SAZAN ARANIYOR

Sazan aranıyor! İlan böyle verilse kimsenin zoruna gitmez. Siz istediğiniz kadar haklı olun, haksızların borusu medya olduktan sonra sesinizi ancak komşularınız duyar. Birlik olmak, birlik etrafında kenetleşerek güç olmak işte bunun için vazgeçilmez bir gerçektir. Bunu bilenler önce birliğinizi bölmeye, gevşetmeye, sizi ferdi hürriyet adına yalnızlığa iterek etkisiz hale getirmeye çalışırlar. Milletler arası ilişkilerden cemiyet ilişkilerine kadar her alanda tutarsızlığın, etkisizliğin, kuru kalabalık, sürü olmanın sebeplerinin başında sazanların takıldığı oltaları göreceksiniz. İslam ahlak ve fazileti, Türklük gurur ve şuuru, İnsan sevgisi bizim yere sağlam basan temelimizdir. Hangisini ihmal ederseniz dengenizi kaybeder yıkılırsınız.

Birlik! Bunu bölücü dalkavuklar da söylüyor….

Aramızdan ayartıp kopardıklarıyla dernekçikler, particikler kurarak onlar da birliğe çağırmıyorlar mı? Demek ki bu birlik iyi bir şey…. Bölündükten sonra kıymetini onlar da anlamışlar! Hayır hayır… onlar sadece nefisleri etrafında birleşilmesini ve kendilerine hizmet edilmesini istiyorlar. Diğer türlü hatalarını anlayıp çoktan koptukları birliğe geri katılmanın yollarını bulmuş olmaları gerekirdi.

Zaman propaganda zamanı hiç kimse düşündüğünü söylemiyor, kimi nasıl kandırır çıkarlarıma hizmet ettiririm hesabı yapıyor.

Avrupa ülkelerine gelişimizin 50. yılını doldumuş olduğumuz günümüzde vatandaşlarımızın sorunları azalacağı yerde artmaktadır.

Çocuklarının eğitim problemi, yıllardır entegrasyon (uyum) konusunda bir sorunları olmadığı halde daha uyum sağlanmadığı gerekçesiyle vatandaşlık hakları dahil bir çok alanda çıkartılan zorluklar, radikal bir şekilde eylem histerisine tutulmuş olanların önce iltica etmelerine ses çıkarılmayıp, hatta korunarak potansiyel tehlikenin eyleme dönüşmesinden vatandaşlarımızın tümünün adeta sorumlu tutularak bir çok işyerine güvenlik bahane edilerek alınmaması, psikolojik olarak vatandaşlarımızı olumsuz etkilemekte haliyle güvensizliği (haklı olarak) beraberinde getirmektedir.

Türkiye’yi bölmek ve parçalamak isteyen, istemekle kalmayıp çoluk çocuk binlerce vatandaşımızın kanına girenlere insan hakları gibi (sanki ölenler insan değildi) masum bir gerekçeyle kanat gerilirken Avrupa ülkeleri memleketlerinde 50 yıldır yaşayan, bu gün sayıları 3 milyonu aşmış vatandaşlarımızı belli ki yine insan yerine koyamadıklarından insan hakları evrensel beyannamesiyle kabul ettikleri statüyü bile onlara çok görmekteler.

Türkiye’de tek başına hükümet olan AKP’lilerin yaranma, iktidarda biraz daha kalma hırsını AB ülkeleri iyi bildiklerinden bu güne kadar hiçbir hükümetin kabul etmediği hükümranlık haklarımızı, üniter yapımızı tehlikeye sokacak tavizleri bu hükümet aracılığıyla gerçekleştirmektedirler. Sizi AB’ye alacağız ama şu şartları yerine getirirseniz, sizi alacağız ama her şiveden her bölgede TV yayınlarını serbest bırakırsanız, eyleme dönüşmedikçe sözlü bölücü slogan atanları cezalandırmazsanız, Kıbrıs’ta bizim istedğimiz çözüme razı olursanız ilanihayet devam edip gidiyor. Hükümetimiz de hazır maşallah, Türk milleti, Türk devleti, Türk tarihi, Türk’ten bahseden ne varsa buna allerji duyarak, biz türküz dersek başkaları da biz arapız, acemiz, fransızız, almanız der gibi (sanki bunlar Türklüğünü inkar etti diye her millet kendi varlığını retdedecek) ipe sapa gelmez bir mantık sefaletinin sefillerinden çok şey bekliyorduk ama bu kadarını değil.

İnsanlar, hepsi olmasa da çoğu, insanlığa has değerleri, hak ve hakikati emellerine ulaşmak için paravan olarak kullanmaktalar, bu anlaşıldıktan sonra çoğu zaman geç kalınmaktadır.

Yukarda belirttiğimiz gelişmeleri içimiz kanayarak esefle takip ederken bir de kendimize bakalım. Birkaç suni meseleden, kahvehane muhabbetinden ibaret gerekçelerle bu günkü çarpıklığa zemin hazırlamış olanların pişman olup akıllarını başlarına devşirecekleri yerde gurur ve kibri yüzünden bırakın özür dilemeyi öyle bile görünmektense inadım inat ukelalığıyla daha adam ayartmak, duygu iğfal etmek, yaptıkları bütün yanlışlıkları bize fatura etme alışkanlıklarından vazgeçmiş değiller.

Öyle ki, maskeleri suratlarından indirilince bile haklıymışlar gibi nefes nefese haykırmaktan geri duymuyorlar. Derler ki halk arasında, “Ar damarı çatlamış” ama bunların yoktu ki çatlasın. Herif hırsızlık yapar, suçüstü yakalarsınız bakar ki kurtuluş yok kalkıp derse ki, çulsuz namuslu olmaktansa zengin namussuz olmak daha iyi. Demesi kendisine çok görülmez çünki müflislerin ne yola başvuracakları belli olmaz. Bütün bunları bile bile onları gördüklerinde selam verenlere, onlarla birlikte görünmekten çekinmeyenlere de katlanabiliyorsak kendimizi yeniden gözden geçirip iman tazelememiz gerekir diye düşünüyorum.

Ülkücülerin bağlı oldukları kurum, holdinglere para yatırmayın, bunların çoğu din-iman sömürüsü yaparak vatandaşı söğüşlemek istiyorlar, derneklerimizde kesinlikle holdinglerin reklamı yasaktır, derneklerimize bunların hissesini pazarlayanlar sokulmayacaktır gibi üst üste talimatlar verilirken bu bizden gözüken işgüzarlar, bizim zengin olmamız istenmiyor zengin olursak daha güçlü oluruz %40 kar geliri elde etmek istemezmisiniz! Diyerek kapı kapı dolaşıp sazan aramaktaydılar. Peki şimdi ne oldu. Bu bezirganlara kananlar 20-30 yılda biriktirdikleri alınteri kazançlarından oldular. Bizden söylemesi “imanınızdan da olmadan bu kargalardan uzak durun".

Yoksa bir tarafta entegrasyon adı altında ırkçı baskılar, yitirdiğimiz çocuklarımız, yıllarca bin bir mahrumiyet içerisinde artırdığımız paraların hırsızlanması, Bir de iman giderse Allah (C.C.) korusun. Pişkinlere yüz vermeyin, bu bezirgan olur, bezirganın destancısı olur, bostancısı olur kim olursa olsun nefsine kul olanlardan uzak durmak hak’kın emri, ruh sağlığınızın temelidir.

Copyright © by Bozkurt NET All Right Reserved.

Yayınlanma:: 2003-06-29 (1307 okuma)