Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Yildiray Cicek´ten
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 7. sayfa (Toplam 8 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Çar Şub 06, 2008 4:19 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

"Ülkücüler tahriklere karşı set olmalı"




MHP’nin toplumsal meselelerdeki çözüme dayalı öneri ve siyasi adımları, Türkiye’de birilerinin siyasal beslenme alanlarını daralttığı için, bu çevreler MHP’ye yönelik tahrik dolu eylem ve söylemlerini artırdılar.

Gazete ve televizyon köşelerinde, MHP’lileri tahrik ettikleri yetmiyormuş gibi, MHP teşkilatlarına bu çevrelerin beslemeleri tarafından açılan tahrik telefonları da senaryonun başka bir boyutu olmaktadır.

Hiçbiri MHP’ye oy vermemiştir fakat “Elimiz kırılsaydı, MHP’ye oy vermeseydik” diye başlayan tahrik telefonları ile MHP’nin de CHP gibi davranmasını bekleyen milletin değerleri ile kavgalı tuhaf tipler karanlık odalarda senaryolar yazmaktadırlar.

Geçtiğimiz günlerde böyle bir telefona bizzat ben de muhatap oldum… Muhatap olduğum bu telefon görüşmesine MHP Genel Başkanı Sayın Dr.Devlet Bahçeli’nin danışmanlarından değerli hocam Prof.Dr. Vedat Bilgin de şahit olmuştur.

O telefon görüşmesinde, güzel Türkçe konuşan ve doktor olduğunu söyleyen bir bayan, MHP’nin başörtüsü yasağını kaldırmasına adeta öfke kusuyor, İslam dininin Türk milletini gerilettiğini vurguluyor, sıkışınca hacca gittiğini de vurgulama ihtiyacı hissediyordu. Laiklikten, rejimden dem vuran bu bayan ne ilginçtir, MHP’nin başörtüsü yasağını kaldırma girişimini yerden yere vururken, AKP’yi başarılı, Recep Tayyip Erdoğan’ı karizmatik bulduğunu da söylüyordu… "MHP’ye oy verdim, şimdi CHP’ye geri dönüyorum" diyordu. Yani doktor olduğunu söyleyen bu bayan, tüm tuhaflıkları aynı anda vurgulama başarısı göstererek, bizleri tahrik etmeye çalışıyordu.

Bizim şahit olduğumuz bu tahriki, şimdi birçok Ülkücü ve MHP’li yaşamaktadır.

MHP üzerine yönelen bu tahriklerin farkında olan MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli, MHP teşkilatlarına bir genelge yayınlayarak, MHP’lilerin ve Ülkücülerin bunlara karşı dikkatli olmaları yönünde emir vermiştir.

MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli’nin yayınlamış olduğu bu genelgeyi her MHP’li iyi anlayıp, yorumlamalı ve çevresinde gelişen tahriklere karşı bunun ışığında tedbirini anlamalıdır.

MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli, 22 Temmuz seçimleri sonrası MHP yönelik yapılan saldırıların, tahlilini, sebeplerini, sonuçlarını bu genelde de öylesine isabetli ifade etmiş ki, hiç kimse bunlara itiraz edemez…

MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli, “Hiçbir çözüm üretmeden yapay bir gerilim ortamından beslenen bu siyasal hareketlerin dayanak yaptığı sanal çatışma süreci, Milliyetçi Hareket Partisi’nin parlamentoya girmesi ile son bulmak üzeredir.” tespiti ile MHP’ye yönelen saldırıların ana nedenini işaret etmektedir.

Çünkü MHP, gerilim mimarlarının elinden tüm malzemeleri teker teker almaktadır. AKP ve CHP, birbirini besleyen istismar malzemelerini, MHP’nin akılcı tavrı ile kaybetmektedir.

AKP istismar malzemelerini kullanma konusunda köşeye sıkıştığı için, MHP’nin tavrına uymak zorunda kaldı, fakat CHP ve benzeri çevreler ise gerilimden beslenen tavırlarında, malzemesiz kalacağı için MHP’ye karşı oldukça öfkeli davranmaktadır. MHP Lideri, bu durumu “Önce oluşturdukları ve sonra kısır kavgalarla beslendikleri ortamın ortadan kalkıyor olması, bu mihrakların eleştiri ve ithamlarının merkezine Milliyetçi Hareket Partisini yerleştirmelerine neden olmaktadır.” şeklinde oldukça doğru işaretlemiştir.

MHP’ye saldırı kampanyası başlatanların, aslında Cumhuriyet değerleri, rejim ve laiklik gibi hiçbir kaygısı yoktur. Tek kaygı ve düşünceleri, gerilimle beslenen siyasi ruhlarını tatmin edecek gelişmelerde MHP’nin de kendileri yanında yer almasını istemeleri, bu olmayınca, MHP’ye yönelik kin ve nefret tohumları ekmeye çalışmalarıdır.

MHP Lideri, yayınladığı genelgede “Maksatları, geçmişleri ve sabıkaları Türk milleti tarafından çok iyi bilinen mihraklar, sözde Cumhuriyetin bekçileri sıfatıyla Türk milleti ile hesaplaşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi karşısında son zamanlarda saflarını sıklaştırmışlardır.” cümleleri ile projektörü bunların üzerine tutmuştur. Projektör tutulan yerlere karşı dikkatli olunması, MHP’nin her türlü tahrikten korunmasını da sağlayacaktır.

MHP Lideri Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin, teşkilatlara yolladığı genelge içerisindeki 11 madde çok önemlidir…

MHP il-ilçe teşkilatları bu genelgeyi çoğaltarak tüm mensuplarına iletmelidir. Bu 11 maddenin her biri birbirinden önemli ve titizlikle uygulanmalı ve o konuda şuurlu davranılmalıdır.

MHP tabanı, MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli’nin Türkiye’nin haklı, gerçekçi ve akılcı politikaları etrafında bütünleşmiştir.

MHP tabanı içine “tahrik, taciz, dayatma ve telkinlerde” bulunarak fitne-fesat tohumları ekmeye çalışanlara karşı set olmanın zamanıdır.

MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli’nin genelgesini idrak edenler, zaten bu setin kurulmasında rol sahibi olacaktır.


Yıldıray Çiçek
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Şub 11, 2008 4:28 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

YALÇIN DOĞAN ACIYORUZ SANA



Zavallı ‘Sosyalist Yalçın Doğan’, MHP’yi kalemine bir doladı, kendisi kördüğüm oldu, şimdi ise işin içinden çıkamıyor…

MHP hakkında, her yazdığı yazının cevabını, hak ettiği bir şekilde alan Yalçın Doğan’a, bu köşeden şerefini kurtaracak, bazı sorular yöneltmiştik ve o konularla ilgili cevap beklediğimizi vurgulamıştık…

Kendi şerefini kurtaracak, cevapları vermeden-veremeden hala MHP’ye duyduğu alerjiyi köşesine taşımaktadır.

Yalçın Doğan, MHP ile ilgili bir önceki yazısında MHP yönetiminin ABD’nin istekleri doğrultusunda, Ülkü Ocakları yönetiminde değişikler yaptığı iftirasını atmış, rezil olacağı bir konuya dalış yapmıştı.

Aynen de rezil oldu, cevabını veremeyeceği yükün altına girdi.

Yalçın Doğan’a, kendisi hakkında yazdığımız bir önceki yazımızda şöyle seslenmiştik:

“MHP ve Devlet Bahçeli konusunda, tedaviye cevap vermeyecek şekilde ‘takıntılı ve alerjili' olan Yalçın Doğan, attığı iftiranın MHP ve Ülkü Ocakları'ndan tekzibini beklemeden, çok sıkı-fıkı dost olduğun ABD'lilerden bu konu ile gerçek bilgileri alıp, köşende yayınlamanı bekliyoruz... Eğer iddia ettiğin gibi ABD'nin istekleri doğrultusunda, MHP yönetimi bazı değişiklikler yapıyorsa, bunu ABD kanalıyla ispat etmezsen şerefin piyasada ayaklar altında sürünecektir... En haysiyetli yol, bunu ABD'li dostların aracılığı ile ispat etmendir. Bu çağrımızın cevabını köşende bekleyeceğiz... Bakalım şerefini kurtaracak mısın?”

Yalçın Doğan, bu çağrımızı yerine getiremedi. ABD’li dostları Yalçın Doğan’ın köşesindeki saçmalıklarına herhalde bir kılıf bulamadılar ki, Yalçın Doğan’ın şerefini piyasada ayaklar altına aldıracak bir durum ortaya çıktı.

Yalçın Doğan’ın iftiraları içinde muhataplardan biri haline getirdiği Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Alişan Satılmış da “Zırvanın Tevil Götürmezliği” başlıklı cevap yazısında “Ülkü Ocakları genel başkanlığı görev değişikliğini, ABD ile alakalandıranlar, asaleti anlayıp, algılamayacak kadar zavallı güruh taifesidir.” şeklinde ifade ederek Yalçın Doğan’ın şerefine(!) vurguda bulunmuştur.

Yalçın Doğan, iftiralarını ispatlayarak yada iftiraları hakkında MHP ve Ülkü Ocakları’ndan özür dileyerek şerefini ayaklar altından alabilir… Hala bekliyoruz…

Fakat Yalçın Doğan, bir pisliğini temizlemeden bir başka pislik üretimine geçmektedir.

Yalçın Doğan, geçtiğimiz günde “MHP ilk kez askere fiilen saldırdı” başlıklı bir yazı kaleme alarak, tahrike, fitneye ve o sosyalist aklı ile MHP düşmanlığına devam edeceğini gösterdi.

CHP zihniyeti ile MHP önüne gelen sözde emekli askerlere (sözde diyorum, çelenk koymaya gelenlerin çoğu kadınlardan oluşuyordu) gösterilen tepkiden yola çıkan Yalçın Doğan, bir yazar nasıl çirkefleşir örneğini köşesinde sergilemiştir.

MHP Lideri Dr.Devlet Bahçeli, bir gün önce tüm MHP teşkilatlarına genelge yayınlayarak, her türlü tahrik karşısında dikkatli olunmasını isteyerek, çeşitli uyarılarda bulunduğu halde, kadınların ardına sığınarak MHP binasını önüne "Tarifsiz Düş Kırıklığımızla." Yazılı çelenk bırakmak isteyen sözde emekli askerler, CHP zihniyeti ile adeta tahriki ateşlemeye çalışmışlardır.

Türkiye’nin gerçeklerinden bihaber olan, milli ve manevi değerlerden uzak duran sözde emekli askerler, dernekler madem CHP zihniyeti ile hareket ediyorlar, o zaman ellerini vicdanlarına koyup da, kendilerine sorsunlar…

“Bu çelengin yeri MHP mi, yoksa CHP mi olmalıydı?” diye…


Hele bu dernekler içinde adı geçen “Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği” var ki, bu ismi taşıyan derneğin başörtüsü konusunda CHP gibi düşünmesi insanın yüreğini acıtıyor…

Şehit ve gazi ailelerinin tamamına yakınının anası, eşi başörtülü iken, bu yasağa CHP zihniyeti yanında saf tutmak, insana tuhaf geliyor…

“Atatürkçülük, laiklik” adına hareket ettiğini söyleyenler, herhalde Atamızın sevgili anası, eli öpülesi Zübeyde Hanım, dirilip gelse, onu da Başörtülü olduğundan dolayı linç edeceklerdir.


Bu emekli askerlerden oluştuğunu söyleyen dernekler, MHP önüne "Tarifsiz Düş Kırıklığımızla" yazılı çelenkler bırakacaklarına, Deniz Baykal’ın PKK’lı Leyla Zana ve ekibini, cezaevinden çıktıktan sonra, CHP Genel Merkezi’nde “Eski Milletvekili arkadaşlarım” diye kucakladığında, daha bir-iki ay önce PKK’nın en büyük destekçisi,”Türk Ordusu buraya gelirse, Kuzey Irak’ı mezarlarını haline getiririz” diyen, Genelkurmay Başkanı Sayın Yaşar Büyükanıt’ın “Bu gruplar PKK’ya en büyük desteği veriyor. Onlarla neyi görüşürüm ben. Kuzeydekileri en iyi tanıyan kişi benim. Maalesef bu gruplar Türkiye aleyhine, hasmane sayılabilecek ifadeler kullandılar. Bunları kabul etmemiz mümkün değildir. İsteyen görüşür, ben görüşmem. İki nedeni var. Bir, adam PKK’yı terör örgütü olarak değil siyasi bir parti olarak görüyor; iki, tamamen destek veriyor.” şeklinde tarif ettiği Barzani ve Talabani ikilisine, Deniz Baykal’ın gönderdiği “sevgi açılımları” olduğunda, Deniz Baykal’ın CNN Türk’te yayınlanan Tarafsız bölge programına katılıp, “Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağını kaldırmaya destek vermekle kendimle iftihar ediyorum” dediğinde, CHP eski milletvekili Esat Canan’ın Şemdinli olaylarında, Türk Ordusunun komutanlarına, PKK söylemleri ile saldırdığında CHP’nin önüne gidip de, bir çelenk bıraksalardı, taşıdıkları sıfata daha çok layık olurlardı.

Ama bunların gerçek kaygısı, inançlı insanlarla uğraşmaktan başka bir şey değildir. Türk milletinin değil, artık CHP’nin askeri olmaya karar vermiş insanların, Türk Ordusunu baş tacı etmiş, Türk Ordusu’nun iyi gününde, kötü gününde hep yanında olmuş Milliyetçi Hareket Partisi’ne verecek akılları yoktur.

Kaldı ki, MHP önüne protesto için gelenlerin, “emekli askerlerle” ilgisinin olduğu da şüphelidir.

Şerefli Türk ordusunun, çalışanıyla, emeklisiyle her bireyi şerefli birer Türk evladıdır. MHP önüne gelip çelenk bırakmak isteyenler gerçekten “emekli askerler derneği” değil, o kisveye büründürülmüş bir takım odaklardır ki, davranışlarından ve her hallerinden belli oluyordu.


MHP Lideri Sayın Dr.Devlet Bahçeli, tüm Türkiye’yi ve Ülkücüleri bir gün önce uyarıyor ve sözde emekli askerler, bu uyarılara rağmen CHP zihniyeti ile tasarladıkları protestoyu MHP önünde yapmaya geliyorlar. Tamamen tahrik, tamamen kaşıma olayıdır bu…

Gelelim Yalçın Doğan’ın bu konudaki “MHP ilk kez askere fiilen saldırdı” tahriklerine…

MHP hakkında yazdığı her yazı sonrası, kalem namusunun seviyesizliği biraz daha belli olan zavallı Yalçın Doğan, MHP’nin önüne çelenk bırakanlara gösterilen tepki ile askerlerin ilgisini hangi zekâ ile bulduysa?

Yalçın Doğan, fitne-fesat ekecek ya, sanki rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’i çok severmiş gibi “Kudretli Albay Alparslan Türkeş’in can ciğer meslektaşları, emekli askerler.” diye yazısının içine cümleler serpiştiriyor.

Türk Ordusu’nun şerefli rütbesini taşıyan, hangi Türk askerine ya da TSK’nın kurumsal kimliğine hangi MHP’li, hangi Ülkücü tavır almıştır, yanlış bir şey yapmıştır.

O şerefli üniformayı, kışlada bırakıp, Türk Milletinin milli ve manevi değerlerinden uzak CHP zihniyetini tercih etmişse, MHP’nin de milletin değerleri yanında tavrını alması kadar tabii bir şey yoktur.

Hem Yalçın Doğan, sen hangi gün Türk Ordusu’nun kurumsal kimliği ile düşündüğü plan ve programların yanında yer aldın ki, Türk Ordusu ile MHP arasında fitne tohumları ekmeye çalışıyorsun…

Şemdinli olaylarında, Irak’ın kuzeyine yapılan operasyonlarda vb. birçok meselede, senin Türk Ordusu yanında yer almadığını bu ülkede bilmeyen mi var?

MHP’yi, AKP’nin koltuk değneği, işbirlikçisi olarak gösterip, MHP’nin üniversitelerde başörtüsü mağdurluğu yaşayan öğrencilere yönelik girişimini bahane ederek, MHP’ye linç kampanyaları başlatanlar, devletin kurumları ile karşı karşıya getirmeye çalışanlar… Kim yapıyorsa yapsın, bu en hafif tabiri ile alçaktır.

O sözde emekli askerler de, Yalçın Doğan gibi fitne-fesat tohumu eken yazarlara aldırmadan, eğer Türk milletinin milli ve manevi değerleri ile bütünleşmek, Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek değerlerine sahip istiyorlarsa, bir çelenk yaptırıp, CHP’nin önüne bırakmak için hazırlıklarını yapmalıdırlar.

O çelenkte de “Hiç yanıltmayan CHP” yazmalıdır.

Yildiray Cicek
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Per May 22, 2008 7:18 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ALINTI :

"HATIRLA TÜRK MİLLETİ"

akp iktidarının, rte'nin damadının patronuna kazandırdığı ATV'de "Hatırla Sevgili" isimli bir dizi yayınlanmaktadır.

Bu dizi, ATV Çalık Grubuna geçmeden önce yayınlanmaya başlamıştı. ATV, TMSF'nin elinde iken (yani yine iktidarın elinde iken) yayınlanmaya başlayan "Hatırla Sevgili" isimli dizi, yayına başladığı günden bu yana taraflı, tarihi hakikatlere aykırı, haini, teröristi kahramanlaştıran bir içerikle izleyiciye sunulmaktadır.

Diziyi iki-üç bölüm tesadüfen izledim ama bu diziyi sürekli izleyen okuyuculardan, sık sık bu dizi hakkında şikâyet almaktayım ve bu dizi hakkında görüşlerimi yazmam yönünde mailler, cep mesajlar gelmektekteydi.

İzlediğim iki-üç bölümde bile nasıl bir tarafgirlik anlayışı ile senaryosunun yazıldığını gördüm...

1980 öncesi olayları yanlı ve taraflı bir şekilde işleyen "Hatırla Sevgili" isimli dizide, Ülkücülere genelde katil, kavgacı, piyon, cahil insanlar imajı çizilirken, solculara mazlum, kahraman, duyarlı insanlar imajı verilmeye çalışılmaktadır.

İzlediğim bölümlerden birinde, Ülkücü genç ile Solcu genç aynı nezarette bir diyalog halinde oynatılıyor.

Ülkücü Genç komüniste "Satılmış komünistler, yaptığınızın hesabını vereceksiniz."deyince, solcu da Ülkücü'ye : Ulan kafanız bir şeye basmıyor, iki satır kitap okumayı bile bilmiyorsunuz, Başbuğunuzun 9 ışık saçmalığından başka bir b..k bildiğiniz yok!.."

Sırf böyle bir sahnede sergilenen diyalogda bile "Hatırla Sevgili" isimli dizinin düşüncesindeki saplantıyı anlamak mümkündür.

"Biz bu yanlı, taraflı saplantıyı anladık" derken, bize en büyük yardım, bu dizinin bu filmin senaristi Nilgün Öneş geldi. Bakın nasıl itiraf ediyor tarihi çarpıttığını...

Bu filmin senaristi Nilgün Öneş , kendisi ile yapılan röportajda "Hatırla Sevgili'de biraz fazla taraf olmadınız mı?" Şeklindeki soruya bakın nasıl cevap veriyor:
"Tarafsız olmaya çalışıyorum. Kendimi paralıyorum. Bütün görüşlere yer vermeye çalışıyorum. Geriye çekilip tepeden bakmaya çalışıyorum. Ama mümkün değil ki, ben bir tarafım. Amcam da dayım da İşçi Partisi üyesiydi. Onlarla aynı fikirde bir babanın çocuğu olarak benim çocukluğumdan beri bir görüşüm vardı. Diziye de bunu yansıttım tabii."

Zaten bu sözler üzerine, "Hatırla Sevgili" isimli dizinin yanlı, taraflı olmasının tartışılması zaman kaybı olacaktır.

Tartışılması gereken olsa olsa "Hatırla Sevgili"nin arasına ekleme yapılarak "Hatırla Yalancı Sevgili" olarak dizinin isminin değiştirilmesi olmalıdır.

Bazıları, bu dizi filme gelen "yanlı, taraflı, yalancı" yönündeki tepkileri "Ya nihayetinde bir film, olur böyle şeyler" şeklinde dindirmeye çalışmaktadırlar. Fakat bu dizi film, gerçekleri saptırmakta, teröristi, hainliği insanlarımıza örnek model olarak sunmaktadır. Yaşanan hadiseleri, olduğundan farklı gösteren, suçluyu-suçsuzu birbirine karıştıran, ideolojik saplantı ile iftiralar atan "Hatırla Sevgili" yalanların ekrana taşınmasından başka bir şey değildir.

Türkiye, 1980 öncesi, kimsenin bir daha istemeyeceği ve bu ülkeden yana olan herkesin "Allah o günleri bir daha göstermesin" dediği günleri, en acı yönleri ile yaşadı.

Emperyalizmin ahtapot gibi ülkeyi sardığı, vatanın "varoluş-yokoluş" mücadelesinin yaşandığı o günlerde, Ülkücüler "Ne ABD, Ne Rusya, Ne Çin, Her şey Türk tarafından, Türk'e göre, Türk için" sloganı ile fikri ve fiili mücadele verdi, bu konuda da çok büyük bedeller ödedi. O mücadele yıllarında binlerce şehit, binlerce gazi verdi.

Fakat, ‘Hatırla Sevgili'de hatırlatılmayan, Ülkücülerin yaşadığı ızdıraplar ve ödediği bedellerdir.

Tek yönlü, takıntılı ve alerji yüklü bir şekilde, Ülkücüleri suç toplama merkezi olarak gösteren solcular, medyada yer tuttukları günden bu yana, Ülkücülere her türlü iftirayı atarak, kamuoyunda "kötü adamlar" imajını verdiler, Ülkücülerin kahramanlıklarını ve kahramanlarını gölgelediler... Ülkücülerin medya alanındaki eksiklikleri ve propaganda alanındaki zayıflıkları, bu imajı çizenlerin çalışmalarını kolaylaştırmaktadır.

1980 öncesi, Komünist çeteler tarafından katledilen beş bine yakın şehidi olan,12 Eylül ihtilalinde dokuz tane yiğidini idam sehpasına şehit veren Ülkücü Harekete bu mağduriyeti kimler yaşatmıştır?

‘Hatırla Sevgili' dizisinde olduğu gibi, birçok propaganda alanında, Ülkücüleri sürekli katil olarak gösterenlere sormak lazım? Binlerce Ülkücü'yü şehit edenler, uzaylılar mıydı? Başka gezegenlerin yaratıkları mıydı, yoksa "Hatırla Sevgili" gibi dizilerde "masum, mazlum ve kahraman" olarak gösterilen komünistler miydi?

Ülkücülere tolerans, Ülkücülere torpil istemiyoruz sadece tarihi gerçekleri olduğu gibi topluma yansıtmanızı bekliyoruz... "Taraf olmadan yapamam, mümkün değil" diyen ‘Hatırla Sevgili'nin mimarlarından bunu beklemek de, herhalde zaman kaybı ve boş hayal olur.

Bu filmin senaristi Nilgün Öneş itiraf ediyor, ve diyor ki, "Ben İşçi Partiliyim, tarafsız olamam.." daha ne desin. Bu itirafı bilmeyenler için biraz açayım. 80 öncesi İşçi partisinin yayın organı Aydınlık, Ülkücüleri isim isim, ev adreslerini yayınlar, yayınladıkları isimler de hemen o gün ya da ertesi gün kahpe bir pusuyla şehit edilirdi. 1978'de Taksim'de 1 Mayıs Mitinginde 38 insanı katleden de Maocu teröristler olduğu bilinsin de Maocu-İşçi Partili olmak ne demek herkes anlasın. Bu işçi Partisinin öncesi de var tabi. Önceleri Behice Boranın TİKP (Türkiye İşçi Köylü Partisi), Türkiye'yi terör ve kamplaşma ile tanıştıran ihanet odağıydı. "Hatırla Sevgili" dizisinin senaristi Nilgün Öneş gibi bir İşçi Partiliden de başka türlü bir proje çıkmazdı zaten.

Gerçekleri saptırmada taraf olduğunu itiraf eden "Hatırla Sevgili" isimli dizinin en acı yönü de, konsept danışmanları arasında, Ülkücü şehidin kardeşi Mümtazer Türköne gibi bir ismin bulunmasıdır.

akp'li bir milletvekilinin kocası olan, "Diyarbakır'ın adı Amed (pkk jargonunda Diyarbakır'a verilen ad) olabilir. Eğer Kürtlere onurlarıyla, kendilerini eşit hissedecekleri bir siyasal atmosfer sunarsanız, onlar da kendilerini bu ülkenin tamamına ait hisseder." şeklinde uçuk-kaçık fikirlerin sahibi olan Mümtazer Türköne, bu dizinin danışmanlığını yapıyorsa, o filmden nasıl bir hayır beklenebilir?

‘Hatırla Sevgili'nin senaristi Nilgün Öneş , "Ben bir tarafım" diyerek durduğu noktayı bildiriyor. Ya Ülkücü şehidin kardeşi olan Mümtazer Türköne necidir? Ülkücü olmadığı fikirlerinden bellidir.

Yeni düşüncelerine bakınca ya pkk'lı, ya akp'li dememiz gerekiyor herhalde? Zaten, akp'yi savunacağım diye, saçmalamanın her çeşidini fikir diye ortaya koyuyor.

Bazıları, bu tür dizi fırsatlarını, geçmişin muhasebesini yapmak, yaşanan acı günlerden ders çıkartıp Türkiye'yi yaşanacak yeni badirelerden kurtarmak için değil, yine kutuplaşma ve çatışma yarattıracak senaryolar peşinde koşmaktadırlar. Taraf olmaları, diğer tarafa haksızlık olarak yansımaktadır.

1980 öncesi mücadelelerde, komünistlerden daha çok Ülkücüler öldürülmüştür, hal böyle iken komünist çetelerin cinayetleri görülmeyip, neden tek suçlu Ülkücüler ilan edilmektedir? İdam sehpasında şehit edilen 9 Ülkücü yiğit, kahraman değil de, nedir? Fikir olarak sırtını Rusya'ya ve Çin'e dayamış komünistler kendi ideolojisinin kahramanı ise, tek sevdası vatan, millet, bayrak ve din olan Ülkücülerde, Türkiye'nin gerçek kahramanlarıdır.

Ellerinde Kuran-ı Kerim ve Türk bayrakları ile idam ipine doğru yürüyen Ahmet Kerse, 31 Ocak 1983, Gaziantep Cezaevi'nde idam edildi. Ali Bülent Orkan, 13 Ağustos 1982, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde idam edildi. Cengiz Baktemur, 2 Mayıs, 1982, Elazığ Kapalı Cezaevi'nde idam edildi. Cevdet Karakuş, 4 Haziran 1981, Elazığ Kapalı Cezaevi'nde idam edildi. Fikri Arıkan, 27 Mart 1982, Mamak Askeri Cezaevi'nde idam edildi. Halil Esendağ, 5 Haziran 83, İzmir Buca Cezaevi'nde idam edildi. İsmet Şahin, Paşakapı Cezaevi'nde idam edildi. Mustafa Pehlivanoğlu, 7 Ekim 1980'de ve Selçuk Duracık, 5 Haziran 1983'te idam edildi...

Komünistler idama giderken intihar etmek isterlerken yakalanmış, Ülkücüler ise namazlarını kılıp, Kuran-ı Kerim sesleri, tekbirler eşliğinde şehit olmaya yürürken, düğüne gider gibi, kahramanlaşarak gitmişlerdir. Her Ülkücü şehidin hayatı destan gibidir. İdam edilen Ülkücülerin, idam anları asil duruşun, en mahzun fotoğrafıdır.

Ülkücüler, bu ülkenin gerçek garibanı, gerçek mağduru, gerçek mazlumu, gerçek kahramanıdır.

İdam edilen şehitlerden Halil Esendağ'ın yaşadıkları yürek parçalayıcıdır. Kefen parası olmayan Halil Esendağ için yirmi kişi bir araya gelir ama o kefen parası yine bulunmaz. Sonra Ülküdaşlarının birinin nevresiminden Halil Esendağ için kefen yapılır... Halil Esendağ böyle şartlarda şahadet şerbetini içiyor.

İdam edilen şehitlerden Cengiz Baktemur, idam vakti gelince müsaade isteyip sabah namazını kılıyor, idam gömleğini giyip, darağacına doğru yürüyor. Cellâtlar son arzusunu soruyor. "Bir bayrak ve Kur'an-ı Kerim istiyorum" diyor. Kuran-ı Kerim getiriliyor. Öpüyor üç defa başına koyuyor. Küçük de bir bayrak getirmişlerdi. Bayrağı göğüs hizasına kadar kaldırıyor, ileri doğru uzatıyor ve "Ey benim şerefli bayrağım, Ben seni dalgalandırmak için çok mücadele ettim ama gücüm yetmedi" dedikten sonra öpüp başına koyuyor ve şahadete ondan sonra yürüyor...

Diğer şehitlerimizin hepsinde buna benzer manzaralar, buna benzer duygu yüklü anılar yaşanmıştır...

Komünistlerin mektuplarını yayınlayarak, duygusallık oluşturmaya çalışanlar, Ülkücü şehitlerin okuyan hiç kimsenin gözyaşlarını tutamayacağı mektuplarını neden yayınlamazlar?

Ülkücünün aşklarını, sevdalarını niçin görmek ve göstermek istemezler?

Okuyun bakalım yiğitler yiğidi Mustafa Pehlivanoğlu'nun anasına ve babasına yazdığı mektubunu... Vatan sevdalısı, bayrak sevdalısı, millet sevdalısı, din sevdalısı olupta gözyaşlarını tutabilecek var mı?

"Sevgili anneciğim ve babacığım, sizler beni bu yaşa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz. Benim sizlere karşı işlemiş olduğum hataları ve suçlarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar Cenab-ı Hakkın ve Onun Resulünün, Yüce Peygamberimizin yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu çekeceğiz. Ben de kardeşim Haydar gibi bir an önce Allah'ın huzuruna çıkacağım. Eğer benim günahım varsa Cenab-ı Allah'ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allah'tan bulsunlar. Şunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır.
Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın. Anne, sizlerle helalleşmek isterdim, fakat olmadı. Hakkım varsa, hepinize helal olsun, siz de helal edin.Son olarak, abime, yengeme, yiyenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini dilerim. Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı Allah'ın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını dilerim.

Oğlunuz Mustafa/7 Ekim 1980


Vatan, Millet uğruna korkmadan,ardına bakmadan darağacına bile düğüne gider gibi giden Ülkücüler, katil, korkak.... ama asılarak idam edilmekten korktuğu için defalarca intihara girişen, Sovyetler ve Çin adına her türlü eylemi yapan, banka soyan, namaz kıldığı için anasını, babasını kurşunlayan, özkardeşlerine Moskova ve Pekin adına kurşun sıkan Komünistler... Kahraman... Öyle mi? Sorun Yaşar Kemal'inize. Sizin kahramanlaştırdığınız o kişiler "Kaç kere, niye intihara kalkışmışlar?", o söylesin.

Şerefli bir Türk, kendi bayrağı dışında bir bayrak taşır mı?

Söyleyin o zaman sizin o kahramanlaştırdıklarınız neden Sovyet-Çin bayrağı sallıyor, neden Mao-Lenin-Marks posterleri taşıyordu? Hangi şerefli ve kahraman insan başka milletin bayrağını taşır, hangi şerefli Türk kendi büyükleri dururken Mao-Lenin-Marks posteri taşır?

Sizin o kahramanlaştırdıklarınız Sovyet-Çin hatta Arnavutluk bayrağı taşıyıp duvarlara İnsanlık suçlusu Mao-Lenin-Marks fotoğrafları asmadı mı?

Ülkücülerin elinde yüreğinde Türk Bayrağı, Türk Büyükleri dışında başka bir sevda mı vardı?

Taraflı, yanlı, saplantılı, yalancı olan ‘Hatırla Sevgili'den bunları hatırlamasını beklemiyoruz... Biz sadece vicdan sahiplerine sesleniyoruz. Ve "Hatırla Türk Milleti" diyoruz...


Hatırla senin için mücadele veren yiğitleri, hatırla senin için şehit olanları, hatırla senin için gazi olanları, hatırla senin için bedeller ödeyenleri...

Hatırla bu ülkeyi Rusya'ya, Çin'e köle yapmak isteyenleri, hatırla emperyalist fikirleri Türkiye'ye salgın hastalık gibi yaymaya çalışanları, hatırla bu ülkeyi Halklara bölmeye çalışanları, hatırla milli ve manevi değerlere kin ve nefret kusanları...

Eğer o günleri hatırlarsan kim kahraman, kim hain o zaman daha iyi anlayacaksın...

Tarih, Ülkücüleri her konuda haklı çıkarmıştır.

Ülkücülerin fikirlerinin haklılığı bugün, o günlerde komünist çizgide bulunan birçok solcuyu milliyetçi çizgiye getirmesinden anlaşılmaktadır.

Bugün birçok solcu milliyetçi reflekslerle, Türk bayrağı dalgalandırmaktadır.

Bu Türkiye adına çok büyük kazançtır. Biz bundan kompleks değil, mutluluk duyarız...

Tarih gerçekleri bağrında saklamaktadır. Propaganda araçlarını kullananlar, ideolojik düşmanlık için değil, gerçekleri öğretmek için çaba vermelidir.

En başta da "Hatırla Sevgili" dizisindeki saplantılı ve taraflı ruh hali kendini düzeltmelidir....




Yıldıray Çiçek / www.yildiraycicek.com
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
sinan37
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 17, 2006
İletiler: 558
Şehir: Kastamonu

İletiTarih: Pzr May 25, 2008 9:29 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

BU YAZIYI İYİCE EZBERLEYEREK BU HAFTA KASTAMONUYA GELECEK VE SÖYLEŞİYE KATILACAK OLAN HATİRLA SEVGİLİ DİZİSİ OYUNCULARINA KARŞI BİZZAT SÖYLEYECEĞİM.


İZLEMEDİĞİM FAKAT MECBUREN HABERDAR OLDUĞUMUZ BU DİZİNİN AKPNİN KANALINDA YAYINLANMAYA DEVAM ETMESİ VE NE YAZIKKİ BEN ÜLKÜCÜYÜM DİYE GEÇİNEN BAZI ASALAKLARIN HALA AKPYİ DESTEKLEMESİ VE İÇİNDE YER ALMASI KADAR KOMİK BİR DURUM YOKTUR.

SÖZLERİNE DEVLET BEYE VE MHPYE SÖVEREK BAŞLAYAN 57.HÜKÜMETE LANET OKUYAN FAKAT BUGÜNGÜ İKTİDARA LAF SÖYLETMEYEN AKIL FUKARALARINA ALLAH BİR AN ÖNCE AKIL FİKİR VERSİN..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Pts Haz 23, 2008 9:05 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

BEDENİ BURADA, BEYNİ BAŞKA YERDE!

Yaklaşık sekiz yıldır Ortadoğu Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapıyorum.

Yazılarımızın beğeneni var, beğenmeyeni var… Üslubumuzu takdir eden var, etmeyen var… Yazılarımızdan dolayı, kimi övgü mesajları, kimi kızgınlık mesajları atıyor, kimileri de bir trilyona ulaşan tazminat davaları açıyor.

Herkes, yazılarımıza bakış açısında özgürdür. İnsan bir saftadır, o safın halet-i ruhiyesine göre yazılarımıza kendince anlam veriyor. Bu gayet normaldir.

Samimi bir şekilde, durduğu yere göre tepki veren kişilere sözüm yok… Ben, karşı çıktıklarıma yazı yazmışımdır, beni eleştiren kişide o karşı çıktıklarımın yanında aynı duygu ve düşünceyi savunuyordur, o adam beni haklı yahut haksız eleştirebilir.

Benim asıl sözüm aptallara, asıl sözüm Türkiye'de, dünyada ve çevresinde ne oluyor, onu anlamadan yazıları eleştirmeye kalkan düşünce özürlü kişilere…

Adam, hayatında bir kitap okumamış, günlük gazete takip etme anlayışı yok, olayları değerlendirip, onları algılayıp, yorumlama kapasitesinde değil, birde düşünce zafiyetine rağmen, senin safında olduğunu söylüyor ama en aptalca yorumları yaparak, yazılarını eleştiriyor.

İşte bunlar, düşmandan daha zararlı bir şekilde, motivasyonunu bozan tiplerdir.

Düşmanla mücadele etmek, onların eleştiri ve yorumları sana şevk, heyecan ve azim verirken,"senin safındayım" diyen düşünce özürlülerin eleştiri ve yorumları, senin mücadele ruhuna vurulmuş darbe olmaktadır.

İçimize sızdırılmış tipler desen, kimse bu zekâ düzeyinde yorum ve eleştiri yapanları, bize de zarar verir diye kullanmaya kalkmaz… Yada uzaktan kumanda ile idare ediliyorlar.

Bunlar kendi hallerinde, kendi hayal âlemlerinde, bir dünya kurmuşlardır, sen ne yazarsan yaz, takıntıları o yazılanlara karşı çıkmayı bir görev olarak algılamaktadır. Takıntıları öyle bir haldedir ki, sırf karşı olma durumlarını meşrulaştırmak için, saflarında olmadıklarını söyledikleri kişilerin davranışlarını, stratejilerini, tezgâhlarını bile savunabilmektedirler.

Karşı çıktıklarımızın, siyasi ikiyüzlülüğünü ve sahtekârlıklarını ispatlarsın ama bunlara göre, o ikiyüzlülükler ve sahtekârlıklar başarıya giden yoldur. Toplumu kandıran ve aldatanların gerçek yüzünün topluma gösterilmesini sağlamakta olan ve en ufak ayrıntıyı kaçırmamak için uğraşan bizleri "Bunları yazıyor ve gösteriyorsunuz da toplum size mi destek veriyor?" diye küçümsemeye çalışmaktadırlar.

Mücadele ettiğiniz insanlar, her türlü yalan ve iftira ile bu toplumu kandırıyor, taraftar topluyor, biz gerçekleri anlatmaya çalışınca, suçlu oluyoruz. Bizi, kim suçlu kılıyor,"senin safındayım" diyen tipler…

Böyle bir rezalet, böyle bir anormallik olabilir mi? Maalesef oluyor ve bize gelen e-maillerden, cep mesajlardan, telefonlardan bu durumu sık sık yaşıyoruz. Kimi de, en yakından bildiğin ve tanıdığın insanlar olunca, kan beynine sıçrıyor.

Bedeni senin safında ama beyni senle olmayan tiplerle başarı yakalamak, hedefe varmak mümkün mü?

Senin, karşında siyasi ve fikri mücadele yaptıklarının sahtekârlığını meşru gören, senin onlar karşısında ortaya çıkardığın doğrularını küçümseyen kişiler, karakter ve akıl sağlığı konusunda, tedaviye muhtaç değil de nedir?

Bedeni ile yanımızda bulunan bunlar, beyni ile bize saldıran düşmandan daha tehlikelidir.

Ne yazarsan yaz, bunlar karşı çıkışlarına muhakkak bir kılıf bulmaktadır.

Geçen bunlardan birisi, Recep Tayyip Erdoğan'ın sık sık köşemde kullandığım "Haçlı Cübbe" giymiş,"Yahudi Cesaret Ödülü" alırken çekilmiş fotoğraflarına dair yorumda bulunmuş ve demiş ki: Yazılarınızda sürekli bu resimleri, kullanıyorsunuz, bu resimler, bir şey ifade etmez.

Bizler, o resimleri, İslam dinini kullanarak, toplumu aldatan insanların gerçek yüzünü göstermek için sembol olarak sunuyor ve içini dolduruyoruz.

"Haçlı Cübbe" giyip, Haçlı projelerde görev alanları deşifre etmek, bu toplumda itibarsızlaştırılıyorsa, bunu basit göstermeye çalışıyorlarsa, bunu yapanların milli ve manevi değerlerle sorun yaşadığı anlaşılıyor.

Hele birde mücadele ettiğin kişiler, İslam dinini kullanarak, Türkiye'nin her kurumunu ele geçirip, Batı'nın Hıristiyan ve Yahudi inanışları ile oluşturduğu projelere hizmet ediyorsa, bu durum en çok mücadele edilmesi gereken durumdur. Propaganda tekniğinde, tekrarın tekrarı çok önemlidir. Bizde İslamla alakası olmayan kişileri, bu tekrarla topluma anlatarak, bu ülkenin değerlerini koruma mücadelesi veriyoruz. Allah'ın ayetlerini Batı istedi diye kaldıran, Müslümanlara vahşet uygulayanları destekleyen ve hatta onlar için dua eden, İslam'a ve yüce peygamberine saldıran ve alçakça iftira eden Papa'ya muhabbetle karşılamalar yapan ve yüce Allah'ın "Aldatan, sizi Allah ile aldatmasın" uyarısı ile tarif ettiği tiplere karşı mücadele yapmamızı anlamayanla, ne işimiz olabilir?

Arka plan okuması yapamayan, stratejik mücadeleyi göremeyen, oynanan oyunları idrak edemeyenler, sadece motivasyonumuza külfet olmaktadır.

Mücadele ettiğiniz kişiler, bir fotoğraf karesi yakalayınca, bunu siyasi ranta çevirmek ve siyasi düşüncesinde kullanmak için her türlü iftiralarla saldırıyor bu başarı oluyor, biz gerçekleri en ince ayrıntısına kadar yazıyoruz, muhataplarından "çıt" çıkmıyor, senin safında olduğunu söyleyen düşünce özürlüler, çokbilmiş edasında senin yazılarını eleştiriyor.

Yine hatırladığım kadarıyla bunlardan biri diyordu ki: Recep Tayyip Erdoğan'ın sürekli "Sayın Öcalan" ve şehitlere "kelle" demesini,"Kürdistan'dan gelen haberler bizi mutlu ediyor" demesini, "Türkiye,36 etnik kökenden oluşan mozaiktir" demesini,"Türkiye, Türklerindir" demek alçaklıktır" sözünü, PKK'ya ait olan kavramlarını kullanmasını, BOP Eşbaşkanı olmasını niye yazıyorsun, bunlar toplumda tutmaz, bunları yazdığın yazılar saçma oluyor, yazma boşuna…

Eğer, Recep Tayyip Erdoğan, bu toplumda yapılan anketlerde "en milliyetçi lider" seçiliyor, bizde bu toplumu aydınlatmak için, bunları yazıyor ve "senin safındayım" diyen bu yazdıklarımıza karşı çıkıyorsa buradaki tuhaflıkları herkes görmelidir.

Eğer, AKP bu ülkede %47 oy alıyorsa, AKP'nin bu yönünün halktan gizlenmesi sonucu olmuştur. Bize de, adeta "sende gizle" diyenler yüzünden olmuştur. Ortada milli ve manevi değerlerle yapılan sömürü ve aldatmayı yazmak, tespit etmek fikri mücadelenin en önemli unsurudur. Gel de bunu o düşünce özürlülere anlat…

Yine bunlardan bir tanesi diyor ki: Aysun Kayacı'nın "Benim oyumla, çobanın oyu eşit olmaz" sözü ile başlayan tartışmalarda sen niye yazı yazıyorsun, böyle saçmalık olmaz.

Yazının içeriği hakkında aklı basmıyor. Sadece Aysun Kayacı'nın isminin yazıda geçmesi onu ilgilendiren… Adam demiyor ki,"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, AKP'nin tüm yetkilileri Aysun Kayacı'ya "Halkı aşağılıyor" diye laf yetiştirmeye çalışıyor, kongrelerinde bile Aysun Kayacı'ya gönderme yapan gösteriler yapıyorlar, AKP medyası manşetlerden taarruza geçiyor, demek ki burada bir oyun oynanıyor, AKP özellikle bu konunun üzerinde duruyor ondan bir yazı yazılma ihtiyacı duyuldu" diye…

Yazıda ne yazmışız, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde halka en çok hakaret eden AKP iktidarının, Aysun Kayacı'nın sözleri üzerinden siyasi prim sağlamaya yönelik maskesini düşürmüşüz. AKP'nin oyununa çomak sokmuşuz mesele bu, ama onu anlayacak zekâ olsa zaten, böyle bir eleştiri ile karşına gelmez…

Yine bunlardan bir tanesi diyor ki: Kurtlar Vadisi dizisi hakkında niye yazı yazdın, ne önemi var ki?

Ekranlara milyonlarca insanı toplayan bir film, eğer AKP gibi mücadele edilmesi gereken bir iktidar tarafından, siyasi menfaatleri için dönüştürülüyor, geçmişte onların politikalarına sıkıntı yaratırken, şimdi onların politikalarını, o ekran başına toplanan milyonlara propaganda olarak sunuyorsa, burada yapılan tahlil sadece toplumun bilgilendirilmesine dayalıdır. Ben yazarken, konuyu önemsiz görenler, AKP iktidarı bu filmin diğer bölümlerini yasaklamak için her yolu deneyip, yasakladığındaki mantığı bana açıklayabilir mi? Milyonları etkileyen bu film ben yazınca önemsiz oluyorsa, tek başına iktidar olmuş bir iktidar, niçin PKK terörünün ilişkilerini ve gerçek yüzünü işleyecek bölümlerini niye yasakladılar? Madem o kadar önemsiz bir film idi de, niçin AKP kendi propagandasını yaptırmak için, filme her manada el attı?

Eleştiren yazı da geçen bir tane cümleye yorum yapamıyor, filmi niye AKP açısından eleştirdin diyor.

Yani bu örnekleri o kadar uzatabiliriz ki, sayfalar almaz. Her olayda, her konuda aynı tavrı gösteren bu düşünce özürlüler, bir türlü gerçekleri göremeyecek kadar takıntılı haldedirler.

Düşmanın dahi kendini bu konularda savunamıyor ama bu tipler onları rahatlatmak adına bin türlü kılıf bularak yazılara anlam yüklüyor.

Bunlar varken, düşman müdahalesine ne gerek var…

Zaten, anlamaları gerekenleri anlasalar, düşmanın başarı sağlaması mümkün mü?

Fikrimiz haklı, zikrimiz haklı…

O halde önce içimizde sağlıklı düşünme zamanıdır. Sadece bedeni ile yanımızda olana değil, aynı zamanda beyni ile yanımızda olanlarla yolumuzda yürüyeceğiz…

Türkiye'de yaşanan her türlü siyasi, sosyal, kültürel olayları milliyetçilik bakış açısından en sert ve net bir şekilde değerlendirmeye devam edeceğiz… Rahatsız olanlara duyurulur.


YILDIRAY ÇİÇEK
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
poyraz58
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 03, 2004
İletiler: 17
Şehir: TÜRKİYE / SİVAS/koyulhisar/ortakent

İletiTarih: Sal Haz 24, 2008 10:46 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ARKADAŞLAR YILDIRAY ABİ GERÇEKTEN DAVAMIZIN SUSMAYAN SESİ ALLA RAZI OLSUN AMA BAZI YAZILARI VARKİ HEP AYNI CÜMLELERE AYNI KONULAR VE AYNI RESİMLER BUNLARI BIRKIP DAHA FAZLA ARAŞTIRMASI GEREKİYOR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.

SELAM VE DUA İLE
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Sal Haz 24, 2008 11:32 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

poyraz58 demiş ki:
ARKADAŞLAR YILDIRAY ABİ GERÇEKTEN DAVAMIZIN SUSMAYAN SESİ ALLA RAZI OLSUN AMA BAZI YAZILARI VARKİ HEP AYNI CÜMLELERE AYNI KONULAR VE AYNI RESİMLER BUNLARI BIRKIP DAHA FAZLA ARAŞTIRMASI GEREKİYOR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.

SELAM VE DUA İLE


Tarih tekerrürden ibarettir...

Türk Milletinin de basindaki belalar yaklasik ayni. Hele akp ihaneti göz önünde dinamitlerle gelecegimize ipotek koymus. Bunu yüce Milletimize en sade dilden anlatmaya calisan Yildiray baskanimiza sükranlarimizi sunuyoruz..


Kendisinin takipcisiyiz. Son zamanlarda üzerine kampanya baslatilan baskanimizin yaninda olmaktan gurur duyuyoruz. Bu kampanyaya tek yumruk halinde karsi durmaya devam edecegiz.

TANRI TÜRK´Ü KORUSUN VE YÜCELTSIN
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
poyraz58
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 03, 2004
İletiler: 17
Şehir: TÜRKİYE / SİVAS/koyulhisar/ortakent

İletiTarih: Sal Haz 24, 2008 1:45 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

BİZDE HERZAMAN YANINDAYIZ TABİKİ AMA DAHA ŞEFFAT YAZILAR YAZMALI DİYE DÜŞÜNÜYORUM
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
hasan1299
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Oct 25, 2005
İletiler: 806

İletiTarih: Sal Haz 24, 2008 7:12 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

yıldıray çiçek i uzun süredir takip ederim çok güzel konularda yazılar yazıyor başkalarının göremedikllerini görüp kaleme alıyor korkmadan yılmadan cesaretiyle herkese için yazı yazabiliyor.ben onu bu cesaretinden dolayık utluyorum.bir ülkücüyede korkmadan davasına hizmet etmek yakışır zaten yolu açık olsun.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Sal Haz 24, 2008 7:59 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

poyraz58 demiş ki:
BİZDE HERZAMAN YANINDAYIZ TABİKİ AMA DAHA ŞEFFAT YAZILAR YAZMALI DİYE DÜŞÜNÜYORUM


Daha ne kadar seffaf, dana ne kadar acik yazsin?

Genelleme bir cevap bu. Begenmediginiz yönünü yazin, biz de bilelim.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
hilalugruna1
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Apr 18, 2008
İletiler: 178
Şehir: ERGENEKON

İletiTarih: Per Haz 26, 2008 9:53 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ortadogu gazetemizin birbirinden degerli yazarlarindan biride Yildiray cinar,dir valla kimse kusura bakmasin her yazizi tabiri caiz ise tam onikiden ,ALLAH razi olsun biz ülkdaslarinin duygularina tercüman oluyor ,durmak yok asil vatan evlatlari yola devam ,yolunuz acik olsun ,ufkumuzu genisleten yazilariniza DEVAMMM:
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Pts Ağu 18, 2008 8:46 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

% 47 HAYDİ PAMUK ELLER CEBE

akp'nin siyaset felsefesinde "Para herşeyi yapar diyen, para için herşeyi yapar" sözü çok geniş bir yer kaplamaktadır. Siyasetlerinin hangi cephesi olursa olsun, akp için herşey paraya endekslenmiştir. akp'li yöneticileri baştan sona, enine-boyuna değerlendirin, para onlar için en önemli unsur olmuştur. Devlet yönetiminde para konusunda zaaflarını birçok kere göstermişlerdir. Özel harcamalarında, siyasi alandaki harcamalarında ve kazanımlarında para konularında hiçbir titizlikleri yoktur.

Paranın adı geçen her yerde akp muhakkak bir şaibeye bulaşmaktadır.

"Babalar gibi satmak-almak" akp'nin siyasette en köklü anlayışıdır.

"Herşey Türkiye için" sloganlarının röntgenine baktığınızda temelde "Herşey Para için" anlayışının olduğunu çok rahat görebilirsiniz…

Para-pul işleri akp'nin en kabiliyetli olduğu alandır. Para nasıl kazanılır, para nasıl harcanır, kısa zamanda köşe nasıl dönülür... bunu en iyi akp'den öğrenebilirsiniz.

akp, devlet hazinesini parti hazinesi gibi kullanırken ve harcadıkları paranın hesabını veremezken, şimdi de Anayasa Mahkemesi'nin Hazine yardımının yarısını kesmesini nasıl telafi edeceğine dair çözüm yolları arıyormuş?

Halkın parasını, siyasi menfaatleri için kullanan akp, kesilen hazine yardımını yine halktan toplamak için kampanya hazırlığına soyunmuş…

Konuyla ilgili, Hazine cezasından hemen sonra açıklama yapan Mali İşler Başkanı Bülent Gedikli, "Sadece milletvekillerinden değil vatandaşlardan da belirli miktarda yardım toplayabiliriz. MYK öyle bir karar alırsa bir bağış kampanyası da yapabiliriz. Partiye bağışların önemli katkısı olacaktır" demişti.

Bülent Gedikli, bu işin takipçisi olmuş ve MYK toplantısında, partililerden "biz destek verelim" taleplerini geldiğini hatırlatarak "Başbakanım bu taleplere ne cevap verelim" diye soru yöneltmiş, rte de "Böyle para toplanabiliyor mu?" diye sormuş, Gedikli de "Yasal bir engel yok" diye cevaplamış…

Şimdi SMS kampanyası ve bankaya hesap numarası açılması gibi alternatif arayışlar içindeymişler...

Kolay gelsin, ne diyelim akp para işlerinde hep dört ayağı üzerine düşme uzmanıdır.

Aslında akp için kesilen 23.3 milyon (eski trilyon) miktarındaki para, çerez parası bile değildir onlar için…

Belli ki, ona bile yürekleri yanıyor, halktan geri toplamak için yardım kampanyası peşine düşüyorlar.

Siyasette mağduru oynayıp, siyasi dilenciliği bugüne kadar çok iyi sergilemiş olan akp, bu yardım kampanyalarında da başarı ile çıkacağından asla şüphemiz yoktur.

akp için paraya ulaşacak yol ve yöntemler deyin, geriye çekilin, gerisini o en iyi şekilde halledeceklerdir.

akp, Türk siyasi hayatında para ile en çok anılan partilerin başında gelmektedir. Paraya tapma anlayışları, Türkiye'de paraya tapınma manzaralarını da ortaya çıkarmıştır.

Hesabı verilemeyen harcama hesapları, her gün bir yolsuzlukta isimlerinin yer alması, devletin bütçesini siyasi menfaatleri için har vurup, harman savurmaları, akp'nin birçok yöneticisinin paraya olan özel ilgisi akp'nin aslında kendi için sadece paranın bir değer olduğunu göstermektedir.

%47 oy almış (nasıl aldığı halen şüpheli) bir parti toplumu da kendine benzetmeye çalışmaktadır.

akp, maneviyatı öldürmüş, çıkarcı, günü kurtarmaya yönelik toplum projesini hayata geçirmiştir.

Medya bombardımanı ile beyinleri yıkanan toplum, akp'nin toplumu dejenere etme anlayışında resmen bozulmaya doğru sürüklenmektedir.

Hayatta herşeyin para olmadığını bilen, şuur sahipleri, herşeyi para gören akp'ye ders vermezse, ne bütçede para, ne de toplumda maneviyat kalacaktır.

akp'nin siyasi dilenciliklerine paranızı kaptırmayın…Aksi taktirde gelecek nesillere hayat hakkı kalmayacaktır…Bunu biz çok net görüyoruz ve bunun için mücadele veriyoruz.

Bu mücadeleye de herkesi davet ediyoruz.

akp, para (Bağış) için kapınızı çalarsa, söyleyeceğiniz tek şey, "6 yıldır kime hizmet ediyorsan, ona git" diyerek AB-D yolunu göstermek olacaktır.

Yıldıray ÇİÇEK
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Sal Haz 18, 2013 9:32 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder



Yıldıray ÇİÇEK

rte halkın dini duygularıyla oynaya oynaya artık işin cılkını çıkarmıştır. Bugüne kadar sergilediği tutuma, yaşantısına, karakterine, küresel ilişkilerine baktığımızda yüce dinimiz İslam’la uzaktan yahut yakından bir ilişkisinin olmadığını defalarca idrak ettik.
Bu profilin sahibi ya kendisinin farkında değil yada siyasi menfaat getirisini düşünerek halkın dini duygularını sömürmeye devam ediyor. Bu konuda hiçbir şeyin fırsatını kaçırmamaktadır. Taksim olaylarında bile içine düştüğü acizliği bu kabiliyeti ile kapatmaya çalışmaktadır.
Taksim/ Gezi Parkı eylemcilerine polis şiddetli saldırı düzenleyince eylemciler bölgedeki camiye sığınmak zorunda kalıyor. Ve rte bu sığınmayı sürekli “Dolmabahçe Bezmi Alem Valide Sultan Camii’ne ayakkabılarıyla giren, üç gün orayı işgal edenlere. Orada alkol kullanan saygısızlara…” şeklinde başlayan cümlelerle eleştiriyor. Ankara ve İstanbul mitinglerinde bu konuyu sürekli işleyerek, halkın dini duyguları üzerinden konum belirlemeye çalışıyor. Doğal olarak etkilenen insanlarımızda oluyor.
Caminin imamı alkol kullanıldığına ve diğer ahlaksızlıklarla ilgili tüm haberleri yalanladı. Aynı zamanda rte’ı da yalancı çıkardı. Ama rte aynı propagandaya devam ediyor. Caminin imamı da akp’yi yalancı çıkardığı için ya görevden alınmış ya da yurt dışına sürgüne gönderilmiş durumdadır.
rte bu cami hassasiyeti birden nasıl oluştu onu da anlayamadık.
Çünkü bu rte Irak’ta camileri ve Hz. Ali’nin türbesini bombalayan, camileri işgal eden, Kuran-ı Kerim’i hedef tahtası yapıp kurşuna dizen, milyonlarca Müslüman’ı öldüren abd askerlerine “abd’nin Irak’ta savaşan kahraman bay ve bayan askerlerin en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en az zamanda dönmeleri temennisi ile duacıyız” şeklinde mektuplar yazan birisidir.
Irak’taki camileri bombalayan uçakların kalkışına İncirlik Üssünden onay veren aynı kişidir.
İncirlik Üssü’ndeki abd askerlerinin mescide saldırıp, Kuran-ı Kerim parçalamasına da sessiz kalan aynı kişidir.
Şimdi bu kişi hala cami edebiyatı yapıyor ve yalan siyasetle toplumun dini duygularını istismar etmeyi sürdürüyor.
Her yerinden kan fışkıran Müslüman gençler camiye sığınıyor suç oluyor da, beraber yol yürüdüğün abd askerleri camileri bombalayınca, camileri işgal edince, askeri postallarla camileri kirletince, Türkiye topraklarındaki mescitlere saldırınca niye sesin çıkmıyor acaba?
akp gibi bir partiyle yol yürüyen , rte’ın siyasi yalanlarına alet olan herkes büyük günaha girmektedir. Çünkü akp demek artık Müslümanların arasında yayılan fitne-fesat demektir.
akp’ye oy veren ve akp’yi olduğundan farklı gören samimi insanlarımızı tenzih ederek diyorum ki, akp’nin siyaset felsefesi ile rte’ın İslam ile alakası nedir ki, Müslümanlara cami edebiyatı yapıyorlar.
abd-İsrail kuyruğu olacaksın, İslam ülkelerinin işgaline onların yanında saf tutacaksın , sonra çıkıp Müslüman mahallesinde ahkam keseceksin…
Biz yine de Yüce Allah’ın “Aldatan, sizi Allah ile aldatmasın!”(Kur’an;Lukman 33 Fatır 5,Hadid 14) şeklindeki kutsal sözünü tüm Müslümanlara bir mesaj olarak tekrar hatırlatalım. Akp karşısında iman zırhı olsun bu söz…

VATAN´I ve BAYRAĞI için ŞEHİT olan KAHRAMAN Mehmetçiklerimizi, rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. AZİZ RUHLARI ŞAD OLSUN... "Sizleri tahminlerin daha ötesinde seviyoruz"

ALLAH(c.c.) emanet olunuz

ALLAH (c.c.) TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (ÂMİN)
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (ÂMİN)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Per Tem 18, 2013 12:09 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Yıldıray Çiçek

Allah hiç kimseyi Recep Tayyip Erdoğan ve İ.Melih Gökçek’in haline düşürmesin…Gerçekten acınacak bir haldeler. Bu iki isim siyasi menfaatlerini koruyabilmek için bu dünyada aklınıza gelebilecek her şeyi yapabilecek karakter ve meziyet sahibidir. Her ikisinin de koltuğu sallanıyor. Bunun farkındalar ve bu yüzden her türlü oyunu da oynuyorlar.

Bu oyunlardan birisi de AKP’nin mitinglerinde Üç Hilalli, Bozkurtlu bayraklar açtırmak ve Ümit Besen’in filmlerinde gördüğümüz gazino sahneleri gibi “Oooo Ülkücü kardeşlerimizde burada, Oooo MHP’li kardeşlerimizde burada ” şeklinde gazino siyaseti yapmaktır.

Bir başka partinin mitingine bir MHP’li, bir Ülkücü niye gidecek? Akılları zorlayan ve cevabı bulunamayan soru budur. Hele bu parti MHP ve Ülkücü düşmanı ise, Ülkücülere hakarette sınır tanımayan Recep Tayyip Erdoğan gibi bir Genel Başkan sahibi ise , PKK’nın yol ve dava arkadaşı olmuş bir parti ise, Türk milliyetçiliğine her fırsat ve zeminde karşı olduğunu vurgulayan bir parti ise, emperyalizmin dünyadaki en verimli uydularından biri ise , Ortadoğu Bölgesinde Müslümanların zulüm görmesi için ABD ve İsrail’in yanında saf tutan bir parti ise herhalde bu sorunun cevabı kıyamete kadar bulunamayacaktır.

Olması mümkün değil ama bir an düşünelim AKP’nin bir mitingine MHP milletvekilleri , MHP İl ve İlçe Başkanları ,Ülkü Ocakları Başkanları katılıp AKP’nin politikalarına destek verse her MHP’li ,Ülkücü kendisini sorgular ve şimdi cevabı bulunamayan sorunun cevabı o zaman belki hemen bulunur. Böyle bir durumda olmadı ,dünya yıkılsa olması da mümkün değil.

O halde AKP’nin mitingine eline Üç Hilal verilerek toplanan 10-15 kişilik ekip kimdir, kimlere hizmet etmektedir? AKP içinde sabıkası olan ,tombalacılık yapan adamları bile “Ülkücü, MHP’li kardeşlerimiz…” diye mitinginde figüran olarak kullanıyor ve bu duruma bizzat Recep Tayyip Erdoğan alet oluyor. Kandil’den , Habur’dan inen, Güneydoğu’da asayiş birimleri kuran PKK’lılar AKP’nin mitingine katılıp , Apo ve PKK paçavraları sallasalar dersiniz ki : “AKP’nin ‘PKK Açılımına’ uygun bir manzara işte budur.”

AKP mitingine katıldığı söylenen MHP’li ve Ülkücüleri hangi akıl ve mantıkla izah edeceksiniz?

Gerçi AKP’de zeka, akıl ve mantık aramakta dünyanın en zor işidir. Ama AKP için bu konularda hiçbir ölçü yoktur. Siyaset ahlakı gibi bir kavramı tanımadıkları için her şey onlara doğal gelmektedir.

Ankara’da , İstanbul’da , Almanya’da “Üç Hilal, Bozkurt, MHP ve Ülkücüler” üzerinden yaptıkları tezgahın büyüğünü şimdi yine Ankara’da hazırlıyorlar. Bu tezgahı da yine (Twitter Büyükşehir Belediye Başkanı İ.Melih Gökçek’in) başrolünü oynadığı ekip hazırlamaktadır. Ankara’nın ilçe ve semtlerinde paraya ve işe muhtaç kişilere, tombalacılara , bölgesinde sabıkası ile bilinen kişilere ve ihale ile satın alınabilecek kişilere Ülkücü ve MHP’li süsü verip, AKP’ye toplu üye yapma hazırlığının kokusu şimdiden yayılmıştır.

“Ankara’da Ülkücüler-MHP’liler bizi destekliyor” propagandasını medya desteği ile yaparak, yıllardır Ankara’da sinsice ve kurnazca sürdürdükleri “Sağ-Sol Kutuplaşmasını” devam ettireceklerini sanıyorlar.

Twitter Büyükşehir Belediye Başkanı İ.Melih Gökçek 2007 seçimlerinde “MHP’ye oy vereni Allah bile kabul etmez” diyordu. Bu söz üzerine herhalde İ.Melih Gökçek’e destek vererek şerefini ve haysiyetini kaybedecek MHP’li, Ülkücü olması mümkün değildir.

İ.Melih Gökçek’in artık kabak tadı veren bu oyunlarına hiçbir Ülkücü, hiçbir MHP’li aldanmayacak ve bu seçimlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını MHP kazanacaktır.

İ.Melih Gökçek yıllardır Ankara’daki Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde “AKP’ye oy verin, Ankara’yı Sol Kaptırmayalım” propagandaları yaparak sağcı-muhafazakar kesimleri kutuplaştırmayı başardı. Ama bu seçimlerde de MHP’lilerin ,Ülkücülerin propagandası “MHP’ye oy verin , Ankara’yı PKK’ya kaptırmayın” olacaktır. Herhalde PKK Açılımı yapan, İmralı ve Kandil’den çıkmayan ,PKK’ya her türlü yolu açan AKP’ye karşı da en anlamlı propaganda bu olacaktır.

Recep Tayyip Erdoğan ve İ.Melih Gökçek’in MHP ve Ülkücüler üzerindeki yeni oyunlara karşı MHP’liler ve Ülkücüler oldukça şuurludur. Bu sefer bu oyunları inşallah başlarına yıkılacaktır.

MHP’nin ve Ülkücü Hareketin kurucusu Başbuğ Türkeş’in “HALT ETMİŞİNİZ HEPİNİZ! ÜLKÜCÜ MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ’NDE OLUR! MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİNDE BULUNMAYAN, ÜLKÜCÜ DEĞİLDİR! GİTTİĞİ YERİN DAMGASINI YER O! ORDAKİ GENEL BAŞKANIN GÖRÜŞÜNE GÖRE YAŞAR, ORDAKİ GENEL BAŞKANIN GÖRÜŞÜNE GÖRE HAREKET EDER. ONUN ÜLKÜCÜLÜĞÜ KALMAMIŞTIR, BUNU BÖYLE BİLMELİYİZ!” sözü güncelliğini koruyarak ,yarasaların gözüne, ruhuna tutulmuş ışık olacaktır.

Ülkücülerin partisi,lideri,teşkilatı bellidir. AKP’nin Ülkücülerle-MHP’lilerle uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur.Dünya yerle bir olsa da olması zaten mümkün değildir.

Eğer Bebek Katili Öcalan “AKP’yi iktidara getiren ve 10 yıldır iktidarda tutan benim” diyorsa…Bu AKP/PKK arasında bir iç meseledir. AKP’nin kimin partisi olduğunu (AB)(D)ullah Öcalan ve Recep Tayyip Erdoğan karşılıklı oturur ,kendi aralarında hallederler. İ.Melih Gökçek’te bu duruma hakem olmak istiyorsa, İmralı’ya başvurusunu yapıp , “Sende hakem olarak gel İ.Melih Gökçek ” haberi beklemelidir.

Böyle bir partiye MHP’lilerin ve Ülkücülerin destek vereceğini söylemek için herşeyden önce bir insanın akli dengesini kaybetmek lazımdır. Birisi AKP’ye destek ve oy veriyorsa , o kişinin sıfatı sadece AKP’lidir. Başka partilerin ,başka sıfatların altına sığınmaya çalışan AKP, siyasi kişiliğini bulamıyorsa , bu MHP’lilerin ,Ülkücülerin meselesi değildir.

Yıllardır birbirine siyasi tezgahlar yapmış , şimdi de MHP’ye tezgahlar yapan Recep Tayyip Erdoğan ve İ.Melih Gökçek ikilisi kendilerini fazla acınacak duruma düşürmeden Ülkücü-MHP’li sıfatlarını kullanarak konuşmaktan ve Üç Hilal-Bozkurt bayraklarını siyasetlerine alet etmekten uzaklaşmalıdır.

AKP’nin yol ve dava arkadaşları bellidir. Birisi İmralı’dan,birisi Kandil’den ,birisi Vashington’dan,birisi Erbil’den ve diğeri de Telaviv’den el sallıyor .Karşılık versene Recep Tayyip Erdoğan ,karşılık versene İ.Melih Gökçek !




VATAN´I ve BAYRAĞI için ŞEHİT olan KAHRAMAN Mehmetçiklerimizi, rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. AZİZ RUHLARI ŞAD OLSUN... "Sizleri tahminlerin daha ötesinde seviyoruz"

ALLAH(c.c.) emanet olunuz

ALLAH (c.c.) TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (ÂMİN)
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (ÂMİN)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 7. sayfa (Toplam 8 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1