Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 5 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Sal Ağu 30, 2005 1:53 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ülkü Ocakları

Bu Sayfaya Sponsor Olmak İsterseniz, Buraya Tıklayınız


"Türk milleti, bağımsızlığına, birliğine ve gelişmeye olan isteğine karşılık önüne çıkan büyük engelleri her dönemde ortadan kaldırmış, her dönemde birlik ve beraberliğini korumuş ve bu birlik içerisinde önüne çıkan her engeli aşmıştır..."

Ülkü Ocakları: "Yeniden 30 Ağustos Ruhuna Muhtacız..."






Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Merkezi tarafından, 30 Ağustos Zafer Bayramı münasebetiyle yapılan açıklama aşağıda yer almaktadır:






Türk milletinin şanlı mazisinde Ağustos ayının önemi büyüktür. “Zafer ayı” olarak nitelendirdiğimiz Ağustos ayı içerisindeki 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın ise apayrı bir yeri vardır. Dünyanın büyük güçlerini dize getiren ve Türk Milleti'nin gerçek karakterini bir kere daha dosta-düşmana gösteren 30 Ağustos Zafer Bayramı, milletimizin ve kahraman ordumuzun açtığı altın bir sayfadır. Bu zafer, yok edilmeye ve elinden bağımsızlığı alınmaya çalışılan bir milletin varolma mücadelesinin göstergesidir.






30 Ağustos Zaferi'nin canlandırdığı bu ruh, genç cumhuriyetimizin çok kısa zamanlarda büyük atılımlar yapmasını sağlamıştır.






Bu zafer bir kez daha göstermiştir ki; Türk milleti, bağımsızlığına, birliğine ve gelişmeye olan isteğine karşılık önüne çıkan büyük engelleri her dönemde ortadan kaldırmış, her dönemde birlik ve beraberliğini korumuş ve bu birlik içerisinde önüne çıkan her engeli aşmıştır.


Şimdi millet olarak önümüzde kazanmamız gereken daha başka zaferler vardır. Kazanmamız gereken yeni Malazgirt ve yeni 30 Ağustos Zaferleri şekil değiştirmiştir. Birlik-beraberlik içerisinde gerçekleştireceğimiz hedefler ve geleceğe zafer olarak bırakacağımız atılımlar bizleri beklemektedir.


Maalesef AKP iktidarı ile ülkemizin milli politikalarında bir gerileme görülmüştür. Avrupa Birliği’ne üyelik adına verilen tavizler, dış politikada özellikle Kıbrıs konusundaki gayri milli politikalar, terörün yükselişe geçmesi ve sözde kürt sorunu gibi meseleler, ülkemizin zor günler geçirmesine sebep olmuştur. İktidarın her alanda milli bilinçten uzak adımlar atması, ülkemizin büyük hedeflerinde sapmalara neden olmuştur.


Türk milliyetçileri olarak; milletimizin beklentilerinin gerçekleştirilmesi, ülkemizin ihtiyaç duyduğu yapılanma, değişim ve atılımların süratle hayata geçirilmesi için, içerisinde bulunduğumuz zafer ayının yeni başlangıçlara, milli duruşun yeniden sergilenmesine, birlik ve beraberliğimize yeni vesileler oluşturmasını arzu ediyor ve diliyoruz.


Bu vesileyle, bugün bu topraklarda özgür ve kendi devletimizin bayrağı altında yaşamamıza kanlarıyla, canlarıyla ve büyük dehalarıyla imkan sağlayan başta Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kahraman silah arkadaşlarını, isimleri bilinen-bilinmeyen kahramanlarımızı, minnet ve şükranla anıyoruz.





Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği




29-08-2005
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
DOLGAN
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Mar 24, 2005
İletiler: 135

İletiTarih: Sal Ağu 30, 2005 2:01 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kurtuluş Savaşı esnasında yaşanan bir olay :

Savaşın sonuna gelindiğinde artık İzmir'e girip düşmanı denize dökmek kalmıştır. Bu amaçla Türk orduları Afyon Kocatepeye dayandıklarında kuvvetli bir yunan direnişi ile karşılaşırlar. Başbuğ Atatürk, cephedeki Yüzbaşısını telsizle arar :
- "Durum Nedir Yüzbaşım rapor verin"
- "Komutanım 15 Dakika içerisinde mevziyi ele geçireceğiz"

Aradan 10 dk geçtikten sonra sabırsızlanan Başbuğ tekrar telsize sarılır :
-"Yüzbaşım ne durumdayız ?"
-"Komutanım size verdiğim süre daha dolmamıştır bana 5 dk daha müsade buyrun"

Tam 5 dakika sonra Başbuğ tekrar telsizi alır :
-"Yüzbaşım ?"
Telsiz konuşmasına cevap veren Yüzbaşının çavuşu olur :
-"Komutanım Yüzbaşım size verdiği sözü yerine getiremediği için intihar etti"
Başbuğu derin bir hüzün kaplar kafasında düşünceler yıldırım gibi çakarken tam 4 dakika sonra bir telsiz gelir, karşı taraftaki ses Yüzbaşının çavuşuna aittir :
-" Komutanım söz konusu mevzi ele geçirilmiştir. "

Sözünü şeref sayan insanlarla kazanılmış bir savaş ve ülkenin bugün her sözü teslimiyetçilik taşıyan bir iktidarla yönetilmesine daha ne kadar tahammül edilecek bilemiyorum.

Tüm Türk Ulusunun Zafer Bayramlarını kutluyor başta Başbuğ Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimize ve gazilerimize rahmet ve şükranlarımı sunuyorum.

Saygılarımla.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
K-A-N
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Mar 09, 2005
İletiler: 35
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Sal Ağu 30, 2005 8:59 pm    ileti konusu: K.A.N Alıntıyla Cevap Gönder

Bugün 30 Ağustos 2005..

Bugün mazisi ve zaferleri insanlık tarihiyle başlayan kahraman Türk ordusunun ulu bozkurt Mustafa Kemal komutasında yunan ordusunu ve ingiliz siyasetini dört gün süren bir meydan savaşının ardından Türkiye coğrafyasına gömdüğü Büyük Taarruzun yıl dönümü...

Türk Kurtuluş Savaşının önderlerini aziz şehit ve gazilerimizi sevgi saygı ve şükranla anıyorum.

Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin!!
K.A.N
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
asil_kan
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Aug 15, 2005
İletiler: 120
Şehir: TR

İletiTarih: Sal Ağu 30, 2005 10:03 pm    ileti konusu: 30 Ağustos Alıntıyla Cevap Gönder

''bir insanın onuru mensubu olduğu milletin yüceliğiyle ve şerefiyle eşdeğerdir''

bu gün bu sözü tüm Türk Ulusu'nun damarlarında ki en hassas yerde hissetmeleri lazım.. ve şu dillere sakız olan sözü tekrar hatırlatmak istiyorum; ''tarih tekerrürden ibarettir'' bu gün ülkemizin bölünmez bütünlüğüne göz dikenler elbette tarihte ki ler gibi tarihe gömüleceklerdir..

bizler millet olarak her istenene olumlu cevap veriririz.. bizden toprak isteyen insanlardan da elbette iki metre uzunluğunda bir metre genişliğinde ki kabir toprağını esirgeyecek değiliz!!!

TÜRK'E KEFEN BİÇENİN ÖLÜMÜ KORKUNÇ OLUR..

TÜRKÜM MUZAFFER DOĞMUŞUM BİR KERE!!!

A.K. REİS
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Cum Eyl 02, 2005 10:41 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Anasayfa
02.09.2005
Mektubu açmadım


Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, KKTC'ye uçak seferine tepki olarak Papadopulos'un gönderdiği mektubu, açmadan bir kenara koyduğunu söyledi.

‘İlk tepki Yunanistan’dan geldi. Elçimizi çağırıp nota verdiler. Ama biz aldırmadık. Sonra Rumların başkanı mektup gönderdi. Onu bakmadan bir kenara koydum.’

Hürriyet Yazı İşleri Müdürü Tufan Türenç’e konuşan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, KKTC konusunda kendilerine yönelik baskıları umursamadıklarını belirterek, şunları söyledi: Yunanistan, büyükelçimizi çağırıp nota verdi. Aldırmadık. Rumların başkanı mektup gönderdi, bakmadan bir kenara koydum.’

AZERBAYCAN Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e, Başkanlık Sarayı’nda yaptığımız söyleşide ilk sorum Kıbrıs oldu. İzolasyonun kaldırılması için ilk adımı atmalarının Kıbrıs ve Türkiye’de büyük bir mutlulukla karşılandığını söyledim ve çok merak ettiğim soruyu sordum:

Uçak seferlerini başlatma kararınızı açıkladığınızda ve bunu başlattığınızda size bir yerlerden baskılar geldi mi?

Geldi ama ben bunları baskı olarak görmüyorum. Çünkü kimse bize baskı yapamaz. Onun için reaksiyon diyelim. İlk tepki Yunanistan’dan geldi. Büyükelçimizi çağırıp nota verdiler. Ama biz aldırmadık. Sonra Rumların başkanı bana mektup gönderdi. Onu aldım, bakmadan bir kenara koydum.

Mektubu yollayan Papadopulos muydu?

(Bu soruma Aliyev hiç ummadığım anlamlı bir yanıt verdi)

Bilmiyorum. Adını bile hatırlamıyorum.

Bu adımı atmak için ne zaman karar vermiştiniz?

Geçen yıl ‘Azerbaycan, Kıbrıs’ta izolasyonun kaldırılması için adım atacak’ demiştim. Medya benim bu sözlerime inanmadı, hatta birçok eleştiriler yaptı. Ama ben sözümde durdum. Şimdi bu adımı öteki Türk cumhuriyetleri de izlemeli. Şimdi sıra onlarda.

Bu adımı yenileri izleyecek mi?

Biz elimizden geleni yapacağız. Çünkü biz inanıyoruz ki Kıbrıs izolasyondan kurtulmalıdır. Bu haksızlık sona ermelidir. ‘Hayır’ diyen cezalandırılsın. Oysa ‘Evet’ diyen cezalandırılıyor. Bunu anlamak olanaksız. Bu kabul edilemez.

BİR MİLLET İKİ DEVLET ASLA DEĞİŞMEZ

Türkiye’yle ilişkileri değerlendirir misiniz?

Ülkelerimiz arasındaki ilişkiler çok iyi. Daha da iyi olacak. Bölgede Türkiye ile Azerbaycan’ın katılmadığı bir proje gerçekleşemez. Haydar Aliyev’in ‘Biz bir millet, iki devletiz’ sözü bizim için değişmez bir ilkedir. Sanırım bu her şeyi anlatmaya yetiyor.

Karabağ er geç bizimdir

AZERBAYCAN, Dağlık Karabağ konusunda son derece duyarlı ve öfke dolu. Her Azeri, bir gün o toprakların geri alınıp oraya Azerbaycan bayrağının dikileceğine yürekten inanıyor. İlham Aliyev, geçtiğimiz günlerde Kazan’da Ermenistan Cumhurbaşkanı Koçaryan’la sorunun çözümü için görüştü. Bu konuyu sordum.

Çözüm için bir umut doğdu mu?

Henüz bir sonuç yok. Ermeniler, Dağlık Karabağ’a özerklik vermemizi bekliyorlar. Bunu vermemiz mümkün değil. Bizim için Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü çok önemli. Ben Koçaryan’a ‘Orada yaşayan Ermenilerin güvenliğini sağlarız. Onların tehlikeyle karşı karşıya kalmasına izin vermeyiz’ dedim. Ama onlar topraklarımızdan çekilmek istemiyorlar.

RİCE BENİ ARADI

Amerika çözüm için baskı yaptı mı?

Dışişleri Bakanı Rice beni aradı. Çözüme ulaşmamızı istediklerini söyledi. Benim anlamadığım şu: İşgalci olan Ermenistan. Neden cezalandırılmıyor. Biliyorum, Ermeni lobisi güçlü. O buna engel oluyor. Bu durum son derece adaletsizdir.

Rice, Koçaryan’a da telefon etmiş mi?

Sanırım etmiş. Çünkü Koçaryan’da biraz yumuşama olduğunu gördüm ama bu bizi çözüme götürecek kadar değil.

Çözüm umudu biterse...

Her şeyi yaptık. Ermenistan, uluslararası kuruluşların kararlarını dinlemiyor. 1 milyon insanımızı yerinden yurdundan etti. Batı, gidin anlaşın, diyor. Bu durumda nasıl anlaşalım. Her yolu deneyeceğiz. Sonra oturup düşüneceğiz.

GEREKİRSE SAVAŞIRIZ

Savaşı göze alabilecek misiniz?

Alırız. Çok güçlüyüz. Ermenistan karşımızda duramaz. Ama biz savaş istemiyoruz; çünkü çok insan ölecek. Ben şuna inanıyorum ki o toprakları er geç alacağız. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.




arkadaşıma yolla arşivime ekle yazıcı için




Yorum Sayısı: 3 / 14 Yorumlarınızı Yazınız diğer yorumlar >>>


eser afacan 02.09.2005 - 09:54
Mektubu acmamak bir devlet adamina yakismaz. O acilmaliydi ve gereken cevap verilmeliydi . Topragin isgal altindaysa . Ne düsünüyorsun .



ahmet veli 02.09.2005 - 09:44
azerbeycan kimden ve neden korkuyor da topraklarının işgalini izin veriyor



hasan ekinler 02.09.2005 - 09:41
HELAL OLSUN İLHAM ALİYEV ' E VALLA İŞTE LİDER DEDİĞİN BOYLE KARARLI VE KENDİNE GUVENİ OLMALI. RECEP TAYYİP BEYFENDİ BİRAZ ÖRNEK ALSIN ALİYEV ' İ TÜRKİYE AZERBAYCAN ! A GÖRE COK DAHA GUCLU BİR ULKE. BAK ALİYEV E DE GÖR KARABAGI ALACAGIZ DİYOR SİZ HALA KÜRT SORUNU DEYİP SESSIZ KALIN ÜLKEDE İÇ SAVAS CIK...devamı


Yorum Sayısı: 3 / 14 Yorumlarınızı Yazınız
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
cengizhan_333
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 01, 2004
İletiler: 472
Şehir: Türk´ün oldugu her yerden

İletiTarih: Cum Eyl 02, 2005 11:27 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Celâdet ve kahramanlıkla şahlanmayan milletler, ebedî bir karanlığa mahkûmdurlar.


Milletleri yaşatan ve yükseltenler, kahramanlardır. Milletlere yol gösterenler, zafer kapılarım açanlar, tarihlere şan verenler, yine kahramanlardır. İnsanlığın kaderine hükmedenler.medeniyet ufuklarına ışık tutanlar ise yine, kahramanlardır.

Türk tarihi, yüce bir kahramanlık menkıbesi olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti de, baştanbaşa, eşsiz kahramanlar tarafından meydana getirilen bir eserdir. Bu eserin talih güneşi, 30 Ağustos 1922'de, Dumlupinar'da kan ve ateşler içinden yükselerek doğmuştur....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
saltukB
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Apr 11, 2004
İletiler: 124
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Cum Eyl 02, 2005 4:44 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

EY TURK !

Serefi katran,zift calinmis bir gece
Tarihi hayal olmus sanki bilmece
Dudaklarda gizli bir anidir,ilk hece
Simdi ufukta batan gunes gibisin Turk !

Kilici kininda sakli uyuyan dev
Simdi gozleri kapali duymayan dev
Nicine nasila kafa yormayan dev
Dokulen bir hazan yapragi gibisin Turk !


Simdi alninda ter, gozlerinde yas var.
Saclarinda kar,gonlunde nar; tarumar..
Gecti yine sana yar olmayan bahar,
Derinlerde gezen dalgin gibisin Turk !


Yikilip yok olsanda sen, icin icin
Pesine takilipda bir onmaz hicin
Sorsalarda bu gaflet neden ve nicin?
Takatsiz kalmis bir yorgun gibisin Turk !


Al koynuna gunduzu, birak vehmide..
Telasin izi var belli; her derdinde.
Gecti asirlar, nice vaadler geldide..
Ucmaz! yuva yapmaz kuslar gibisin Turk !


Beyhude ! unutuldu verdigin vaadler.
Tersine isletiyor zamani saatler.
Yollarini gozluyor nurlu sahitler
Dudaklarda hazin sarki gibisin Turk !


Aht etmis yigit var Bozok yaylasindan
Kadinindandir, kisragindan toyundan
Onlarin gucleri asil soylarindan
Dirilmeyen bir olu gibisin Turk !


Bir hayal gibi anarizda adini
Yemin ettik, yasatacagiz andini
Bizler alacagiz dedikce Ahtini..
Yaklastikca kacan serap gibisin Turk !


Sonum olsun olum karli daglarinda
Huzun baglamis tutmeyen ocaginda
Pesindeyim bir yar gibi otaginda..
Sen'ki adi var, kendi yok gibisin Turk !


Kaanhan buyrugudur eskilerden isim
Olmeden once gormek,butun umidim
Bin parcaya bolunsemde dilim dilim
Simdi aslina doner gibisin Ey! Turk
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM YIM MSNM ICQ
resulozdil80
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 27, 2004
İletiler: 2

İletiTarih: Cum Eyl 02, 2005 5:42 pm    ileti konusu: AKP USÜLÜ 30 AGOSTOS BAYRAKSIZ AMERİKAN MÜZİKLİ KUTLAMA Alıntıyla Cevap Gönder

30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 83. yıl dönümü kutlamaları kapsamında Osmaniye Belediyesi’nin düzenlediği program da rezalet dolu anlar yaşandı. Organizasyonun bozukluğundan kaynaklanan programda kurtuluş Savaşımızın ve bağımsızlığımızın mücadelesini veren atalarımızın kemikleri sızladı.
Rezalet 1- Atatürk Caddesi üzerinde İş bankası önüne kurulmuş olan sahnede renkli balonlar vardı, ama Türk bağımsızlığımızın sembolü Türk bayramı neden asılı değildi? Bu konudaki eksikliği Belediye Başkanı Çuhadar’a söylediğimizde organizasyonun eksikliği olduğunu söyledi.
Rezalet 2- Organizasyon yetkilileri Belediye’den belli bir ücretle aldıkları görevin karşılığı olarak programı yönlendirecek sunucu bile bulamamışlardı.
Program Amerikan müziği ve eserlerinin seslendirmeleri ile başladı. 30 Ağustos Zafer Bayramı gününde Osmaniyeli’ye Amerikan müziği dinletilerek etkinlik düzenlendi.
Rezalet-3. Programın belli bir saat düzeni olmadığı için sanatçı Talat Ersoy 45 dakika geçikmeli olarak sahneye çıktı. Programı yönlendirecek bir yetkili olmadığı için yaşanan karmaşa nedeni ile sahne önünde gençlerin şovlarından başka bir eğlence görülmedi. Yaşları belli düzeye gelmiş insanlar Ersoy’un eserlerini saat: 23.30’a dek izlemek zorunda kaldı.
Rezalet-4. Programda saat: 22.00’de yeralması gereken Osmaniye Ozanlan-Şairler ve Yazarlar Derneği’nin etkinliği yok sayılmak istendi. Sunucu olmayan organizasyonda, sanatçı Talat Ersoy Ozanlar ve Şairler’in programının ertelendiği anonsunu yaptı. Ersoy bir türlü mikrofonu elinden bırakmak istemezken, bir ara; “Beni yönlendirecek bir organizasyon yetkilisi yok mu ortada. Şairlerimiz sahneye çıkacak, ne yapacağımı bilemiyorum” derken, milyarlarca lira Belediye’den para alan organizasyon yetkilisi ortada yoktu. Belediye görevlileri yaşananlar karşısında suskun kalmayı yeğlediler.
Ozanlar-Şairler ve Yazarlar Derneği’nin günlerce hazırlamış olduğu Kurtuluşumuzu simgeleyen şiirler ile Türk Halk müziği eseri okumak üzere hazırlanan iki genç insanın çalışmaları ve emekleri gasp edilmiş oldu.
Osmaniye Belediyesi’nin 30 Ağustos için düzenleyip, bir organizasyona milyarlarca para vererek ortaya koyduğu etkinlik Türk halkının tepki gösterebileceği yabancı müzik eşliğinde başlayıp, Sanat ve kültürel değerleri yaşatmak isteyen bir sivil toplum kuruluşu olan; Ozanlar-Şairler ve Yazarlar derneği’ni programda yer aldığı halde ‘son dakikalarda gasp edilmek sureti ile’ saygısızlık yapıldı. Saygısızlık karşısında OŞYAD üyeleri organizasyonu protesto ederek, saat: 23.35’de tören alanını terk ettiler.
Osmaniye ve ülkemiz adına 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları böyle olmamalıydı. Türk halkının öz benliğinden doğan şiirler ve türküler yerine yabancı müzik eşliğinde böyle bir programın izletilmesi rezaleti karşısında Belediye Başkanı sanırız bundan sonra biraz düşünür. Rezaletin adresi olan o organizasyon için de Osmaniyeli biraz düşünmeli.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Cum Eyl 02, 2005 8:34 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Babası nerde kendi nerde,helal olsun ne diyelim.Allah tuttuğu yoldan ayırmasın.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pzr Ağu 26, 2007 8:11 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

şu çılgın Türkler den alıntı:


Alıntı:
Üç yüz yıldır verilmemiş karar ve emir...
20 Ağustos akşamı, İkinci Kolordu ile Süvari Kolordusu da hareke geçti. İki kolordu güneye inerken, büyük komutanlar da Akşehir’de Başkomutan’ın geniş odasında biraraya geldiler.
Saat 23.00’tü. Başkomutan kısa bir açıklama yaptı, kararının kesin olduğunu söyledikten sonra, taarruzun nasıl yapılacağını harita üzerinde ayrıntılı olarak anlattı...
“25 Ağustos akşamı her türlü haberleşmeye son verilecek. Limanlara giriş-çıkış durdurulacak. İstanbul ile İzmit arasındaki kara ve demiryolu ulaşımı kesilecek. Yani biz işi bitirene kadar dünyanın Anadolu’dan haberi olmayacak. Yeteri kadar uçağımız var. Çocuklar düşmanın hava keşfi yapmasını da önlesinler.”
“Başüstüne.”
İsmet Paşa’ya baktı:
“Siz de ordulara yazılı emrinizi veriniz. 26 Ağustos Cumartesi sabahı düşmana taarruz edeceğiz.”
Üç yüz yıldır verilmemiş bir karar ve emirdi bu.

Ayağa kalktı. Başta Y. Şevki Paşa olmak üzere hepsi ayağa fırlayıp esas duruşa geçti. Nurettin ve Fahrettin Paşaların gözleri dolmuştu. “Paşalar! Gazanız mübarek olsun!”

Evet büyük taarruz emri bu şekilde verildi.Tarih 26 Ağustos sabaha karşı
03.30
şu çılgın Türkler den alıntı:
Alıntı:
“Ağır ağır Kocatepe’ye çıktılar”
Paşalar ve karargahlarının savaş kademeleri, halkın “Kılıcınız keskin olsun! Allah’a emanet olun!”sesleri arasında Şuhut’tan ayrılıp Kocatepe’nin eteğindeki çadırlı ordugaha taşınmışlardı. Ordugah Çakırözü deresinin yanına kurulmuştu.
Yalnız telgraf takırtıları, telsiz bipleri ve su değirmeninin gıcırtısı duyuluyordu. s.606
Bu savaşa kurmay yüzbaşı olarak katılan (askeri tarihçi) Fahri Belen, taarruzda yüksek komutanlara gözetleme yeri vazifesi gören Kocatepe ve etrafındaki arazi yapısı için sonradan şöyle yazacaktı:
“Kocatepe 1900 metre yüksekliği ile bütün sahaya hakim idi, doğuya ve batıya doğru uzanan kollarıyla büyük kuvvetlerin gizlice toplanmalarına, manevra yapmalarına elverişli idi. İnsan o günkü duruma göre Kocatepeyi, düşmanı göz altında bulundurmak ve bir orduyu gizlemek -için tabiatın bir lütfu sayabilirdi.”
Başkomutan, Fevzi Paşa, İsmet Paşa ve karargahlarının savaş kademeleri, saat 03.30’da atlara bindiler. Sisli, serin, karanlık bir geceydi.
Fenerli iki süvari yol göstermek için öne geçti. Yola çıktılar. Mustafa Kemal Paşa önde gidiyordu, yalnızdı. Arkasından Fevzi ve İsmet Paşalar geliyordu. Daha arkada kurmaylar, yaverler, görevliler, hizmet erleri, seyisler vardı.
Çevre yedekler ve geri hizmet birlikleriyle doluydu.
Ağır ağır Kocatepe’ye çıktılar.

Ve saat 05:30...
Saat 05.00’e doğru gün ışımaya, sis dağılmaya, Afyon’un kalesi ve dev tepeler yavaş yavaş belirmeye başladılar.
Herkesin Ankara’da sandığı Başkomutan Kocatepe’de, ordusunun başındaydı. Başıyla İsmet Paşa’ya işaret etti, İsmet Paşa Nurettin Paşa’yı uyardı. 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa telefonla kolordulara gerekli emri verdi.
Önce bir tek top sesi duyuldu, mermisi koca Tınaz Tepe’ye düştü. Sonra bütün toplar düzenleme (tanzim) ateşi için gürlediler.
05.30’da batarya komutanları zevk narası atar gibi emir verdiler:
“Ateş!...”
“Ateş!...”
“Ateş!...”
Ne Yunanlılar böyle yoğun, dehşet verici ateş görmüştü, ne de Türkler. Tepeler yanıyordu sanki. Cephanelikler ateş alıyor, kamyonlar uçuyor, toplar parçalanıyordu. Kocatepe bile zangırdıyordu.
Piyadeler hücum mevzilerine, tel örgülere doğru ilerlemeye başladılar.
Bu cehennemlik ateş 20 dakika sürdü. Bataryalar bu kez 10 dakika sürecek imha (yok etme) ateşine geçtiler. Siperleri ve gözetleme yerlerini dövmeye başladılar.
Başkomutan ateş planını, topların ustaca kullanımını çok beğenmişti. İsmet Paşa’ya birçok kez teşekkür edecekti.
Bazı tel örgüler topçu ateşiyle yıkılmıştı. Bazılarını da istihkamcılar ya da sabırsız askerler yıktılar. İmha ateşi sona erer ermez subaylar ve askerler, açılan gediklerden mevzilere, direnek merkezlerine daldılar.
Fırtına gibi esiyorlardı:
“Allah Allah... Allah Allah...”
Topçular ateşi ilerilere kaydırdılar. Top, makineli tüfek, el bombası, boru sesleri ve savaş naraları içinde, 06:45’te 5. Tümen Kalecik Sivrisini ele geçirdi. On dakika sonra 15. Tümen’in 38. Alayı’nın da Tınaz Tepe’yi aldığı haberi geldi.
...
Belen Tepe’nin ön yamacındaki yüksek ve sık çalılar, top ateşi yüzünden tutuşmuştu. Subaylar ve askerler hiç duraksamadan bu alevlere daldılar. Kimi yanarak şehit oldu, kimi alevlerin içinden ok gibi geçip siperlere, direnek merkezlerine girdi.
Saat 09.00’da 23. Tümen de Belen Tepe’yi ele geçirmişti.
Alınmaz, geçilmez, yarılmaz sanılan Afyon mevzilerinin en kritik yerleri tek tek ele geçiriliyordu. Şimdi bu başarıyı derinleştirip genişletmek gerekti.
Hava Bölüğü Yunan İhtiyat Kolordusu’nun düzeninde bir değişiklik olmadığını rapor etti. Bu iyi haberdi.
Sabah aynı saatte 2. Ordu’nun ve Kocaeli Grubu’nun yaklaşık 100 topu da ateşe başlamıştı.
Top ateşleri geri kaydırılınca, ilk hat birlikleri, karşılarındaki birlikleri yerlerinde tutmak için taarruza kalktılar. Gösteriş taarruzu olduğu için çatışmalar sert değildi. Ama Yarbay Salih Omurtak’ın komutasındaki 61. Tümen, ciddi bir atılımla cephesindeki güçlü Kazuçuran direnek merkezini ele geçiriverdi. Bu sonuç Yunanlıları duraksattı: Asıl taarruz yeri kuzey miydi yoksa güney miydi?
...
Asıl taarruz yerinin Afyon güneyi olduğu belli olmuştu. Trikupis yetişen 7. Tümen’i 1. Tümen Komutanı General Frangos’un emrine verdi. Yedekte bekleyen Albay Plastiras’ın alayını da 4. Tümen’i takviyeye yolladı. Yetmeyecekti bu. Çünkü cephedekiler, ‘dalga dalga ölüme yürüyen Türkler karşısında askerlerin zorlukla tutunduklarını’ bildiriyordu.
...
Demiryolu ve telgraf hatları, köylülerin de yardımıyla, birkaç yerden tahrip edildi. Birinci ve İkinci Yunan Kolordularının İzmir’le ulaşım ve haberleşmesi kesildi.
Saat 14.00’tü.
Başkan Vehbi Hoca, Başbakanı, ‘askeri durum hakkında açıklama yapmak üzere kürsüye davet edince’ Meclis’te bir kıpırdama oldu.
Ardahan Milletvekili Hilmi Bey şaştı:
“Allah Allah, ne var ki?”
Kara Vasıf Bey, “Belki bir köy almışızdır” diye güldü.
Rauf Bey kürsüye geldi. Heyecanını belli etmemek için kendini tuttuğu anlaşılıyordu.
“Efendim, uzun zamandır noksanlarını tamamlamakla uğraşan ordumuz , bu sabah taarruza geçmiştir...”
Alkışlar yükseldi.
“Allah başarı versin!”
“En yakın zamanda kesin zafere nail olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz eylerim.”
...
Durak Bey bağırdı:
“Biri dua etsin!”
Erzurumlu Nusret Efendi kürsüye yürüdü.


Bu gün şanlı,kesintisiz ve bir bütün olan tarihimizin çok önemli;kaderimizi değiştiren;biri geçmiş,diğeri çok yakın tarihimizin iki önemli olayını kutluyoruz.
Birincisi 26 ağustos 1071;Alpaslan Han,Bir Cuma günü bizana ordularını perişan ederek bu günkü yurdumuzun kapılarını ardına kadar açıp,bu cennet vatanı bize kalıcı olarak hediye ederken;
1922 de bir cumartesi günü;ölüm kalım mücadelesine girmek üzere,tamamı şehit olmaya and içmiş Türk ordusu kesin sonucu almak üzere yunana karşı büyük taarruzu başlatıyordu.
TARİHİMİZİN EN BÜYÜK ZAFERLERİNDEN İKİSİNİ YAŞADIĞIMIZ BU BÜYÜK GÜN YÜCE TÜRK MİLLETİNE KUTLU OLSUN!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Pzr Ağu 26, 2007 12:21 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Türk milletinin varlığı ve bağımsızlığı için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi ve kahraman ecdadımızı saygı, minnet, şükran ve rahmetle bir kez daha anıyor,Atatürk'ün önderliğinde girişilen kahramanlıklar ve fedakârlıklarla dolu Zafer bayramımız kutlu olsun.

ALLAH(c.c.) emanet olunuz

ALLAH (c.c.) TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (AMİN)
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (AMİN)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pts Ağu 27, 2007 8:16 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Zafer yürüyüşüne devam ediyoruz.Bu gün 27 ağustos.Büyük taarruzun ikinci günü.Bu gün cephenin yarılış ve Afyon un kurtuluş günü.
Şu çılgın Türkler den alıntıdır:
Alıntı:
Hepsinden önce en sağdaki Efe Kazım’ın 8. Tümeni sabahı beklemeden harekete geçti, saat 04.00’te, ateş etmeden sessizce ilerledi, süngü hücumu ile ilk Yunan mevzilerine girdi. Bu kesimdeki savunma sisteminin kilit noktası olan Kurtkaya direnek merkezini 04.30’da ele geçirdi.
23. Tümen, Yunan cephesinin gerisindeki Türk köyü Sinirköy’den (şimdiki adı Tınaztepe) geçerek kuzeybatıya doğru ilerleyecekti. Yamaçtan aşağıya inerken, tümen bandosu İzmir Marşı’nı çalmaya başladı.
Köylüler sevinç gözyaşları dökerek komutanların ellerini öpmeye koştular. Atlara, özengilere sarılıyor, kızlar askerlerin üzerine çeyiz bohçalarından
çıkardıkları mendilleri, çevreleri atıyor, kolonya serpiyorlardı.
...Tümen köyü hiç durmadan geçit, ovaya inip ilerledi. Saat 14.00’tü.
Tümen Komutanı Kolorduya şu raporu gönderdi:
“Sinirköy’deyim. Gazi Başkomutanımızı cephede görmediğinden bahseden Hacianesti’nin Sincanlı Ovası’nı dolduran perişan birliklerinin kaçışını seyrediyorum.”
8. Tümen’den bir alay saat 17.30’da Afyon’a girdi.
Halk yol boyunca iki yana ayran kazanlarını, su küplerini, börek ve ekmek kadayıfı tepsilerini, dilim dilim kesilmiş karpuzları, kavunları dizmişti.
Alay Komutanı iki bölüğü yangınları söndürmeye yolladı. Kalanlar durmadılar, yürüyüşlerini biraz ağırlaştırıp yiyerek, içerek, alkışlar, dualar arasında yürüdüler.
Dördüncü Kolordu’nun öteki üç tümeni de hızla tepelerden aşağıya, Afyon’un batısına iniyordu. Görevi Yunan tümenlerinin Dumlupınar’a çekilmesini önlemek ve rastladığı birlikleri imha etmekti. Pek az uyumuş, durmadan dövüşmüşlerdi. Ayakları yara içindeydi. Öğle yemeği yememişlerdi. Ama hiç savaşmamış gibi dinç ve neşeliydiler.
Zaferin sihriydi bu.

6 ay da yararlarsa ve 15 gün ellerinde tutarlarsa başarıdır diye rapor verilen cephe; tarruzun ikinci günü yarıldı.Afyon kurtuldu.
Taarruzun 2. günü 27 Ağustos BÜYÜK TÜRK MİLLETİNE KUTLU OLSUN!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Sal Ağu 28, 2007 6:20 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bu gün büyük taarruzun 3.günü 28 Ağustos.
şu çılgın Türkler den alıntıdır:
Alıntı:
Türkler 28 Ağustos sabahı erkenden düşman peşine düştüler.
...
23. Tümen yeni yola çıkmıştı ki 4. Yunan Tümeni’yle karşılaştı. Bu tümenin güneyini Albay Plastiras alayının koruması gerekirken, Plastiras emri dinlememiş, gece haber vermeden alayını alıp daha kuzeye gitmiş, 4. tümenin güneyini açık bırakmıştı.
23. Tümen hızla savaş düzenine girerek taarruza geçti. Baskına uğrayan 4. Tümen büyük kayıp vererek dağıldı. General Dimaras ertesi gün, yanında kalmış olan 500 askerle Trikupis’e sığınacaktı.

Yunan 4. Tümeninin mahvedilişinin yıldönümü.
BÜYÜK TÜRK MİLLETİNE KUTLU OLSUN!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
orhan3307
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Aug 03, 2007
İletiler: 241

İletiTarih: Sal Ağu 28, 2007 9:01 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:

Yunan ordusunu harem-i ismetimizde boğacağım

Büyük Taarruz’un olduğu günlerdeyiz. O günlere dair yazılanları içeren bir yazı olacak bugünkü yazım. Kılıç Ali Bey’in anılarından başlayalım (T.İş Bankası Yayınları):
“Gâzi Paşa da Refet Paşa’nın evindeymiş. Bizim Recep Bey’in evinde olduğumuzu haber almış. Yaver Muzaffer beni telefonla aradı. Kendilerine katılmamızı söyledi. Gâzi, gece yarısından sonra geldi, alkollüydü.
‘Vakit geç oldu. Oturmayacağım, gideceğim’dedi. Giderken beni, İhsan’ı ve Recep Bey’i başbaşa getirdi, ellerini omuzlarımıza atarak şöyle dedi:
‘Ben doğruca cepheye gidiyorum. Düşmana taarruz edeceğim!”
Hepimiz şaşırdık ve telaşlandık. İhsan Bey sordu:
‘Paşam, ya başaramazsan?’
Mustafa Kemal şu cevabı verdi:
‘Ne?.. Bir hafta içinde onları mahvedip denize dökeceğim!’
(...) Yapılacak taarruzdan hükümetten başka kimsenin haberi yoktu. Sabahleyin duyduk ki Gâzi kimseye haber vermeden sabaha karşı otomobiliyle Ankara’dan Konya’ya, oradan da Akşehir’e gitmiş. Herkes O’nun Çankaya’da vereceği ziyafeti beklerken, meğer o şimdi Kocatepe’de kurulmuş olan çadırın içinde, 26 Ağustos 1922 sabahı saat 5.30’da ordusuna taarruz emrini vermiş. “
Kılıç Ali Bey, anılarına şu notları da eklemiş: ” Gâzi, bir yıl önce Başkumandan seçildiği zaman Meclis kürsüsünden şöyle demişti:
‘Memleketimizi çiğnemek için topraklarımızı işgal eden Yunan Ordusunu harem-i ismetimizde boğacağım!’
Milletine verdiği sözü yerine getirmişti.
Yusuf Koç ve Ali Koç’un yazdığı “Tarihi Gerçekler Işığında Belgelerle Mustafa Kemal” (Kamu Birlik Hareketi Yayını) adlı kitaptan, Büyük Taarruza dair bazı satırları okuyalım şimdi de:
“O’nun Kocatepe’deki hâlini anlatan yaveri Muzaffer Kılıç ” 28 Ağustos’ta Kocatepe’de bizim topçu ateşimiz başladığı zaman, Mustafa Kemal: ’Ya Rabbi! Sen Türk Ordusunu muzaffer et... Türklüğün, Müslümanlığın düşman ayakları altında, esaret zincirinde kalmasına müsaade etme!’dedi. O anda gözlerinden birkaç damla yaşın süzüldüğünü gördüm.’ der.”
Ve Nazım Hikmet, ne güzel anlatır o günleri ve Mustafa Kemal’i:
“Sarışın bir kurda benziyordu/Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı/Yürüdü uçurumun başına kadar/Eğildi, durdu./Bıraksalar/İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak/ Ve karanlıkta bir yıldız gibi kayarak/Kocatepe’den Afyon Ovasına atlayacaktı.
Evet o “Sarışın Kurt”, atası Sultan Alparslan’ın, Malazgirt Ovası’nda Bizans’ı yenerek Anadolu kilidini açtığı günle aynı günde (özellikle o günde) başlattığı taarruzla, Yunan Ordusu’nu, Harem-i İsmetimizde boğdu. “İslam’ın son ordusunu galip etti” böylece. Ve Gâzi Paşa ölünceye kadar, Harp Okulu öğrencileri Kur’an’a el basarak yemin ettiler. İnönü devrinde Allah ve Kur’an ifadeleri çıkarıldı yeminden (Kaynak: Başbuğ Atatürk/Yusuf Ve Ali Koç ve Emin Pazarcı/Tercüman Gazetesi 22 Kasım 2004). O yemin metninin son cümleleri ile bitirelim yazımızı:
“Her zaman vazifesini, namusunu sever, özü ve sözü doğru ve gayretli bir asker olarak çalışmaktan başka bir şey düşünmeyeceğime; Cenab-ı Allah’ın kelamı olan Kur’an-ı Azimüşşan’a el basarak yemin ediyorum. Vallah ve billah.”


Cazim GÜRBÜZ

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=480
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 5 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1