Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Şimdi milli duruş zamanı Genel Başkanımız,in ACIKLAMASI !!!
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: 1, 2, 3  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 3 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 11:49 am    ileti konusu: Şimdi milli duruş zamanı Genel Başkanımız,in ACIKLAMASI !!! Alıntıyla Cevap Gönder

Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin
Yapmış Oldukları Basın Toplantısı
Konuşma Metni

27 Temmuz 2005



Değerli Basın Mensupları,

Türkiye’de giderek ağırlaşan bunalım ortamı, yeniden baş gösteren PKK terörü ve Türkiye üzerinde oynanmak istenen etnik oyunlar hakkındaki tespit ve değerlendirmemizi dile getirmek amacıyla düzenlenen basın toplantımıza katılan değerli arkadaşlarımı sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Bugün Türkiye yakın tarihinin en ağır bunalımını yaşamaktadır. AKP iktidarı döneminde yaşanan maddi ve manevi çöküntü giderek derinleşmektedir.

AKP zihniyetinin serseri bir mayın gibi devlet ve toplum hayatımızın her alanında yapmakta olduğu tahribat her geçen gün ağırlaşmaktadır. Türkiye, bugün içerde bir ihanet, dışarıda da bir husumet kuşatması altındadır.

Çok vahim boyutlara ulaşan bir kriz sarmalı içine hapsedilen Türkiye’nin iç ve dış güvenliği ciddi tehditlere maruz bırakılmıştır.

Bugün Türkiye’de naylon bir hükümet, bir gölge Başbakan ve yalan ve talan kültürünün temsilcisini sakat bir zihniyet iş başındadır.

Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tehlike ve sorunların temelinde maalesef bu hazin gerçek yatmaktadır.

Sayın Basın Mensupları,

Son dönemde kanlı terör yeniden sahneye çıkmış, Türkiye’nin milli birliğini ve bütünlüğünü hedef alan hain saldırılar hız kazanmıştır.

Kanla beslenen PKK terörünün insanlık dışı eylemleri sonucu Anadolu’nun her yerine şehit cenazeleri yeniden gelmeye başlamıştır.

Sivil insanlar da terör eylemlerini turizm bölgelerine ve büyük şehirlere taşıyan gözü dönmüş hainlerin hedefi haline gelmiştir.

AKP döneminde, ayrılıkçı emeller peşinde koşan bölücülerin faaliyetleri de yeni boyutlar kazanmıştır. Türkiye’yi etnik tuzakların içine çekmeye çalışan terör maşaları nifak tohumları ekmek için seferber olmuştur.

Türkiye, bu hükümetin aczi sayesinde, sivil görüntüyle terör patentli siyaset yapan bölücü heveslerin ihanet provalarına sahne olmuştur.

Bu noktaya gelinmesinde etkili olan unsurlar ve dinamiklerin iyi anlaşılması ilerisi için büyük önem taşımaktadır.

Erdoğan hükümetinin özellikle AB konusunda sergilediği teslimiyetçi tavır ve AB sürecinin harekete geçirdiği dinamikler Türkiye’de etnik maceralar peşinde koşanlara cesaret vermiştir.

Türkiye, içerde bu ihanet odaklarının tahrikleri ile dışarıda AB’nin bu konudaki dayatmaları arasına sıkıştırılmıştır. Sırf AB perspektifini suni olarak yaşatmak adına küçük hesaplarla kabul edilen bu büyük tuzak, bölücü heveslerin en büyük destekçisi ve ümit kaynağı olmuştur.

Milli değer kavramlarına yabancı olan ve sadece siyasi geleceğini kurtarmak hesabıyla hareket eden bu zihniyetin günümüze kadar bu konuda yaptıklarının kısaca hatırlanması AKP’nin gerçek kimliğinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.

Sayın Basın Mensupları,

AKP hükümeti, bugüne kadar sergilediği ilkesiz ve sorumsuz tutumuyla Türkiye’ye yönelik etnik suikastlar için zemin hazırlamıştır.

Siyasal kimlik ve meşruiyet kazanma arayışında olan PKK terörü de bu müsait ortamdan azami ölçüde yararlanmış ve AKP’nin bu zaaf ve aczini sonuna kadar istismar etmiştir.

Bugünkü hükümet, işbaşına geldikten sonra ilk iş olarak eve dönüş yasası adı altında PKK teröristleri için af çıkartmıştır. 6 Ağustos 2003 tarihinde çıkarılan bu yasa ile PKK teröristleri salıverilerek cezaevleri boşaltılmış ve terör örgütünün militan kadro ihtiyacı karşılanmıştır.

Ayrıca, AB uyum paketleriyle terörle mücadele için hayati önemi olan yasaları değiştirilmiş ve terör propagandası ile teröre yardım ve yataklık yapmak suç olmaktan çıkartılmıştır. Bunun sonucu da Türkiye Cumhuriyeti devletine ihanet çağrıları yapmak ve Türkiye’nin milli birliği ve bütünlüğü aleyhine faaliyette bulunmak serbest hale gelmiştir.

AB’ye her bakımdan teslim olan ve kuru bir AB perspektifinin canlı tutulmasını siyasi geleceğinin teminatı olarak gören AKP, siyaset sahnesinde kalma arayışlarında bölücü heveslere umut bağlamıştır. Türkiye Cumhuriyetine ve PKK’ya karşı aynı mesafede durduklarını söyleyebilen ayrılıkçılardan medet umar hale düşmüştür.

Bu çerçevede Türk adaleti baskı altına alınarak teröre yardım ve yataklıktan mahkûm olan eski DEP milletvekillerinin serbest kalmasının sağlandığı henüz unutulmamıştır.

AKP’nin getirdiği yeniden yargılanma imkânından yararlanan bu çevreler, hapishaneden çıktıktan hemen sonra, bölücü terörü desteklemekten hiçbir pişmanlık duymadıklarını ortaya koymuşlar ve gövde gösterileri yapmışlardır.

Bu süreçte AKP ve çıkar birliği yaptığı AB lobicileri, bunlara siyasi bir misyon yüklemeye çalışmış ve Türkiye’de iç huzur ve barışın korunmasında siyasi bir rol oynamaları için kendilerini teşvik etmiştir.

Bu siyasi misyonun da, bölücü terörün nihai amacına siyasi yollardan ulaşmasını sağlayacak bir süreç başlatılması için terör örgütü ile arabuluculuk yapılması olduğu kısa zamanda anlaşılmıştır.

AKP hükümeti, Türkiye’nin milli birliğinin bozulmasını amaçlayan tartışmalarda da bugüne kadar hep ön planda olmuştur.

Başbakan Erdoğan Büyük Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünden rahatsızlık duyduğunu alenen açıklamaktan çekinmemiştir.

Türkiyelilik kimliği gibi sakat kavramaları ortaya atan da yine Sayın Erdoğan olmuştur.

AKP’nin, bu tutumuyla, milli mensubiyet şuurunun zayıflatılması amaçlayan tartışmaların bayraktarlığını yaptığı hiç kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçek olarak karşımızdadır.

Sayın Basın Mensupları,

Sinsi emellerini siyasi maske arkasına saklanarak gerçekleştirmeyi amaçlayan ve içerdeki cesaret kaynağı AKP’nin teslimiyetçiliği olan bölücü terör ve destekçilerinin dışarıdaki ümit kapısının da Avrupa Birliği olduğu gün gibi aşikârdır.

Türkiye’nin AB sürecine bel bağlayan bölücü çevreler, bu nedenle, AB şampiyonluğu yarışında hükümet ile at başı gitmektedirler. Avrupa Birliği de bu çevreleri cesaretlendirmek için her vesileyi kullanmaktadır.

Avrupa Birliği, bu çerçevede, ülkemizde etnik temelde zorla milli azınlık yaratmayı Türkiye politikasının değişmez amacı haline getirmiştir. Bu konuyu sürekli kaşıyan AB’nin bu sakat yaklaşımı, Türkiye’deki etnik farklılıklara siyasi statü kazandırılması, bunun Anayasa’da ifadesini bulması taleplerini de beraberinde getirmiştir.

Güneydoğu sorununa siyasi çözüm bulunması, bu süreçte bölücü mihrakların muhatap alınması, etnik temelde ve etnik kimlikle siyaset yapma yolunun açılması, bölücü terör için genel siyasi af çıkartılması, bir aşamada İmralı’daki terörbaşının da bundan yararlanması gibi talep ve dayatmaların karşımıza çıkarılması, AB’nin Türkiye’ye bakış açısındaki bu temel sakatlığın bir sonucudur.

AB’nin iyi niyetle bağdaşmayan bu dayatma ve zorlamaları ile AKP’nin sergilediği teslimiyet ve eziklik psikolojisi sonucu Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin geleceği ipotek altına sokulmuştur.

Hükümetin siyasi ikbal hesabıyla böyle bir tuzağı kabul etmesi sonucu şimdi Türkiye’nin milli devlet niteliğini ve üniter yapısını yeniden şekillendirecek bir sürecin başlatılmasına çalışılmaktadır.

Son dönemde milli birliğimizi tehdit eden faaliyetlerin pervasızca hız kazanmasının nedenleri burada aranmalıdır.

Bugün Türkiye’de kanlı teröristlerin cenazeleri devlete karşı meydan okuyan gövde gösterilerine dönüştürülebilmekte, İmralı canisi için özgürlük çağrıları yapabilmekte, terörün simgesi bez parçaları açılarak yapılan yasadışı eylemlerde güvenlik güçlerine alenen saldırılarda bulunmak cüreti gösterilebilmektedir.

Sayın Basın Mensupları,

Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin bir dizi ipotek zincirine bağlanmış böyle bir zeminde sürdürülemeyeceği açıktır. Bu noktada kimse kendisini aldatmasın ve Aziz Milletimizin akıl ve idrakten yoksun olduğu gibi bir zehaba kapılmasın.

Bu denklem özünde sakat olup AB sürecinin ilerletilmesine de hizmet etmeyecektir. Böyle bir yaklaşım Türkiye’nin iç bünyesini ciddi biçimde tahrip edecek tehlikeli gerginliklere davetiye çıkarmak olacaktır. Bunun sonucu Türkiye içerde hırpalanacak ve kan kaybedecektir.

Bu bakımdan AB ile ilişkilerimizin sağlıklı bir zeminde sürdürülebilmesi için karşılıklı samimiyet ve iyi niyetin yanı sıra ilişkilerin niteliği, zemini ve çerçevesinin yeni bir tanıma kavuşturulması şarttır.

Ancak, AKP’nin yegâne düşüncesi AB ile ilişkilerde görüntüyü kurtarmak, Türkiye’nin AB yolunda ilerlediği yalanına dayalı hayal ticaretini sürdürerek siyasi kazanç sağlamaya çalışmaktır.

Sanal bir AB sürecinden medet uman hükümet, Avrupa Birliği ile ilişkilerin bugünkü sakat zeminini sorgulayarak Türkiye’nin milli çıkarlarına uygun bir çerçevenin ortaya çıkarılması için gereken dürüstlük, irade ve karalılığa sahip değildir.

Avrupa Birliğinin de buna hazır olmadığı bir gerçektir. AB, Türkiye’yi eşit haklara sahip üye olarak içine kabul etmeye istekli olmadığını bütün açıklığıyla ortaya koymuştur.

Türkiye’nin sosyal bünyesini tahrip edecek zorlamaların asıl amacının, Türkiye’yi AB üyeliğinden uzak tutmak olduğu artık anlaşılmıştır.

Avrupa Birliği’nin önde gelen ülkelerinin yöneticileri ve Avrupa basını, AB’nin Türkiye için öngördüğü modeli açıkça söylemektedir: Türkiye tam üye olmayacak, en az 15 yıl sürecek sözde bir müzakere süreci sonunda Türkiye’ye “özel ilişki-imtiyazlı ortaklık” statüsü verilecektir.

Türkiye’de AKP ve AB lobicilerinin adeta Türkiye’nin kaderini değiştirecek “siyasi bir milat” olarak göstermeye çalıştıkları 3 Ekim 2005’de başlaması öngörülen müzakere sürecinin hangi ön şartlara ve kısıtlamalara bağlandığı 17 Aralık 2004 Zirve kararıyla önümüzdedir. Ucu açık olacak böyle bir göstermelik sürecin hangi esaslara göre yürütüleceği bile hala açıklık kazanmamıştır.

AB, bu amaçla hazırladığı müzakere çerçeve belgesini henüz onaylamamıştır. Bu konudaki taslağın neler içerdiği, Türkiye’nin karşısına hangi yeni talepler ve dayatmalarla gelinmek istendiği Türk kamuoyundan titizlikle saklanmaktadır. Bu konuların tartışılmaması için büyük çaba harcanmaktadır.

Basına yansıyan bilgiler, bu belgede Kıbrıs sorununun çözümü için Türkiye’nin önüne yeni şartlar getirildiğine, Rum yönetimi ile ilişkilerin normalleştirilmesinin bu süreci ilerletmesinin ön şartı olarak dayatılacağına ve Ege konusunda yeni dayatmaların zeminin hazırlandığına işaret etmektedir.

Müzakere Çerçeve Belgesi sonuçlandırılıp kamuoyuna açıklandığında bazı gerçekler Aziz Türk Milleti tarafından daha iyi anlaşılacaktır.

Değerli Basın Mensupları,

Türkiye’nin milli devlet niteliğinin ve üniter yapısının sorgulanmasının yanı sıra Kıbrıs, Ege ve Ermeni ipoteklerine bağlanmış bir ilişki yapısının Türkiye-AB ilişkilerini götüreceği tek adres çıkmaz bir sokaktır.

Bugün Türkiye’nin elinde sadece içi boş, hiçbir anlam ifade etmeyen kuru bir AB perspektifi kalmıştır.

3 Ekim’de başlaması öngörülen göstermelik süreçte Türkiye’nin AB üyeliği hedefi yavaş yavaş doğal ölümüne terk edilecektir. Bu süreç, başından itibaren özürlü bir ülke olarak görülen Türkiye için özel bir ilişki modeli geliştirilmesi hedefine yönlendirilecektir.

Bütün bu gerçekler ortadayken hükümetin hala Avrupa Birliği dayatmalarını karşılama telaşı içinde olmasının akıl ve mantık ölçüleriyle izahı mümkün değildir.

AKP yönetiminin AB ile sanal bir ilişki görüntüsünü canlı tutabilmek amacıyla Kıbrıs Türklerini feda etmeye hazır olduğu artık bütün çıplaklığıyla anlaşılmıştır. Hükümet, şimdi de bunun yeni bir aşaması olarak Kıbrıs Rumlarını Kıbrıs’ın yegâne meşru temsilcisi olarak tanıma anlamına gelecek protokolü yakında imzalayacağını açıklamıştır.

1963 Ankara Anlaşmasını AB’nin yeni üyelerine teşmil eden uygulama protokolünün sahte Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatını kullanan Rumlarla birlikte imzalaması tanıma anlamına gelecektir. Bu konuda hükümetin yapmaya hazırlandığı tek taraflı siyasi beyan bu gerçeği değiştirmeyecek, uluslararası hukuk açısından hiçbir hüküm ifade etmeyecektir.

Bu gerçekler ortadayken, hükümet, 3 Ekim göstermelik tarihi etkilenmesin düşüncesiyle bunu da yapacak kadar gaflet ve delalet içine düşmüştür.

AB’nin bu zorlamasının da kabul edilmesinden sonra Türkiye’nin karşısına yeni dayatmalarla çıkılacağı kesindir. Basiretsiz hükümet, önümüzdeki dönemde Rum bayraklı gemilere Türk Limanlarını açın; Maraş’ı Rum’lara verin; Kıbrıs’tan asker çekin ve Kıbrıs Rumları ile diplomatik ilişki kurun taleplerinin geleceğini maalesef görememektedir.

Avrupa Birliği’nin tutsağı haline gelen bu sakat zihniyetin Türkiye’nin karşısına çıkardığı denklem ne yazık ki budur. Bu tablodan hiçbir sıkıntı duymayan AKP yöneticilerinin Türkiye’nin geleceği, milli çıkar ve hassasiyetler gibi kavramları hala ağızlarına alabilmeleri olsa olsa kara mizah olarak görülebilecektir.

Ancak, AB hayal ticaretinde artık sona gelinmiştir. 3 Ekim sonrası gerçeklerin Türk Milletinden saklanması artık mümkün olamayacaktır. Bunun farkında olan AKP şimdi Türkiye’yi meşgul edecek yeni sanal gündemler arayışı içine girmiştir.

Sayın Basın Mensupları,

Sözlerime son vermeden önce Türkiye’de terörün tırmanmasında etken olan Kuzey Irak konusuna değinmek ve Kuzey Irak’a askeri harekât yapılması etrafında son günlerde yaşanan tartışmalara ilişkin görüşlerimizi açıklamak istiyorum.

PKK terör örgütü militanlarının Kuzey Irak’ta yuvalandığı, Barzani ve Talabani’nin hoşgörüsü ve desteğiyle faaliyetlerini serbestçe sürdürdüğü ve ABD’nin bugüne kadar verdiği bütün sözlere rağmen bu teröristlere karşı hiçbir müdahalede bulunmadığı, hatta geçmişte bunlarla siyasi ve askeri temsilcileri vesilesiyle Kuzey Irak’ta görüştüğü herkesin bildiği gerçeklerdir.

Bütün bunların sonucu PKK teröristleri Kuzey Irak’taki varlıklarını garanti altına almışlar ve son dönemde Türkiye’ye sızarak güçlerini birleştirip terör faaliyetlerine hız verme imkânına kavuşmuşlardır.

Irak’ta işgal gücü statüsüyle önemli askeri varlığı bulunan ABD, bugüne kadar ipe un sermiş ve PKK teröristlerine karşı hiçbir harekete geçmemiştir. Doğrudan askeri müdahale bir yana, bu teröristlerin lojistik ikmal yollarını etkileyecek basit tedbirleri dahi almaktan uzak durmuştur.

Öte yandan Kuzey Irak’ta bağımsız bir devlet kurma amacında olan Barzani ve Talabani aşiretleri de PKK teröristlerini himaye etmiş ve bölgede cirit atmalarına ses çıkartmamıştır. Bu teröristlerden bir bölümü Musul ve Kerkük gibi büyük şehirlerde yerleşmişler ve siyasi faaliyette bulunmak için örgütlenebilmişlerdir.

Kandil dağında yuvalanan teröristlere karşı tedbir alınması bir tarafa, PKK kontrolündeki Mahmur kampının boşaltılması konusunda bile bugüne kadar hiçbir somut gelişme sağlanamamıştır.

İşlerin bugünkü vahim noktaya gelmesinin en büyük sorumlusu olan AKP hükümeti bu konuda bugüne kadar adeta bir seyirci gibi davranmış, ABD nezdinde yapılan birkaç zayıf girişim ve sonuçsuz danışma toplantısı dışında hareketsiz kalmıştır.

Bunun nedenleri hükümetin izlediği teslimiyet anlayışına dayalı kişiliksiz Irak politikalarında aranmalıdır. AKP, her konuda olduğu gibi Irak konusunda da Türkiye’nin çıkarlarını gözeten tutarlı bir politika ve strateji oluşturmaktan aciz kalmıştır. Irak siyaseti, ABD’nin lojistik geri cephesi olmak ve Kürt aşiretlerine karşı şirin görünmek esasları üzerine bina edilmiştir.

Bu müsait ortamdan yararlanan PKK terörünün Türkiye’deki hain saldırılarının artması üzerine Kuzey Irak’a askeri operasyon yapılması konusunu kamuoyu önünde ilk dile getiren Milliyetçi Hareket olmuştur.

21 Haziran 2005’te yaptığımız basın toplantısında bu konuda şunları ifade ettiğimi bu vesileyle hatırlatmak istiyorum:

“Son dönemde Irak’tan Türkiye’ye terörist sızmasında çok büyük artış olmuş, PKK terörü kanlı yüzünü yeniden göstermeye başlamıştır.

Büyük şehirleri de tehdit eden PKK terörünün güvenlik güçlerimizi hedef alan melun faaliyetleri son dönemde hız kazanmıştır.

ABD’nin bu konuda ciddi bir tedbir almakta isteksiz olması karşısında, bu yılanın başının Türk Silahlı Kuvvetlerince Irak’taki inlerinde ezilmesi tek yol olarak karşımızdadır. Bu konuda da yalnız bırakılan Türkiye kendi imkânlarına dayanmak durumundadır.”

Milliyetçi Hareket’in bu samimi uyarıları karşısında sessiz kalan Başbakan Erdoğan, bundan bir ay sonra Türkiye’nin gerekirse askeri harekât yapabileceğini ayaküstü bir beyanatla gündeme taşımıştır.

Başbakan’ın bu sözlerine ABD derhal tepki göstermiş ve buna sıcak bakmayacağını, kaldı ki Türkiye’nin bunun için Irak hükümetinin ve Kürt grupların iznini alması gerektiğini söylemiştir.

ABD sözcülerinin bu kaba ve duyarsız beyanları karşısında sessiz kalan Başbakan şu gerçekleri ABD yönetimine hatırlatmak cesaretini gösterememiştir:

Irak’taki ABD askeri güçlerinin yakıt dahil temel ihtiyaçları Türkiye üzerinden sağlanmakta ve Habur sınır kapısı lojistik ikmal amaçlı olarak sürekli kullanılmaktadır.

Bunun yanı sıra Türkiye İncirlik üssünün ABD tarafından Irak’a mühimmat ve savaş malzemesi nakli için merkez üssü olarak kullanılmasına izin vermiştir.

Başbakan Erdoğan ABD görevlilerinin çıkışları karşısında, adeti olduğu üzere konuyu hemen değiştirmiş ve sıcak takip hakkı ve hayati çıkar gibi kavram kargaşaları içinde meselenin özünü unutturmaya çalışmıştır.

ABD’nin çıkışları karşısında görüntüyü kurtarmak için tevil yoluna sapan Başbakan, gazetelere verdiği demeçlerde Kuzey Irak’taki PKK militanlarına karşı askeri harekat için henüz alınmış bir karar olmadığını, Türkiye eğer sınır tehdidi altında ise ve terör grupları böyle bir tehdidi oluşturuyorsa, uluslararası hukukun verdiği haktan yararlanarak gereğini yaparız gibi anlamsız ve tutarsız beyanlarda bulunmuştur.

Şimdi Başbakana sormak istiyoruz: PKK teröristlerinin Irak’tan Türkiye’ye sızarak çok ciddi bir tehdit oluşturdukları bir vakıa değil midir? Türkiye için meşru savunma hakkı yeterince doğmamış mıdır? Bu Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakkı ise, bunun için daha ne bekliyorsunuz? Daha kaç güvenlik görevlimizin alçakça şehit edilmesi, kaç sivilin teröre maruz kalması sizi harekete geçirmek için gerekli olacaktır?

Başbakan’ın bu sorulara aslında verebileceği hiçbir cevap yoktur. Ucuz kahramanlık yapma hevesiyle ortaya çıkmış ancak ABD’nin ve peşmerge sözcülerinin tepkileri üzerine geri çekilmiştir.

Şimdi Türkiye’nin Irak’ta yuvalanan PKK teröristlerine karşı savunma tedbiri alması, ABD’nin yanı sıra Barzani ve Talabani’nin insafına ve iznine bağlanmıştır. Türkiye, PKK terörünü özellikle Kerkük üzerindeki emellerini gerçekleştirmek için Türkiye’ye karşı bir şantaj ve pazarlık unsuru olarak kullanan Kürt aşiretlerinin eline bakar duruma düşürülmüştür. Başbakan Erdoğan, sorumsuz ve samimiyetsiz tavrıyla Türkiye’nin meşru savunma hakkının bile böyle bir denklem içine hapsedilmesine neden olmuştur.

Türkiye sınırlarının ötesindeki terör yuvalarına karşı operasyon yapamaz hale getirilmiştir.

Türkiye’nin haysiyeti bu konuda da ağır bir yara almıştır. Söylediği hiçbir şeyin arkasında duramayan, hiçbir sözünün gereğini yaparak gerisini getiremeyen Başbakan Erdoğan en sonunda bunu da başarmıştır.

Sayın Basın Mensupları,

Hükümetin iç huzur ortamının ve milli birliğimizin korunması konusundaki sicili her bakımdan karanlık bir sicildir. Türkiye’nin bekasını doğrudan ilgilendiren hayati konularda sergilediği bu tutumuyla AKP Türkiye için çok vahim bir tehlike teşkil etmektedir.

Siyasi geleceği için Türkiye’yi ateşe atmaktan çekinmeyeceği artık anlaşılan bu zihniyet, Türkiye için tek başına çok ciddi bir risk unsuru ve tehdit kaynağıdır.

Bu şartlar altında, Türkiye heyecanı taşımayan ve acz içinde bocalayan bu tehlikeli zihniyetin temsilcilerinden kurtulmak Türkiye’nin en hayati sorunu haline gelmiştir. Aksi takdirde Türkiye’nin sonu felaket olacak çok ağır krizlere ve badirelere sürüklenmesi mukadderdir.

AKP yönetiminin ve şahsi çıkar hesabıyla kendisini destekleyen şer cephesinin Türkiye’yi puslu ve mayınlı bir yolda felakete sürüklenmesine sessiz ve tepkisiz kalınmasını tarih ve gelecek nesiller affetmeyecektir.

Milliyetçi Hareket Türkiye’nin parlak geleceğine ve Aziz Milletimizin sağduyusuna sonuna kadar güvenmektedir.

Büyük Türk Milleti bu sakat zihniyeti çok yakında tasfiye edecek, Türkiye bu kamburdan kurtulacaktır.

Bu süreç başlamıştır. AKP hükümeti bütün direnmelerine rağmen yakında sandık başında hesap verecektir.

Türk Milletinin yegâne gelecek ümidi ve iktidarın tek alternatifi olan Milliyetçi Hareketin tek başına iktidarında, Türkiye’ye bu kötülükleri yapan ihanet yolcularından hesap sormak boynumuzun borcu olacaktır.

Bu vesileyle hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.



Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı


kaynak:http://www.mhp.org.tr/genelbsk/gbskkonusma/2005/27072005.php



















Şimdi milli duruş zamanı

MHP Lideri Devlet Bahçeli bütün Türkiye'ye çağrıda bulundu

AKP hükümetini sert bir dille eleştiren Bahçeli
"Gelişmeler karşısında milli bir duruş gösterme zamanı gelmiştir" dedi

Kıbrıs ölüme terkedildi

MHP Lideri Bahçeli , partisinin il teşkilati tarafindan Kütahya Dumlupinar Stadi'nda düzenlenen sünnet şöleninde, imzalanan Gümrük Birligi Ek Protokolü'ne ilişkin degerlendirmede bulundu. MHP Lideri "Gümrük Birliği ek protokolü bugünkü iktidar tarafından imzalanarak Kıbrıs davası ölüme terkedilmiştir" açıklaması yaptı

Milletvekillerine çağrı

EK Protokol'ün imzalanmasının büyük bir hata olduğunu vurgulayan ve Türkiye'nin kuşatıldğını açıklayan Bahçeli "'Tüm milletvekillerine sesleniyorum, gelin milli davayı kurtarmak için ek protokolü Meclis'te reddedelim" diye konuştu. Bahçeli, Kütah'ya'da sevgi gösterileriyle karşılandı.

Milli duruş zamanı

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Gelişmeler karşısında milli bir duruş gösterme zamanı gelmiştir" dedi.

Bahçeli, partisinin il teşkilati tarafından Kütahya Dumlupınar Stadı'nda düzenlenen sünnet şöleninde, imzalanan Gümrük Birliği Ek Protokolü'ne ilişkin değerlendirmede bulundu.

Türkiye kuşatma altında

Hükümeti sert bir dille eleştiren ve Türkiye'nin bir kuşatma altında olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları söyledi: "Türkiye büyük sıkıntılara gebe, yarının ne olacağını bugünden kestirmek zor olmakla beraber, felaketlerin işareti görülüyor. Kuzey Irak'taki gelişmeler; ülkeyi bölmeye niyetlenmiş. Siyasallaşma süreci
altında bölme tehdidi, son terör olaylaıiyla yoğunlaşıyor ve Türkiye'nin her tarafına yine şehitlerimiz gönderiliyor."

Kıbrıs ölüme terkedildi

"Hepimiz bu cennet vatanın evlatlarıyız. Bazi gelişmeler karşısında milli bir duruş gösterme zamanı gelmiştir" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Önceki akşam milletimizin önünü karartan bir olaya daha şahit olduk. Gümrük Birliği Ek Protokolü, bugünkü iktidar tarafından imzalanmıştır.. Bunun anlamı, bitkisel hayata döndürdükleri Kıbrıs davasını ölüme terk etmek demektir.

Bitkisel hayata girmiş bir insan, ailesi istemediği takdirde ölüme
terk edilemez. Edilirse bunun adı cinayet olur.

Milletvekillerine çağrı

Ama öyle milli konular vardır ki bunlar da buna benzer bitkisel hayata terk edilmişse bunun ölüm fermanını sayın Erdoğan sen imzalayamazsın. Böyle bir bitkisel hayata dönüştürülmüş ve ölüme terk edilmiş olan bir milli davayı eğer sen ölüme terk ediyorsan, milletinin rizasi olmadan bunu yapiyorsan, vatan hainliğiyle eşdeğer bir eylem içerisindesin. Onun için son söz TBMM'ye bırakılmıştır.

Milletim adına demokrasinin en önemli kurumu olan TBMM'de bulunan hangi partiden olursa olsun tüm milletvekillerine buradan sesleniyorum: Kıbrıs'ın ölüm fermanı olan ek protokolü meclis olarak onaylamayın, elinizin tersiyle bu hükümetin üzerine gönderin." Bahçeli'nin konuşmasinin ardından, Ferdi Tayfur konser verdi.Bahçeli, sünnet olan 35 çocuğu, birer Cumhuriyet Altını takarak tebrik etti.

kaynak:http://www.ortadogugazetesi.com/haber_dv.asp?haber=9693
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
kursad88
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Apr 28, 2005
İletiler: 154
Şehir: Turan

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 1:54 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

İnanıyorum ki Sn.Bahçeli geçmişten ders çıkardı ve artık daha doğru işler yapmaya başladı.Ancak biraz daha hızlandırması lazım.O şekilde MHP yeniden iktidar olacaktır
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
fergana
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 28, 2005
İletiler: 18
Şehir: türkiye

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 3:53 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Arkadaşlar;
Devlet Bey'in yapmış olduğu açıklamalar doğru da biz Akpnin yanlış yaptıklarını söylemekten başka hiçbir şey ortaya koyamıyormuyuz. Akpnin yapmış olduğu yanlışlar üzerine bir siyaset izlemek çok büyük bir hata. Tabi ki yanlışları söyleyeceğiz ama şunu unutmayalım ki biz iktidar olduğumuzda da bir sürü gayri milli politika gerçekleşti. Bunları uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Dolayısıyla bugün millete kendimizi anlatmak ve onların güvenini kazanmak için hükümetimiz döneminde yapılanları reddetmemiz lazım. Aksi halde millete bir şey anlatmamız ve onların güvenini kazanmamız mümkün değil. 3,5 yıllık iktidar döneminde gayri milli politikalara karşı birşey yapamayan şu andaki MHP yönetiminin bugünkü iktidarı eleştirmesine Türk Milleti inanmıyor. Lütfen biraz özeleştiri yapalım.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 5:14 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Güven kazanmak için özeleştiri falan yapmaya gerek yok.Türk milleti kör değil.Ne olup bittiğini görüyor ve mhp nin oyları yükseliyor.Devlet Bey'in yaptığı doğrudur.Geçmiş hükümet in abd ye verdiği tavizler ile,bunların yaptığı kıyas kabul etmez.Bu adamlar ülkenin tapusunu veriyorlar.Bizim dönemimizde böyle aleni toprak satışı oldu mu?El altından olabilir.Ama bugün israilliller Türk şehirlerinde toprak almaya geliyorlar.İngilizler didimi işgal etti.Bunların hatalarını anlatmayacak da ne yapacak?Son cümlesi ne demek sn Bahçelinin?Devr-i sabık oluşturacağız diyor.Bizim de istediğimiz ve söylediğimiz bu.O geçmiş hükümeti abd bugünkü gibi esir edebildi mi?Devletin hangi kurumu telekom gibi 3 kuruşa satıldı o dönem?
Abd Irak'a müdahale edebildi mi?Tezkere çıktı mı?Ab diye ,ülkede misyonerllerin cirit atmasına,evlerin bodrumlarının kilise haline getirilmesine rastlandı mı?Kıbrıs satıldı mı?Patrikane eküriliği diye bir laf edebildi mi abd ya da avrupa ülkeleri.Pkk bugün yaptıklarına cüret edebildi mi?Neyi eleştireceğiz?Nasıl inandırıcı olacağız?Nerede görülmüş kendini eleştirip de inandırıcı olmak?Türkiye'de böyle bir teamül var mı bu güne kadar?Bu senin yaptığın resmen muhalefettir.Biz haklı ama... diye başlayan laflar duymak istemiyoruz.Zaten bu ama,ve veya,ya da gibi iki ucu açık laflardan başımıza ne gelirse geliyor.Bir lidere ama diyerek inanılmaz.Ya inanırsın ya da inanmıyorsan desteğini çeker başka görüşe kayarsın.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 6:04 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sn genel başkanımız Dr. Devlet Bahçeli gerçekten iyi bir devlet adamı, dikkatli bir siyasetçidir. Kendisine sonuna kadar inanıyor ve güveniyorum.
Devlet Bey; neyi, ne zaman, nasıl yapacağını iyi bilir. Konuşacağı, susacağı, eyleme geçeceği zamanı iyi belirler.
Bazı muhalefet liderlerinin yaptığı gibi boş muhalefet yapmaz. Çünkü O MHP genel başkanıdır ve sorumluluğunun bilincindedir. Ülkücü gençliği de çok iyi tanır.
Geçmişte yaptığı şeyleri hata olarak nasıl yorumlayabiliyorlar. Hiç biri hatadeğil, tam tersine ülkesinin ve milletinin çıkarları için yapılmış ve sn Devlet Bahçeli gibi bir devlet adamına yakışan davranışlardı.
Galiba genç arkadaşlar bazı siyasi parti liderlerinin yaptığı ucuz ve seviyesiz muhalefeti sn Genel Başkanımızın da yapmasını bekliyorlar...
Olmaz ki...
İyice bir düşünün Genel Başkanımızı pasiflikle itham eden arkadaşlar !
Sn Dr. Devlet Bahçeli Ülkücü gençliğe bir hedef gösterse ne olur?
Bırakın hedef göstermeyi, bir konunun üzerine biraz sert gitse ne olur?
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
fergana
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 28, 2005
İletiler: 18
Şehir: türkiye

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 6:39 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Madem bu kadar iyi bir koalisyon sınavı verdik de neden oylarımız %18den %8e düştü.İmf nin dayatmalarını kabul eden ve Kemal Derviş gibi bir kuklayı ekonominin başına getiren bir başkası mı yoksa şu andaki mevcut yönetim mi? Aponun dosyasını "uyum içinde" meclise getiremeyen kim? Cumhuriyet Tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden biri hangi hükümet döneminde meydana geldi? Türk Telekomun satışına karşı çıktığı için görevinden ayrılmak zorunda kalan bakanın ardından hiçbirşey yapmadan bakan kim di? Af yasası çıkartıp yüzlerce teröristi dışarı salıp Haluk Kırcıya sahip çıkamayan kim? Solculuğuyla her fırsatta ve her yerde övünen Ahmet Necdet Sezeri destekleyen biz miyiz? Çin Devlet başkanına ödül verilirken kim o salonda soydaşlarımıza zulüm yapanı alkışladı. Ecevitten çok şey öğrenenler kim? Avrupa Birliğine onurlu giriş uydurmasına inanıp AB ye üyelik için ABnin dayatmalırıyla yasaları meclisten geçiren kim?Her seferinde kapısından 'onursuzca' kovulduğumuz ve 'kapıkulluğunu' kabul etmezsek defalarca kovulacağımız belli olan, 'AB'ye onurlu giriş' yutturmacasını ben yumurtlamadım ki... Şimdi Türkiyemiz'i yönetme iddiasında olanların, kendilerini 'yağmurdan koruma' gayretkeşliğiyle, koca bir milletin istiklalini 'doluya tutturmalarını' acıyla seyrediyoruz...
Biz, şu 'Hükumet'in Gülü'nün, 'dönüşü olmayan yol' diye tarif ettiği AB'ye karşıyız. Tek başına iktidar ve hizmet trenini, en azından ağırkanlılığı ile kaçırmış olan Sayın Devlet Bahçeli!... Söyleyiniz, geçmişte bizzat payanda olduğunuz bu 'onurlu girişe(!)' karşı mısınız, değil misiniz?!...

Başka görüşe kayarsınız demişsiniz. Ya lider tabanın görüşlerini yansıtmıyorsa. Valla Ozan Arifi bile başka görüşe kaymakla itham ettikten sonra benim söz söylememe gerek yok...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 7:22 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

BIRINCISI:

ACIKLAMAYI YAPAN SAYIN GENELBASKANIMIZ VE BASBUGUMUZ DR.DEVLET BAHCELI !!!

IKINCISI : KENDISINI ELISTRMESINI NERDEN SIZ BU HAKKI BULUYORSUNUZ COK MERAK EDIYORUM ACIKCASI ???

ÜC : NE GENEL BASKANIMIZIN HATASINI VE KUSURUNU GÖRDÜK GÖREN VARSA ACIKCA MEYDANA CIKSIN BELGELESIN !!!

DÖRT:HER DÖNEMIN SIYASETIN GETIRMIS OLDUGU SIKINTILARINI VE ACMAZLARI YASADIK ;YASAYACAGIZ CÜNKÜ BIZE KARSI HAIN VE SER ITIFAKI ISBASINDA;IDI VE HALA ISBASINDA;DIR !!!
BUNDAN SONRA ONLARIN BASINA NE IS GELECEGINI ANLADILAR ONLAR PANIK ICINDE !!!

BES : TEK BASINA IKTIDAR OLUP;TA ISTEDIGIMIZI YAPABILDIK MI ???
HAYIR KOALISYON HÜKÜMET VARDI VE TÜRKIYE;MIZIN HAYIRI VE SELAMETI ACISINDAN NE ISTER ISTEMEYEREK BAZI KONULARDA ESNEK OLDUK ;YOKSA TÜRK SIYASETIN ALISA GELDIYI GIBI HERSEYI HER SEFERINDE YIKIP KIRSAYDIK MI ??? BUNU MU ISTEDINIZ ???

HELE HELE MECLIS;DE SANDALYE SAYISI ANAYASAYI DEGISTIRECEK
COGUNLUK BIZDE VAR MI;IDI ???

ALTI :


VE SON SÖZÜM BU BÜYÜK CAMIA;YA SAYGI GÖSTERIN
BASBUGUMUZ BASBUGUMUZ;DIR
KADIR AGBI DAHA ÖNCE BU SÖZÜ SÖYLEDI BEN;DE TEKRARLIYORUM

"BIZ;DE BAS BIR TANE DIR "

ÖYLE BILIN --SIZLER DE KURAL,LARA VE GELENEKLERIMIZE UYUN !!!


NOT:BIZ;BU SEFER ÖYLE BIR CALISMA;YA GIRECEGIZ KI BIRAKIN
IKTIDAR OLMAK MECLIS;IN ANAYASA;SINI NASIL DEGISTIRIP DE BÖYLE
SATILIK HAINLARIN EBEDIYEN ÖNÜ;NÜ KAPAT;IP-ARTIK
TÜRKIYE CUMHÜRRIYETIN ÖNÜNÜ ACACAGIZ HER YÖNÜ ILE EKONOMIDEN-SOSYAL ADALETE-EGITIMINDEN-HUKUKA KADAR HER YÖNÜYLE GELECEGIZ !!!

TÜRK KELIMESINE TAHAMÜLÜ OLMAYAN BOZUNTULARIN HAKKINDAN GELECEGIZ !!!

BIR TÜRK BIR DÜNYA;YA BEDEL;DIR BUNU UNUTMAYIN !!!


SIZLER HANGI DELIKLERE OZAMAN KACA;CAKSINIZ SIMDI DEN MERAK EDIYORUM !!!

SAYGILAR BÜTÜN ÜLKÜCÜ KARDESLERIME GELIYORUZ !!!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
fergana
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 28, 2005
İletiler: 18
Şehir: türkiye

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 8:05 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
ACIKLAMAYI YAPAN SAYIN GENELBASKANIMIZ VE BASBUGUMUZ DR.DEVLET BAHCELI !!!


Kardeş Sen başbuğunu dahi tanımıyor bilmiyorsan ne diyeyim ki. Başbuğ bir tane o da ALPASLAN TÜRKEŞ tir

Alıntı:
ÜC : NE GENEL BASKANIMIZIN HATASINI VE KUSURUNU GÖRDÜK GÖREN VARSA ACIKCA MEYDANA CIKSIN BELGELESIN !!



Başbuğun Sakıp Sabancıya söylediği bir söz vardı."Sen uzayda mı yaşıyorsun Türkiyede mi?" Devlet Beyin hatası yoktuda niye 3 kasım sonrası görevi bırakacağını ilan etti.


Alıntı:
SIZLER HANGI DELIKLERE OZAMAN KACA;CAKSINIZ SIMDI DEN MERAK EDIYORUM !!!

Biz Allah'ın izniyle herşeye ve herkese rağmen MHP sinin başarısı için gecemizi gündüzümüze katarak çalışacağız. Bir kere kaçmak başkalarının sıfatı. Muhalefeti kabul edemeyenlerin bunları söylemesi normal. İnşallah MHp tek başına iktidar olur ve Devlet Bey layıkıyla bu görevi yerine getirir.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 8:31 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

fergana demiş ki:
Alıntı:
ACIKLAMAYI YAPAN SAYIN GENELBASKANIMIZ VE BASBUGUMUZ DR.DEVLET BAHCELI !!!


Kardeş Sen başbuğunu dahi tanımıyor bilmiyorsan ne diyeyim ki. Başbuğ bir tane o da ALPASLAN TÜRKEŞ tir

Alıntı:
ÜC : NE GENEL BASKANIMIZIN HATASINI VE KUSURUNU GÖRDÜK GÖREN VARSA ACIKCA MEYDANA CIKSIN BELGELESIN !!



Başbuğun Sakıp Sabancıya söylediği bir söz vardı."Sen uzayda mı yaşıyorsun Türkiyede mi?" Devlet Beyin hatası yoktuda niye 3 kasım sonrası görevi bırakacağını ilan etti.


Alıntı:
SIZLER HANGI DELIKLERE OZAMAN KACA;CAKSINIZ SIMDI DEN MERAK EDIYORUM !!!

Biz Allah'ın izniyle herşeye ve herkese rağmen MHP sinin başarısı için gecemizi gündüzümüze katarak çalışacağız. Bir kere kaçmak başkalarının sıfatı. Muhalefeti kabul edemeyenlerin bunları söylemesi normal. İnşallah MHp tek başına iktidar olur ve Devlet Bey layıkıyla bu görevi yerine getirir.



SANA BURDAN :http://www.mhp.org.tr/ RESMI SITEMIZIN BIR SAYFAYA

BIR GÖZ ATARSAN ORADA KIMLERI GÖRÜYORSAN HEPSI BASBUGUMUZ;DI VE HALA SU AN BIRI DIR !!!

ARTI LAF EBELIYI BIRAK DERDIN VARSA MERKEZE GIT ORDA ANLAT !!!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
fergana
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 28, 2005
İletiler: 18
Şehir: türkiye

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 8:48 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
ARTI LAF EBELIYI BIRAK DERDIN VARSA MERKEZE GIT ORDA ANLAT !!!


Bir defa bu "laf ebeliği" şeklinde suçlamalar, bu bizim üslubumuz olamaz. Önce üslubu bilelim. Burda herkes birbirini sadece forumdaki adıyla tanıyor. Benim veya bir başkasının teşkilatta ne görevde olduğunu sen değil kimse bilemez. Önceki yazımda dediğim gibi biz herkese ve herşeye rağmen ülkücü hareket için mücadele diyoruz. Ama bunu Devlet Beyi Başbuğ olarak görenler biraz zor anlar herhalde. Genel Başkanlarımız olur Parti Liderlerimiz olur ama BAŞBUĞ bir tanedir. ALPARSLAN TÜRKEŞ
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 8:55 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

fergana demiş ki:
Alıntı:
ARTI LAF EBELIYI BIRAK DERDIN VARSA MERKEZE GIT ORDA ANLAT !!!


Bir defa bu "laf ebeliği" şeklinde suçlamalar, bu bizim üslubumuz olamaz. Önce üslubu bilelim. Burda herkes birbirini sadece forumdaki adıyla tanıyor. Benim veya bir başkasının teşkilatta ne görevde olduğunu sen değil kimse bilemez. Önceki yazımda dediğim gibi biz herkese ve herşeye rağmen ülkücü hareket için mücadele diyoruz. Ama bunu Devlet Beyi Başbuğ olarak görenler biraz zor anlar herhalde. Genel Başkanlarımız olur Parti Liderlerimiz olur ama BAŞBUĞ bir tanedir. ALPARSLAN TÜRKEŞ



OZAMAN BIR KERE BU KIMDIR :

"Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar!.."

BASBUGUMUZ DEGILMI;DI YA KIM ???

KIMIN KIM OLDUGUNU BELLI OLMAZ -NE DEMEK ISTIYORSUNUZ ???
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
fergana
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 28, 2005
İletiler: 18
Şehir: türkiye

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 9:04 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kardaş ben anlatamıyorum herhalde. Benim yazdıklarım çok açık ben bir daha yazmayayım istersen sen bir daha oku.
Alıntı:
ACIKLAMAYI YAPAN SAYIN GENELBASKANIMIZ VE BASBUGUMUZ DR.DEVLET BAHCELI !!!


yukardaki cümleyi sen yazmadın mı?
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 9:18 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

fergana demiş ki:
Kardaş ben anlatamıyorum herhalde. Benim yazdıklarım çok açık ben bir daha yazmayayım istersen sen bir daha oku.
Alıntı:
ACIKLAMAYI YAPAN SAYIN GENELBASKANIMIZ VE BASBUGUMUZ DR.DEVLET BAHCELI !!!


yukardaki cümleyi sen yazmadın mı?





KAYNAK: http://www.ulkuocaklari.org.tr/basbug/index.htm

EN BÜYÜK TÜRK MİLLİYETÇİSİ ATATÜRK

"Türk Milleti milli duyguyu, insani duyguyla
yanyana düşünmekten zevk alır.
Vicdanında milli duygunun yanında insani duygunun
şerefli yerini daima muhafaza etmekle iftihar eder."
-Mustafa Kemal Atatürk-




Atatürk ülkemize yepyeni bir çehre kazandırırken çok önemli bir noktayı her zaman göz önünde bulundurmuştur. O da Türk'ün kendi öz benliğini kaybetmeden, kendi kimliğini, kültürünü unutmadan yeniliklere adapte olabilmesi, onları kendi milli kültürü içinde sindirebilmesidir. Aksi bir durumun milletimizi içten içe çürüteceğini bilen Atatürk, Türk Milleti'ni millet yapan unsurları; yani tarihini, dilini, dinini yani kısaca öz kültürünü her zaman yaşatacak köklü tedbirler almış ve şöyle demiştir:

"Türk milliyetçiliği, ilerleme ve gelişme yolunda ve milletlerarası ilişkilerde bütün çağdaş milletlerle aynı çizgide ve onlarla uyum içinde yürümekle birlikte, Türk toplumunun özel karakterlerini ve başlı başına bağımsız kimliğini saklı tutmaktır."

Atatürk'ün bu sözleri onun milliyetçilik anlayışının açık bir ifadesidir. Bu milliyetçilik bugünkü vatanımızın sınırlarıyla çizilen, yeni topraklara sahip olma hevesinden arınmış, fakat bağımsız ve özgür yaşamaya kesin azimli, dünya milletlerini bir aile sayan, her milletin haklarına saygılı, kendi haklarını ve haysiyetini korumakta kararlı, diğer bir deyişle "insani bir Türk milliyetçiliği"dir. Atatürk'ün insani Türk milliyetçiliğini açık bir şekilde ifade ettiği sözleri şöyledir:

"Türk Milleti milli duyguyu, insani duyguyla yanyana düşünmekten zevk alır. Vicdanında milli duygunun yanına insani duygunun şerefli yerini daima muhafaza etmekle iftihar eder. Çünkü Türk Milleti bilir ki bugün uygarlığın yüce yolunda bağımsız ve fakat kendileriyle paralel olarak yürüdüğü bütün uygar milletlerle karşılıklı insani ve medeni ilişkide bulunmak elbette gelişmemizin devamı için gereklidir ve yine malumdur ki; Türk Milleti, her uygar millet gibi mazinin bütün devirlerinde keşifleriyle, ihtiralarıyla uygar dünyaya hizmet etmiş insanların, milletlerin değerini takdir ve hatıralarını saygı ile muhafaza eder. Türk Milleti, insaniyet aleminin samimi bir ailesidir." (Medeni Bilgiler ve Atatürk'ün El Yazıları, Afet İnan, s. 21)

Atatürk milliyetçiliğinin insani yönü yanında bir de Türkiye'nin bağımsızlık ve özgürlüğünü en aziz görev haline getiren üstün bir yönü vardır. Bu milliyetçilikte Türk Milleti'nin bağımsızlığı uğruna göze alınamayacak bir fedakarlık yoktur. Çünkü, milliyet duygusu bir toplumda bireylerin kendilerini bütüne bağlı ve onun bir unsuru olarak görmeleri ve o milletin bekası için varlıklarını ortaya koymaya hazır olmalarıdır.

Ulu Önder hiçbir zaman ırkçılık temeline dayanan bir milliyetçiliği savunmamış, daima hars milliyetçiliğinin yani kültür milliyetçiliğinin taraftarı olmuştur. Ortak tarih ve kültüre sahip olan insanımızı milli bir şuur altında birleştirmeye çalışmıştır. Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin de ancak bu şekilde güçlenebileceğini belirterek "Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz; Cumhuriyetimiz'in mesnedi Türk camiasıdır. Bu camianın efradı ne kadar Türk harsıyla dolu olursa o camiaya istinat eden Cumhuriyet de kuvvetli olur" demiştir. Atatürk, bu asil ve üstün milliyetçilik anlayışını, "Ne mutlu Türk'üm diyene" ifadesiyle ölümsüzleştirmiştir.

Atatürk'ün, milletimizde ortak bir şuur oluşturma gayretleri gösterirken, esas olarak ulaşmak istediği nokta mili birlik ve beraberliğimizi sağlamlaştırmak olmuştur. Çünkü yaşadığı hayat ona, vatana ve millete karşı yöneltilen en büyük tehlikenin, milli birlik ve beraberliğimizi bozarak devletimizi yıkmak isteyenler olduğunu göstermiştir. "Milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür" diyerek milli ülkünün tanımını yapmıştır.

Bu nedenledir ki Atatürk, tarih ilminin eğitim ve öğretim programlarında geniş olarak yer almasından yana olmuştur. Gençlere ve Türk Milleti'ne bilimsel bir şekilde öğretilecek olan milliyet kavramı ile, toplum yaşantısının daha bilinçli olacağına inanmıştır. Bu nedenle insanların milletleri için çalışmaları ve gelecek günlerin güvenliğini sağlamak temel görüşü üzerinde haklı olarak durmaktadır:

"Millet sevgisi kadar büyük sevgi yoktur. Kurtuluş Savaşı'nda benim de milletime ettiğim birtakım hizmetler olmuştur zannederim. Fakat, bunlardan, hiçbirini kendime maletmedim. Yapılanın hepsi milletin eseridir dedim. Aranacak olursa doğrusu da budur. Mazide sayısız medeniyet kurmuş bir ırkın ve milletin çocukları olduğumuzu ispat etmek için, yapmamız lazım gelen şeylerin hepsini yaptığımızı ileri süremeyiz. Bugüne ve yarına bırakılmış daha birçok büyük işlerimiz vardır. İlmi araştırmalar da bunlar arasındadır. Benim arkadaşlarıma tavsiyem şudur: Şahsınız için değil fakat mensup olduğumuz millet için elbirliği ile çalışalım. Çalışmaların en büyüğü budur." (Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Afet İnan, s. 309)

Atatürk, Türk milliyetçiliğinin temeline oturtmaya çalıştığı milli ahlakı da şöyle tanımlamıştır:

"Gerçekten de, ahlakiyet özel fertlerden ayrı ve bunların üstünde, ancak toplumsal, milli olabilir. Milletin toplumsal düzen ve sükunu, hal ve gelecekte refahı, mutluluğu, selameti ve dokunulmazlığı, uygarlıkta ilerlemesi, yükselmesi için insanlardan her konuda bilgi, gayret nefsin feragatini gerektiği zaman seve seve nefsinin fedasını talep eden milli ahlaktır. Mükemmel bir millete milli ahlakın gerekleri o millet fertleri tarafından adeta muhakeme edilmeksizin vicdani, duygusal bir nedenle yapılır. En büyük milli duygu, milli heyecan işte budur.

Millet analarının, millet babalarının millet öğretmenlerinin ve millet büyüklerinin evde, mektepte, orduda, fabrikada, her yerde ve her işte millet çocuklarına, milletin her ferdine bıkmaksızın ve mütemadiyen verecekleri milli terbiyenin amacı, işte bu yüksek milli duyguyu sağlamlaştırmak olmalıdır.

Ahlakın milli, toplumsal olduğunu söylemek ve maşeri vicdanın bir ifadesidir demek, aynı zamanda ahlakın kutsal sıfatını da tanımaktır." (Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M. K. Atatürk'ün El Yazıları, 1969, s.20-21)

Atatürk'ün milliyetçiliğinde bir topluma bağlı olma ve onun bağımsızlığı ve özgürlüğü için ölüme kadar her fedakarlığa hazır olma duygusu gibi erdemlerin yanında vatan toprağı gibi objektif unsurlar da ağır basmaktadır. Bunun açık kanıtı, Türk toprakları için canı pahasına başlattığı, sürdürdüğü ve büyük bir zaferle sonuçlandırdığı Kurtuluş Savaşı'dır.

Bir insanın milli duygu bilinci içinde kendi topraklarına sahip olması kadar güzel bir duygu yoktur. Kendi toprağına sahip olma duygusu milliyetçilik ilkesinin zorunlu bir sonucudur. Mustafa Kemal de bu duyguya tüm insanlara örnek olacak bir şekilde sahip olmuş ve bunu eylemlerinin yanında şu sözleriyle de ifade etmiştir:

"Milletler işgal ettikleri arazinin gerçek sahibi olmakla beraber, beşeriyetin vekilleri olarak da o arazide bulunurlar. O arazinin servet kaynaklarından kendileri istifade ederler ve dolayısıyla bütün beşeriyeti de yararlandırmakla yükümlüdürler. Bu yasaya göre bundan aciz olan milletler bağımsız olarak yaşamak hakkına layık değildirler."(Karal, Atatürk'ten Düşünceler, 1956, s. 45)

Avrupalıların "Hasta Adam" diye nitelediği bir milleti ayağa kaldıran büyük kurtarıcı Atatürk, içindeki çoşkun vatan sevgisi ile her zaman Türk Milleti'nin bağımsızlığını hedefleyerek ülkeyi önce askeri sonra da sosyal ve ekonomik alanlarda zaferden zafere taşımıştır.







Ziyaretçi Defteri
Anketler
Bağlantılar
Sık Kullanılanlara Ekle
Açılış Sayfası Yap
Tavsiye Et



ÜLKÜ OCAKLARI EĞİTİM KÜLTÜR VAKFI GENEL MERKEZİ - 2002

Adres : Strazburg Cad. 21/9 Sıhhiye - ANKARA
Telefon : 0 312 231 19 13 / 231 30 85 / Fax : 0 312 231 19 13 / 231 30 85
E- Posta Adresi : ocak@ulkuocaklari.org.tr
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
fergana
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 28, 2005
İletiler: 18
Şehir: türkiye

İletiTarih: Sal Ağu 02, 2005 9:28 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kardaş biri sana Atatürk'ün Türk Milliyetçiliğini mi sordu? Konuyla çok alakal bir yazı göndermişsin. Tebrik Ederim.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Sayfa: 1, 2, 3  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1