Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Deniz Feneri paraları böyle beyazlatmış
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: 1, 2, 3  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 3 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Çar Eyl 03, 2008 6:55 am    ileti konusu: Deniz Feneri paraları böyle beyazlatmış Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Deniz Feneri paraları böyle ’beyazlatmış’ 3 Eylül 2008






Topladığı bağış paralarını buharlaştıran Deniz Feneri davasına Frankfurt Eyalet Yüksek Bölgesel Mahkemesi’nde devam edildi. Deniz Feneri ve şirketlerinin muhasebecisi Firdevsi Ermiş, Beyaz Holding ile Almanya’da kurulan Weiss GmbH arasında para transferleri yapıldığını, Zahid Akman ve diğer 5 ortağa ayda 32’şer bin Euro ödendiğini, ayrıca bizzat Akman’a elden ’büyük miktarlarda paralar verildiğini’ söyledi.

ALMANYA’da Deniz Feneri Derneği ile ilgili olarak Frankfurt Eyalet Yüksek Bölgesel Mahkemesi’nde önceki gün başlayan davaya dün devam edildi. Dünkü duruşmada Deniz Feneri ve onun uzantısında kurulan şirketlerin resmi ve gayri resmi muhasebesini tuttuğunu belirten Firdevsi Ermiş ve Deniz Feneri şirketi içinde bütün işlere koşturulduğunu belirten Mehmet Taşkan mahkeme heyetinin sorularını yanıtladılar.

Yargıcın, "Deniz Feneri Derneği’nin gelirleri ile Kanal 7’yi finanse ettiğinizi anlıyorum. Şirketin ayakta duracak gücü olmadığı için bağış paraları burada kullanılmış. Kanal 7, Media GmbH ve Yeni Şafak birer medya kuruluşu. Her medya kuruluşunun güttüğü bir amaç vardır. Bunları politik olarak ne gibi amaçları vardı" sorusunu Ermiş, "Kimseyi vebal altında bırakmak istemem. Tutucu kesime denilebilir. " diyerek cavaplandırdı. Ermiş, Deniz Feneri ve bağışlardan elde edilen gelirlerle kurulan şirketlerin muhasebesini tuttuğunu belirterek, "Bir resmi muhasebe, bir de gayri resmi muhasebe tutuluyordu. Gayri resmi muhasebe için Mehmet Gürhan’dan talimat alıyor, onun direktiflerinde çalışıyordum" dedi.

Weiss paravan

Ermiş, şirketler arasında bulunan Weiss GmbH (Beyaz GmbH) şirketinin ne iş yaptığını bilmediğini, bu şirketin paravan bir şirket olarak kurulduğunu sözlerine ekledi. Ermiş, şöyle konuştu: "Türkiye’de Beyaz Holding vardı. Almanya’da da Weiss GmbH kuruldu. Bu iki şirket arasında para transferleri vardı. Ama Beyaz Holding’i bilmem ben. Aralarında ne kadar para alışverişi yapıldığını da bilmiyorum, çünkü oranın muhasebesini ben yapmadım. Resmi olarak Weiss Şirketi bir faaliyette bulunmuyordu. Tek yaptığı faaliyet Almanya’da gayrimenkul satın alarak, bu alanda yatırım yapmaktı."

Reklamlar Türkiye’den

Zahid Akman, Mustafa Çelik, İsmail Karahan, Mehmet Gürhan ve Zekeriya Karahan, genelde Almanya’da kurulan Euro 7, Atlas, Weiss GmbH gibi şirketlerin ortakları olduğunu dile getiren Ermiş, "Zahid Akman, bir süre önce bütün görevlerinden resmi olarak ayrıldı. Ancak sadece resmiyette ayrıldı, gayri resmi olarak ortak olmaya devam ediyor. Euro 7 ve Atlas şirketleri için bu beş kişiye 32’şer bin Euro’luk ödeme yapılıyordu. Büyük miktarlarda bazı paralar da bizzat Zahid Akman’a elden teslim edildi" diye konuştu. Firdevsi Ermiş, Almanya’daki Deniz Feneri Derneği için reklamların Türkiye’deki Deniz Feneri şirketi tarafından hazırlandığını da söyledi. Mahkeme heyetinin, "Kayıtlarda 21 bin üzerinde kişinin bağışta bulunduğu belirlendi. Bu rakam doğru mu?" sorusunu da Ermiş, "Daha fazladır. Yardım amacıyla toplanan paraların yüzde 40 ile 60’ı kurulan şirketlerde kullanıldı" diyerek yanıtladı.

Beyaz Holding’in ilginç künyesi

YARDIMA muhtaç insanlar için yardım toplayan bir kuruluş olarak bilinen Deniz Feneri Derneği’nin Almanya’da adı geçen Weiss GmbH şirketi ile Beyaz Holding’in para transferleri dikkat çekiyor. İstanbul Eyüp merkezli Beyaz Holding bünyesinde bulunan şirketler ve yönetim yapısı da oldukça ilginç. Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Kanal 7’nin de patronu olan Zekeriya Karaman’ın yaptığı Beyaz Holding, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de önemli projelerinin ihalelerini almasıyla biliniyor.

Akman hisselerini devretti

Beyaz Holding, eğitim, yayıncılık ve organizasyon alanlarında faaliyet gösteriyor. 23 Eylül 1998’de kurulan ve RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın da kurucusu olduğu Beyaz İletişim A.Ş.’yi de içinde bulunduran şirkette Akman, hisselerini Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karahan’a devretti. Beyaz İletişim ise şu an Haber 7 ve İstanbul’un Sesi Radyosu ile faaliyetlerini sürdürüyor. Yine aynı holdingin çatısı altında bulunan Nokta Elektronik Medya, bünyesinde birçok internet sitesi yer alıyor. Haber7.com, rotahaber.com, cafesiyaset.com ve Newstime7.com bu şirkette faaliyet gösteren adreslerden birkaçı.

Belediye projeleri

Beyaz Holding tüm bunların yanı sıra belediyelerin birçok önemli projelerine de imza atıyor. Holdinge bağlı şirketler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları (İSMEK), İstanbul Büyükşehir Belediyesi okuma-yazma kursları ve İstanbul Beyoğlu Belediyesi Semt Konakları Projesi gibi birçok önemli projeyi gerçekleştirmiş.

Kanal 7’nin yönetim kadrosu

Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman

Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karahan

Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Çelik

Beyaz Holding yönetimi

Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman.

Başkan Yardımcısı Mustafa Çelik.

Yönetim Kurulu Üyeleri İsmail Karahan.

Yönetim Krulu Üyesi Mehmet Gürhan

Karaman’ın yönetim kurulu üyesi ve ortağı olduğu bazı şirketler

Yeni Dünya İletişim Anonim Şirketi

Yurt İletişim ve Haber Ajansı Ticaret Anonim Şirketi

Mepa Medya Anonim Şirketi

Hayat Görsel Yayıncılık Anonim Şirketi

’Gizli kasa’ Weiss GmbH

DENİZ Feneri içinde birçok görevde bulunduğunu, ama asıl görevinin kurulan Atlas GMBH’da pazarlamacılık olduğunu belirten diğer sanık Mehmet Taşkan ise, toplanan paralarla Litvanya’dan ’Baltık Christina’ adlı gemiyi aldıklarını söyledi. Gemiyi 500 bin Euro kár amacıyla satın aldıklarını belirten Taşkan, para transferleri ile ilgili olarak şunları söyledi:

Elden 200 bin Euro

"Türkiye’ye sadece bir defa 200 bin euro para götürdüm, Kanal 7 binası 3. katında doğrudan yöneticiye teslim ettim. Bunun dışında Azerbaycan’da bir yardım aksiyonunda görev aldım. Bütün yardım çalışmaları kameralara çekiliyordu. Kamera olmayınca fotoğraflanıyordu. Gemi işiyle Mehmet Gürhan’ın talimatı üzerine ilgilendik. O bu işe, ’Hurdası bile 1,5 milyon Euro eder, zihniyetiyle atıldı. Ancak gemi işinden beklenen elde edilemedi. Gürhan ile Viyana’da 100 öğrencinin barınacağı bir yurt alımı için de çalıştım. Deniz Feneri ve ve diğer şirketlerde her iş için kullanıldım."

Kızılhaç’tan mal kaçırma

Yargıç Dr. Müller, bu ifadeler üzerine, "Anlaşılan dernek işleri ile şirket ilişkileri arasında bir ayrım yapılmamış" yorumunda bulundu. Taşkan bunun üzerine, Weiss GmbH’nin Deniz Feneri Derneği’nin adeta gizli kasası olduğunu belirterek, "Dernek olarak mal edinemiyorsunuz. Weiss şirketi bunun için kullanıldı. Amaç Deniz Feneri Derneği’nin bir şekilde kapatılması durumunda mal varlığınının Kızılhaç’a devredilmesinin önlenmesiydi" dedi.

Kurulan şirket Yeni Şafak oldu

DENİZ Feneri Derneği’nin tüzüğünde yer alan bir madde nedeniyle, yöneticilerin ayrı ayrı şirketler kurdukları ortaya çıktı. "Deniz Feneri Derneği’nin kapatılması, feshedilmesi veya yasaklanması halinde, sahip olduğu malvarlığı Alman Kızılhaç Örgütü’ne devredilir" şeklindeki madde yüzünden yöneticilerin "Weiss" şirketini kurduğu belirtildi. Şirketlerin muhasebecisi Firdevsi Ermiş, ayrıca, European Consulting şirketi kurulduğunu ve sonra bu şirketin ’Yeni Şafak’ olduğunu anlatarak, "Yeni Şafak Gazetesi’nin Almanya’da çıkartılabilmesi için kurulan bir şirketti bu. Gazete basıldı ve dağıtıldı. 1 yıl kadar sonra kapatıldı" diye konuştu. hurriyet.com.tr den alıntıdır.



Bu olayın üstüne gidilmeli, bunların kimlerle bağlantılı olduğu ortaya çıkarılmalıdır, inanın bunun ucu iktidarda bulunanlara dayanmaktadır, milletin parasını yemek ne kadar rahat bunlar için, hiçmi utanma yok, hiçmi arlanma yok, yazıklar olsun ya, yazıklar olsun............


Saygılarımla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Per Eyl 04, 2008 6:58 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Fener Fener paylaşmışlar 4 Eylül 2008


İsmail EREL - Hasan AYCI / FRANKFURT



Deniz Feneri Derneği davasının üçüncü duruşması dün Frankfurt Eyalet Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşmada rapor sunan bilirkişi, amaç dışı kullanılan paranın, ’en iyimser tahminle’ 11.7 milyon Euro olduğunu belirtti. Bağış paralarının nereye harcandığının belirlenemediğini de belirten bilirkişi, "Tespit edebildiğimiz, Almanya Deniz Feneri’nden Türkiye Deniz Feneri’ne 7 milyon Euro, Beyaz Holding’e de 1.8 milyon Euro havale edildiği" dedi.

ALMANYA’da Frankfurt Eyalet Mahkemesi’nde dün devam edilen Deniz Feneri davasının üçüncü gününde, derneğin ve bağış paralarından kurulan şirketlerin defterlerini inceleyerek bilirkişi raporu hazırlayan uzman dinlendi. İsminin güvenlik nedeniyle açıklanmasını istemeyen bilir kişi, Deniz Feneri Derneği’nin 2002 ile 2007 tarihleri arasında, resmi kayıtlarla tespit edilen 41,6 milyon Euro bağış topladığının belirlendiğini söyledi. Bu rakamın tahmini olduğunu, peşin yapılan bağışların bu miktar içinde olmadığını kaydeden uzman, şu bilgileri verdi:

Amaç dışı 11.7 milyon Euro

"Paranın 17,3 milyon Euro’su çekilmiş. Resmi kayıtlara ve resmi dışı tutulan defterlere kaydedilmeyen 2,3 milyon Euro belirlendi. Bağış paraları amacı dışında kullanılmış. Toplanan paralardan 875 bin Euro’su Almanya’da faaliyet gösteren Weiss GmbH’ya, 500 bin Euro’su Euro 7 Kanalı’na, 35 bin Euro’su kurulan Taxi Ouick firmasına, 25 bin Euro’su Atlas firmasına ve 81 bin Euro’su yine Weiss GmbH’ya aktarılmış. Teltek firmasına 196 bin Euro ödendiği gibi, Kanal 7 için stüdyo malzemeleri bağış paralarından karşılanmış. Bu şirketlerde çalışanların maaşları da bağış paralarından karşılanmış. Amaç dışı kullanılan para olarak 11,7 milyon Euro tespit ettik. Bu en iyi iyimser tahminle hesaplanan para. Bu paradan 7 milyon Euro’nun Türkiye’deki Deniz Feneri’ne, 1,8 milyon Euro’nun Beyaz Holding’e havale edildiği belirlendi. Geriye kalan miktarın ne olduğunu belirleyemedik. Toplanan bağışların hangi projelerde ne şekilde kullanıldığı bilinmiyor. Defterlerden bunu anlamak mümkün değil."

Program ’çözülemedi’

Mahkeme heyeti, Deniz Feneri Derneği ve diğer şirketlerin muhasebesinin, ’Uyum’ adlı yazılım programı ile işlendiğini, bu programın çözülemediğine işaret ederek, bilir kişiye, "Sanki bir çift başlı yönetim var. Sizce resmi tutanaklar yanı sıra, tutulan gayriresmi defterden başka üçüncü gayriresmi defter olabilir mi? Bu tutanakların Türkiye’de bulunanların anlayacağı şekilde tutulmuş olma ihtimali var mı?" diye sordu. Soru üzerine bilir kişi, "Mümkün, bu ihtimal var" cevabını verdi.

’Yıldızlı’ ödemelerin sırrı

Mahkeme heyeti resmi ve resmi olmayan kayıtlarda, ödemelerin büyük çoğunluğunun önünde yıldız işareti görüldüğünü, bunun ne anlama geldiğini bilir kişiye sordu. Bilir kişi, ödemelerde bunun dikkat çektiğini, ancak anlamının çözülemediğini söyledi. Bunun üzerine defterleri tutan, tutuklu sanık Firdevsi Ermiş’e aynı soru yöneltildi. Ermiş, "Onların anlamını sadece Gürhan bilir. O bazı ödemelere yıldız koymamı istiyordu. Bana, ’Ben anlarım ne anlamına geldiğini’ diyordu. Benim bunların ne anlama geldiğinden haberim yok. Ben sadece, ’yap’ denileni yapıyordum" dedi.

Bağlantıları açık

DENİZ Feneri davasında dün de, Türkiye’deki Deniz Feneri ile Almanya arasında yoğun para trafiği anlatılırken, bilirkişi kadın mali müşavir, "Beyaz Holding’e sık sık para gönderildi" dedi. Savcılar Sibylle Gottwald ve Kerstin Lotz da, "Evet, Türkiye ile Almanya arasında kesinlikle bağ var. Zaten siz de anlatılanları duydunuz" diye konuştular. Mahkeme heyeti, savcı ve sanık avukatları arasında yapılan anlaşma gereği Mehmet Gürhan en fazla 6 yıl, Mehmet Taşkan 3 yıl hapis cezasına çarptırılacaklar. Gözlemciler, mahkemede neredeyse tüm bildiklerini anlatan Firdevsi Ermiş’e de hapis cezası verileceğini, ancak bu cezanın tecil edileceğini belirtiyorlar.

Fatura çok, yardım yok

DAVADA tutuklu yargılanan Deniz Feneri eski başkanı, Euro 7 Genel Müdürü Mehmet Gürhan, üçüncü duruşmada da sessizliğini bozmadı. Dünkü duruşmaya Gürhan’n eşi de izleyici olarak katıldı. Bilir kişi raporunda Gürhan ve Deniz Feneri Derneği yöneticilerinin, Beyaz Holding’e 1,5 milyon Euro ile ortak oldukları yer aldı. Raporda, Deniz Feneri Derneği’nin yardım faturalarına göre, Aytaç firmasından yüksek meblalar karşılığı mal alındığının görüldüğü ve bu firmaya 4.9 milyon Euro’luk ödeme yapıldığı da belirtildi. Bilir kişi, "Ancak bunlar faturalar. Mal gitmiş mi, muhtaçlara dağıtılmış mı kontrol etmek mümkün değil. Deniz Feneri için yardım paralarıyla Viyana’da alınan yurtla ilgili belgeler Avusturya’dan istendi" dedi.

Son söz Türkiye’deydi

TUTUKLU yargılanan Firdevsi Ermiş ve dernek başkanı Mehmet Taşkan, son duruşmada, Deniz Feneri’nin Türkiye bağlantılarına değindiler. Taşkan ve Ermiş, sık sık Türkiye’ye nakit para götürüldüğünü, reklam ve tanıtımın Türkiye’de hazırlandığını söylediler. Ermiş, bu konuda şu ifadeyi verdi:

Üstlerde birileri var

"Organik bağ olmasada bütün kararlar Türkiye’ye bildiriliyor, onay alınıyordu. Almanya’daki sorumlu Mehmet Gürhan’dı. Deniz Feneri Derneği’ne bağış toplanabilmesi için hazırlanan reklam filmleri Türkiye’de hazırlanıyordu. Almanya’da yayınlananlara bağışların gönderilmesi için Almanya’daki banka bilgileri veriliyordu. Türkiye’de yayınlananlarda ise Türkiye’deki banka bilgileri veriliyordu." Soruları yanıtlayan Taşkan ise ilginç bir açıklamada bulundu. Taşkan, "Türkiye’dekiler isteselerdi her şeyin yasal çerçevede gerçekleşmesi için gerekli talimatları verebilirlerdi. Bunun için kaynak vardı. Mehmet Gürhan’ın en üst hiyeraşide olduğunu sanmıyorum. İşler bu hale gelince onu günah keçisi ilan ettiler."

Dernek ’olur’u AKP’den

DENİZ Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği 1998’de İstanbul’da kuruldu ve kısa sürede birçok ilde şube açtı. En önemli adımını 2004 yılında atan dernek, bu yılın 20 Aralık tarihinde Bakanlar Kurulu’nun 2004/8278 sayılı kararı ile ’kamu yararına çalışan dernekler’ arasına alındı. Bakanlar Kurulu, 12 Mayıs 2005 tarihinde de derneği İçişleri Bakanlığı, valilikler ya da emniyetten izin almadan maddi yardım toplayabilecek kuruluşlar arasına kattı. Bu derneklerin birçok ayrıcalığı arasında, izin almadan her türlü yardım kampanyası düzenleme, nakit para yardımı alabilme, Hazine arsa ve arazilerini satın almada kolaylık, KDV ve diğer bazı vergilerden muaf tutulma da bulunuyor.

Ergenekon’lu savunma

FİRDEVSİ Ermiş’in milyonlarca Euro’luk kuryelikle suçladığı RTÜK Başkanı Zahid Akman, iddiaları basın toplantısıyla yalanladı. Akman bu konuda hakkında açılmış soruşturma, kovuşturma ve dava olmadığını söyledi. Akman, "Ama iddianamede isminiz geçiyor" sözleri üzerine ise şunları söyledi: "Herhangi bir iddianamede, herhangi bir kişinin isminin zikrediliyor olması, o kişinin suçlu olduğu anlamına gelmez. Ergenekon bunun en canlı örneğidir. Ben aslında bazı basın yayın organlarının Ergenekon sanıklarına göstermiş oldukları saygının onda birini bendenize göstermesini beklerdim."



Utanmazlar diyorum, söylenecek başka birşey yok....


Saygılarımla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
hasan1299
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Oct 25, 2005
İletiler: 806

İletiTarih: Per Eyl 04, 2008 9:11 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

eğer bağış yapmak istiyorsa insanlar devletin kurumları var kızılay,TÜRK HAVA KURUMU vb gibi buralara bağış yapsınlar,birilerine yardım etmek istiyorsa insanalr uzaklarda aramasınlar o kişileri çevrelerine baksınlar yardıma muhtaç ne kadar çok insan olduğunu görecekler bence en doğrusu ve hayırlısı böyledir
bu pisliklere bulaşan kurum ve kuruluşlar ın üzerine gidimelidir,insanların duygularını sömürerek elde ettikelri paraları kendileri için kullannanlar cezalandırılmalıdır ve bu insanlara daha güvenilmemelidir,insanalrımızda uyanık olmalı kendini kullandırmamalıdır
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
cCc_OzguR_cCc
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Sep 16, 2005
İletiler: 260

İletiTarih: Cum Eyl 05, 2008 11:51 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli Ülküdaşlarım,

Askerlik hizmetimi sürdürürken bir yandan da sizlerle beraber olmanın mutluluğuyla yeniden aranızdayım.

bu konu için söyleyecek çok şey var. Ama bugün takip ettiğim haberlerde olayın yavaş yavaş balığın başına; rte'ye uzanmakta olduğunu gördüm:

Alıntı:
Büyük gürültü koparan Alman savcısının iddianamesinde Başbakan Erdoğan'ın da adı geçiyor. CHP lideri Deniz Baykal, canlı yayında iddianamenin olay metnini okudu.

Buna göre sanık Firdevs Şahin, 7 kez tekrarladığı ifadesinde Başbakan Erdoğan'a verilmek üzere parayı, Erdoğan'ın yakından tanıdığı diğer sanık Mehmet Gürhan'a parayı teslim etmiş.


Buyrun buradan yakın... "Gemicik"lerin suyu nereden geliyor yavaş yavaş anlaşılıyor. İddia gerçekse bu bir utanç tablosudur. İddia gerçekse, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı bir taraftan "tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen varsa aramızda barındırmayacağız" derken, bir taraftan da kendisiyle ters düşmektedir.

Olayın bir başka boyutunu da siziznle paylaşayım Ülküdaşlarım. Deniz Feneri Derneği'nin çalışmalarına, bağış toplama çabalarına pekçok yerde rastlamışsınızdır. Bağış toplama konusunda bu dernek ve türevleri olup da iktidara yakın olanlar, faaliyetleri konusunda müthiş bir serbestiye sahiplerdir. Üstelik bu dernek, Bakanlar Kurulu kararıyla "Kamu yararına çalışan dernek" statüsündedir. Aynı statüye sahip olan,99' depreminde bir mucize gibi ortaya çıkan AKUT Arama Kurtarma Derneği ise, şaibeli şahıs Zahid Akman'ın başında bulunduğu kurum olan RTÜK tarafından, televizyonlarda yapılan bağış toplama reklamlarıyla ilgili bir engellemeye maaruz bırakılmış, yegane geliri bağışlar olan ve başımız sıkıştığında yardım elini esirgemeyen bu güzide derneğin resmen önüne setler çekilmiştir. Üstelik bu tavrıyla böylesine önemli bir sivil toplum kuruluşuna hareket alanı bırakmayan devlet, AKUT'un kurtarma için kullanmakta olduğu araçlarının vergisini bile çatır çatır almaktadır. Buna rağmen AKUT, faaliyetlerine kendini büyüterek ve geliştirerek devam etmektedir. Üstelik, bu konudaki hukuki mücadelesini de kazanmıştır.

Ama deniz feneri skandalında da görüldüğü üzere, insanlara hizmet maskesinin altında iktidar partisinin kulisini çok adice bir yolla yapan sözde hayır derneklerinin önü sonuna kadar açılmıştır.

Kendisini yüzyılın iyilik hareketi diye lanse eden bu dernek, yüzyılın talanının ve tüyü bitmemiş yetim hakkının yenilmesinin en bariz örneği olmuştur.

Yazıklar olsun insanların duygularını sömürerek ceplerini dolduranlara...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Pzr Eyl 07, 2008 10:34 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Yazmayalım mı 7 Eylül 2008






Başbakan Tayyip Erdoğan, dün Almanya Deniz Feneri e.V. davasının iddianamesinde kendisine para gönderildiği yolundaki iddiaların iftira olduğunu söyledi. Erdoğan, bu iddiaların üzerine gideceğine, yine hedef şaşırtarak bunları gündeme getiren ve haber yapan gazeteleri ve iddiaların, doğru olup olmadığını soran CHP Lideri Baykal’ı çok ağır bir dille suçladı.


Frankfurt Bölge Mahkemesi’nde görülen Almanya Deniz Feneri e.V. davasının 6350 Js 203391/06 No’lu iddianamesinde, ’Türk hükümeti tarafından defalarca siyasi etki yapılmaya çalışıldığı’ vurgulanıyor. Ayrıca Euro 7 Genel Müdürü Mehmet Gürhan, parayı, Türkiye Başbakanı’na, tsunamiden zarar görmüşlere dağıtması için, vermek üzere aldığını söylüyor. İşte o bölümler:

İDDİANAME SAYFA 42

Tutukluluğa mani olunmaya çalışıldı

C) Siyasi yönü

(Dosyanın 1432, 1723, 2034. sayfaları)

EURO 7 nin kuruluşunun nedeni, sanık Ermiş’in görüşüne göre, Almanya’da yaşayan Türklere Milli Görüş’ün ve daha sonraları AKP nin siyasetini aşılamakmış. Şirketler de, para kazanmak için kurulmuşlar. Frankfurt am Main’da kurulan şirketlerin amacı, elde edilen paraları yıkamaya ve daha sonraları da islamın yaygınlaştırılmasına yönelikmiş. Bundan herhangi birisinin kendine maddi avantaj sağlayıp sağlamadığını bilmiyormuş, ancak tahmin ediyormuş. Şirket sahipleri, Türkiye’deki iktidarla iç içeymişler, Milli Görüş ve AKP’ nin siyasetine sıkı sıkıya bağlıymışlar.

Soruşturma davası süresince, soruşturmalara defalarca siyasi etki yapılmaya, bilhassa Türk Hükümeti tarafından devam etmekte olan tutukluluğa mani olunmaya çalışılmıştır.

İDDİANAME SAYFA 164

Başbakan için para alındı

02.02.05 tarihli ’Empfangsbestitigung 2’ olarak nitelendirilen alındı belgesinde (Empfangsbescheinigung) herhangi bir meblağ yazılı olmamasına rağmen Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş’ten parayı, Türkiye Başbakanı’na, (2003 yılından bu yana Recep Tayyip Erdoğan) Doğu Asya’daki tsunamiden zarar görmüş, yardıma muhtaçlara dağıtması için, vermek üzere, aldığını tasdik etmiş. Bu konu, sanık Ermiş’ in 7. kez ifadesi alınırken sorulmuş ve doğruluğu tasdik edilmiştir.

www.hurriyet.com.tr den alıntıdır.



Yazın kardeşim yazın ama şu var kuyruğunuza bastıkları zaman değil, her zaman yazın, menfaatleriniz engellendiği zaman değil, doğru neyse onu yazın, bunların ne olduklarını yazın ortaya çıksın, başbakan bunları yalanlıyor ama milli görüşünde ne olduğunu gayet iyi biliyoruz, kime ne gittiğini, kanal 7 nin nasıl kurulduğunu, avrupada vaadlerle toplanan paraların geri verilmediğini, onbinlerce euronun nasıl gasp edildiğini, Türkiye de kurulan şirketlerin başına kendi adamlarının nasıl getirildiğini, kendi çevrelerine nasıl menfaatler sağlandığını, kendi medyalarını kurarak herşeyi örtbas etmeye çalıştıklarını... daha neler neler. He siz temizmisiniz? (doğan medyası) bence değilsiniz, ne ihaleler kaptığınızı, nereden nerelere geldiğinizi onlarıda biliyoruz.... Yazın kardeşim yazın doğru neyse onu yazın....

Saygılarımla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Sal Eyl 09, 2008 10:52 am    ileti konusu: MHP Lideri Bahçeli'den çok sert açıklama Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
MHP Lideri Bahçeli'den çok sert açıklama 9 Eylül 2008






Deniz Feneri'yle ilgili yolsuzluk iddialarının AKP Hükümeti'ne uzanmasının ardından MHP Lideri Devlet Bahçeli de bir açıklama yaparak sert tepki gösterdi. İşte Bahçeli'nin açıklaması:


Tartışma, gerilim ve kutuplaşma altında girilen 22 Temmuz 2007 Milletvekili Genel Seçimlerinden sonra, huzur, refah ve esenlik arayan milletimiz; 376 gündür görev başında olan 60. Hükümet’in icraatları ve ülkemizde yaşanan diğer gelişmeler karşısında büyük bir hayal kırıklığı yaşamaktadır.

Beş yıl on ay yedi gündür ülke yönetiminde söz sahibi olan AKP; iç siyasette aldatma, kandırma, istismar, çatışma ve partizanlığı; dış siyasette ise teslimiyetçiliği ve ilkesizliği siyaset anlayışının temel ekseni haline getirmiştir.

Tek başına iktidar olmayı başarmış olmasına rağmen, Türkiye’nin hükümeti olmayı bir türlü başaramayan AKP, tüm uyarı ve uzlaşma çağrılarına uzak durarak birikmiş siyasi hesaplarına yenik düşmüş, bunları aşabilme basiret ve erdemini gösterememiştir.

Ülkenin acil çözüm bekleyen sorunlarına çare üretmek yerine, kısır çekişmeler ve inatlaşmaya dayanan siyaset anlayışı; devletimizin saygınlığına, milletimizin vakarına, demokrasimizin hayrına olmamıştır.

Gerilimler, kavgalar, tartışmalar ve dayatmalarla beslenen bu siyasi zihniyet, ilçe kongrelerinden siyasi tabanı vasıtasıyla, ürettiği gerginliği milletimizin geneline yaymak istemektedir.

AKP iktidarı döneminde siyasi ve ahlaki çürüme, devlet ve toplum hayatımızı bir kanser gibi sarmış, yozlaşma kültürü her alanda kök salarak; yolsuzluk, vurgun ve talan hâkim anlayış haline gelmiştir.

Bunun sonucu olarak devlet ve adalet mekanizmasına olan güven ne üzücüdür ki derinden sarsılmıştır. Nitekim siyaset kurumu yıpranmış, toplum nezdinde çok ağır bir itibar kaybına uğramıştır.

Bugün Türkiye, dozu ve etkisi sürekli artan bir çekişme ve tartışma girdabının tam ortasında adeta çırpınmaktadır. Ülkemizin sürüklendiği bu durumdan çıkma ve silkinip ayağa kalkma hamleleri her defasında beliren bir AKP skandalıyla akamete uğramaktadır.

Bu itibarla bugün Türkiye AKP’nin yozlaşan ve kokuşan siyasetiyle, sürekli güç ve enerji kaybetmektedir.

Milletimizin vermiş olduğu yönetme yetkisini çıkar ve menfaat sağlamak üzerine odaklandırdığı anlaşılan AKP’nin, iktidar olmanın getirdiği imkânları utanmadan yandaşlarına peşkeş çektiği gelişmelerden anlaşılmaktadır.

Bu kapsamda peşi sıra kamuoyuna yansıyan Adalet ve Kalkınma Partisi merkezli yolsuzluk ve rüşvet haberleri, millet ve devlet hayatı için endişe verici bir aşamaya gelmiştir.

AKP’li bazı belediyelerin oluşturduğu ihale ve imar çetelerinin organize yolsuzlukları, AKP üst düzey yöneticilerinin bulaştığı utanç verici rüşvet olayları, yandaş medyayı beslemek için kamu kaynaklarının ulufe olarak dağıtılması tek tek ortaya çıkmaktadır.

Türk milleti bir taraftan manevi değerleri hayâsızca istismar ederek inanç hortumculuğu yapan, öte yandan kul ve yetim hakkına el uzatan ve bundan da hiç rahatsızlık duymayan AKP’nin yolsuzluk kervanının son yolculuğunu izlemektedir.

Siyaset hiçbir dönemde bu kadar kirlenmemiş, Türkiye hiçbir dönemde yolsuzluğu ve kanunsuzluğu kendisi için bir hak ve imtiyaz olarak gören böylesine lekeli bir iktidar tarafından yönetilmemiş ve diktatörlük hevesleri hiç bu kadar gemi azıya almamıştır.

En son Almanya’da, uzantısı Türkiye’de bulunan bir yardımlaşma derneğiyle ilgili ortaya çıkan usulsüzlük iddialarının, yargıya intikali ve konunun Başbakan Erdoğan’a kadar uzanması vahim bir durumu daha ortaya çıkarmıştır.

Bu iddiaların ciddiye alınması, sonu nereye kadar uzanırsa uzansın tetkik ve tahkik edilmesi elzem bir hale gelmiştir. Konunun Türkiye ayağıyla ilgili olarak Cumhuriyet savcıları acilen gereğini yapmalıdırlar. Ayrıca Devlet Denetleme Kurulu’nun görevlendirilerek, meselenin objektif esaslar içerisinde ele alınıp araştırılması mutlaka sağlanmalıdır.

Başbakan Erdoğan’ın önünü alamadığı panik ve asabi tavrı, hırçın ve şantaja uzanan konuşmaları bir anlamda da suçluluk psikolojisinin tezahürleri olarak değerlendirilmelidir.

Bütün kontrolünü kaybeden Başbakan, yolsuzluklara yataklık yapmakta ve çatırdayan hanedanlığını kurtarmak telaşıyla siyasi ve ahlaki ölçülere sığmayan yöntemlere sarılmayı beyhude bir kurtuluş yolu olarak görmektedir.

Devlet kurumlarını var olan sorunların halli hususunda sevk ve idare etmesi gereken Sayın Başbakan, bunun yerine, bir suçüstü psikolojisi altında, telaş ve aceleyle bir medya grubuyla seviyesi düşük bir polemiğin içine girerek gerilimi yükseltmektedir.

Diğer taraftan, bundan sonra hiçbir şeye göz yumulmayacağını dile getiren Başbakan Erdoğan; bu zamana kadar nelere göz yumduğunu, hangi çıkar ilişkilerinden beslendiğini kuşkuya yer bırakmayacak bir biçimde açıklamalıdır.

Bilinmelidir ki, korku ve baskı yöntemleriyle basın ve haber alma özgürlüğünü kısıtlama girişimleri geçmişte hiçbir iktidara bir şey kazandırmamıştır. Buna yeltenenlerin akıbetleri ve bu yolla demokratik kültüre verdikleri zararın olumsuz bilânçosu hafızalardaki tazeliğini korumaktadır.

AKP zihniyetinin sahip olmuş olduğu eksik ve mahsurlu demokrasi anlayışı sonucunda; artık hükümet olmak, milletimizin yüksek menfaatinin sağlanmasının aracı olarak değil, adeta yağmacılığın, zenginleşmenin vasıtası olarak görülür bir konuma gelmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi tarafından 26 Ağustos 2008 tarihinde önerilen; yolsuzlukları önlemek, bunlarla etkin bir mücadele için gerekli politikaları belirlemek ve ilgili kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamak üzere özerk yapıda bir “Yolsuzlukla Mücadele Kurulu” oluşturulması hususunun, kamuoyunda tekrar tartışılması bu vesileyle daha anlamlı ve önemli bir hale gelmiştir.

Siyasi ve ahlaki kirlilikle topyekûn mücadele, yolsuzluk ve kanunsuzlukların kökünün kazınması ve bütün sorumlularından adalet önünde hesap sorulması, parlamenter rejimin geleceği bakımından hayati önem taşımaktadır.

Bu kapsamda, milletvekili dokunulmazlığının adaletten kaçmak için sığınma limanı olmaktan çıkarılması, siyasi partilerin faaliyetlerini ahlaki esaslara bağlayacak ve Türk siyasetine etik meşruiyet kazandıracak kapsamlı düzenlemeler yapılmasının hayata geçirilmesi artık kaçınılmaz bir durum haline gelmiştir.

Elbette aziz milletimizin, olan biten bütün bu ahlaki yozlaşma ve vurguna vereceği bir cevabı vardır. Nitekim yakın tarihimiz bunun ibret verici örnekleriyle doludur.


Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
altaylar
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jan 09, 2006
İletiler: 262
Şehir: Almanya

İletiTarih: Per Eyl 11, 2008 6:59 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Hürriyet gazetesinden alintidir.

Alıntı:
Başsavcılık, gerekli görülürse tüm dosyayı Almanya’dan getirtilip inceleme başlatabilecek. Başsavcılık, bu iddiaları kendi görev alanı içinde görmezse herhangi bir işlem yapmayacak.

Başsavcılığın rutin incelemesi Anayasa ve Siyasi Partiler Yasası hükümleri kapsamında yürütülüyor. Anayasa’nın 69. maddesi, "Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasi partiler temelli olarak kapatılır" düzenlemesini içeriyor.



Hayirlisi insaallah:D
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Per Eyl 11, 2008 6:55 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

rte’nin konuşma üslubunda kontrol edilemez bir kızgınlık, hırçınlık ve saldırganlık hakim. Ben takiyyeler kralı Başbakanım, ben (adeta) Kralım, ben (adeta) Padişahım ben (adeta) imparatorum hatalarımı ‘görmeyeceksiniz’. ‘Duymayacaksınız’. ‘Yazmayacaksınız, söylemeyeceksiniz’. yok öyle yağma
Deniz Feneri’ne Alman mahkemelerinin sahtekârlık ve dolandırıcılık suçlamasıyla açtığı davayı Türk kamuoyunun bilgilerine sunması onu adeta çıldırttı.
Bir illüzyonistin gösterinin tam ‘can alıcı’ yerinde, oyununun hilesini salonda bağırarak açıklayan bir izleyiciye göstertebileceği tepkiyi göstertiyor! Öyle İnce ayarlar yapılmış, saf (bazen de salak) insanların ceplerine eller, ‘din, iman’ şifresi kırılarak sokulmuş, cepte ne var ne yok ‘götürülürken!’ birisi çıkıyor bunlar ‘sahtekâr!’, bunlar ‘dolandırıcı!’ diyor. Oyun bozuluyor. sabıkalanmış bir parti ve rte tüm icraatları ortaya dökülmeye başlamıştır. Bu saatten sonra Aydın Doğan aman dilese, ‘Ben ettim sen etme’, dese dahi inandırıcı olamaz. Artık akp ve rte binbir dalevere ile örttükleri asıl kimliklerini gizleyemeyeceklerdir. Herkes o gizleyici örtüyü bir yerlerinden kaldırıp, akp gerçeğini göreceklerdir. Takıyyeler kralı bu defa ‘suçüstü’ yakalanmıştır.

MERCÜMEK OLAYI ; Hani şu Erbakan Hoca tarafından Bosna için toplanıpta bir anda kuş olup uçan paralar,

YİMPAŞ OLAYI; Halen Yöneticileri içeride olan ve Almanya'daki bir toplantıda "Otur Lan yerine utanmaz adam" sözleri ile fırçalanan Mağdur Vatandaş veya Almanya Büyükelçisinin toplantı içinde "Sayın Recep" tarafından fırçalandığı, Şu Adalet Bakanı M. Ali Şahin'in Avukatlığını üstlenip hakkından gelemdiği kuş olup uçan paralar,

KOMBASSAN OLAYI ; Akrabaya, Eşe, Dosta fitre gibi dağıtılan hisseler,

DÜN KOCA DİŞLİ ŞABAN ,

Hatırlarsanız dsp, MHP ve anap Koalisyon Hükümeti döneminde Körfez Depreminde dahiyane bir çalışma ile altı ayda Körfezi yeniden inşa etme başarısı gösteren MHP' li Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray AYDIN' ın kendisine atılan bir iftira ile Bakanlık ve Milletvekilliğinden istifa ederek Türkiye Cumhuriyetinde bir ilki gerçekleştirmek için "Ben Yüce Divana çıkar hesabımı veririm" diyerek yola çıkan ve 11 -- 00 gibi tam oylama ile aklanarak alnının akıyla toplum içine giren Koray AYDIN, Karşısında İmar Planı hizmeti karşılığı 1 milyon Doları götüren Koşa Dişli Şaban' a bak...
"Sayın" rte İstifa etti diyor, İstifa etmek onların tabiri ile aklandı sayılıyor olması lazım,

GAZİ ANTEP BELEDİYESİ Rüşvet olayı...,
Şimdi'de DENİZ FENERİ, AYDIN DOĞAN, ve _ _ _ _ _ _ _..
Dün al gülüm ve gülüm oynayanlar bugün karşı karşıya, Hani bir Atasözümüz vardır "Çingen Çingene çatmayınca, Kasnak kimin boynuna gececeği belli olmazmış"
Bekleyip göreceğiz bakalım DUVARA KİM TOSLAYACAK...

ALLAH(c.c.) emanet olunuz

ALLAH (c.c.) TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (ÂMİN)
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (ÂMİN)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Sal Eyl 16, 2008 8:19 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Deniz Feneri Derneği
Vatikan sizinle gurur duyuyor

En çok kimin adı geçiyor?
Zahid "Ak"man.
Zekeriya "Kara"man.
Ak mı, kara mı, bugün yarın çıkacak ortaya... Deniz Feneri suçlu bulunursa, ne olacak? Malına-mülküne Alman devleti tarafından el konulacak... Peki, ne olacak o mal-mülk? Yani... Takkeli-takunyalı vatandaşlarımızın, MEHMETÇİK VAKFI dururken, "Bunlar Müslüman çocuklar" diyerek, cami avlusunda teslim ettiği paracıklar nereye gidecek?
Sıkı durun...
Kızılhaç'a!
Evet, Kızılhaç'a verilecek.
Ne demiştik Vatikan sizinle gurur duyuyor


ALLAH(c.c.) emanet olunuz

ALLAH (c.c.) TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (ÂMİN)
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (ÂMİN)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Çar Eyl 17, 2008 8:49 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Deniz Feneri davasında karar açıklandı 17 Eylül 2008


A.A



Almanya'daki Deniz Feneri davasının bugünkü duruşmasında yargıç Johann Müller, üç sanığın da dolandırıcılık suçundan mahkum olduklarını açıkladı. Sanıklara savcının talep ettiğine yakın oranda hapis cezası verildi.


SAVCININ CEZA TALEPLERİ


Savcılar Kertsin Lotz ve Isabel Grünwald, Mehmet Gürhan için 6 yıl, Mehmet Taşkan için 3 yıl ve Firdevsi Ermiş 2 yıl hapis istemişti.

6 yıl hapis istenen Mehmet Gürhan'a 5 yıl 10 ay ceza verildi.
3 yıl hapis istenen Mehmet Taşkan için ise 2 yıl 9 ay hapis kararı çıktı.
2 yıl hapis istenen Firdevsi Ermiş için ise 1 yıl 10 aylık hapis cezası verildi. Ancak sanık 1,5 yıldır tutuklu olduğu için duruşmadan sonra salıverildi.

Mehmet Gürhan 23 Nisan 2007'den bu yana gözaltında bulunuyordu. Buna göre Gürhan aldığı 70 ay cezanın üçte ikisini çektikten sonra yani 29 ay sonra serbest kalabilecek. Gürhan ayrıca 6 ay sonra hafifletilmiş cezasını çekmeye başlayacak. Hafifletilmiş cezada haftada bir gün izin ve ziyaret saatlerinin uzaması gibi durumların olduğu öğrenildi.

14 aydır gözaltında bulunan Mehmet Taşkan ise 2 yıl 9 ay hüküm giydi. Taşkan'ın bugün tutukluluk halinin kaldırılmasına karar veren mahkeme heyeti cezanın geri kalan 19 aylık kısmının nasıl çekileceği hususunda avukatlar ile savcılığın bir araya gelerek karar vereceklerini bildirdi. Buna göre Taşkan cezasını ya tamamen hapiste geçirebilir ya da sadece geceleri yatmak için cezaevine dönecek. Anlaşma sağlanana kadar, Taşkan serbest kalacak.

17 aydır gözaltında tutulan Firdevsi Ermiş'in 1 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar veren mahkeme sanığın gözaltı süresini hesaba katarak geri kalan 5 aylık cezasını iki yıl tecil etti. Buna göre Ermiş bugün serbest bırakıldı.

Sanıklar ve savcılık kararda anlaşarak temyize gitmeyeceklerini açıkladı.

Frankfurt Yüksek Eyalet Mahkemesindeki karar duruşması sanıkları getiren araçların trafikte sıkışması nedeniyle 20 dakika geç başladı.

ALMANYA'DAKİ EN BÜYÜK DOLANDIRICILIĞI

Hakim Johann Müller gerekçeli kararında bu davanın Almanya'nın en büyük bağış skandalı davası olduğunu belirterek daha önce çok ses getiren UNICEF Almanya davasını dahi geçtiğini söyledi.

Deniz Feneri e.V'nin Alman yasalarına göre kurulmuş bir dernek olduğunu hatırlatan Müller kararı Alman yasalarına göre verdiklerini hatırlattı.

Bu davanın Türkiye'de siyasi malzeme yapılmasınndan dolayı üzüntü duyduğunu dile getiren Müller basında bu yönde çıkan haberleri takip ettiğini kaydetti.

Ayrıca mahkemeye baskı ve davanın Türkiye ile Almanya arasında pazarlık konusu olduğu yönündeki iddialara da değinen Müller, bunun sadece rutin bir bilgi alış verişi olduğunu ve herhangi bir pazarlığın olmadığını vurguladı.

Müller, "Burası Almanya. Burada yargı bağımsızdır. Hiç bir şekilde baskı söz konusu değildir" dedi.

5 yıl boyunca 20 binden fazla bağış sahibinin güvenlerinin zedelendiğini belirten Alman hakim Almanya Deniz Feneri'nin toplam 41 milyon avro bağış topladığını söyledi. Türkiye'ye giden toplam miktarın da 17 milyon avro olduğunu kaydeden Müller bunun 8 milyonunun Türkiye Deniz Feneri'ne gittiği, geri kalan kısmın çeşitli yerlerde kullanıldığını ifade etti.

DOLANDIRICILIKTAN HÜKÜM GİYDİLER

Amaç dışı kullanılan paradan sadece 4 milyon avronun Almanya'da kaldığını bildiren Müller yargılananların dolandırıcılıktan hüküm giydiklerini anlattı. Gerekçeli kararda olayın Türkiye boyutuna da değinen Müller, Mehmet Gürhan'ın dernekte yönetici olmasına karşın büyük orandan Türkiye'den yönlendirildiği ve karar vermede tek yetkilinin kendisi olmadığını, Türkiye'de Zekeriya Karaman'ın ön plana çıktığını vurguladı.

Müller, kararında sanık Mehmet Gürhan'ın, İsmail Karahan, Harun Yoldaş, Mustafa Çelik ve Zahit Akman ile geçmişte ticari ilişkileri olduğunu belirtti.

Savcılar Kerstin Lotz ve Sybilla Gotwald davanın beklenmesi sırasında Türk gazetecilerle yaptıkları görüşmede hiçbir davada bu kadar çok basın mensubu görmediklerini ifade ettiler.

Karardan sonra CHP milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu Başbakan Tayyip Erdoğan'a seslenerek bu davanın Türkiye boyutunu inceletilmesini istedi.Kılıçdaroğlu Zahit Akman ve SPK başkanının istifasını istedi.






Adamların en büyük dolandırıcılığıymış, demekki Türkiye de olsalar asla böyle konuşmazlar, bunlar ne ki daha? bunlar ne ki? biraz daha kavgalar devam etse bakın daha neler çıkacak piyasaya.


Saygılarımla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Cum Eyl 19, 2008 11:32 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Zahid Akman'a soruşturma

18 Eylül 2008 Perşembe 00:05

A.A

Deniz Feneri davası iddianamesinde adı geçen Zahid Akman hakkında, Frankfurt Savcılığı soruşturma başlattı.

Deniz Feneri davası iddianamesinde birçok kez adı geçen RTÜK Başkanı Zahid Akman hakkında, Frankfurt Savcılığı başka bir suçtan şüpheli olduğu gerekçesiyle soruşturma başlattı.


Frankfurt Savcılığı RTÜK Başkanı Akman hakkında dolandırıcılık ve iflası sürüncemede bırakmak şüphesiyle başlattığı soruşturma, Der Spiegel Dergisi’nin ’Spiegel Online’ adlı internet sayfasında, "Türk medyasının en yüksek kademesindeki denetçi, Alman makamların hedefinde" başlığıyla duyuruldu.

Erdoğan’ın yakını

RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın 2003 Ağustos - 2006 Temmuz ayları arasında Offenbacher & Frankfurter Wohnungsbaugenossenschaft eG (Offenbach ve Frankfurt Konut İnşaat Kooperatifi) yönetim kurulu üyesi olduğunun Frankfurt Mahkemesi kayıtlarında geçtiğini yazan ’Spiegel Online’, kooperatifin binlerce Türk yatırımcıyı dolandırdığını yazdı. Kanal 7’de ’Paranız ikiye katlanıncaya kadar keyfinize bakın, bekleyin’ spotlarıyla para toplayan kooperatifin 2007 yılı Ekim ayında iflasını verdiğini hatırlatan ’Spiegel Online’, Akman’nı, yakınlığı bilinen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın RTÜK Başkanlığı’na getirdiğini duyurdu.

18 kişiye soruşturma

’Spiegel Online’da yer alan habere göre, Zahid Akman’ın yanı sıra 17 kişi hakkında daha soruşturma başlatıldı. Frankfurt Savcılık Sözcüsü Doris Möller-Scheu da, Akman hakkında soruşturmanın yapıldığını doğruladı. Sözcü Möller-Scheu açıklamasında Akman’ın diğer 17 kişi gibi kooperatifte dolandırıcılık ve iflası sürüncemede bırakmak suçlamalarıyla soruşturulduğunu kaydetti. Haberde, Zahid Akman’ın avukatı tarafından gönderilen açıklamada, iddiaların asılsız ve kanundışı olduğunun belirtildiği vurgulanarak, "Avukattan gönderilen açıklamaya göre, Akman 2004 yılında söz konusu kooperatife fahri üyeydi ve kendisi hiçbir toplantıya katılmadı" denildi.




Alıntı:
Zahid Akman şirkete ortak çıktı

19 Eylül 2008 Cuma 08:13

Zahit Akman'ın zor günleri.. 3.5 yıldır ticari faaliyetinin olmadığını söyleyen RTÜK başkanını doğrulamayan belgeler çıktı.

3 Eylül'de düzenlediği basın toplantısında "3.5 yıldır, yurt içinde de yurt dışında da hiçbir ticari faaliyetim yoktur" diyen RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın, Hayat Yapı Ticaret ve Yatırım Limited Şirketi’nde ortak olduğu ortaya çıktı.

Şirketin Zahid Akman’ın dışındaki diğer ortakları ise Deniz Feneri davasında Alman hakimin "Türkiye’deki baş sorumlular"dan biri olarak gösterdiği Kanal 7’nin Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ile Turgut Akman ve Hamide Ceylan. Hayat Yapı’ya, beş yıl önce kardeşi Turgut Akman’ın hisselerini devralarak ortak olan Zahid Akman’ın bu ortaklığının halen devam ettiğini, ticaret sicili kayıtları belgeliyor.

Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 8 Şubat 2008 tarihli nüshasında Hayat Yapı’nın aldığı bir karar yayımlandı. Kararda, Zahid Akman, Zekeriya Karaman, Hamide Ceylan ve Turgut Akman’ın imzaları resmen yer alıyor. Ticaret Sicili Gazetesi’nin 11 Aralık 2006 tarihli bir başka sayısında ise şirket ortaklarının 19 Ocak 2006’da aldığı hisse devirleri kararı tescil ettiriliyor.

Çiğdem Toker/Hürriyet
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Cum Eyl 19, 2008 11:40 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Türk Deniz Feneri'ne şok!

19 Eylül 2008 Cuma 09:03

Almanya'daki yargı kararının ardından Türkiye'nin ne yapacağı merak konusuydu. İşte bu sorunun yanıtı;

Almanya'daki karar Türkiye'deki süreci hızlandırdı. Görevlendirilen Basın Savcısı Nadi Türkaslan soruşturmayı üç aşamada yürütecek..


Almanya'daki Deniz Feneri Derneği davası sonuçlanırken, Ankara'daki yargı süreci de hızlandı. Suç duyurusu üzerine inceleme başlatan Ankara Başsavcılığı'nda suç duyurusu için "tevzi" yapıldı ve dosya Basın Savcısı Nadi Türkaslan'a verildi. Böylece soruşturma resmen başlamış oldu. Savcılığın soruşturmayı üç aşamada yürütmesi bekleniyor:

DOSYA İSTENECEK:

Savcı Türkaslan, Adalet Bakanlığı'na yazı yazarak Almanya Frankfurt Bölge Mahkemesi'nde görülüp karara bağlanan Deniz Feneri davası kararı ile dosyasını Adli Yardım Sözleşmesi kapsamında isteyecek.

BAŞBAKAN İZİN VERİRSE:

Soruşturmanın önündeki engellerden birini de RTÜK Yasası'nda geçen yıl yapılan değişiklik oluşturuyor. Bu değişikliğe göre, savcılığın RTÜK Başkanı Zahid Akman hakkındaki soruşturmayı devam ettirip dava açabilmesi için Başbakanlık'tan izin alması gerekecek. Bu durumda Başbakan Erdoğan kendisinin de suçlandığı bir dosyada izin verip vermeme durumuyla karşı karşıya kalacak.

MASAK ŞİMDİLİK BEKLİYOR:

Savcılığa yakın kaynaklar, soruşturmanın ilerleyen aşamalarında, Almanya'daki Deniz Feneri Derneği davasında ortaya atılan "Türkiye'deki şirketlere para aktarıldığı" iddiasını araştırmak için Mali Suçları Araştırma Kurulu'na (MASAK) yazı yazarak bilgi isteyebileceğini belirtiyor. Almanya'daki Deniz Feneri davasında adı "kaynak aktarılma" iddiasıyla birlikte geçen şirketlerin merkezlerinin İstanbul'da olması soruşturmada görevli savcılığın Ankara Başsavcılığı mı yoksa İstanbul Başsavcılığı mı sorusunu gündeme getirdi. Ankara Başsavcılığı'nın bu konuda bir ön değerlendirme yaptığı ve soruşturmanın Ankara'da başlamasını uygun bulduğu öğrenildi. Ancak savcılık, soruşturmanın ilerleyen aşamalarında görevli veya yetkili olmadığına karar verirse dosyayı İstanbul'a gönderebilecek. Ancak, suç yerinin yurtdışı olması nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre Ankara Başsavcılığı'nın görevli ve yetkili olduğu belirtiliyor.




Alıntı:
AK Parti'ye şok!

AK Parti'ye felaket senaryosu - Yeni Dava Açılabilir

19 Eylül 2008 Cuma 12:48

Deniz Fenere e.v için Almanya'da alınan karar AK Parti'nin başına bela olabilir. Yorum Times'tan geldi.

Deniz Feneri davası ve Türkiye'deki tartışmaları da beraberinde getirdi. Times ve The Economist dergisi kararı yorumlarken AK Parti için felaket senaryoları kaleme aldı. Bu konudaki en büyük iddia ise The Times'ten geldi.

The Economist dergisi, Almanya'daki Deniz Feneri davasında alınan kararın AK Parti'nin Türkiye'deki gücünü zayıflattığını ileri sürdü. AK Parti'nin, kısaltma olarak kullandığı "ak" kelimesinin "beyaz" anlamı taşıdığını yazan gazete, "Son dönemde ortaya çıkan olayların ve yolsuzluk iddialarının AK Parti'nin dürüstlük imajını kirlettiğini" öne sürdü.

Deniz Feneri kararını AK Parti için felaket senaryosuna getiren isim ise The Times oldu. Times, Almanya'daki kararın Türk siyasetini de derinden etkileyeceğini iddia ederek, "Türkiye'de büyük çoğunlukla iktidara gelmeyi başarmış parti, bir yıl içinde ikinci defa kapatma davası ile karşı karşıya" gelebilir diye yazdı.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Cum Eyl 19, 2008 11:42 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Zahid Akman için kritik toplantı!

19 Eylül 2008 Cuma 13:11

Akman için kritik saatler... RTÜK Üst Kurulu toplantısı başladı. Bir şirketin ortağı olduğu ortaya çıkan Zahit Akman'ın istifası istenecek...

Kritik RTÜK toplantısı başladı. Bugün CHP'li üyeler Zahit Akman'ın istifasını isteyecek

Geçtiğimiz hafta toplantı yeter sayısı bulunamadığı için kendi tarihinde ilk defa toplanamayan RTÜK Üst Kurulu toplantısı başladı.

Toplantıda bugün RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın Deniz Feneri Derneği ile ilgili hakkındaki iddiaların ele alınak.

RTÜK’ün CHP’li üyeleri Mehmet Dadak, Şaban Sevinç ve Hülya Alp, Akman’ın bazı şirketlerdeki ortaklığı ve yöneticiliklerine ilişkin iddiaları gündeme getirecek ve sözkonusu durumun RTÜK yasasına aykırı olduğu gerekçesiyle RTÜK'ten istifasını isteyecekler.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Cum Eyl 19, 2008 1:54 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Zahid Akman için karar verildi!

19 Eylül 2008 Cuma 15:39

RTÜK Üst Kurulu toplantısında CHP'li üyeler bir şirketin ortağı olduğu iddia edilen Zahit Akman'ın istifasını istedi. Bakın karar ne oldu?

Kritik RTÜK toplantısı bitti. CHP'li üyeler Zahit Akman'ın istifasını istedi. Bu istek 3'e karşı 5 oyla reddedildi.

RTÜK Üst Kurulu toplantısında RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın Deniz Feneri Derneği ile ilgili hakkındaki iddiaların ele alındı.

RTÜK’ün CHP’li üyeleri Mehmet Dadak, Şaban Sevinç ve Hülya Alp, Akman’ın bazı şirketlerdeki ortaklığı ve yöneticiliklerine ilişkin iddiaları gündeme getirdi ves özkonusu durumun RTÜK yasasına aykırı olduğu gerekçesiyle RTÜK'ten istifasını istediler. Ancak bu istek 3'e karşı 5 oyla reddedildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Sayfa: 1, 2, 3  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1