Irak'ta Türkmenlerin Rolü...
Tarih: 1.04.2003 Saat: 00:10
Konu: Basın-Yazarlar


Irak, yeni bir Bosna, yeni bir Kosova, yeni bir Filistin olma yolunda... Zira, ABD askerleri Irak’ta çiçeklerle karşılanmadı!
ABD, Irak’a özgürlük için Irak topraklarında ilerliyor, bir virüs gibi yayılıyor ama bu özgürlüğün kime olduğu konusunda stratejisi çatlıyor.

Irak muhalifleri ABD işgaline karşı birleşiyor; Kuzey’de başlayan çatışmaların Irak ordusu ile Kürt gruplar arasında olmadığı, çatışmanın KYP ile Kürdistan İslami Hareketi birliklerinin arasında gerçekleştiği haberleri geliyor... Türkmenler, Şii Araplar ve Kürdistan Islami hareketi, Irak ordusuyla omuz omuza ABD planlarına karşi çıkma hazırlığında...

Bu denklemi anlayabilmek için Irak içindeki yapıyı değerlendirmek gerekiyor.

Irak’ı oluşturan asli unsurlar ABD’ye göre Kürtler, Şii ve Sunni Araplar... Oysa bugünkü Irak sınırlarını oluşturan ve Irak’ı İngiliz mandası ilan eden taslak anayasa metninde Irak halkının Türkmenler, Kürtler ve Araplardan oluştugu belirtilmişti. Bu anayasaya göre Ingiliz Yüksek Komiserligine bağlı Devlet Şurasi Irak’ı yönetecekti. 1920’de alınan bu kararın ardından 1921’de İngiliz Başbakanı Churchill, Fransızların Suriye’den kovduğu Mekke Şerifi Hüseyin’in oğullarından Faysal’ı Irak Kralı ilan etti. (İngilizler 1917’de Bağdat’a girmiş, 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesinden sonra da İngiliz birlikleri Musul’u işgal etmişti)

1923’de İngiltere ile Türkiye arasında imzalanan Lozan Barış Antlaşmasında Musul ve Kerkük’ün geleceği Milletler Cemiyetine bırakılmıştı. 1926’da imzalanan Ankara anlaşması ile Musul ve Kerkük’ün kaderi belirlenirken, Türkmenlerin hakları yazılı metne geçmedi.

Irak anayasası ise 1925’de yürürlüğe girdi, 1943’de de değişikliğe uğradı. Azınlıkların ismen tanımı bu anayasada yer almıyor ama “farklı dil-ırk ve inanç”taki Iraklıların eşitliği ve bu farklılıklara eğitim hakkı vurgulanıyordu.

1958’de bu anayasa yürürlükten kalktı ve General Kasım *****huriyet ilan etti, anayasasında ise Irak vatanının evlatları Arap ve Kürtler olarak tanımlandı. Kasım’ın devrilmesiyle 1964’de geçici bir anayasa yürürlüğe girdi.

1968’de Baas rejiminin anayasasında da, 1970’de yürürlüğe giren İhtilal Komite Konseyi’nin anayasasında da Irak halkının Arap ve kürtlerden oluştuğu ama (ismen tanımlanmayan) azınlıkların hakları bulunduğu belirtildi. Ancak Saddam rejimi bu anayasada belirlenen hakların kullanımı konusunda hassas değildi. Zamanla baskı hakların yitirilmesine neden oldu. Zira dengeler değişiyordu 1970’de Kürtlere özerklik verileceği açıklanmıştı. İşte bu gün karşımıza çıkan federatif yapı söyleminin temelleri o sırada atılmıştı.

O günden bugüne Kürt aşiretler arasindaki ayrılıklar bu niyetin önündeki engeldi. Taa ki Irak’ın kuzeyinde 1991’de güvenli bölge oluşturulana dek... Çekiç güç stratejisi, 36’nci paralelin kuzeyini merkezi yönetimin denetiminden çıkarmiştı. Otorite boşluğunu Barzani ve Talabani 1994 yilinda Paris’te anlaşarak doldurdu.

Türkiye, Suriye ve İran ise oluşan bu fiili yapıya karşı, farklı yaklaşımlarla ama ortakta “Bağımsız Kürt Devleti”ne karşı durarak tepki gösterdi. Türkiye, Türkmenlerin güvenliğini ve Irak’ın toprak bütünlüğünü sağlamak teziyle Kürt grupları kontrol altında tuttu. 1991 yılında Özal’ın Bush’a önerdiği güvenli bölge yaklaşımı gerçekleşince, Talabani ve Barzani ile görüşülüp onlara diplomatik pasaport ve Ankara’da büro açma olanağı tanırken karşılığında PKK’ya karşı ortak mücadele önerilmişti. Türkiye, bu gruplara 93 yilinda 13,5 milyon dolar, 95’de de 12 milyon dolar yardım paketi açıp, 200 milyon dolarlık ticaret yapma kararı almıştı.

Çekiç Güç harekatıyla kuzeyde güvenli bölge oluşturulurken 36’ncı paralel sınır alınmıştı ama bu sınıra 36’ncı paralelin dışında olmasına rağmen (Kürt şehri diye nitelenen) Süleymaniye dahil edilirken, 36’ncı paralelin kuzeyinde yer almasına rağmen (Türk şehri diye nitelenen) Musul dahil edilmemişti. Güneyde ise uçuşa yasak bölge oluşturulmuştu.

Irak’ın kuzeyinde iki büyük Kürt grubu güç birliğine iten Sunni Araplardan oluşan Saddam rejimi, güneyde de Şii Araplarla çatışarak bugüne dek geldi. İlginç olan ise önce İran’la savaşıp ardından da Kuveyt’i işgal eden ve Irak sınırlarında yaşayan tüm gruplara zor günler yaşatan Saddam’ın, Amerikan müdahalesi karşısında direnirken yanında yıllarca baskı uyguladığı grupları da bulması...

Güney’de çiçeklerle karşılanmayan koalisyon güçleri harekatın altıncı gününde Irak’ta Saddam rejimine muhalif Şii milislerden çatişmalara katılmamalarını istedi. Ve yanıtı net aldı; Tahran’da basın toplantısı yapan Irak Islam Devrimi Yüksek Konseyi Başkanı Muhammed Bekir Hakim, “ABD’nin Şii ahaliye verdigi talimat, mücahitlerimiz için de geçerli” dedi. Saddam devrildikten sonra ittifak kuvvetlerinin “olabildiğince çabuk” Irak’tan ayrılmalarını isteyen Şii lideri, “Yabancı kuvvetler işgal gücü haline gelirlerse Iraklılar ellerindeki bütün olanaklarla direnirler” dedi. Zira, Şiiler ABD’nin Musul ve Kerkük’ü bombalamasının nedenini arıyorlar...

Irak’ın nüfusunun %55’ini oluşturan Şiiler, ABD’yi gözlüyor, Amerikan bayrağının Irak’ta dalgalanmasına karşı çıkıyor. Zaten Şiilerin bugüne dek özerklik talepleri olmamış, onlar Irak’ın toprak bütünlüğü içinde Saddamsız yaşamak istiyor...

Tahmini nüfusu 23 milyon olan Irak’ta yine tahminlere göre 3.5 milyon Kürt, 3.5 milyon da Türkmen yaşiyor. Irak anayasasinda Kürtler kadar yer bulamayan Türkmenler, Saddam sonrasi Irak’ta oluşacak demokratik yapida, Irak sınırları içinde yaşama hakki istiyor, Kerkük’te Musul’da petrol kavgasinin arasinda katliama ugramak istemiyor. Ve ABD’nin peşmergelere dayanan Irak stratejisi, Iraklı muhalifleri birleştiren bir unsur haline geliyor...

Milli Türkmen Partisi Onursal Başkanı Mustafa Kemal Yayçili, Kuzey Irak’ta başlayan çatışmaların yansıtıldiğı gibi Irak ordusu ile Kürt gruplar arasında çıkmadığını, daha öncede çatışan Kürdistan Yurtseverler Birliği ile Kürdistan İslami Hareketi arasında gerçekleştiğini söylüyor. Yayçilı, ABD’nin bu stratejiyi sürdürmekte kararlı olması halinde Kerkük’te karşısında sadece Irak ordusu bulmayacağını, Şiiler ve Türkmenlerin hatta Kürdistan İslami Hareketinin birleşeceğini ifade ediyor.

Görülen o ki, Kuzey Irak’ta Kürt gruplar arasında başlayan çatışmalar yayılacak. Bu müdahale, ABD’nin beklemediği kadar uzun sürecek. Irak’ın unsurları arasında çatışmayı körükleyen ABD, Irak’ın bir Bosna, bir Kosova, bir Filistin olmasının yolunu açıyor...

Irak’a “Şok Özgürlük”, öte aleme inananlar için mi acaba...

Amerikan bayrağının dalgalandırıldığı Irak’ta Iraklılar ölerek mi özgür olacaklar?

Semra Topcu
ehaber







Bu haberin geldigi yer: Bozkurt NET
http://www.ulkuocagi.net

Bu haber icin adres:
http://www.ulkuocagi.net/modules.php?name=News&file=article&sid=658