Bozkurt NET

[kadir45]

Yazımın başlığına bir amerikan Humpery Bogart filminin ismini koymam rastlantı değildir.
Sulandırılmış ve abartılmış amerikan filimlerindeki baş oyuncuların yapmaya kalkıştıkları
Ne kadar rol varsa,Ümit Özdağ bunları aynen kesiyor.Bir strateji uzmanı diye yutturulmaya çalışılan bu adamın
Aslında ne kadar bilgisiz birisi olduğunu,dünya gerçeklerinİ gözönüne zerre kadar almadığı;değişik
Olmak adına bazen bir troçki,bazen bir hitler,bazen che guavera,bazen churcill kılıklarına girdiği yetmiyormuş
Gibi bu defa da gandhi kılığına girmiş ve yeniçağ denilen gazete de,bunu adamdan sayıp,köşe vermiş
Bu zat da döktürüp duruyor ve kıvırıyor oralarda.
Değerli ülküdaşlarım.Adam gibi adam olmanın birinci ve başta gelen şartı akıllı olmaktır.Adamlık unvanı profesörlük ya da başka unvanlara benzemez.Ne halt ederseniz edin,sonradan kazanılmış bağışıklık gibi almış olduğunuz unvanlar üzerinizde kalır,ama adamlık itibarını kaybetmeniz için iki kez saçmalamanız bile yeter de artar.
Bu adam aklınca ihtilalciliğe soyunmuş.Çevresine topladığı iki üç tane emekli ve geçmişte ne oldukları pek belli olmayan birkaç adamı yanına almış,kendinde bir güç evhamı olduğuna inandırarak,ateşli ihtilal ve değişim projeleri yumurtluyor ve hasta fikirlerine eylem için dayanağı da ateşli ülkücü camiada arıyor.
Yani kendi sapık fikirleri doğrultusunda,fidan gibi gençlerimizi olmayacak eylemlerin içerisine sokarak
Ya kendini tatmin ya da bu davayı karalamak,gençliğimizi kırdırarak;ülkenin bölünmesi önünde en büyük engel olan ülkücü camiayı ortadan kaldırmak niyetiyle hamasi ve akılsızlık dolu yazılar yayınlıyor.
Dün yeniçağda yayınlanan ÜLKÜCÜ UYANIŞ VE AYASOFYA CAMİİ adlı yazısı tam bir rezalettir,ve
Şahsın amacını ortaya koyan bir yazıdır.Burnunun ucunu göremeyen,ülkenin gerçeklerini bilmeden harekete kalkışmaya kalkışan bu adamın nasıl bir strateji uzmanı olduğunun takdirini size bırakıyorum.
Ayasofya camii her müslümanın camii olarak görmek istediği bir yerdir.Osmanlı ;etrafını saran bütün bizans şehirlerini tek tek ele geçirdiği halde ayasofyayı ele geçirmek için tam 154 yıl sabretmiş ve hazırlanmıştır.
Babası’nın ihtilalci kişiliği altında ezilen ve bir şeyler yaparak kendini kanıtlamaya çalışan bu adam,abd nin israilin bu kadar emrine girip,kürt bilmem ne konferanslarına katıldıktan sonra bu saçmalığı ileri sürüyor.
İleri sürdüğü gibi Atatürk’e de çamur atıyor.Buyrun saçmalıklarını birlikte okuyalım.

Alıntı:

Ülkücü Hareketin “Milli devlet, güçlü iktidar” hedefi ile iktidara yürüyüşü sırasında izlemesi gereken stratejinin özü Türk milliyetçiliği olacak ise ki, başka türlüsü düşünülemez, bunun için Türk milletinin menfaatlerini savunan bir eylem bütünü gerçekleştirilmelidir. Eylemlerin bir bölümünü daha önce ortaya koyduğumuz gibi IMF ve Dünya Bankası politikaları altında ezilen Türk köylüsünün varlığını koruma ve savunma, bir bölümünü yok pahasına tasfiye edilen Türk milletinin zenginliklerinin peşkeş çekilmesini engelleme ve bir bölümünü de yoksul Türk halkının haysiyetli yaşama mücadelesinin öncülüğünü yapmak için sokaklara inmek oluşturmalıdır. Keza yine altını çizdiğimiz gibi Kerkük’te gerçekleşen etnik tasfiye karşısında suskun kalan ve Türkmenlerin Telafer’de yok edilişini sadece izleyen, çocukları katledilen terör örgütü karşısında yüreği yanan milyonların acısının sözcüsü olmayan bir duruşu Türk milliyetçisi, ülkücü duruş olarak nitelendirmek mümkün değildir. Bunun için Ülkücü hareket demokratik hukuk devleti kuralları içinde sömürülen fındık, ayçiçeği, pancar üreticisi ile işlerinden özelleştirme adı altında yapılan peşkeşlerle atılan işsizlerle birlikte olduğu gibi, Telafer için, şehitlerimiz için yürüyecektir. Ancak milli demokratik tepkimiz sadece bu alanlarla sınırlı kalmayacaktır. Büyük bir milli tuzağa dönüşen yeni Vakıflar Yasası’nın çıkmak üzere olduğu, AB desteğinde Ayasofya Müzesi’nin kilise haline getirilmesi ve Hıristiyan vakıfların “eski mallarına” sahip çıkmaya hazırlandığı bir dönemde Türk milliyetçileri Ayasofya Müzesi’nin tekrar cami haline getirilmesi için büyük bir milli uyanışı da başlatmak zorundadırlar. Önce bugünkü durumun nedeninin ne olduğuna kısaca bakalım. Dünya, 2. Paylaşım Savaşı’na hazırlanıyordu. Atatürk, 1934’de ikinci bir dünya savaşının çıkacağının bilincinde olarak Türk ordusunu ve ekonomisini savaşa hazırlamaya başlamıştı. Harp Okulu çifte eğitime geçerek yetiştirilen subay sayısını iki katına çıkarmıştı. Lise öğrencileri kız-erkek savaş eğitimi almaya başlamışlardı. Ordu, kısıtlı bütçe imkânlarına rağmen sürekli silah temini yoluna gidiyordu. Bir yandan da Ankara yeni bir dünya savaşının dışında kalmanın diplomatik manevralarını hazırlıyordu. Balkan ve Sadabat Paktları ile Türkiye etrafında tampon bölgeler oluşturulmaya çalışılıyor, örneğin Balkanlara bir Alman hücumunu engellemek için Balkan ordularının birlikte hareket etmesi gerektiği görüşünü Ankara, Balkan başkentlerine empoze etmek istiyordu. Atatürk savaşa sadece askeri ve diplomatik hazırlık yapmakla yetinmiyor, batılı halklara yönelik psikolojik operasyonlar da gerçekleştiriyordu. Çanakkale’de ölen Avustralyalı ve Yeni Zelandalıların anne ve babalarına yapılan seslenmede o çocukların artık bizim çocuklarımız olduğu söyleniyordu. Bunu duyan anne ve babanın ikinci oğlunu Türkiye’ye karşı savaşması için yollaması artık çok güçtü. Zorla İngiliz imparatorluğu tarafından getirilse bile “şehit ağabeyini” kucaklayan bir ülkeye karşı ne kadar istekli olarak savaşabilirdi? Ayasofya Camii’nin müzeleştirilmesi de bir psikolojik savaş manevrası idi. Hıristiyan taassubunu “Ayasofya Kilisesini Müslümanların elinden almalıyız” şeklinde körükleyen emperyalist çevrelerin elinden bir gerekçeyi almak için Ayasofya’yı müze haline getirmek, yani bir anlamda “tarafsız alan” statüsüne dönüştürmek hedeflenmiştir. Bu önlem belirli bir dönemle sınırlı bir önlemdi. Atatürk hayatta olsa idi 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Ayasofya tekrar cami olurdu. Artık, Ayasofya Müzesinin tekrar cami haline dönüştürülmesinin vakti gelmiştir. Heybeliada’da Yunan yayılmacığının ve Rum-Ortodoks taassubunun genelkurmay başkanlığı görevini ifa eden ruhban okulunun AKP iktidarı tarafından açılma çalışmaları devam ederken, Türkiye’nin içine girdiği çözülme sürecini doğru bir şekilde okuyan Yunanlı din adamları, Ayasofya’nın tekrar kilise haline dönüştürülmesini talep etme cesaretini göstermişlerdir. Bu sadece bir başlangıçtır. Bunu, Fener Rum Patriği’nin evrensel patrik statüsünün kabul edilerek İstanbul içinde bir Vatikan benzeri devlet yapısı oluşturulması, gelecek 10 yılın gündemini oluşturmaktadır. Ülke-miz, milli direnç mekanizmaları kırılan ülkelerin sürüklendiği türden büyük bir felâkete sürüklenmektedir. Bu başıboş sürüklenişin bir noktada durdurulması ve ülkemize ve milletimizin hukukuna karşı yapılan tecavüze, terbiyesizliğe bir son verilmesi için Türk milliyetçilerinin pasif bir seyircilik konumundan sıyrılarak, Türk milletini ona yönelen tehditler konusunda uyarıcı aktif bir bilgilendirme/aydınlatma tavrı içinde olmaları gerekmektedir. Ayasofya’nın kiliseleştirilmesi çabalarına Türk milliyetçilerinin verebileceği en doğru ve etkin cevap, Ayasofya’nın 25 Mayıs 2007 Cuma günü tekrar cami haline getiril-mesini fiilen başlatmalarıdır. Sadece bir imza kampanyasından, sadece köşe yazılarından, sadece mitinglerden bahsetmiyorum. Hayır, Cuma namazlarından başlayarak Ayasofya Camii’nde namaz kılmaktan bahsediyorum. Eğer, polis bunu engeller ise Ayasofya Camii’nin bahçesinde, bahçenin dışına zorla çıkarırlar ise caddede kılınacak Cuma namazından bahsediyorum. Slogan yok. Polisle çatışma yok. Kızgınlık yok. İtişme yok. Rahmetli Dündar Taşer’in ifadesi ile “ka-dife eldiven içindeki çelik yumruk” olan ülkücü gençliğin kadife ile çeliğin karışımının ortaya çıkardığı yumuşak ve sert, özetle zarif direnişinden bahsediyorum. Ayasofya Camii’nde ilk Cuma namazını kılan Fatih Sultan Mehmet’in ordusunun vakur tavrı ile namaz kılacak Ülkücü bir gençlikten bahsediyorum. Ayasofya’da namaz kılan Türk-İslam ülkücülerinin ortaya koyacağı direnişten, gelecek 10 yılda Anadolu’da fe-derasyon projesini Anadolu’ya gömecek büyük mücadele ruhu doğacaktır.

Breh ,breh,breh!Laflara bakın saat ayarlayın!Atatürk,2 dünya savaşının nerede geçeceğini,kimlerin kapışacağını bilmiyordu demek!Demek Atatürk anzakların tekrar Çanakkale’ye gelmesinden çekiniyordu da ,anzaklar hakkında misfirpervane laflarını ondan söyledi öyle mi?Demek Ayasofya’yı batı’dan çekindiği için müze yaptı öyle mİ?
Şimdi sen dinciliğe de mi soyundun?Sen BAŞBUĞ’UN ağzından böyle bir laf duydun mu?
Sen Atatürk’ün orayı camii olarak açacağını nereden biliyorsun,istişare mi ediyordun kendisiyle?Sen orada camiayı ileri sürüp provakasyon yapacaksın,ondan sonra da itişme yok diyeceksin,akıl vereceksin!Sen bırak ayasofya’yı,bu liderlik işlerine kalkışmadan önce,kaç kere Cuma namazı kıldın bi söylesene.
Başımız belada,vatan bölünme noktasına gelmiş,dibimizde bir örtülü sözde kürt devleti kuruldu.Neredeyse tüm dünya buna destek veriyor,adamın derdine bak ya!
Tüm dünyayı karşımıza alacak projeleri ortaya getirip,camiayı kullanmaya kalkışıyor!
Sen strateji okumadan,önce adam gibi bir tarih oku da,Fatih’in neden ortadoks kiliselerine dokunmadığını bi öğren.Ayasofyada namaz kılmak mesele değildir.
Yeryüzünün her tarafı bize mescittir.İsrail Kudüs’ü ele geçirebilmek için kaç yüzyıl sabretti.Sevgilin israiloğullarının tarihini de mi okumadın!Şartlar oluşmadan israil burayı topraklarına katmak isteyip de senin gibi donkişotluk yapsaydı,neler gelirdi başlarına hiç düşündün mÜ?O akıl aldığın İsrail senden akılsız mı gibi böyle abuk subuk projelerle
Yırtık don’dan çıkar gibi ortaya çıkmadı da zamanını bekledi?
Yahu bu ülkede ayasofyadan başka yapacak iş kalmadı mı?Sen onlardan güçlü olmadan,
Kendi harp sanayiini kuramadan,hala dışarıdan silah alırken,kredi almasan memura maaşını ödeyemeyeceğin bir deve düzeni içinde boğulmuş,eğitim sisteminin ebesi bellenmiş bir sistem içinde her taraftan kuşatılmış iken,adamların yumuşak karnına
Bıçak saplayıp da,onları başına musallat ettirecek kadar akılsız ve çapsız bir adam mısın?
Sen milli gürüşcülerin sözcüsü müsün?Bir tarafı komünistvari akıllar,bir tarafı dinci,
Bir tarafı sözde ülkücü,bir tarafı amerikancı,bir tarafı kürtçü.Binbir suratlı adam gibi
Kıvır babam kıvır!
Cumhuriyet savcılarına ve Türk adaletine,”ülkücü camiayı kışkırtmak,eylemlere sokmaya kalkışmak”suçundan suç duyurusunda bulunuyorum.Sen azıttın meydanı boş bulup,atıp tutuyor,tehlikeli oyunlara giriyorsun!Atatürk’ün orayı müze yapması,batıya yaranma,onlardan korkma için değildir.Hilafet ve saltanatı geri getirme adına ayasofyayı ağızlarına sakız yapan bir guruba verilen bir cevaptır ve saltanatın kaldırılması opersyonunun ve laik devletin ilanının bir sembolüdür.Sen dindar değil dinci insanlarla değil ayasofyada,sana Kabe açılsa orada binlerce kez namaz kılsan gene de bir işe yaramaz.Hele senin gibi mandacıların namazları!Bu şekilde Atatürk,batıya sıfırdan başladığını ve haklarında istilacı emelleri olmadığını anlatmıştır.O; düşünmeden,hele geri adım atacak şekilde kaypak siyasetler izleyecek bir adam değildir!Sen Atatürk’ü de anlamadığını çok güzel ispatladın.Sen nasıl Türkçüsün be adam?
Değerli ülküdaşlarım,partimizin değerli disiplin kurulu;böyle bir adamı partiden atmakla,büyük bir oyunu bozmuş,bir terör meraklısının,bir fanatiğin,bir donkişotun,ittihatçıları bile aratacak kadar maceracının partiyi ele geçirme operasyonunun önünü kapamıştır.Bu hareketinde başarılı olsaydı,binlerce ülkücünün
Kanına girecek,istikballerini mahvedecek,kendi sapık ideolojileri ile ocakları kullanacak,bizi milletten nefret ettirecek,radikal bir gurup olarak ilan edecek,ve sonunda teşkilatlarımızı kapattırıp,ülkeyi dikensiz bir gül bahçesi haline getirip,bölücü kürtlerin ve üzerimizde gözü olanların parçalayıp yoketmeleri için gerekli zemini hazırlayacaktı.
Camianın gözünde şahıs bir vatan hainidir artık!Partiye adam gibi girip çalışması,camiayı tanıması,liderlik iddiası olmadan,vatan millet için hizmet etmesi gerekirdi.Ama acelesi vardı.Çünkü onu bu işe sürenlerin kaybedecekleri zaman yoktu.İşte Ümit,kendi ayağını kendi dolaştırdın ve kendi ipini boğazına geçirip kendini layık olduğun şekilde astın!
Senden bir şey olmaz Ümit!Şimdi çık basının karşısında da son görevini yap,ağla babam ağla!Sen oyna Ümit sen oyna!

[Sebas]

ümit'siz saatler degil, Ümit'siz hükümetler seneler yasayacagiz !!!
Insallah hep beraber ! kavgasiz gurultusuz

[kadir45]

ümitsiz saatler filminin başrol oyuncusu,rol kesmeye devam ediyor.İşte basın toplantısından ksıa bir inciler demeti!

	Alıntı:
	Genel başkanlığa aday olan ancak partinin Merkez Yürütme Kurulu tarafından partiden ihraç edilen Ümit Özdağ, kongreye katılmayacağını açıkladı. Kongrenin MHP’ye yakışır bir şekilde geçmesi gerektiğini belirten Özdağ, “Benden korkanların, beni, herhangi bir tahrik için suni gerekçe olarak kullanmasına izin vermeyeceğim” dedi. Özdağ, partiden ihraç kararına karşı yargıya başvuracağını söyledi.

hiç güleceğim yoktu.Sen sahtekarlık yap,emrivaki yapmaya kalkış,ondan sonra provakasyona neden olmayacağım diye gelmiyorum de.O karardan sonra senin o salona gelmen sıkar Ümit efendi!Bırak senin gibi başından ihanet edenleri,bu camiada istikametten ayrılmış adamların gözyaşına bakılmadı.En büyük provakatör sensin.Senden ala provakatör olur mu?Senin ne mal olduğunu ben 2 yıldır bu sütunlardan yazıyorum.
Sen daha uğraş partiye gireceğim diye.Ülkücüler için senin gibi bir adam yok.Yediğin haltlar yüzünden,boyalı basına yapılan bir yorumlara bak hele.
Bize demedikleri kalmamış.Tertemiz kurultayı mahvetmeye kalkıştın.Bünyeden yetişmemiş hiçbir adamın bu partiye genel başkanlığı asla gerçekleşmiyecektir.Bu camiada sana çaycılık görevi vermeyecek değerde yüzlerce aklı başında,profesörümüz var bizim!Başka kapıya!