
PİRELER VE İNSANLAR
Tarih: 22.12.2005 Saat: 10:55 Konu: Ülkücü Tavır
Bir grup bilim adamı, bir öbek pirenin peşine düşmüşler. Biri kovalamış, biri yakalamış, biri kavanozun kapağını açmış, biri pireleri içerisine doldurup, kapağını sıkıca kapatmış. Sonuncusu hani bana hani bana derken zavallı pireler kavanozun içinde zıplamaya, zıpladıkça kavanozun kapağına çarpıp düşmeye, bizimkiler kavanozun başında nöbet tutup, dört gözle beklemeye koyulmuşlar.
Bir süre sonra bekledikleri an gelmiş: Kobay pirelerimiz zıplama mesafelerini kavanozun kapağına çarpmayacak şekilde ayarlamaya başlayınca; birbirlerine sarılıp zafer çığlıkları atmış, sevinmişler. İçlerinden biri "hişşşt, susun" demiş, "daha işimiz bitmedi, deneyimizin ikinci aşamasını görmemiz gerek", kavanozun başında sessizce durmaya devam etmişler.
Sonunda, "bu kadarı yeter, canı çıkacak hayvanların, araştırmamız yarıda kalacak" diye düşünerek zamanın geldiğine karar vermişler. Kavanozun kapağını usulca açarak, gözlerini kırpmadan mikroskoplara dayamış, nefeslerini tutmuşlar: Pireler, kavanozun kapağı açılmasına rağmen, yine bir kavanoz boyu zıplamaya devam etmişler!
Oturup, tezlerini yazmışlar: Doğadaki her canlı tür, değişen çevre koşullarına ve dayatmalara uyum göstermeye yatkındır. Bir pire bile, deneme-yanılma-öğrenme yoluyla şartlanmakta, doğal davranışlarının yerine istem dışı alışkanlıklar ikame edebilmektedir.
Bu teze bakarsak: Pire ya da insan fark etmemekte, her tür canlı, içinde yaşadığı çevrenin şartlarını zamanla salt doğru, uyulması zorunlu bir yaşam biçimi olarak kabullenmekte, davranışlarını buna göre şekillendirmekte ve sınırlamaktadır.
"Ağalar çomaktı: O, çelik… hızlı vursalar uzağa, yavaş vursalar yakına düşecekti.
Ortalama bile vuramadılar, hedefini bulamadı, teker meker gitti, öyle çomağın böyle çeliği olur.
Ya dizginini çektiler, ya yoruldu.
Daha önünde yollar var; bundan sonrası ne olacak?"
Yine bir gurup bilim adamı kendi buluşlarına dair yaptıkları çalışmaları test için toplanıp marifetlerini sergilemeye başlamışlar…
Herkes marifetini gösterdikten sonra bizimkide sahneye çıkıp bir kavanozdan bir pire çıkarıp masanın üstüne koymuş.
Elini masaya vurarak "zıpla" demiş pire başlamış zıplamaya…
Aynı şeyi her defasında tekrarladıkça pire aynı şekilde zıplamaya başlamış.
Epey alkış aldıktan sonra bizim bilim adamı marifetini daha ileri ğötürmek için pireyi eline almış ve bacaklarını koparıp tekrar masaya koymuş.
Elini masaya vurarak "zıpla" demiş bir iki kere aynı şeyi tekrarlamış ama pire olduğu yerden hiç kıpırdamamış.
Pirenin bu halini gören bilim adamı istediği sonuca ulaşamayınca hemen kendince bir mantık geliştirip pireyi eline alarak jüri ve seyirciye dönmüş.
"Haa bilmem ne yiyenin ayaklarını kırınca kulakları da duymuyor" demiş.
Metot ve yöntem tayininde kendi bakış acısına göre yön tayin etme ve strateji oluşturmada kendi mantık kurgusunu tek gerçek sananların referansları şüphesiz bir öğrenmeyle ve gözlemle alakalanmaktadır.
Öğrenmenin referansıyla gözlemine çözüm üreterek yap bozculukla iştigal edenlere metotlarının yanlışlığını söyleyip önermelerinin yalnışlığını kabul ettirme şansımız olmadığından "bakmak görmek değildir" diye işaret anlamımızı aktararak sorumluluğumuzun gereğini yerine getirelim.
Negatif Öğrenme:
"Kafese beş maymunu koyarlar, ortaya bir merdiven ve tepesine de iple muzları asarlar.
Her bir maymun merdiveni çıkıp muzlara ulaşmak istediğinde dışardan üzerlerine soğuk su sıkarlar.
Sonunda sırılsıklam olan maymunlardan bir süre sonra,muzlara uzanan olursa,o diğerleri tarafından engellenir.
Suyu kapatıp maymunlardan birini yeni bir maymunla değiştirirler.
İlk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur;fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler.
Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni maymunla değiştirilir.
Oda merdivene yaptığı ilk atak da dayak yer…
Bu ikinci maymunu en şiddetli ve istekli döven ilk yeni maymundur.
Sırayla tüm ıslak maymunlar yenileriyle değiştirildiği,tepelerinde bir salkım muz asılı olduğu halde hiç biri merdivene yaklaşmaz.
Çünkü burada işler böyle gelmiş böyle gitmelidir."
Lamban dolu ve yanında kibritin hazır dururken yakmamak: Azar azar, ağır ağır, bile bile, isteye isteye, meçhulün midesinde hazmolmak!...
Alişan SATILMIŞ
|
|