TÜRKİYE'NİN MESELESİ NEDİR?
Tarih: 29.11.2005 Saat: 00:15
Konu: Ülkücü Tavır



Türk milliyetçileri ve Türk milliyetçiliğine yakın bildiğimiz isimler, başbakan Tayyip Erdoğan'ın sarfettiği "Kürt sorunu" sözüne takılıp, kaldılar. Halbuki bu, zarfa takılıp, mazrufu, yani zarfın içindekini görmemektir.
Herşeyden önce bir konu üzerinde anlaşmamız lazımdır. AKP iktidarı, gerek iç politika, gerekse dış politika sözkonusu olsun, Amerikan politikalarından başka bir politikayı istese de uygulayamaz. Çünkü AKP'nin iktidarda oturmasının tek şartı vardır; o şart da ABD ile senkronize (=eş uyumlu) hareket etmesini gerektirir. Borsa ve genel olarak finans sektöründeki yabancı sermaye miktarına bakan, bunu rahatlıkla görebilir ve ne demek istediğimi kolayca anlar. Onun için, Tayyip Erdoğan'a yüklenmek, onun çelişkilerini ortaya koymak, hiçbir şeyi değiştirmez. Çünkü artık herkes biliyor ve görüyor ki, Tayyip Erdoğan başbakanlığındaki AKP hükümeti, millet nazarında meşruiyetini yitirmiş ve herşeyini ABD'ye bağlamış, irade ortaya koymaktan aciz bir hükümettir.


Dolayısıyla Tayyip Erdoğan'ın söylediği "Kürt sorunu" sözü de bu bağlamda değerlendirilmelidir. Zira o söz, özünde Tayyip Erdoğan'ın değil, sahibinin, yani Amerika'nın sesidir. Amerika'nın gayesini, eski CİA ajanı Graham E. Fuller, yıllar önce yazdığı bir yazısında şöyle özetliyordu:
"Irak'ın kuzeyi, İran'ın batısı veya Türkiye'nin doğusunda kurulacak bir Kürt devleti, (nerede kurulursa kurulsun) bu ülkelerin (hepsinin) sınırlarında dramatik değişiklikler meydana getirir..."
Amerika dediğini yaptı ve süreç içerisinde (ister kabul edelim, ister etmeyelim) Kuzey Irak'ta bayrağı, ordusu, meclisi, parası vb. olan fakat konjonktür gereği 'malûmu ilam ' edilmemiş bir Kürt devleti kurdurdu. Şimdi sıra, İran'ın ve Türkiye'nin sınırlarındaki 'dramatik' değişikliklere geldi...
ABD'nin planı gayet basittir; zaten eski dışişleri bakanı Henry Kissinger'in de dediği gibi Amerika'nın (gücünden dolayı) diplomasinin kurnazlıklarına sığınmaya ihtiyacı yoktur... ABD, 57. hükümet döneminde zayıflayan ve adeta durma noktasına gelen PKK terörünü önce aktif hale getirerek Türkiye'yi bunaltacak, sonra da bu terör örgütünü tasfiye edip, ülkemizdeki silahtan arınmış ve siyasallaşmış bölücüleri, Kuzey Irak'taki sözde Kürt devletine eklemleyecek. Böylece de Türkiye'nin Kürt sorunu! çözülmüş olacak...
Son zamanlarda artan bölücü terör örgütü PKK'nın eylemlerinin, Amerika'nın öngördüğü bu sürece hizmet etmekten başka bir amacı yoktur, olması da mümkün değildir.
Buraya bir mim koyalım ve gelelim şimdi meselenin en can alıcı noktasına!...
"Ülkemizde Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır" diyen ve iyi niyetlerinden bir an olsun kuşku duymadığımız kişiler, Amerika iki gün sonra PKK'yı tasfiye edip ( ki; bunun somut göstergeleri mevcuttur ) , bölücüleri siyasallaştırdığı vakit ne yapacaklar; 'Kürt sorunu'ndan mı bahsedecekler? O zaman adamın önüne şimdiki söylemlerini getirir, koyarlar ve;
"Türkiye'de Kürt sorunu değil, terör sorunu var diyordunuz. Bakın PKK'yı tasfiye ettik ve bu terör sorununu çözdük. Artık ortada sorun falan kalmadı" derler...
Yazının girişinde de belirttiğimiz gibi Türkiye'nin 'terör meselesi' var diyenler, meseleyi derinlemesine göremiyorlar ve değerlendiremiyorlar. Terör, başlıbaşına bir sorun değil, ülkemizi bölmek isteyenlerin konjonktüre uygun olarak zaman zaman başvurduğu bir metottur... Emperyalizmin güdümündeki bölücülerin stratejilerindeki bir enstrümanı asıl sorun olarak göstermek, farkında olmadan onların ekmeğine yağ sürmektir.
Velhasılı kelam, Türkiye'nin başat sorunu terör değil, bölücülüktür...
Çözüm için politikalarımızı buna uygun olarak geliştirmeli ve dar görüşlü, şabloncu anlayışlardan kaçınmalıyız. Mesele çok ciddi bir boyuttadır. Şirket yönetmekle devlet yönetmek arasındaki farkı algılayamayan bir hükümetten bu meselenin çözümünü beklemek ise havanda su dövmektir.

Alişan Satılmış






Bu haberin geldigi yer: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Bu haber icin adres:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=News&file=article&sid=2678