TÜRK DİLİNİN ÇİLESİ
Tarih: 28.05.2004 Saat: 23:59
Konu: Edebiyat



"ŞİMDEN GİRÜ HîÇ KİMESNE KAPUDA VE DÎVÂNDA VE MECÂLİS VE SEYRÂNDA TÜRKÎ DİLİNDEN GAYRI DİL SÖYLEMEYE." Karamanoğlu Mehmet Bey (12. 5. 1277)
Bir milletin yok olması için tek bir neden vardır: Milleti oluşturan fertlerin, kendisini küçük görmesi ve başka milletlere benzemeye çalışması. Kendisini küçük gören milletlerin ilk söylediği sözler; biz adam olmayız, adamlar yapmış, onlar bu işi biliyor, vb.’ dir.


Bunun peşinden beğendiğine benzeme içgüdüsü öne çıkar. Önce onun gibi giyinmeye, onun gibi bakmaya, onun gibi yemeye, içmeye, onun
hoşlandıklarından hoşlanmaya ve onun gibi konuşmaya başlarlar. Bunun peşinden
kültüründen ve töresinden vazgeçerek kendisine tamamen yabancılaşarak onlara benzer.
Ama hiçbir zaman onlardan birisi olamaz, sadece benzer. İşte bu kişiler arada kalır, bunalıma girer ve yok olur. Fertlerin tek tek yok olması milletin de hayatının sona ermeye başlaması demektir. Tarih yok olan milletlerin hikayeleriyle doludur.
Milletin yaşaması için fertlerinin birlik içinde olması gerekir. Birliği sağlamak
için birbirlerini tanımaları, anlamaları, birbirlerine sahip çıkması şarttır. Bunu
başarmanın ilk şartı ise aynı dili konuşmaktır.
Yahya Kemal:
"Dil bağı öyle bir bağdır ki; vatanın hudutları koptuğu zaman bile kopmaz. Hudutlar
aşırı olsa da, dil yine bizi birbirimize bağlı tutar.
Türkçe'nin çekilmediği yerler vatandır. Ancak çekildiği yerler, vatanlıktan çıkar.
Vatanının kendi gövde ve ruhu Türkçe dir. Bu bağ uzak coğrafyalardaki milyonlarca Türk'ü birbirine bağlar" der.
Ulu Bozkurt Mustafa Kemal ATATÜRK, Milli Türk Devleti’nin temellerini oturtmaya
başladığında, milli şuurun tarih ve dille verileceğine dikkat çekmiş, *****huriyetin
ilk kurumlarından biri olarak Türk Dil Kurumu’nu kurmuş ve şu veciz sözü kapısına
yazdırmıştır:
“Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir.
Çünkü, Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde ahlâkını, an’a nelerini,
hatıralarını, menfaatlerini, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyinin dili
sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor.
Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.”
Türk Tarih Kurumu’na görevinin önemini de hatırlatmıştır:
“Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı
diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”
Aradan daha 80 yıl geçmeden düştüğümüz duruma bakın: Caddelerde işyerlerinin
levhalarının yarısı yabancı dillerde yazılmış, genç kuşak ana babalarıyla dahi
anlaşamaz duruma gelmiş, bırakın üniversitelerimizi, yabancı dille eğitim
anaokullarında bile ayrıcalıklı kabul edilmeye başlanmış, orta öğrenim gençliğinin
tek hedefi yabancı dille eğitim veren üniversitelere girmek olmuş, millete hizmet
etmekle görevlendirilen bürokratlar ve siyasiler milletin önünde yabancı kelimelerle
karışık sözler sarf etmeyi entellik kabul etmiş, vesaire, vesaire.
Çocukluğumuzda atalarımız, “evlat bu gavurlar bizi geldiğimiz topraklara sürmek
istiyorlar. Bu cennet vatanı bizden almak istiyorlar. Bizden sonra görev size
düşüyor, bu topraklara ve değerlerimize sahip çıkmak zorundasınız” derlerdi. Ah koca adamlar! Artık başka yerlere sürmeye güçlerinin yetmeyeceğini anladılar sayenizde.
Ama daha tehlikelisi Türk Milletini eritmek ve yok etmek istiyorlar. Akıl
hocaları,hep aynı zırvaları tekrarlıyor. İşte bir tanesi:
“1984” adlı kitabın yazarı George Orwell, 1930'lu yıllarda, Dil konusunda bakın
neler söylemiş:
"Milletler dil yoluyla çökertilir. Ve bir takım sürüler haline getirilir. Böylece
birbirleriyle anlaşmaları yada, belirli sloganlardan başka bir şey anlamaları
imkansız hale gelir bu kalabalıkların. Kitleselleşmiş bu kalabalıkları bir değnekle
istenilen yola götürmek mümkündür."

Güzel de; kenetlenmiş bir millete bunlar nasıl uygulanacak? O da basit. Milletin
içine sızmış devşirmeler ve kafasını ve hatta bedenini düşmana satmış adamları
milletin gözünde cici duruma getirip köşe başlarını ve karar organlarını bu
işbirlikçilere emanet ederek istediklerini uygulatabilirler. Ve yaptılar!
Ele geçirdikleri kurumlardan birisi de ne yazık ki millete seslenen ve milleti
yönlendiren TRT. TRT bu yıl da geçen yıl yaptığı kepazeliği tekrarlıyor. Eurovision
şarkı yarışmasında Türkiye’yi İngilizce bir şarkı ile temsil etmesi için, ismi dahi
Türk olmayan bir grubun zibidilerini seçti. “Git ve bu asil milleti temsil et” dedi.
Uluslararası bir yarışmada Türkiye’nin, adını halen masallarından alan grup
tarafından İngilizce bir zırvalama ile temsil edilmesine karar verdi.

EY TÜRK ULUSU UYAN ARTIK!

İsyan etmek için Iraklıların durumuna mı düşmen gerekiyor? Analarınız, bacılarınız
iğrenç hareketlere maruz kalınca mı ayaklanacaksın? Elinden malını, canını, namusunu almaya kalktıklarında mı harekete geçeceksin? Önlemini zamanında al. İşte her taraftan saldırılıyor değerlerine. Bunun sonunda işgal gelecek.
Bizler, İLTERİŞÇİLER, TÜRKÇÜLER, bu kepazeliği içimize sindiremeyiz. Ne gavurun
ödülünü istiyoruz, ne taltifini. Gavurdan gelen iyi her şeyi kabul etmekten ar ederiz.
Ey TRT yetkilileri! Bu kepazeliğe son verin. Temsil etmek istiyorsanız kopuzumuzla,
davulumuzla, hepsinden önemlisi güzel ve zengin TÜRKÇEMİZ’LE temsil edin. Biz
TÜRK’ üz, TÜRKÇE düşünür, TÜRKÇE söyleriz.
Ya ekmeğini yediğiniz millete layık olun, Ya da …. 

Saygılarımızla,
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN.

- Ulkudas Takımı






Bu haberin geldigi yer: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Bu haber icin adres:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=News&file=article&sid=2223