Danimarka başbakanı Anders Fogh Rasmussen, Politiken gazetesinde yayınlanan yazısında, Türkiyenin AB ortaklığı konusunda,Türkiyedeki ”pavlovu imrendirecek kadar” şartlanmış zavallıların bile anlayacağı açıklamalar yaptı.
Anders Fogh Rasmussen yazısında özetle şöyle ”Türkiye, AB’nin istediği tüm şartları yerine getirse dahi AB’ye giremiyecektir”.

Bu sözleri söyleyen sıradan bir kişi değil, AB’ye girebilmek için, kendimizi kabûl ettirmek mecburiyetinde olduğumuz bir ülkenin başbakanı ve ”kabûl etmiyoruz ” diyor.

Bizim için bu yeni değil, yıllardanberi aklı başında ve ülkesini seven kalemler, sonucun bu olacağını zaten yazıyorlardı..

Peki Mazlum Efendi bilmiyormuydu….?

Bence biliyordu..Taa başındanberi biliyordu..Ama başka çaresi yoktu..

Koltuğa oturabilmek, kendisini ezenlerden intikâm alabilmek, Uzandığı elini vermeyen, gururunu kıran hocasına dünyanın kaç bucak olduğunu gösterebilmek için AB hayâlini mümkün olduğu kadar canlı tutmak zorundaydı..

Darbe alan milli birliğimiz, Elimizden sabun gibi kayıp giden Kerkük, kaymak üzere olan Kıbrıs, Soykırım suçlusu Ermeninin suçunun, Batı parlamentolarında bize yüklenmesi, Avrupanın yatak odalarımıza kadar burnunu sokması, köpeklerin serbest bırakılıp taşların bağlanması o koltuğun bedeliydi..Sadık bir şekilde ödendi..

Mazlum efendi her ihanet hareketini çağdaşlık adına korudu, memlekete sahip çıkılan her harekete ise hakaretler savurdu..



Peki ”aydın” denilen manda sevdalıları bilmiyorlarmıydı ?



Onlarda biliyorlardı..Namussuzun ancak namussuzlar arasında rahat edebileceği gibi bu ”kitap yüklü merkepler”de, toplumun soysuzlaşmasını, milli ve manevi değerlerin kaybolmasını, arzu ediyorlardı..İçlerindeki dönmeler, gizli gizli başka kimlik güdenler ise Türk milletini ayakta tutan temel direkleri yıkma uğraşında idiler…



Medya, en sapığından en ”ihlâslısına” kadar bunlara çanak tuttu.Diziler, yarışmalar,ödüller tek bir hedefe kilitlenmişti..Gençliği yozlaştırmak, gelecek nesli tepkisiz bir sürü haline getirmek..Karşılığında ise pastadan paylarını bol bol aldılar.



Otuz yıldır Avrupada yaşıyorum..Henüz Batılı aydınların, yakın tarihte Batılının sabıka kaydında bulunan Afrikadaki, amerikadaki, Okyanusyadaki soykırımlarını,köle ticaretini, gündem maddesi yaptığını, panellerde, televizyonlarda tartıştığını görmedim..Tartışılan hep doğuydu..

Bizim sözde aydınlarda batının bu sabıkalarını hiç tartışmazlar..Hayranlık duydukları efendileriyle birlikte tam bir ”Tom Amca” ruhuyla Türke saldırırlar..



Artık ülkemin boynunu büküp, AB kapısında beklemesinden utanıyorum..AB’nin her emrini ”derhal” diyerek yerine getirmesinden utanıyorum..Bu yönetim Türk milletini uluslararası arenada utanç köşesine hapsetti…



Anders Fogh Rasmussenin bu açıklamalarının, Türkiyede yukardaki zevat tarafından nasıl yorumlanacağını, ”Rasmussenin aslında ne söylemek istediğini” nasıl ustalıkla anlatacaklarını, Asenaya taş çıkarırcasına nasıl kıvıracaklarını şimdiden merak ediyorum…



Biz ne mi yapacağız.



Uyanalım ve kendi hatalarımızı görelim yeter...



Bu hükümete oy verdik, geri alalım..

Mütareke basınını biz okuyoruz, işbirlikçi televizyonları biz seyrediyoruz... Okumayalım, seyretmeyelim...

Olayları büyütüp şişirerek, bizim umudumuzu kırmak, tepkimizi azaltmak, canımızdan bezdirmek için her saat verilen PKK-DEHAP-Kürtçülükle ilgili propogandaya kapılmayalım..Köşelere saklanmayalım..Evlerimiz, sokaklarımız, işyerlerimiz bayraklarımızla süslensin..Türküz, Burası Türkiye diye gururla haykıralım..

Susmayalım, sesimizi çıkaralım…….



Hürmetlerimle



İlhan Esen