Yine olmadı Tayyip Bey / Ergun Göze
Tarih: 22.11.2004 Saat: 23:14
Konu: Basın-Yazarlar


SAYIN Başbakan, pazartesi günkü Halk'a ve olaylara TERCÜMAN'da okuduğuma göre Avrupa Birliği için 'Tarih verseler de vermeseler de bir şey değişmez, Türkiye geleceğe emin adımlarla ilerliyor' buyurmuşlar.
Olmadı Tayyip Bey, yine olmadı. Madem ki tarih verilse de, verilmese de bir şey değişmiyordu, o halde bu telaşınız, aceleniz, otu suya katmanız, bu koşuşturmalarınız, AB karşısında bu eğilip bükülmeleriniz, bu her verilen emri yerine getirmeleriniz, zina meselesinde önce 'Burası Türkiye'dir' diye efelendikten sonra Avrupa'ya gidip boyun bükmeleriniz neydi? Bugünkü Meclis gündeminde bile AB'nin ve IMF'nin istediği birkaç kanunun görüşülmesi var. TBMM'yi yani millî iradeyi bile AB emrine verip fazla mesai yaptırmalarınız neyin nesiydi?
Niçin helak oldunuz?


MADEM ki, AB tarih vermese bile bir şey değişmiyordu, mutlaka tarih alacağız, muhakkak verecekler, vermek kendi menfaatleri icabıdır, diye kendinizi niçin helak ediyordunuz? Madem vermeyebileceklerini düşünebiliyordunuz, Kıbrıs'ı nasıl bu hale getirdiniz? Milleti AB karşısında bu kadar zelil, baş aşağı, bu kadar mahkum hale getirmeniz niçindi? Tarih, yahut tarihe benzer bir şey bile alamadıktan sonra niçin 'Daima bir adım önde olmayı' içinize sindirebildiniz? Hem de millet asla içine sindiremezken gözünün yaşını dindiremezken.
AB'ye girmek aşkına, yurdumuzu, milletimizi bölmekten başka emelleri olmayan ve AB tarafından bu gayeyle yönlendirilmiş bulunan sabıkalı politikacıların parti kurmaları ve faaliyette bulunmaları için önlerini niçin açtınız? Terörist başının avukatlarına bu milletin kesesinden niçin özel vapur tahsis ettiniz?
Bu kadar gürültü patırtı, AB liderleriyle bu kadar al takke, ver külah olduktan, sırtınızı sıvazlattıktan ve her tarafa ümitler dağıttıktan sonra, sanki bunlar hiç olmamış gibi bu sözleri siz nasıl söylersiniz?
Avrupa karşısında Türk kimliği, üniter devlet yapısı, kendi gayretimiz ve çalışmamızla bir şeyler yapmaktan daha şerefli ve daha başka bir yol olmadığını, iki senedir yazıp duranları 'Çağı anlamamakla, bundan başka çıkar yol olmadığını görmemekle', '1940'ların milliyetçi kafasıyla düşünmekle' itham edip durduktan sonra bu sözleri söylemek bu kadar kolay mı?
Pilav-lapa misali
GÖMLEĞİNİZİ çabuk değiştirdiğinizi, imam-hatip meselesinde 'Bana destek vermediniz' deyip bir köşeye çekildiğinizi, seçilmeden önce milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıracağınızı vaad etmiştiniz, bu sözünüzü şu ana kadar tutmadığınızı görüyor ve bundan sonra da tutamayacağınızı tahmin ediyoruz ama, iki senedir aşağı yukarı rüyalarınızı bile bağladığınız bu AB sevdasını, bu kadar fedakarlıktan sonra bu kadar çabuk ve sanki hiçbir şey olmamış gibi unutacağınızı doğrusu tahmin etmemiştik? Bu kadar kolaylıkla 'Pilav olmadı, çevir lapaya' diyebileceğinizi doğrusu kimseler gibi biz de tahmin edememiştik.
Sayın Başbakan, AB Türkiye'ye tarih verse de, vermese de bir şey değişmez diyemeyiz. Bize sorarsanız vermese daha iyi olur. Korkarız ki tarihe benzemez bir tarih verir ve siz de bunu bile kafi görürsünüz ve o zaman ülkemiz kaçan atının üzengisine ayağı takılmış süvariye dönüp, maazallah AB'nin kaprisleri yolunda sürüklenir, Claudia Roth ile Karen Fog elinde oyuncak olur.
Sayın Başbakan, iktidara geldiğiniz günden önceki parti hayatınızı ve sonraki zikzaklarınızı şöyle bir aynanın karşısına geçip ortaya döküp baksanız ve kendinizle samimi bir muhasebe yapsanız milletimizin ne kadar büyük bir bahtsızlığa uğramış olduğunu görürsünüz. Bu iş bu kadar zor mu? 

Ergun Göze /H.O. Tercüman






Bu haberin geldigi yer: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Bu haber icin adres:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=News&file=article&sid=2373