17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medenî nikâh esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü;

5- 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkanım Kabulü Hakkında Kanun;

6- l Teşrinisani 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun;

7- 26 Teşrinisani 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa gibi Lâkap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun;

8- 3 Kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun."

III- İLK İNCELEME:

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Mahmut C. CUHRUK, Yekta Güngör ÖZDEN, Necdet DARICIOĞLU, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Mehmet ÇINARLI, Mustafa GÖNÜL, Mustafa ŞAHİN, İhsan PEKEL, Selçuk TUZUN, Ahmet N. SEZER ve Erol CANSEL'in katılmalarıyla 6.1.1989 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.



Şimdi burada bir karar var.Bu kararı dinlemek ve uymak;hoşumuza gitse de gitmese de şarttır.Kanunlar,insanların siyasi ve dini görüşlerine göre konulmazlar.Hele bir laik hukuk devletinde.Kararın gerekçeli değil esasında Daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen 16 Kasım 1988 tarih ve 3503 sayılı Kanun ile de, örtünme konusu değişik bir biçimde ele alınarak, "Anayasanın 174 üncü maddesinde yeralan İnkılâp Kanunlarına aykırı olmamak kaydı ile Yükseköğretim Kurumlarında öğretim elemanları ile öğrenciler için kılık ve kıyafet serbesttir. Bu konu ile ilgili olarak kişi veya kurumlarca sınırlayıcı işlem yapılamaz, karar alınamaz." şeklinde düzenlenmişti.Bu kanunun anayasaya aykırı bulunduğu görüşüyle tekrar geri döndürüldüğü anlatılıyor.Demek ki o tarihte bu iş bir kez denenmiş.
Şimdi bakın ben bir üst yazıda bir çok affınıza sığınarak söyleyeyim eşcinsellik konusunu açtım.Neden açtım?Bunlar sebepsiz değildir.
Türk tarihinde ilk kez Özal zamanında;kayıtlara erkek olarak geçmiş bir sanatçıya;hekim raporu kabul edilmek suretiyle pembe nüfus cüzdanı verilmiştir.Bu bir rezalettir.Çünkü hiçbir zaman biyolojik olarak kadınlığı kabul edilemeyecek,doğurma yeteneği olmayacak(Allah vergisi çocuğu olmayan kadınları dışında tutuyorum alınmasınlar lütfen)birisine geçirdiği bir takım seri operasyonlarla kadın hakkı tanımak,yaratılış kanunlarına,biyolojiye ,bilime,aklınıza ölçü olarak ne geliyorsa hepsine de aykırıdır.Bu iş,semra hanım serbestçe kafayı çekerken,gazinoda bu şarkıcıyı da rahat rahat dinlesin diye onun keyfi için yapılmamıştır.
Bu; kanunlara,kanunun öngördüğü yasaklara bir başkaldırıdır!Ve bununla açıkça öğünmüşlerdir o günün sorumluları.Çağ atlatıyoruz,bilmem ne yapıyoruz,ilkleri yapıyoruz,yasakçı zihniyeti yok ediyoruz derken;ortadan kaldırmak istedikleri asıl engel ;LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİDİR!
ŞİMDİ BUGÜNE DÖNELİM.KENDİ MİLLETVEKİLLERİNDEN BAŞLAYIP SİGARAYI EV DIŞINDA İÇİLEMEZ HALE GETİRECEK ŞEKİLDE YASAK KOYAN,İÇKİ YASAĞI DA SIRADA OLAN BİR ZİHNİYET;KALKIYOR İNSAN HAKLARI,BİREYSEL TERCİHLER,BİLMEM NE ÖZGÜRLÜĞÜ,ADI ALTINDA TURBANI KAMUYA YERLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYOR.ÖYLE SINIRSIZ BİR ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞI VAR Kİ BUNLARIN,TÜRKLÜĞE HAKARET DE BUNA EKLENMİŞTİR.O DA SERBEST.YANİ KAFASINDAN OLAN HER ŞEYE ÖZGÜRLÜK,AMA KARŞI OLDUĞU ŞEYLERİN ALAYINA YASAK!İŞTE AKEPE NİN BÖYLE BİR DÜŞÜNCE ANLAYIŞI VAR.
Şimdi gelelim akepenin hazırlığına.Ben yasaları delmek bunların işi derken boşuna laf etmediğim,bir bildiğim olduğu bu gün vatan gazetesinin haberinde çıktı.işte o yazı:
vatan dan alıntı:

Alıntı:
AK Parti, türban sorunun çözümüne yönelik
olarak MHP'ye Anayasa'nın 10, 13 ve 42. maddelerinde değişiklik
yapılması önerisini götürecek.

Alınan bilgiye göre, AK Parti anayasanın "Kanun önünde eşitlik"
başlıklı 10. maddesiyle ilgili olarak MHP'nin sunduğu öneriye "Kamu
hizmeti alanlar" ifadesinin eklenerek yeniden düzenlenmesini isteyecek.

"Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması" başlıklı 13. maddeye
ise "Özgürlüklerin sınırlandırılmasında sadece mahkeme hükümlerinin
bağlayıcı olması, mahkeme gerekçelerinin ise özgürlüklerin
sınırlandırılmasına yönelik kullanılamayacağı"na ilişkin bir hüküm
düzenlenmesi öneriliyor.

AK Parti, ayrıca "Eğitim ve öğretim hakkı ve ödevi" başlıklı 42.

maddeye de "Hiç kimse kılık kıyafeti nedeniyle yükseköğrenim hakkından
mahrum bırakılamaz" ifadesinin eklenmesini istiyor.

AK Parti Grup Başkanvekili Sadullah Ergin'in AK Parti'nin Anayasa
değişikliğine ilişkin önerilerini bugün MHP Grup Başkanvekillerine
iletmesi bekleniyor.

-301. MADDE-

Bu arada Türk ceza Kanunu'nun 301. maddesiyle ilgili değişiklik
teklifinin 25 Ocak Cuma günü TBMM Başkanlığına sunulacağı öğrenildi.

Değişiklikle maddede yer alan "Türklüğe" ifadesi "Türk Milleti",
"Cumhuriyeti" ibaresi ise "Türkiye Cumhuriyeti" şeklinde
düzenleniyor. Üst sınırı 3 yıl olarak düzenlenen ceza ise 2 yıla
indiriliyor. Bu maddeye aykırı hareket ettiği iddia edilenlerle ilgili
kovuşturma açma yetkisi Adalet Bakanına devrediliyor.

ERDOĞAN: 3 MADDE DEĞİŞTİRİLEBİLİR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başörtüsünde gerginliğin kaynağı olarak yasal boşlukları gösterirken, bu boşlukları gidermek için gereken somut adımları atacaklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan, TESK ziyaretinin ardından gazetecilerin gündeme yönelik sorularını cevapladı. Gazetecilerin, başörtüsüne ilişkin gelinen noktayı sorması üzerine Başbakan Erdoğan, gerginliklere yol açan hususa ilişkin MHP'yle gereken görüşmelerin yapılacağını belirterek, kararlılık ve olumlu yaklaşım içerisinde 2 ya da 3 maddenin değiştirileceğini kaydetti.

Sorunun gerekçelerini kaldırmanın yasamanın görevi olduğunu dile getiren Başbakan, başörtüsü konusundaki gerilimin yasal boşluklardan kaynaklandığını söyledi.


Ne yapmak istiyor bu şekilde?Bizim öğrenim özgürlüğü olarak yapmamızı istediğimiz değişikliği yeterli bulmuyor,ileride kamuda görev almalarını,bu şekilde rahatça çalışmalarını sağlayacak şekilde gerekli tedbirleri alıyor.
Almakla da kalmıyor,esas onlarca sorun olan eğitim kanunu,kıyafet kanunu gibi,bu devletin şekline esas olan bir değişikliğe gitmeye çalışıyor.
İşte işin puştluğunu bilmek diye ben buna derim!Biz ne düşünüyoruz?"Ya bu çocuklar mağdur olmasın,üniversite okusunlar,bunları devlet almasa bile,napalım bu devletin yasaları böyle,hassasiyetleri var;onlar da özel kesimde falan iş bulsun zavallı çocuklar kandırılmış,bunun bedelini ödemesinler "falan gibi şeyler.
Peki verdiğimiz teklife bak.Orada üniversitede serbestlik diye bir laf var mı?Ne var verdiğimiz teklifte?Yargıya uyarı."sen böyle kararlar alamazsın",kurumlara uyarı"sen de okullarda bunu uygulayamazsın"gibi anlamlar çıkacak değişiklik teklifleri.Turban başörtüsü ayrımı var mı,o da yok?Bunun adı çözüm üretmek falan değil,kriz çıkartmaktır.Çünkü bu işin sonu krize gider!Yargı,bana müdahale var diye bağırdığında SİLAHLI KUVVETLER İSTESE DE İSTEMESE DE MÜDAHALE ETMEK ZORUNDADIR.
SİYASET YARGI KARARLARINI KABUL ETMİYOR,BEĞENMİYOR,ONLARLA OYNAMAYA BAŞLIYORSA,SİLAHLI KUVVETLER SEYREDEMEZ!O ZAMAN BU İŞ EMİR KOMUTA ZİNCİRİNİ DE AŞAR,ÇIĞRINDAN ÇIKAR;İSTENİLMEYEN ŞEYLER OLUR!BU ADAMLAR ÇOK KARARLI.TABUTA BİR ÇİVİ DE BİZ ÇAKMAYALIM!BUNDAN ÇOK DAHA YUMUŞAK MADDE YUKARIDA BELİRTTİĞİM GİBİ MAHKEMEDEN DÖNMÜŞ,BUGÜN BUNU KAŞIMAK,AKEPENİN DEVLET KURUMLARIYLA BAŞLATTIĞI HARP DE ONUN TARAFINDA YER ALMAK DEMEKTİR.BU ADMLŞARIN NİYETLERİNİ BİLDİĞİMİZE GÖRE YARDIMCI OLMANIN BİR ANLAMI YOK!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kozenir
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 25, 2007
İletiler: 58

İletiTarih: Çar Oca 23, 2008 4:28 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Devlet memurlarının malum görevini icra ederken islamın emri olan başörtüsünü takamıyor.
Ülkücü hareketçiler olarak bunun yasalarla karara bağlandığı için bir yorum yapmıyoruz.
Türkiye hukuk devletidir.
Her şey kanunlarla yürür.
Sıkıntıları ancak yaşayanlar bilir.
Ancak,üniversitelerde olan ve toplumda başörtüsüne olan bazı çukur adamların ve yerlerin hasmane tutumlarını çözmemiz gerekiyor.
Tabii ki birileri kurcalayıp karıştırmasa!!!
Şu an için toplumda en önemli açılım ve tespitleri ve çözüm yollarını dün olduğu gibi bugünde MHP Genel Başkanı sayın Dr.Devlet Bahçeli seslendirmektedir.
Saygılarımla...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Per Oca 24, 2008 10:37 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

vatan gazetesinden alıntı:
Alıntı:
Uzlaşma 'türban sorununu' çözer mi?

MHP-AKP açılımına ilk itiraz

AK Parti ve MHP türbanla ilgili anayasanın iki maddesinde değişiklik için anlaştı. Ancak anayasa hukukçusu Prof. Sancar’a göre bu yetmez; yasa değişikliği şart ve bunun için de Anayasa Mahkemesi’nde çoğunluğun değişmiş olması gerekiyor.

NTV canlı yayınında soruları yanıtlayan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar, AK Parti ve MHP’nin türbanla ilgili olarak Anayasanın 10. ve 42. maddede değişiklik yapma kararlarının teorik olarak mümkün olduğunu, ancak pratik olarak sıkıntılı olduğunu söyledi. Sancar, bu değişiklik uyarınca çıkarılacak bir yasanın yine Anayasa Mahkemesi’nce iptal edileceğini belirterek, “Siz 2. maddeyi yani laiklik ilkesini değiştiremeyeceğinize göre Anayasa Mahkemesi aynı içtihadı sürdürebilir. Anayasa Mahkemesi’nin görüş değiştirmiş ve farklı bir çoğunluğun oluşmuş olması lazım” dedi.

Prof. Sancar’ın bu konudaki görüşlerini, NTV canlı yayınında şöyle anlattı:

“Ortada bir Anayasa Mahkemesi kararı var. Anayasa Mahkemesi kararlarını dikkate almadan bu yasa çıkarılırsa, iptal edilebilir. Ayrıca Anayasa değişikliğinin de sonuç almak için yetip yetmeyeceği şüpheli. Anayasa Mahkemesi 1989’da verdiği kararda türbanın serbest bırakılmasına ilişkin hükmü; Anayasa’nın başlangıç bölümüne, yani laiklik ilkesini düzenleyen 2. maddesine, eşitliği düzenleyen 10. maddeye, din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 24 . maddeye ve devrim kanunlarının korunmasına yönelik 174. maddeye aykırı bulmuştu.

Eğer sadece 10. maddede değişiklik yapılırsa, bunun yetmeyeceği çok açık. Anayasa değişikliğinden sonra çıkarılacak bir yasa veya yapılacak düzenleme yeniden Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’a giderse saydığım diğer hükümlere aykırılığı gerekçesiyle iptal edilecektir.”

MAHKEMEDE ÇOĞUNLUĞUN DEĞİŞMİŞ OLMASI LAZIM

Sancar böyle bir sonuucun doğmaması için tek şart olduğunu belirterek şöyle devam etti:

“Anayasa Mahkemesi’nde, daha önceki aykırılık kararını veren çoğunluktan farklı bir çoğunluk oluşmuşsa durum değişebilir. Anayasa Mahkemesi önceki kararında da işin özgürlükler boyutuna gönderme yapmıştı, ama esas olarak düzenlemeyi laiklik ilkesi ve devrim kanunlarına aykırılıktan bozmuştu. Siz 2. maddeyi, yani laiklik ilkesini değiştiremeyeceğinize göre, Anayasa Mahkemesi aynı içtihadı sürdürebilir. O nedenle bir anayasa değişikliğiyle bu sorunun çözülebilmesi için Anayasa Mahkemesi’nin görüş değiştirmesi ve farklı bir çoğunluğun oluşmuş olması lazım. Eski içtihadına bağlı kalacak olursa 2. ve 174. madde uyarınca, yapılacak bir.düzenlemeyi (anayasa değişikliğini değil, anayasa değişikliğinden sonra yapılacak bir düzenlemeyi) iptal edebilir.”

DAHA RADİKAL SORUNLAR ÇIKABİLİR

Sancar, türbanla ilgili anayasa değişikliğinin “daha radikal sorunlar doğurabileceği düşüncesine katıldığını” ifade etti ve şöyle dedi:

“Tabii 42. maddede nasıl bir değişiklik yapacaklarını bilmiyoruz. Anayasa heyetinin önerilerine bakacak olursanız, iki öneri de sıkıntılı. Örneğin ‘Üniversitelerde kılık kıyafet serbesttir’ dediğiniz zaman başka sorunlar çıkabilir. ‘Hiç kimse kılık- kıyafeti nedeniyle eğitim öğretim hakkından mahrum bırakılamaz’ denirse, bu da sadece üniversiteleri değil diğer eğitim kurumlarını kapsayacak bir genişlikte uygulanabilir. Hangi formülü bulduklarını şu aşamada bilmiyoruz.”

Şimdi bu olursa ne olacak?Ben de büyük bir ihtimalle bu değişikliğin anayasa mahkemesi tarafından iptal edileceğini düşünüyorum.
Al sana bir mağduriyet edebiyatı daha.Gelecek yerel seçimlerin akepeyi %60 lara çıkaracak sihirli formülü işte bu olay.Bu oylar bize dönüşmeyecek.Alayı da akepenin cebine gidecek.İktidar ezici çoğunlukla akepe de iken,adam sana yerel yönetimde neden oy versin;şehrini cezalandırmak için mi?Ne diyecekler meydanlara çıkıp.
"Ya biz yaptık ama,işte görüyorsunuz bu gene iptal edildi.Size havale ediyoruz.Siz de bu zihniyeti cezalandırın!gELİN HİZMET ALMAK İÇİN GENE BİZE OY VERİN,UYUMLU ÇALIŞALIM!"
Peki kim cezalandırılacak chp yi mi?Hayır.Tam tersine laik kesim ki zaten kaybedeceği kadar oy kaybetti,bu olayda esnemediği için chp yi cezalandırmaz.Solun oyu zaten belli altına düşöez bunun.Kimi cezalandırır?Cezalandırılıcak kimse kalmadı ki ortada?
Ama turban tartışmasını başlattığı için,iktidar da elinde olduğuna göre akepeye yönelecek kararsızlar olacak.Bize 1 puan ya getiri ya da getirmez.Bu iş gene akepeye yarayacak.Şimdi buna iyi dikkat edin.Anayasa mahkemesi akepe zihniyeti tarafından istila edilip de kadrolaşılmadıkça,bu mahkemeden bu karar hep ayni çıkar.Bunu tüm siyasetçiler sanki bilmiyorlar mı?BÖYLE UCUNDAN BAŞINDAN KESİP EKLEME İŞLER MAHKEMEDEN GERİ DÖNECEK.
O zaman samimi iseler,laikliği kaldırma teklifini getirmek zorundalar.Yukarıda bir bilim adamı da böyle söylüyor.Laikliği kaldırmadıkça,bu turban okullara falan giremez.Hadi şimdi rte yi göreyim.
Trübünlere oynamasın,çıksın erkek gibi madem arkasında bu kadar oy var,bu kadar dış destek var,bu kadar sermaye var;laikliği kaldırma teklifini hiç kıvırmadan versin!İŞTE BUNU ASIL YAPINCA BUNA KİMLER DESTEK VERECEK ONLAR ÖNEMLİ!BU VATANA AKEPE İLE BİRLİKTE KİM İHANET EDİYOR,KİM BATIDAN TALİMAT ALIYOR,KİM TÜRK MİLLETİNİ KANDIRIYOR İŞTE O GÜN TAKKE DÜŞER KEL GÖRÜNÜR!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 3. sayfa (Toplam 8 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1