HAYRET! AMERİKAYI SEVMİYORUZ
Tarih: 29.04.2006 Saat: 22:47
Konu: Siyaset


Yıl 1964.Ankarada bir gecekondu mahallesinde (Yenidoğan) oturuyorduk.Köyden yeni gelmiştim ve henüz 3-4 yaşındaydım.Ağabeyim elimden tutarak, beni tek odalı loş bir dükkana götürdü.Yanlış hatırlamıyorsam 10 kuruş verdi ve ortalarından gerili iplere asılı iki resimli kitabı okumak için kiraladı..Tahta sedirlere oturduk. Bana verdiği kitabın resimlerine bakmaya başladım..Ağabeyim bana yavaş yavaş, ama heyecanla elimdeki kitabın kahramanını anlatıyor, ilgimi çekmeye çalışıyordu..

”Teksas”la tanışmam böyle başladı. Yavaş yavaş tam tiryakisi oldum..Zaman geçtikçe Tommiks’i, Tex’i, Zagor’u, Kaptan Swing’i, Süpermen’i velhasıl tüm amerikalı çizgi roman kahramanlarını tanıdım..Çocuk dünyam onların yerinde olabilme hayâlleriyle doldu.. Onların”iyi” gördüklerini iyi, ”kötü” gördüklerini kötü görmeye başladım…

Yaşadıkları zamanlarda haydut olan Amerikalılar , ölümlerinden sonra kahramanlaştırılmış,romanları, filmleri bizlere birer destan gibi sunulmuştu.
Tarkan ve Karaoğlan haricinde bunlarla rekâbet edebilecek, çocuklara yönelik yayınlar yoktu o zaman.( Bunlar bile galiba biraz geç kalmışlardı)..

Her eğitimci bilir ki, çocuklar gerçek dünyalarından önce kendilerine bir hayal dünyası kurarlar. Bu dünyadaki kahramanlar, onların kişilik geliştirmelerinde, değer yargılarını algılamalarında oldukça önemlidir.
Bu hayal alemi Batı için, özellikle Amerikan film ve oyuncak endüstrisi için cirosu korkunç düzeylerde bir sahadır. Bu sektörün ürünleri tüm dünyayı pazar haline getirmiştir.. Bir taraftan adeta beyin yıkama mertebesine çıkan reklam kampanyaları ve akabinde korkunç kâr oranlarıyla erişilen yüksek kazanç, diğer taraftan özellikle hristiyanlığa ait unsurların (noel ’in yüceltilmesi ,masum yüzlü çocukların hristiyan usulü duaları, hristiyan din adamlarının adeta melekleştirilmesi, hristiyanlıkla ilgili sembollerin bol bol kullanılması v.s) propogandasıyla milli yapıların kozmopolitleştirilmesi bu sektörlerin iki önemli hedefidir. Kozmopolit yapıda bir toplum ise, emperyalizm için en kolay yutulabilecek lokmadır…

Gençlik yıllarımda Amerikan Western filmleri furyası başladı.”Kötü ve vahşi” kızılderilileri ”kahraman ve medeni” kovboyların, mavi ceketlilerin öldürmelerini heyecanla seyrettik. Bir kabilenin toplu olarak imhasını alkışlarken , bir kovboyun ölümü bizleri üzdü.

Sonra Amerikan dizileri televizyonlarımızı işgâl etti. Dallas’lar, Dollars’lar günlük hayatımızın bir parçası haline geldi..Rambo filmleri için sinemalarda kuyruğa girdik.

Amerikan tarzı giyinmek, Amerikan müziği dinlemek, koka kola, hamburger bir salgın gibi gençlerimiz arasında yayıldı…

Kısacası, hayatım boyunca Amerikan kültür emperyalizmi tarafından bombardımana tutuldum…

İşin garibi nedir biliyormusunuz ?

Hayatımın hiç bir döneminde Amerikaya karşı sempati duyamadım..Her zaman ülkem ve milletim için bir tehlike odağı olarak gördüm..

Tarkan ve Karaoğlan , çocukluk dünyamı tam teslimiyetten kurtarmış, yöneticilerimizin ihmâl ettiği milli benliğimin üstündeki toz bulutlarını dağıtmış, Atatürk’ü öğrenmek ise Türklüğümle gurur duymamı, başka hiç bir topluma özenmememi sağlamıştı.

Türkiyeye karşı ABD tarafından konulan Kıbrıs konusundaki tavrı öğrenmem , yüreğimi koyu bir kinle doldurdu.

Bir süre önce yapılan bir ankette ise Türk milleti ABD karşıtlığında dünya rekoru kırdı.

Bir ülkenin bu kadar müthiş propoganda silahına sahip olmasına rağmen başarısız olması gerçekten hayret vericidir..

ABD bunu ciddi olarak düşünmeli, emperyalist politikalarından vazgeçmedikçe başarısız olacağını, yüzlerce koldan dünyayı saran görünür-görünmez propogandaların etkisinin, tek bir siyasi hata sonucunda sıfıra ineceğini bilmelidir..

Tabii ki karşıtlığımız Amerikada yaşayan ve bizim gibi gündelik geçim telaşında olan Amerikan halkına değil, ABD’yi yönetenlerin emperyalist ve dünya insanlarını kapitalizmin satrancında piyon olarak gören politikalarınadır.

Dünya hiç bir zaman tek bir odağın kontrolünde kalmamıştır..Nice imparatorluklar, şatafatlı günlerin ardından gümbür gümbür yıkılıp gitmişlerdir..Yıkıntıların altından ise sadece milli şuura sahip olan topluluklar kurtulabilmiş, yeni bir yapılanmayla varlıklarını devam ettirebilmişlerdir.

ABD’de birgün mutlaka gücünü kaybedecek ve çökecektir..Çöküntü anında tamamen kendilerine düşman bir dünya ile, veya kendilerine yardımcı olmaya çalışan bir dünya ile karşı karşıya kalmak, bugün yöneticileri seçen , azda olsa Amerikan politikalarının tespitinde söz sahibi olan Amerikan halkının elindedir…
Bir an önce tüm dünyayı hiçe sayan bu tehlikeli gidişe dur demelidirler, aksi taktirde bu günün Amerikan politikası hem kendilerini, hemde tüm dünyayı büyük bir felakete sürükleyecektir..


ABD ,Irak işgali öncesi birkaç uçak dolusu Iraklı ajanını, savaş öncesi bir harekatla ülkeden çıkararak ABD’ye götürdü..

Türkiyede bu tip insanları herhalde değil birkaç uçak, uçak filoları almaz..Üstelik bizdekiler gizlice değil ,alenen Amerikan ajanlığı ve yalakalığı yaparlar..
Ancak bizim insanımızda farklıdır..Ayranı kabarırsa, uçakların kalkmasına fırsat tanımazlar.

Temennimiz halâ bunlara gerek kalmaması..Dünyadaki tüm milletlerin haklarının teslim edilmesi ( ”Aydınlarımız” için söylüyorum: Türklerinde hakları yenmiştir ve yeniyor, Türklerde haklarını almalılar), ve karşılıklı saygıya dayalı bir dünya düzeninin kurulması…
Bu temeninin önündeki en büyük engel ise ABD’nin emperyalist politikasıdır…

Hürmetlerimle

İlhan Esen






Bu haberin geldigi yer: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Bu haber icin adres:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=News&file=article&sid=2735