Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - DİYARLI BOZKURTLAR
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: 1, 2, 3  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Bu başlık kilitlenmiştir; cevap yazamaz, iletileri değiştiremezsiniz 1. sayfa (Toplam 3 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Per May 04, 2006 7:06 pm    ileti konusu: DİYARLI BOZKURTLAR Alıntıyla Cevap Gönder


‘Ben Diyarbakır’da yaşayan bir ülkücüyüm. Zaza Kürdüyüm. Bana göre Kürtler Oğuz boyundan gelen bir Türk boyudur. Ailem ile Kürtçe konuşuyorum, Kürtçe bir dil değil lehçe. Politik olmayan her türlü kürtçe müziği dinliyorum, Kürt yazarların kitaplarını okuyorum. Bunlar yaşadığım kültürün içinde birer parça. Demokratik Toplum Partisi (DTP) ve onun çizgisinde olan akrabalarım var. Onlarla ilk başta fikri bir çatışma yaşadık, ama şimdi birbirimize alıştık. Ocağa gelen herkesin durumu hemen hemen aynı. Ben Nevşehir’de de yaşasaydım ülkücü grubun içinde olurdum. Ama Diyarbakır’da ülkücü olmak zor olduğu kadar farklı da.”



Yukarıdaki sözler Diyarbakırlı bir gence, 26 yaşındaki Cihan Kayaalp’a ait. O Diyarbakır Ülkü Ocakları Temsilcisi. Olaylara bakışı farklı ve Kürtlerin bu hareket içinde olmalarında bir terslik görmüyor. “Kürt ülkücüler olabilir. Biz ırkçılık yapmıyoruz, vatanını seven herkes kardeşimizdir.” diyor. Türkiye ‘Kürt Ülkücüler’ veya ‘Ülkücü Kürtler’ kavramlarına yabancı değil aslında. Alparslan Türkeş, yıllar önce “Milliyetçi Çalışma Partisi’nde Kürtler var.” dediği zaman herkes şaşırmış salt milliyetçilik yapan bir partide Kürtler nasıl barınır sorusunu sormaya başlamıştı. Değişen dünya ile birlikte değişen milliyetçilik tartışılırken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Aralık 2004’teki Çağlayan Mitingi’nde yaptığı konuşma bu değişimi gözler önüne sermişti. Türkiye’nin bir çiçek tarlası olduğunu farklı renklerdeki ve kokulardaki çiçeklerden oluştuğunu, söyleyen Bahçeli, “Bin seneden beri birlikte yaşadığımız Diyarbakırlılar…” diyerek MHP çizgisinin değişen fikir konseptini ve Kürtlere bakış açısını belirlemişti. Anlaşılan her siyasi parti gibi MHP’nin yolu da Diyarbakır’dan geçiyor.








Peki, politik Kürtler tarafından bir mesaj verme laboratuvarına dönüştürülen, sembol şehir ilan edilen Diyarbakır’da ülkücü gençler ne yapıyor? Türkiye’nin önemli bir kısmına yayılan ülkü ocakları Diyarbakır’da tek başına bağımsız bir kuruluş değil. MHP Diyarbakır İl Teşkilatı’nın gençlik kolları olarak faaliyet gösteriyor. Ülkü ocağının tabelası yok ancak başkanı ve diğer bütün görevlendirmeler mevcut. Temsilci olan Kürt asıllı Cihan’ın adı ocakta ‘reis’ olarak geçiyor. Tabelasız Diyarbakır Ülkü Ocakları’na kayıtlı toplam 600 genç bulunuyor. Üniversite grubu, halk grubu ve partinin aktif görevlileri var. Aslında bulundukları şehirden dolayı kendi içine kapanık olan Diyarbakır Ülkü Ocakları’nın gençleri ilk kez bir medya kuruluşuna duygularını, milliyetçiliğe bakışlarını ve Diyarbakır ülkücülüğünü anlattılar.








Gençlerin neredeyse tamamı Kürt veya Zaza asıllı. Türk kökenliler ise dışarıdan gelen memur çocuklarından oluşuyor. Bunların sayısı da bir elin parmaklarını geçmiyor. Diyarbakırlı Kürt ülkücüler Ciwan Haco, Şivan Perver, Diyar gibi Kürt sanatçıların politik olmayan şarkılarını dinliyor, Kürt yazarların kitaplarını okuyor. Onlara göre Diyarbakır doğup büyüdükleri bu ülkenin renkli bir parçası. ‘Biji Diyarbakır, Biji Bozkurt’ sloganlarını kullanarak kapsayıcı bir milliyetçilik fikrini benimsiyorlar. İşte Diyarbakır’daki ülkü ocaklarında diğer arkadaşları adına konuşan birkaç gencin hikâyesi ve düşünceleri.










26 yaşındaki Kadir Şimşek bu gençler arasında Türkçeyi en iyi kullananlardan. Yaşı diğerlerinden biraz büyük ve mükemmel bir İstanbul Türkçesi konuşuyor. Annem Kürt, babam Zaza diyerek anlatıyor hikâyesini. Şimşek, Diyarbakır Kulp doğumlu ve 9 yaşından beri MHP çizgisini benimsediğini söylüyor: “Nişanlıyım, yakında evleneceğim. Nişanlım Türk asıllı. Kürt olduğum için hiçbir problemle karşılaşmadım.” Bir Kürt’ün ülkü ocaklarında ne işi var sorusuna Şimşek’in cevabı hazır: “Biz etnik ayrımcılık yapmıyoruz. Milli ve manevi değerleri savunuyoruz. Bu ülkenin bütünlüğünü savunuyoruz. Ayrılma şansımız yok. Bölücülük asla olmaz. Bu düşüncede olduğum için ülkü ocaklarına katıldım. Kimse ile bir problemimiz yok.”

Zülküf Ok 20 yaşında. Onun ülkü ocaklarına katılması ilginç bir şekilde gelişmiş. Diyarbakırlı ve evde anne babası ile Kürtçe konuşuyor. Ok’un yakın akrabaları arasında DTP çizgisine yakın olanlar ve o görüşü benimseyenler var. Zülküf Ok, ilk başlarda ciddi bir tepki almış ama ailesinin kısmen onayını alarak ülkü ocaklarına üye olmuş. Zülküf’ün ocağa katılması çok eski değil. Mersin’deki bayrak yakma olayından sonra eline Türk bayrağını alarak Diyarbakır’daki bayrak mitingine katılmış, sonra da ülkü ocaklarına. Zülküf Ok, Ülkü ocaklarına katılışını anlatırken önemli bir soruna da parmak basıyor: “Bölgedeki alternatifsiz siyasi güç benim gibi gençleri kendi tarafına kolay çekiyor. Başka şans tanımıyor. Kürt olduğumuz için bize hep Kürtsünüz, haklarınız var onları istemelisiniz telkinlerinde bulunuyorlar. Ancak Mersin’de bayrak yakılınca düşüncelerim altüst oldu. Irkçılık istemiyorum. Dedelerim bu topraklarda huzur içinde herkesle birlikte yaşadı. Ben de yaşamak istiyorum.” Bayrak mitingine Türkiye’nin bölünemeyeceğini ifade etmek için katıldığını belirterek, “Kürt asıllıyım ama Diyarbakır’da ve bu ülkede yaşıyorum. Ben bu ülkenin bölünmesinin karşısındayım ve mitingde de olmalıydım.” diyor.

ZİYA GÖKALP’IN DİYARBAKIR’I

Diyarbakır’ın ülkücü gençleri sadece Kürtçe müzik dinleyip Kürtçe kitap okumuyor. Onlara göre her şeyden önce Ziya Gökalp Kürt’tü, Türkçülüğün esaslarını yazdı, bu yüzden hemşehrileri olan Gökalp’ın yolunda gitmek ilk hedefleri arasında. Dicle Üniversitesi Ülkü Ocakları Temsilcisi 20 yaşındaki Faruk Arslan tam bir Ziya Gökalp hayranı. Arslan, Diyarbakır’ın Çunguş ilçesinde doğmuş Zaza ve Türk karışımı bir ailenin çocuğu. Onun Türkçülüğü aslında Diyarbakır ülkücülüğünü en iyi ifade eden tarzda. Arslan’a göre her şey ortak değer olan din birliğinde buluşuyor: “Dolaysıyla benim Kürt veya Türk olmam o kadar önemli değil. Diyarbakır’da ülkücülük bu paydada buluşuyor ve öyle olmak zorunda da.”

Faruk Arslan da diğer arkadaşları gibi Kürtçe müzik dinleyip Kürt yazarların kitaplarını okuyor ama o bunların yanına Attila İlhan’ın şiir antolojisini, Şemdin Sakık’ın anılarını da ekliyor. Arslan en son “Şu Çılgın Türkler” kitabını okumuş: “Ben merak ettiğim konuyla ilgili her şeyi okurum. Örneğin Yezidileri merak ettim, bu konuda bir dönem çalıştım. Üniversitede ülkü ocaklarının temsilcisi olmak dışarıdan zor görünüyor olabilir ancak ben herkesle diyalog içinde olmaya çalışıyorum. Politik Kürt öğrencilere elimi uzatıyorum.”

DİYARBAKIR İÇİN HERKES GELSİN

Dışarıdan Diyarbakır’a gelip ülkü ocaklarına katılan gençler için durum biraz farklı olmuş ilk başlarda. Babasının memuriyetinden dolayı Kırklareli’nden Diyarbakır’a gelirken Semet Güni (18) ilk başta tedirgin olmuş. Olaylarla anılan şehirde yaşamak zordur diye düşünmüş. Bunun için bildiği ülkü ocaklarına hemen gidip oradakilerle tanışmak istemiş. Ama Güni asıl hayal kırıklığını burada yaşamış: “Buradaki arkadaşların hepsinin Kürt asıllı olması beni şaşırttı. Ben başka bir şey bekliyordum ama sonra kendilerine alıştım. Aynı değerler için mücadele ettiğimizi görünce düşüncelerim değişti. Burasını Kürdistan olarak gösterenler var. Ben buranın Türkiye’nin bir şehri olduğunu düşünüyorum. Arkadaşlarım da aynısını düşünüyor. Kürt kimliklerinin o kadar önemli olmadığını anladım.”

Ülkü ocakları reisi Cihan Kayaalp, mümkün oldukça kimliklerini bir yana bırakıp şehrin gençlerine yardım elini uzatmak istediklerini belirterek, “Adımız ülkü ocakları ama bizim siyaset yapmaktan çok gençleri kurtarma derdimiz var.” diyor. Diyarbakır’da orta yaş DTP kuşağını oluştururken gençler sağa kaymak istiyor ancak akacakları mecraları bulmakta zorluk çekiyorlar. Sağ eğilimli gençlik alternatif ararken kendisini bir anda meydanda bulabiliyor. Cihan Kayaalp, bir Diyarbakırlı genç olarak bütün Türkiye’ye bir çağrı yapıyor: “Ülkücü olmaları gerekmiyor, sivil kuruluşlar buraya el atsın, bu gençliğe yardım etsinler. Bir nesil teröre kurban oldu, yeni bir kuşak daha bu travmayı yaşamasın. Biz 90’ları bir daha yaşamak istemiyoruz. Diyarbakır’a herkesi bu konuda yardıma çağırıyoruz.” Diyarbakır Ülkücü Ocağı’nda sadece siyaset yapılmıyor, burada imkanı kısıtlı gençler lise sınavlarına veya üniversiteye hazırlanıyor. Dersleri ise ocağın üyesi olan eğitimliler veriyor.

DİYARBAKIR BİR GÜN MHP’Lİ OLACAK

Diyarbakır’da gelişen son olaylara ülkü ocağının bakışı da önemli elbet. Cihan Kayaalp, olaylara hiçbir şekilde dâhil olmak istemediklerini ve olmayacaklarını anlatıyor. Ancak toplumsal olaylarla birlikte gelişen toplumsal bir değişimi de aktarmadan edemiyor: “Olaylardan sonra bize çok sayıda lise öğrencisi müracaat etti. Gelişen olayların Diyarbakır’a zarar verdiğini belirtip tepkilerini dile getirdiler. Bize şu sıralar büyük katılımlar oluyor. Gençlerde bir bilinçlenme olması sevindirici.”

MHP ve çizgisinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ciddi oranda bir oy potansiyeli bulunmuyor. Bu zamana kadar memurlardan ve bazı korucu ailelerden oy toplayan MHP önceki seçimlerde bölgeden biraz oy almış ve suni bir ivme kazanmıştı. Peki son seçimlerde barajın altında kalan MHP Diyarbakır’dan nasıl bir oy oranı bekliyor? Teşkilat kongrelerinde Kürtçe müzik çaldıran, Diyarbakır Evim (Diyarbekir Malamıne) Kürtçe şarkısını neredeyse bir kongre marşına dönüştüren MHP önümüzdeki ilk seçime güçlü girmeye çalıştığı Diyarbakır’da nasıl bir sonuç bekliyor?

MHP Diyarbakır İl Başkanı Abdullah Arzakçı, son seçimlerde yüzde 1,3 oranında aldıkları oylarını kat kat arttıracaklarını söylüyor. Arzakçı, yarın hemen seçim olursa biz Diyarbakır’dan yüzde 18 ila 21 oranında oy alırız diyor: “Bir şirkete üç anket yaptırdık ve bunların sonucunda söylediğim oranda bir oy çıktı. Bizim tek rakibimiz DTP. Onlar bizden fazla oy alır ancak barajı aşamayacağı için biz Diyarbakır’dan birinci parti olarak çıkacağız. Buna inanmak istemeyenle noter huzurunda iddiaya girerim. Tabanımız Diyarbakır halkıdır, esnafıdır, Kürt’üdür. Biz bu toprakların, bayrağın, cumhuriyetin, devletin sahibiyiz diyen herkesin partisiyiz.”

Diyarbakır’da MHP il başkanı olmanın ateşten gömlek giymek demek olduğunu da hatırlatan Arzakçı, “Her türlü olayda tepkiler bize yöneliyor. Camlarımız taşlanıyor ama biz bu olayların içine girmeyeceğiz. Kırılan camlar olsun. MHP olarak Diyarbakır halkına kendimizi tanıtamadık. Bu zamana kadar dört duvar arasında bir siyaset yapıldı. Artık o dönem bitti. Halkla bütünleşiyoruz.” diyor. Diyarbakır’ın bir gün MHP’li olacağını da iddia ederek, “Önümüzdeki on yıl içinde MHP buradan yüzde 80 oranından oy alacak. Bazı iller nasıl MHP ile anılıyorsa burası da öyle anılacak. Bize 123 köy toplam 38 bin insan katıldı. Bu katılım devam ediyor. Her partiden, DEHAP çizgisinden olanlar da katılıyor. Giderek güçleniyoruz.” şeklinde konuşuyor.

Zaza Kürdü olan MHP Diyarbakır İl Başkanı Abdullah Arzakçı, “Annem tek kelime Türkçe bilmiyor, eşim yeni yeni öğreniyor.” diyor. Arzakçı, Diyarbakır’da Kürt-Türk ayrımının yapılamayacağının, kimsenin bıyığının kendisininkinden uzun olmasına izin vermeyeceğinin altını çiziyor: “Eğer birisinin bıyığı benimkinden uzunsa o bizden değildir. Başka bir amacı vardır. Provokatif hiçbir şeyi istemiyoruz. Biz herkese ulaşacağız herkesi kucaklayacağız. Benim partim burada zaten Kürtlerden oluşuyor, ben nasıl onları dışlarım. Irkçılık yapmıyoruz, değerlerimiz etrafında birleşip siyaset geliştiriyoruz.”


SEVGİLERLE




Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
bozkurt_1312
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Feb 08, 2006
İletiler: 198
Şehir: Mardin

İletiTarih: Per May 04, 2006 7:46 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Gardasım bu yazıyı buraaya tasıdıgın ıcın cok cok tesekkur ederım allah senden razı olsun..Bu arada cumartesı gunu Mardın ıl kongremız var dualarınız bızımle olsun...Mardınden saygılar..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Cum May 05, 2006 10:52 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder


candaım dualrımız sızınle ve tum ülkücülerle
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
bozkurt_1312
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Feb 08, 2006
İletiler: 198
Şehir: Mardin

İletiTarih: Cum May 05, 2006 4:23 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

sağol gardasım..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
hasan1299
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Oct 25, 2005
İletiler: 806

İletiTarih: Cum May 05, 2006 4:30 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

diyarbakırda sorumluluklarının farkında olan ülkücülerin olması çok güzel birşey.kürtlerin oğuz boyundan olduklarını kabul etmeleri muhteşem birşey.bizler zatenm yıllarca bunu söylüyoruz.inşallah yakınzamanda bütün diyarbakır ve çevresi bu gerçeğin farkına varırılar.ALLAH TÜRK Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
bozkurt_1312
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Feb 08, 2006
İletiler: 198
Şehir: Mardin

İletiTarih: Cum May 05, 2006 4:33 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Hasan gardas hepsının anlaması ıcın bızlerın daha fazla calısması gerek.Ve sızın gıbı ulkucu kardeslerımızın destegı ıle allahında ıznıyle en yakın zamanda bu ısler olacak.Herkes gun gelecek turk u anlayacak.Davayı anlayacak.Mardınden saygılar..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
sinan37
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 17, 2006
İletiler: 558
Şehir: Kastamonu

İletiTarih: Cum May 05, 2006 6:03 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Türkiyenin heryerinde olduğu gibi BOZKURT OTAĞINDADA psikolojik savaş başladı.
CENABI HAK bizlere bu savaşta başarılar ihsan eylesin.

Bu psikolojik savaşın parçası olmayı kabul eden arkadaşlarımıza tarih sayfalarını karıştırmalarını tavsiye ederim.

Eğer CANIMI vermeye hazır olduğum MHP ve ÜLKÜ OCAKLARI bunların eline kaldıysa vay halimize!!!!

Yıllardır işlenen kardeşlik politikaları sonucu birçok şehrimiz kürt istilasından dolayı yaşanmaz hale gelmiştir.

Daha dün akşam Türkiyenin en sakin illerinden olan ve MHPnin yerelde kalesi olan Kastamonuda kürt mahallesine düzenlenen operasyonda birçok olay faili yakalandı ve 38 kişi göz altına alındı. yaşananlar doğudan farksız ama bizim halkımız hala gariban,aç hikayesine inanarak yaşıyor.

Çelik kapı ve alarm sektöründe tam bir patlama yaşanıyor,çünkü diyarbakırdan getirilen küçük kardeşlerimiz!!!!!!! artık şehirleri yaşanmaz hale getirdi.

Geçen hafta RESMİ SEMİNER için gittiğimiz Mersinde gördüklerimiz ve duyduklarımız haklılığımızı birkez daha haklı çıkardı.

Mersin’in gerçek yerlisi olan vatandaşlarımız, esnafımız, çiftçimiz, köylümüz maruz kaldığı tehdit baskı ve çeşitli entrikalarla evlerini, bahçelerini, arazilerini, PKK’nın maşalarına satmak zorunda kalmaktadır.
Vatandaş o kadar sindirilmiştir ki derdini anlatacak bir yol bulamamaktadır

Nitekim son beş on yılda Mersin’in yarıdan fazlası Kürtçü feodal güçlerin eline geçmiştir.

Ortada bir gerçek vardır oda Mersinliler Mersinden tasfiye edilmek üzeredir.

Ağızlarını açtılar mı Türk Kürt kardeşliği kandırmacasına sığınıyorlar!
Burada Türk Kürt kardeşliği falan yok. Kürtçü feodal yapı Türkleri boğazlıyor.
Bunu görmemek için geri zekalı veya vatan haini olmak lazım!!

Sevgili ÜLKÜDAŞLARIM
Türkiye alçakça bir saldırı ile karşı karşıyadır.
Bu saldırının olabilmesi için ilk önce Türk çocuklarının ellerinde ki mallar alınacak sonra malsız, mülksüz, parasız, pulsuz, güçsüz olan Türk evlatlarının üzerine PKK saldırtılarak Türk soykırımı yaptırılacaktır.
Malını satıp gitmeyenler ise tehdit ve baskı ile karşı karşıya kalmaktadır.
Mersinliler, Mersin’den tasfiye edilmektedir.
Plân budur ve sıfır hata ile yürümektedir.

Bu gün Güneydoğudaki zenginlik çoğu yerlerde Batı’yı geçmişken neden halen Batı’ya göç sürmektedir. Çünkü bir kısım kesin inançlı gurup bütün olarak hareket ederek Türkiye adım adım işgal etmektedir.

Sordun mu “Biz ağaların zulmünden kaçtık buralara geldik” diyorlar.
Mağaralarda ve ağaların zulmünde kaldıkları masalını anlatan bu kişiler apartmanları, fabrikaları, caddeleri sokakları arazileri daha doğrusu Mersin’in dörtte üçünü satın alacak parayı nereden buluyorlar?.

Plân yürümektedir ve plânın taşeronları Türk Milletinin karşı karşıya kaldığı bu vahim hadiseyi sanki “sosyoekonomik” bir vaka varmış gibi göstererek milleti aldatmaya çalışmaktadır.

12 Eylül öncesi ve sonrasında Kürtçülerin ve Radikal Sağcıların önü açıldı. ABD’nin desteğinde her türlü propaganda imkanları tanınırken Türk çocukları Arapların İslamiyet öncesi inanç biçimini barındıran Emevi artığı Arapçı bakış açısı sanki İslam anlayışımız bu olmalıymış gibi evlatlarımıza öğretildi.

Bu gün Türkmenlerin,Yörüklerin yaşadığı yörelerin çoğunda insanlarımız Türklükten bahsetmenin günah olduğuna inandırılmış vaziyette!
Sözde din adına Türk çocukları Türklüğünü ifade etmeyi günah sanıyor.
Türk çocuklarını zehirleyenlerin kim olduğunu incelediğinizde karşınıza ABD veya İngiliz istihbarat örgütleriyle işbirliği halinde hareket eden Ermeni veya Kürt asıllı vatan hainleri çıkıyor.

Yani Sözde İslamcı kimliğe sahip ancak başında Kürtçülerin ve Ermenilerin bulunduğu bir yapılanma Türk çocuklarını milletine ve milliyetine düşman ediyorlar.
Halbuki bu işin başında bulunan Kürtçüler “Biz ümmetiz milletten bahsetmek günahtır!” şeklinde uydurulmuş hadislerle zehirleyerek Türk çocuklarını Milliyetsizleştiriyorlar haberleri yok!!!

Bunlar gerçekte Türk çocuklarına kin besleyen onlardan atalarının, dedelerinin intikamını almak isteyen içimizdeki düşmanlardır.
Daha açık tarzda ifade etmek gerekirse, Uluslar arası şirketler-ABD-AB Türkiye aleyhine işledikleri günahları dile getirecek insanları kendisi seçiyor ve sahada onlar konuşuyor. Kendilerine küfredecek kişiler onlar nasıl isterse ona göre küfrediyor.

Türkiye’nin kurtuluşu bu kısır döngüyü yenerek emperyalizmin elini belini kolunu kıracak Tam bağımsız Milli devleti kuracak, Milli şuur sahibi Türk çocuklarını yönetime taşımak mecburiyetindedir.

Türk çocukları çalışıyor çabalıyor bunlara kazandıklarını faiz olarak veriyor, veremediğinde de malını bunlara bırakıp o şehirden göç ediyor!
Piyasaya yeni türeyen Müteahhitlerin, Petrolcülerin, yeni nesil işadamlarının devlet bir mal varlığını araştırsın bakalım hangisinin kaynağı sağlam çıkacak!

Mülkler el değiştiriyor. Türk çocuklarından alınıyor Kürtçü feodal yapıya teslim ediliyor!

Böyle bir tehlike ile terör kanunları ile mücadele edemezsiniz.
Meseleyi “PKK’yı Terör örgütü ilan et masaya gel otur konuşalım” şeklinden çıkmış çok vahim boyutlara ulaşmıştır.
Dış güçlerle işbirliği halinde Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmak Türk çocuklarını tasfiye etmeye yönelik bir faaliyet çığ gibi üzerimize gelmektedir.

Bunu görmemek için kör olmak lazım!
Türk bir iki çocuk yapıyor Kürt 10-12 çocuk yapıyor!!!
Bunun cehaletle alakası yok!
Nasıl olsa doğan her çocuğun AB, ABD vatandaşlığından Eroin, Mazot her türlü kirli iş desteği olacağına inanıyorlar. Yasalar yıllardır suç işleyenleri korudu. Yakında bunlar adli sistemi de ellerine geçirecekler ve işlem tamamlanmış olacak.

Ben Irkçılık yapmıyorum. Çünkü biz bu ülkenin asli sahibiyiz. Ancak Türkiye de Türk’e karşı ırkçılık yapılmaktadır.
“Türk’üm” dediğinizde bütün okların hedefi oluyorsunuz ancak “Kürtlük” ten bahsettiğinizde aynı zamanda ‘Demokratikleşme’den, ‘İnsan hakları’ndan bahsetmiş oluyorsunuz. Arkanızda bir sürü sosyal, hukuksal ve dış destekli şemsiyeler oluşuveriyor.

Türkler uyuşturuluyor Azınlık şuuruna sahip insanlar kışkırtılıyor. Üstelik arkalarında her türlü dış destek var!
Türk çocukları her geçen gün fakir bırakılıyor, azınlıkçılar bir yandan zenginleştiriliyor diğer taraftan arkalarında milyarlarca dolar menşee belli olmayan para dolaşıyor..

İhanet siyasallaşmış, sermayesiyle,her sahada elde ettiği geniş imkanlarla Türkiye’ye hakim hale gelmiş..

Yasalar bile buldukları boşluklarla onlara çalışır hale gelmiş..
Bu ülkede “Türk” adı taşıyan bir dernek kuramazsınız. “Milli” veya “Ulusal” adını taşıyan bir dernek kuramazsınız. Yasalara göre bu hiç mümkün
değildir.Ancak “Kürt Der” hemen kuruldu.
Yani “Kürt” adı serbest, “Türk” adı yasak..

Bu çifte standarttır
Bu çifte standardı her sahada görmek mümkündür.
Bunu ifade ettiğimde adım kışkırtıcı oluyor!
Hayır ben kimseyi kışkırtmıyorum.

""TANRI TÜRKÜ TARİH YOKSUNLARINDAN KORUSUN VE YÜCELTSİN""
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
BasbugAtilla
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jan 02, 2006
İletiler: 447
Şehir: İstanbul

İletiTarih: Cum May 05, 2006 8:37 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

[quote="hasan1299"]kürtlerin oğuz boyundan olduklarını kabul etmeleri muhteşem birşey.[/quote]
Kabul etmekle olmuyor buı işler ülküdaşım.Kürtlerin oğuz boylarıyla uzaktan yakından ilgisi yoktur.Bu Oğuz boylarına hakarettir...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
BasbugAtilla
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jan 02, 2006
İletiler: 447
Şehir: İstanbul

İletiTarih: Cum May 05, 2006 8:40 pm    ileti konusu: Re: DİYARLI BOZKURTLAR Alıntıyla Cevap Gönder

[quote="thegreen_wolf"]
‘Ben Diyarbakır’da yaşayan bir ülkücüyüm. Zaza Kürdüyüm. Bana göre Kürtler Oğuz boyundan gelen bir Türk boyudur. Ailem ile Kürtçe konuşuyorum, Kürtçe bir dil değil lehçe. Politik olmayan her türlü kürtçe müziği dinliyorum, Kürt yazarların kitaplarını okuyorum. Bunlar yaşadığım kültürün içinde birer parça. Demokratik Toplum Partisi (DTP) ve onun çizgisinde olan akrabalarım var. Onlarla ilk başta fikri bir çatışma yaşadık, ama şimdi birbirimize alıştık. Ocağa gelen herkesin durumu hemen hemen aynı. Ben Nevşehir’de de yaşasaydım ülkücü grubun içinde olurdum. Ama Diyarbakır’da ülkücü olmak zor olduğu kadar farklı da.”



Yukarıdaki sözler Diyarbakırlı bir gence, 26 yaşındaki Cihan Kayaalp’a ait. O Diyarbakır Ülkü Ocakları Temsilcisi. Olaylara bakışı farklı ve Kürtlerin bu hareket içinde olmalarında bir terslik görmüyor. “Kürt ülkücüler olabilir. Biz ırkçılık yapmıyoruz, vatanını seven herkes kardeşimizdir.” diyor. Türkiye ‘Kürt Ülkücüler’ veya ‘Ülkücü Kürtler’ kavramlarına yabancı değil aslında. Alparslan Türkeş, yıllar önce “Milliyetçi Çalışma Partisi’nde Kürtler var.” dediği zaman herkes şaşırmış salt milliyetçilik yapan bir partide Kürtler nasıl barınır sorusunu sormaya başlamıştı. Değişen dünya ile birlikte değişen milliyetçilik tartışılırken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Aralık 2004’teki Çağlayan Mitingi’nde yaptığı konuşma bu değişimi gözler önüne sermişti. Türkiye’nin bir çiçek tarlası olduğunu farklı renklerdeki ve kokulardaki çiçeklerden oluştuğunu, söyleyen Bahçeli, “Bin seneden beri birlikte yaşadığımız Diyarbakırlılar…” diyerek MHP çizgisinin değişen fikir konseptini ve Kürtlere bakış açısını belirlemişti. Anlaşılan her siyasi parti gibi MHP’nin yolu da Diyarbakır’dan geçiyor.








Peki, politik Kürtler tarafından bir mesaj verme laboratuvarına dönüştürülen, sembol şehir ilan edilen Diyarbakır’da ülkücü gençler ne yapıyor? Türkiye’nin önemli bir kısmına yayılan ülkü ocakları Diyarbakır’da tek başına bağımsız bir kuruluş değil. MHP Diyarbakır İl Teşkilatı’nın gençlik kolları olarak faaliyet gösteriyor. Ülkü ocağının tabelası yok ancak başkanı ve diğer bütün görevlendirmeler mevcut. Temsilci olan Kürt asıllı Cihan’ın adı ocakta ‘reis’ olarak geçiyor. Tabelasız Diyarbakır Ülkü Ocakları’na kayıtlı toplam 600 genç bulunuyor. Üniversite grubu, halk grubu ve partinin aktif görevlileri var. Aslında bulundukları şehirden dolayı kendi içine kapanık olan Diyarbakır Ülkü Ocakları’nın gençleri ilk kez bir medya kuruluşuna duygularını, milliyetçiliğe bakışlarını ve Diyarbakır ülkücülüğünü anlattılar.








Gençlerin neredeyse tamamı Kürt veya Zaza asıllı. Türk kökenliler ise dışarıdan gelen memur çocuklarından oluşuyor. Bunların sayısı da bir elin parmaklarını geçmiyor. Diyarbakırlı Kürt ülkücüler Ciwan Haco, Şivan Perver, Diyar gibi Kürt sanatçıların politik olmayan şarkılarını dinliyor, Kürt yazarların kitaplarını okuyor. Onlara göre Diyarbakır doğup büyüdükleri bu ülkenin renkli bir parçası. ‘Biji Diyarbakır, Biji Bozkurt’ sloganlarını kullanarak kapsayıcı bir milliyetçilik fikrini benimsiyorlar. İşte Diyarbakır’daki ülkü ocaklarında diğer arkadaşları adına konuşan birkaç gencin hikâyesi ve düşünceleri.










26 yaşındaki Kadir Şimşek bu gençler arasında Türkçeyi en iyi kullananlardan. Yaşı diğerlerinden biraz büyük ve mükemmel bir İstanbul Türkçesi konuşuyor. Annem Kürt, babam Zaza diyerek anlatıyor hikâyesini. Şimşek, Diyarbakır Kulp doğumlu ve 9 yaşından beri MHP çizgisini benimsediğini söylüyor: “Nişanlıyım, yakında evleneceğim. Nişanlım Türk asıllı. Kürt olduğum için hiçbir problemle karşılaşmadım.” Bir Kürt’ün ülkü ocaklarında ne işi var sorusuna Şimşek’in cevabı hazır: “Biz etnik ayrımcılık yapmıyoruz. Milli ve manevi değerleri savunuyoruz. Bu ülkenin bütünlüğünü savunuyoruz. Ayrılma şansımız yok. Bölücülük asla olmaz. Bu düşüncede olduğum için ülkü ocaklarına katıldım. Kimse ile bir problemimiz yok.”

Zülküf Ok 20 yaşında. Onun ülkü ocaklarına katılması ilginç bir şekilde gelişmiş. Diyarbakırlı ve evde anne babası ile Kürtçe konuşuyor. Ok’un yakın akrabaları arasında DTP çizgisine yakın olanlar ve o görüşü benimseyenler var. Zülküf Ok, ilk başlarda ciddi bir tepki almış ama ailesinin kısmen onayını alarak ülkü ocaklarına üye olmuş. Zülküf’ün ocağa katılması çok eski değil. Mersin’deki bayrak yakma olayından sonra eline Türk bayrağını alarak Diyarbakır’daki bayrak mitingine katılmış, sonra da ülkü ocaklarına. Zülküf Ok, Ülkü ocaklarına katılışını anlatırken önemli bir soruna da parmak basıyor: “Bölgedeki alternatifsiz siyasi güç benim gibi gençleri kendi tarafına kolay çekiyor. Başka şans tanımıyor. Kürt olduğumuz için bize hep Kürtsünüz, haklarınız var onları istemelisiniz telkinlerinde bulunuyorlar. Ancak Mersin’de bayrak yakılınca düşüncelerim altüst oldu. Irkçılık istemiyorum. Dedelerim bu topraklarda huzur içinde herkesle birlikte yaşadı. Ben de yaşamak istiyorum.” Bayrak mitingine Türkiye’nin bölünemeyeceğini ifade etmek için katıldığını belirterek, “Kürt asıllıyım ama Diyarbakır’da ve bu ülkede yaşıyorum. Ben bu ülkenin bölünmesinin karşısındayım ve mitingde de olmalıydım.” diyor.

ZİYA GÖKALP’IN DİYARBAKIR’I

Diyarbakır’ın ülkücü gençleri sadece Kürtçe müzik dinleyip Kürtçe kitap okumuyor. Onlara göre her şeyden önce Ziya Gökalp Kürt’tü, Türkçülüğün esaslarını yazdı, bu yüzden hemşehrileri olan Gökalp’ın yolunda gitmek ilk hedefleri arasında. Dicle Üniversitesi Ülkü Ocakları Temsilcisi 20 yaşındaki Faruk Arslan tam bir Ziya Gökalp hayranı. Arslan, Diyarbakır’ın Çunguş ilçesinde doğmuş Zaza ve Türk karışımı bir ailenin çocuğu. Onun Türkçülüğü aslında Diyarbakır ülkücülüğünü en iyi ifade eden tarzda. Arslan’a göre her şey ortak değer olan din birliğinde buluşuyor: “Dolaysıyla benim Kürt veya Türk olmam o kadar önemli değil. Diyarbakır’da ülkücülük bu paydada buluşuyor ve öyle olmak zorunda da.”

Faruk Arslan da diğer arkadaşları gibi Kürtçe müzik dinleyip Kürt yazarların kitaplarını okuyor ama o bunların yanına Attila İlhan’ın şiir antolojisini, Şemdin Sakık’ın anılarını da ekliyor. Arslan en son “Şu Çılgın Türkler” kitabını okumuş: “Ben merak ettiğim konuyla ilgili her şeyi okurum. Örneğin Yezidileri merak ettim, bu konuda bir dönem çalıştım. Üniversitede ülkü ocaklarının temsilcisi olmak dışarıdan zor görünüyor olabilir ancak ben herkesle diyalog içinde olmaya çalışıyorum. Politik Kürt öğrencilere elimi uzatıyorum.”

DİYARBAKIR İÇİN HERKES GELSİN

Dışarıdan Diyarbakır’a gelip ülkü ocaklarına katılan gençler için durum biraz farklı olmuş ilk başlarda. Babasının memuriyetinden dolayı Kırklareli’nden Diyarbakır’a gelirken Semet Güni (18) ilk başta tedirgin olmuş. Olaylarla anılan şehirde yaşamak zordur diye düşünmüş. Bunun için bildiği ülkü ocaklarına hemen gidip oradakilerle tanışmak istemiş. Ama Güni asıl hayal kırıklığını burada yaşamış: “Buradaki arkadaşların hepsinin Kürt asıllı olması beni şaşırttı. Ben başka bir şey bekliyordum ama sonra kendilerine alıştım. Aynı değerler için mücadele ettiğimizi görünce düşüncelerim değişti. Burasını Kürdistan olarak gösterenler var. Ben buranın Türkiye’nin bir şehri olduğunu düşünüyorum. Arkadaşlarım da aynısını düşünüyor. Kürt kimliklerinin o kadar önemli olmadığını anladım.”

Ülkü ocakları reisi Cihan Kayaalp, mümkün oldukça kimliklerini bir yana bırakıp şehrin gençlerine yardım elini uzatmak istediklerini belirterek, “Adımız ülkü ocakları ama bizim siyaset yapmaktan çok gençleri kurtarma derdimiz var.” diyor. Diyarbakır’da orta yaş DTP kuşağını oluştururken gençler sağa kaymak istiyor ancak akacakları mecraları bulmakta zorluk çekiyorlar. Sağ eğilimli gençlik alternatif ararken kendisini bir anda meydanda bulabiliyor. Cihan Kayaalp, bir Diyarbakırlı genç olarak bütün Türkiye’ye bir çağrı yapıyor: “Ülkücü olmaları gerekmiyor, sivil kuruluşlar buraya el atsın, bu gençliğe yardım etsinler. Bir nesil teröre kurban oldu, yeni bir kuşak daha bu travmayı yaşamasın. Biz 90’ları bir daha yaşamak istemiyoruz. Diyarbakır’a herkesi bu konuda yardıma çağırıyoruz.” Diyarbakır Ülkücü Ocağı’nda sadece siyaset yapılmıyor, burada imkanı kısıtlı gençler lise sınavlarına veya üniversiteye hazırlanıyor. Dersleri ise ocağın üyesi olan eğitimliler veriyor.

DİYARBAKIR BİR GÜN MHP’Lİ OLACAK

Diyarbakır’da gelişen son olaylara ülkü ocağının bakışı da önemli elbet. Cihan Kayaalp, olaylara hiçbir şekilde dâhil olmak istemediklerini ve olmayacaklarını anlatıyor. Ancak toplumsal olaylarla birlikte gelişen toplumsal bir değişimi de aktarmadan edemiyor: “Olaylardan sonra bize çok sayıda lise öğrencisi müracaat etti. Gelişen olayların Diyarbakır’a zarar verdiğini belirtip tepkilerini dile getirdiler. Bize şu sıralar büyük katılımlar oluyor. Gençlerde bir bilinçlenme olması sevindirici.”

MHP ve çizgisinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ciddi oranda bir oy potansiyeli bulunmuyor. Bu zamana kadar memurlardan ve bazı korucu ailelerden oy toplayan MHP önceki seçimlerde bölgeden biraz oy almış ve suni bir ivme kazanmıştı. Peki son seçimlerde barajın altında kalan MHP Diyarbakır’dan nasıl bir oy oranı bekliyor? Teşkilat kongrelerinde Kürtçe müzik çaldıran, Diyarbakır Evim (Diyarbekir Malamıne) Kürtçe şarkısını neredeyse bir kongre marşına dönüştüren MHP önümüzdeki ilk seçime güçlü girmeye çalıştığı Diyarbakır’da nasıl bir sonuç bekliyor?

MHP Diyarbakır İl Başkanı Abdullah Arzakçı, son seçimlerde yüzde 1,3 oranında aldıkları oylarını kat kat arttıracaklarını söylüyor. Arzakçı, yarın hemen seçim olursa biz Diyarbakır’dan yüzde 18 ila 21 oranında oy alırız diyor: “Bir şirkete üç anket yaptırdık ve bunların sonucunda söylediğim oranda bir oy çıktı. Bizim tek rakibimiz DTP. Onlar bizden fazla oy alır ancak barajı aşamayacağı için biz Diyarbakır’dan birinci parti olarak çıkacağız. Buna inanmak istemeyenle noter huzurunda iddiaya girerim. Tabanımız Diyarbakır halkıdır, esnafıdır, Kürt’üdür. Biz bu toprakların, bayrağın, cumhuriyetin, devletin sahibiyiz diyen herkesin partisiyiz.”

Diyarbakır’da MHP il başkanı olmanın ateşten gömlek giymek demek olduğunu da hatırlatan Arzakçı, “Her türlü olayda tepkiler bize yöneliyor. Camlarımız taşlanıyor ama biz bu olayların içine girmeyeceğiz. Kırılan camlar olsun. MHP olarak Diyarbakır halkına kendimizi tanıtamadık. Bu zamana kadar dört duvar arasında bir siyaset yapıldı. Artık o dönem bitti. Halkla bütünleşiyoruz.” diyor. Diyarbakır’ın bir gün MHP’li olacağını da iddia ederek, “Önümüzdeki on yıl içinde MHP buradan yüzde 80 oranından oy alacak. Bazı iller nasıl MHP ile anılıyorsa burası da öyle anılacak. Bize 123 köy toplam 38 bin insan katıldı. Bu katılım devam ediyor. Her partiden, DEHAP çizgisinden olanlar da katılıyor. Giderek güçleniyoruz.” şeklinde konuşuyor.

Zaza Kürdü olan MHP Diyarbakır İl Başkanı Abdullah Arzakçı, “Annem tek kelime Türkçe bilmiyor, eşim yeni yeni öğreniyor.” diyor. Arzakçı, Diyarbakır’da Kürt-Türk ayrımının yapılamayacağının, kimsenin bıyığının kendisininkinden uzun olmasına izin vermeyeceğinin altını çiziyor: “Eğer birisinin bıyığı benimkinden uzunsa o bizden değildir. Başka bir amacı vardır. Provokatif hiçbir şeyi istemiyoruz. Biz herkese ulaşacağız herkesi kucaklayacağız. Benim partim burada zaten Kürtlerden oluşuyor, ben nasıl onları dışlarım. Irkçılık yapmıyoruz, değerlerimiz etrafında birleşip siyaset geliştiriyoruz.”


SEVGİLERLE




[/quote]
Şu yazıyı okudukça ağlayasım geldi.Kürtçe müzik dinliyormuş,kürtçe konuşuyormuş; bi de marifetmiş gibi söylüyor.Bizim amacımız dilde birlik,işte birlik,fikirde birlik değilmiydi?Ben mi yanlış hatırlıyorum?
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Sebas
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 18, 2003
İletiler: 510
Şehir: Bordeaux / KahramanMaras

İletiTarih: Cum May 05, 2006 10:00 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Vallah ne diyecegimi bilmiyorum, Her Seyden önce Bu Degerli Dava Türk Milletinin davasidir !
Yüce Türk IRKINDAN olan TÜRK'ün davasidir !

Eger onlar kendilerine " Kürt " diyorlarsa nasil bu davanin mensubu olabiliyorlar nasil kendilerini¨" ÜLKÜCÜ " görebiliyorlar ! ??? ben hayret ediyorum !

Eger Türk'sen övün kardesim, niye sov yapar gibi " ben zaza kürduyum, benim anam banam Türkçe konusmaz ama ben Türkçuyum " diyorsunuz !!

Niye kabul ediyorsunuz Kürt'lügü ? Nasil Kabullenebiliyorsunuz ? !!!

Kendinizi Türk olarak görmuyorsunuz herhalde ! yoksa " kürdüz " demezdiniz ! Ben Türk'üm ve davam Türkçülkük davasidir ! Turancilik Türk Milletinin davasidir ! Siz nasil Kürtüz diyorsunuz ben anliyamiyorum ve " kürdüz " diyorsunuz, Türk davasini yasamaya, yasatmaya çalisiyorsunuz !! ??? bu nasil akil isi

A N L A Y A M I Y O R U M
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
ADSIZ
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Mar 31, 2003
İletiler: 36
Şehir: Cihan-ı Alem...

İletiTarih: Cmt May 06, 2006 2:19 am    ileti konusu: Allah razı olsun.... Alıntıyla Cevap Gönder

Böyle anlamlı ve içerisinde önemli mesajlar veren yazıyı buraya taşıdığın için teşekkür ediyorum ülküdaşım...
Öncelikle şunu belirteyim ki, bu yazıyı tarihi bir belge olarak arşivime kaydettim. Bu belge ki zaman zuhur edince tarihe tanıklık edecek türden...
Diyarbakır'ı elimden geldiği kadar takip ediyorum. Gerek politik olaylar, gerek legal, gerekse illegal (illegal yollardan yapılan ve ortayı çıkan olaylar hepinizin malumudur)
Yozgat'ta ülkücü olmak kolaydır, Yada Kastamonuda, yada Anadolu'nun başka bir kentinde, kasabasında. Bende bu dava ile 12 yaşında solun kalesi diye bilinen küçük bir ilçede tanıştım. İnsanın bu dünyadaki en büyük düşmanı nefsidir. O nefis ki insanı uçurumun kenarına da getirir, o nefis ki, insanı insanlıktan çıkarıp hayvandan daha ağaşalık hale getirir, o nefis ki bu dünyada cennet-i alayı yaşatır. O yüzden nefsi hakimiyet marifet ister. Bu noktada Diyarbakır, Mardin, Tunceli, Hakkari gibi illerde ülkücü olmak, ülkücü kalmak ve bu davayı yaşamak zor bir görev. Nefsi mücadelenin yanına bir de hainliklerle dolu kirli oyunların içerisinde mücadele verme sanatını icra etmek zorundasınız! Bu noktada yukarıdaki yazıda isimleri geçen ve geçmeyen bütün Diyarbakırlı kardeşlerime Allah'tan sabır ve yardım diliyorum.
Onlar zor bir görevin erbabı olmuşlar. Slogan ülkücü olmak kolaydır, yada sloganların peşine gitmek, hilal bıyıklar altında boş yürükle dünyayı izlemekte kolaydır. Kimi zamanlar kendi aramızda dahi bir birimizin varlığına tahammül edemediğimiz anlar oluyor ki, Diyarbakır'da bu davaya gönül vermiş, samimi arkadaşlarımızı eleştirmek gibi bir hakkımızın olmadığını düşünüyorum.
Bazı arkadaşlarımız ülkücülüğün Türk ırkından başka bir ırkı misyonuna kabul etmeyeceğini düşünüp diyarbakırlı arkadaşların ülkücülüğünü eleştirmiş.
Sevgili ülküdaşlarım bu sözlerim gönül kırmak veya sizleri haksız çıkarmak için değil. Biz kardeş isek, kardeş kardeşin sözünü yanlış anlamaz ve sizlerin de beni yanlış anlamayacağını düşünerek bütün açık yürekliliğimle yazmak istiyorum...
"Milli bir ülkü olmadıktan sonra, insanın hayvandan ne farkı kalır? Hayvan, ölümden ve ızdıraptan kaçar, kuvvetliden korkar.
Ölümden korkmayan, ızdıraptan kaçmayan, kuvvetli ile savaşı göze alan yaratık, ancak ülkü insandır. Bir zamanlar, dinler, insanları hayvanolmaktan kurtarmak için çalıştı, onlara Tanrı'dan öğütler verdi. Bugünkü ülküler tamamıyla millidir. Dini inancı da içine almış olan milli ülkü, insanları sürükleyen, güçlendiren ve asilleştiren bu duygu ve düşüncedir."

Lütfen tırnak işareti içerisindeki bölümü dikkatli okuyalım, hatta bir kaç kez tekrar edelim. Dini inancı içine alış olan milli ülkü diye başlayan söz çok şeyi anlatmaya yetiyordur diye düşünüyorum. Ben Yozgat'tan Diyarbakır'daki "ülkücüyüm" diyen kardeşimi eleştiriyorsam Diyarbakırlıdan daha fazla ülkücü olmak zorundayım -zira Başbuğumuz da "Ben ülkücü adayıyım" derdi.
Aslında konuşulacak söylenecek çok söz var. Fakat bin düşünüp bir konuşarak çoğu şeyi daha oturaklı halledip, sorun olmayan şeyleri sorun olmaktan kurtara biliriz. Bunu en iyi şekilde icra edecek kişilerde Ülkücülerdir.
Yozgat'tan Diyarbakır başta olmak üzere, cennet vatanımın dört bir köşesinde yaşayan adı kürt olsada Türk kanı taşıdığına inandığım, Türk'üm derken yüreği yerinden sökülür gibi olan, samimi gönüllere selam olsun. Allah yar ve yardımcınız olsun!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
yaban
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 10, 2006
İletiler: 23
Şehir: turkiye

İletiTarih: Cmt May 06, 2006 5:26 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ADSIZ konu hakkındaki duygu ve düşüncelerimi aynen ifade etmişsin Sana katılıyorum Hemde her kelimesine
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Cmt May 06, 2006 6:14 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Vaybe, demekki ayni anda hem Ülkücü hem Kürtcü olunabiliyormus.....!

TÜRKLÜGÜ yüzde yüz benimseyen, kendisini bir TÜRK olarak gören ve öyle yasayan kürt asilli vatandaslarimizin Ülkücü oldugunu biliyordum ama böyle TÜRKLÜGÜN yerine kürtlügünü haykiran ve Ülkücü olanlarini ilk defa duyuyorum. Bu haber zaten birkac sitelerde de "Bozkürtler" olarak geciyordu. Bence cok kürt reklami yapmislar hic samimi bulmadim.

Halbuki "Biz Diyarbakirlilar olarak kürt asilli olsakta yüzde yüz TÜRKLÜGÜMÜZÜ haykiriyoruz. Bizde bu vatanin evlatlariyiz vatanimiza bayragimiza daima sahip cikiyoruz ve cikacagiz. Bizler TÜRK Milliyetcileriyiz, bizler TÜRKIYE sevdalilariyiz, bizler Diyarbakirli Ülkücüleriz" deseler yeterli olurdu. Hani vazgecemiyorlar kardesim olmuyor iste. Sanki illaki reklam yapmalari lazim. Illaki kürtlüklerini TÜRKLÜK ile ayni safta tutup birinci siraya yerlestiriyorlar. Sürekli ön plana cikarmalari lazim.

Artik öyle bir duruma geldikki, bunlarin Ülkücü olanlarinida birer kürt olarak kabul etmis olacagiz sonucta. Peki böyle olursa biz onlari kürt olarak görürsek onlar ayni anda nasil Türklügü benimsemis oluyor? Eger Türklügü benimsiyorsa ve Ülkücü olmus ise o benim gözümde bir TÜRK`tür! Gerisi beni ilgilendirmez! Ne yani misal kurultaylarda, ocaklarda karsilastigimizda tanisma esnasinda bize "Gardas ben Diyarbakirli kürdüm ama Ülkücüyüm" ´mü diyecek? Bizde "Vay helal olsun hem kürtsün hemde Ülkücüsün" diye karsilik verecegiz artik. O zaman bir karar alma zamani, cünkü ortalik baya karisti karisiyor. kürtlükleri cok fazla ön planda tutuluyor, bu ne kadar dogru ne kadar yanlis?

Misal Adsiz Ülküdasim iletisinde onlar hakkinda yazarken bir defa olsun "kürt" diye yazmamis. Halbuki onlar "Biz Ülkücüyüz" derken ayni anda kürt olduklarini, kürtce konustuklarini, kürtce sarkilar dinlediklerini, kürt yazarlarin kitaplarini okuduklarini, kürt gibi yasadiklarini ve sürekli kürtlüklerini haykirmislar. Onlar kürtlüklerini yani sira deyinip duracak biz ya Diyarbakirli deyip yada kardes deyip cekistirecegiz. Yada bizde kürt diyecegiz onlara? Ülküdaslar kürt kürttür, TÜRK´de TÜRKTÜR! Türklügü kabullenmis, Türklügü benimseyen kürt asilli bir vatandasimiz Türktür! Hayir Türklügü benimsemiyorsa sakinca yoktur ama o zaman o bizim bir kürt vatandasimizdir. Tabiki uslu durdugu süre düsmanimiz degildir o ayri konu. (Maalesef uslu durani az ama neyse...) Bunu mutlaka ayirmamiz gerekiyor ve dikkatli olmamiz gerekiyor Ülküdaslarim. Ya kürtsün yada TÜRKSÜN! ÜLKÜCÜ herzaman ve heryerde uyanik olmalidir! Aramiza girenleri iyi secmeliyiz bunlar benim düsüncelerim, katilan katilir katilmayan katilmaz.

saygilar sevgiler...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
otuken17
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Apr 01, 2006
İletiler: 162
Şehir: Remscheid

İletiTarih: Cmt May 06, 2006 10:06 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Türk Sehri olan Diyarbakirin ülkü ocaklarinin cogunulugunun Kürtlerin olusturmasi bence iyi bir sonuc degil. Ama Diyarbakirin ülkücü bir sehir olmasini herkez gibi bende dilerim. Ülkücülük ceneyle sadece konusmayal olmuyor.
ÜlkücüLük aksiyonla olmalidir ve yasatilmalidir. Türkiyenin bütün illerinde calismalarin yapilmasi gerek.
Biz fasist ve irkci bir görüs degiliz ondan kürdü cerkesi lazi hep ell ele hepimiz TURAN ellere.

Ne Mutlu Türküm Diyene !!!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Bu başlık kilitlenmiştir; cevap yazamaz, iletileri değiştiremezsiniz 1. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Sayfa: 1, 2, 3  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1